Kayıtlar

eden etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Tevbe Eden Genç

Tevbe Eden Genç Beni İsrail zamanında bir genç, kötü işler yapar, tevbe eder, tevbesinde durmazdı. Çok günah işlese de, çok tevbe ettiği için, tevfîk-i ilahi imdadına yetişti. Büyük bir günah işledikten sonra pişman oldu. Sahraya çıkıp yüzünü, gözünü topraklara sürerek dedi ki: "Ya ilahi, ne kadar tevbe ettiysem tevbemi bozdum. Beni günahtan korumazsan yine tevbemi bozar, ebedi felakete düçar olurum. O zaman halim nice olur?" Şöyle bir ses duydu: "Ey kulum, sen günahından vazgeçtiğin için, sana rahmetle muamele ediyorum. Tevbeni kabul edip, kötü amellerini lütuf ve keremimle affettim." [R. Nasıhin]

Musibeti Def Eden İsticra Duası

Musibeti Def Eden İsticra Duası Rasûlüllâh Sallâllâhu Aleyhi Vesellem’in eşi Ümmü Seleme Radıyallahu Anhâ şöyle anlatmıştır: "Ben Rasûlüllâh Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem’i: Herhangi bir kula bir musibet isabet eder de; Şu duayı okursa: إنّا للهِ وَإنَّا إِلَيْهِ رَاجِعُونَ، اللَّهُمَّ أُجِرْنِي فِي مُصِيبَتِي وَأَخْلِفْ لِي خَيْرًا مِنْهَا Okunuşu: İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn. Allâhümme'curnî fî musîbetî ve ehliflî hayran minhâ. Anlamı: Şüphesiz biz Allâh'â âitiz ve muhakkak ki biz ancak O'na dönücüleriz. Ey Allah! Sen başımıza gelen bu musibetimde beni mükâfatlandır ve onun yerine bana o (elimden çıka)ndan daha hayırlısını nasib et! Fazileti: Allâh’ü Teâlâ mutlaka onu o musibetinden dolayı sevaba nail kılar ve onun yerine kendisine daha hayırlısını ihsan eder derken işittim. Ebû Seleme (kocam) vefat edince ben Rasûlüllâh Sallâllâhu Aleyhi Vesellem’in bana emrettiği bu sözü söyledim, Allâh’ü Teâlâ da bana kocamın yerine ondan daha hayırlı o

Kandil Duası

Kandil Duası Ey! Bu sonsuz âlemleri, bir zerreden var eden, Ey! Bu sonsuz nimetleri, kullarına yâr eden, Bizleri cennetlere, sonsuz hissedâr eden, Rahmân olan, Rahim olan, bağışlayan RABB'İMİZ. Bu gece biz, ruhumuzun kirlerinden arındık. Bu gece biz, beden beden imân ile sarındık. Bu gece biz, ümitlerin mâbedinde barındık, Açtığımız bu elleri, boş çevirme YÂ RABBİ! Bu gece biz, tövbe ettik, nice gurur kibirden, Husûmetten, dargınlıktan, zorbalık ve cebirden, Er geç, Sana gelmek için, geçeceğiz kabirden. Bize kabir azabını gösterme hiç YÂ RABBİ! Bu gece af yağmurunu, sağnak sağnak ver bize, Bu gece cennet yolunu, adım adım ser bize, Bu gece nûr perdelerin, kanat kanat ger bize, Mahşer günü, biz kulları, utandırma YÂ RABBİ! Ataların emaneti, bu mübarek vatanı, Vatan için şehit düşüp, kucağında yatanı, O mukaddes kışlalarda eli silah tutanı, Düşmanların şerlerinden, emin eyle YÂ RABBİ! Muhammed ümmetini, türlü iftiralardan, Hür

500 Yıl İbadet Eden Müminin Durumu! (İbadetine Güvenme)

500 Yıl İbadet Eden Müminin Durumu! (İbadetine Güvenme) Cabir b. Abdullah Ensârî’den Radıyallahu Anh rivayet edilen bir hadis-i şerifte der ki Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir gün yanımıza geldi ve şunları anlattı. Az önce dostum Cebrâil Aleyhisselâm yanımdaydı. Bana şunları anlattı. – Seni hak peygamber olarak gönderen Allah adına yemin ederek söylüyorum ki, Allah Teâlâ’nın kullarından biri, bir dağın tepesinde tam 500 yıl O’na ibadet etmişti. Dört bir tarafı denizlerle çevriliydi. Allah Teâlâ o kimse için bu adada bir parmak kalınlığında tatlı bir su çıkarmıştı. Bu su, dağın eteğinde bir yerde birikiyor, o adam da buradan ihtiyacını karşılıyordu. Aynı şekilde ona bir nar ağacı vermişti. Bu ağaçta her gün bir nar büyüyordu. Bu adam akşam olduğu zaman dağın eteğine iniyor, abdestini alıyor ve yiyeceğini yiyordu. Ardından kalkıp namazına devam ediyordu. Bir gün bu adam Rabbinden, ruhunun secdede iken alınmasını, cesedinin toprak olmamasını ve secde halinde i

Allah’ın Varlığını İnkâr Eden Doktora Karşı Muhteşem Delil

Allah’ın Varlığını İnkâr Eden Doktora Karşı Muhteşem Delil Bizanslılar devrinde, İstanbul’da bir doktor yaşıyordu. Hiçbir dine inanmadığı gibi, Allah’ü Teâlâ’nın varlığını da inkâr ediyor ve: “Her şey kendi kendine var olmuştur.” diyordu. Âlemin bir yaratıcısı olduğunu kabûl etmiyordu. Mesleğinde mütehassıs olup, sorulan her soruya cevap veriyordu. Hıristiyanlardan hiç kimse bu doktora cevap veremez hâle gelmişti. Yalnız; “Dünyanın bir yaratıcısı olduğuna delil getirip beni ikna eden olursa, bu dâvamdan vaz geçerim.” diyordu. Karşılaşıp münazara ettiği herkesi mağlup ediyor, cevapsız bırakıyordu. Kendisini dinleyen herkese dinsizliği aşılıyor, fikirlerini karıştırıyordu. Bu doktor karşısında Hristiyanlar âciz kalmıştı. Durumu krallarına anlattılar. Buna ancak Müslümanların cevap verebileceğini söylediler. Bizans kralı, Abbâsî halifesi, Me’mûn’a bir elçi ile mektup gönderdi. Mektubunda; “Size gönderdiğimiz bu doktor dinsizdir. Bir yaratıcı olmadığına inanmaktadır. Yanını

Aynı Yolu Takip Eden Üç Kişi

Aynı Yolu Takip Eden Üç Kişi Hz. Ömer Radiyallahü Anh, devlet başkanı seçildiğinde, Hz. Ebu Bekir Radiyallahü Anh‘a tayin edilen maaş kadar ücret alıyordu. Bu şekilde bir müddet devam edildi. Daha sonra, Hz. Ömer Radiyallahü Anh, geçim sıkıntısına düştü. Bu durumu gören, Ashabın büyüklerinden bazıları toplanıp, bu durumu görüştüler. Zübeyr bin Avvam Radiyallahü Anh, kendisine söyleyerek maaşını artırma teklifinde bulundu. Hz. Ali Radiyallahü Anh: ‘Bu teklifi kabul edeceğini zannetmiyorum. İnşallah kabul eder. Gidip teklifi bildirelim‘ dedi. Bu arada, Hz. Osman Radiyallahü Anh söz alıp buyurdu ki: ‘Ömer‘in hak ve adalette ne kadar tavizsiz olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu teklifimizi bizzat kendimiz değil, kendisini kıramayacağı birine söyletelim. Bunu, kızı Hafsa teklif etsin!‘ Hz. Hafsa Radiyallahü Anha, babasının yanına varıp teklifi bildirince, çok hiddetlendi. Sonra kızı Hz. Hafsa‘ya sordu: ‘Sen Resûlullah‘ın evinde iken, Allahın Resulünün giydiği en kıymetli elbise ney

Terk Eden Kimsenin Pişman Olarak Dönmesi İçin Kuvvetli Bir DUA

Terk Eden Kimsenin Pişman Olarak Dönmesi İçin Kuvvetli Bir DUA Eşiniz, sevdiğiniz ya da evladınızın sizi terk etmesinden endişe ediyor iseniz ya da sizi terk etti ise, aşağıdaki Âyet-i Kerimi kişinin niyetine (Pişmanlıkla dönmesi) her gün (17) defa okumaya devam ederseniz, Allah’ın izni ile geri döner, sizin olmadığınız yerde huzur bulamayıp pişmanlıkla döner ve bir daha terk edemez. Okunacak Dua (İbrahim Sûresi 26. Âyet-i):                            وَمَثلُ كَلِمَةٍ خَبِيثَةٍ كَشَجَرَةٍ خَبِيثَةٍ اجْتُثَّتْ مِنْ فَوْقِ الْأَرْضِ مَا لَهَا مِنْ قَرَارٍ Okunuşu: “Ve meselü kelimetin habisetin ke şeceratin habisetin’nictüsset min fevkil arzı ma leha   min karar.” Anlamı: “Kötü bir sözün durumu da; yerden koparılmış, ayakta durma imkânı olmayan kötü bir ağacın durumu gibidir.” Kaynak: Duanın gücü sırların şifresi

İnkâr eden ve iman eden bir insanın ölüm anı nasıl olur?

Resim
İnkâr eden ve iman eden bir insanın ölüm anı nasıl olur? İnkâr edenler ölüm meleklerini gördüklerinde başlarına gelecek felaketi anlarlar. Bugün sizlere çok önemli, insanların çoğu tarafından bilinmeyen bir konudan bahsetmek istiyorum. Ölüm hepimize çok yakın, belki yarın, belki birkaç dakika sonra ölüm meleklerini hiç beklemediğimiz bir anda karşımızda göreceğiz. Bir anda ahirete geçecek ve bu dünyadaki bedenimizi, malımızı, mülkümüzü, çocuklarımızı, eşimizi, işimizi, evimizi, kısaca değer verdiğimiz her şeyimizi bırakıp gideceğiz. Peki ölüm anımız nasıl olacak? Canımızı almaya gelen melekler bizi nasıl karşılayacak? İnkâr eden ve etmeyen insanın ölümü aynı mı olacak? İşte burada çoğu insan tarafından bilinmeyen, çok önemli bir gerçek var. İnkâr eden, tüm hayatı günahlar içinde geçmiş, Allah’ı bırakıp nefsini ilah edinmiş ve inkâr ederek ölmüş bir insanın canı, iman ederek tüm hayatını Allah yoluna adamış bir insanın canıyla aynı şekilde alınmaz. İnkâr eden insanın gör

Oğlunu Şehit Edene Rahmet Diledi

Oğlunu Şehit Edene Rahmet Diledi Hz. Ebu Bekir Radiyallahü Anh, oğlunun ölümüne sebep olan oku kimin attığını araştırmış ve oku atan kişiyi bulmuştu. Oku atan adam huzuruna girince: "Bu ok, Abdullah'ı şehit eden oktur. Senin elinle O'na şehitlik şerbetini içiren ve O'nun eliyle seni öldürtmeyen Allah'ü Teâlâ’ya hamt ederim. Allah'ü Teâlâ’nın himayesi çok geniştir!" demişti. Böylece oğlunun şehit olmasına sevinmiş ve oku atana Allah'ü Teâlâ’ü Teâlâ’dan rahmet dilemişti. (İbn Hacer, el-İsâbe, 2/274; İbn Hişâm, es-Sîre, 2/130) (Sahabiler Ansiklopedisi)

Emri bil Maruf Nehyi anil Münker’i Terk Eden Bir Toplumun Hali

Emri bil Maruf Nehyi anil Münker’i Terk Eden Bir Toplumun Hali Enes bin Malik’in bir rivayetinde şöyle geçer: Peygamber efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesselem buyurdu ki: Allah’ü Teâlâ Cebrail Aleyhisselâm’a; “Ey Cebrail, yere in ve falan beldenin altını üstüne getir!” diye emreder. Yeryüzüne inen Cebrail Aleyhisselâm bu beldede dört bin kişinin ibadet ettiğini görünce; “Ey Rabbim! Bu beldede sana ibadet eden dört bin âbid kulun var. Bunları da mı birlikte helâk edeyim? Bunlar burada sana gece gündüz kulluk yapan âbid kullarındır!” der. Allah’ü Teâlâ; “Sen onların namazlarına bakma, çünkü onlar aralarında iyiliği emredip kötülükten sakındırmazlar, birbirlerine göz yumarlar. Bunun için amellerini yüzlerine çarpıp, onlarla birlikte hepsini helâk et!” Buyurur.

Padişahlığı Bırakıp Derviş Oldu

Padişahlığı Bırakıp Derviş Oldu Evliyanın büyüklerinden İbrahim bin Edhem Kuddise Sirrûh Hazretleri anlatıyor: Babam Horasan Belh hükümdarlarındandı. Bir gün atına binip ava çıkmıştım. Önüme çıkan -tilki veya tavşan- bir hayvanı kovalıyordum. Arkadan bir ses duydum: - Ey İbrahim, sen bunun için yaratılmadın, bununla emir olunmadın! Sağa-sola bakındım, fakat kimseyi göremedim. Aynı sesi daha açıktan, sonra da pek yakından yine iki kere duydum. Bu sefer durdum ve dedim ki: Bu bana Allah'tan bir uyarıdır. Vallahi bugünden sonra Rabbime isyankârlık yapmam. Atımı sürüp babamın bir çobanına geldim. Onun çoban elbisesini aldım, kendi kıymetli elbiselerimi ona bıraktım. Dağları, ovaları aşarak yürüdüm; Irak ülkesine ulaştım. Oralarda günlerce işçi olarak çalıştım. Fakat helal kaygısından hiçbir şey bana huzur vermiyordu. Bazı olgun kişiler, safi helal kazanç için Şam ve Tarsus tarafına gitmemi tavsiye etmişlerdi. Oralara gittim. Tarsus'ta iken nice günler bost

Tevbe Eden Affedilir

Tevbe Eden Affedilir Sual:  İnsanlık hâli bir günah işleyince ne yapmak gerekir? CEVAP Günah işleyince, hemen [kalb ile] tevbe ve [dil ile] istiğfar etmelidir! Kalbe gelen her sıkıntı ve karartı; tevbe, istiğfar ve pişmanlık ile ve Allahü teâlâya sığınarak kolayca giderilebilir. Fakat, bu alçak dünya için gelen karartı, leke, kalbi büsbütün karartır. Bunu temizlemek çok güç olur.  (Dünyaya düşkün olmak, günahların başıdır)  hadis-i şerifi bunu göstermektedir. (Beyheki) Günah işleyen biri, pişman olur, abdest alıp namaz kılar ve günahı için istiğfar ederse, Allahü teâlâ, o günahı elbette affeder. Çünkü, âyet-i kerimede mealen buyuruluyor ki: (Biri günah işler veya kendine zulmeder, sonra pişman olup, Allahü teâlâya istiğfar ederse, Allahü teâlâyı çok merhametli ve af ve mağfiret edici bulur.)  [Nisa 110] Muhammed Masum-i Faruki hazretleri buyuruyor ki: Dertlerin, belaların gitmesi için, istiğfar okumak çok faydalıdır. Çok tecrübe edilmiştir. Beyheki'nin bildirdiği had

Bütün İbadetleri Yok Eden Günah

Bütün İbadetleri Yok Eden Günah Bu günahı işleyen yandı! İşte bütün ibadetleri yok eden büyük günah! Yağmur, kayanın üzerindeki tozu-toprağı nasıl silip süpürürse, riya da bütün hayırlı işleri ve yapılan ibadetleri yok eder. Sebebi ise yapılan ibadet ve hayırların Allah'ın rıza ve hoşnutluğunu kazanma niyeti yerine insanlara gösteriş için yapılmasıdır. Bugün sizlerle bir hocamızdan dinlediğim ibretli bir kıssayı paylaşmak istiyorum: Bir adam, bir gün evinin bahçesine oturmuş, kendi hâlinde normal bir ses tonuyla, Kur'an-ı Kerim okumaya başlar. Bu sırada karşı evdeki komşusunun, evinden dışarı çıktığını fark eder. Komşunu görünce sesini biraz daha gürleştirip, biraz da makamlı daha güzel okumaya başlar. Bu hareketi ile ne kadar güzel Kur'an okuduğunu komşusuna duyurmak ister. Komşusu sesinin güzelliğinin farkına varsın ve "Ne güzel sesi var, Kur'an'ı ne güzel içli okuyor" desin. Aradan kısa bir zaman geçer. Adam havanın da sıcaklığ