Kayıtlar

Sual etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Dinimizde İlim ve İlmin Önemi

Dinimizde İlim ve İlmin Önemi Sual: İlim öğrenmenin fazileti nedir? CEVAP İlim öğrenmenin fazileti çoktur. Kur’an-ı kerimde meâlen, Bilmiyorsanız, zikir ehline (ilim ehline, âlimlere) sorun buyuruldu. Enbiya 7 Âyet-i kerimedeki zikir, ilim demektir. Bu âyet-i kerime, bilmeyenlerin, âlimleri bulup onlardan sorup, öğrenmelerini emretmektedir. Hadika Üç ayet-i kerime meali de şöyledir: Allah iman edenleri yüceltir; kendilerine ilim verilmiş müminleri ise, (cennette) kat kat derecelerle yükseltir. (Mücadele 11) De ki, hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Bilen elbette kıymetlidir. (Zümer 9) Kulları arasında Allah’ü Teâlâdan en çok korkan âlimlerdir. (Fatır 28) Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki: İlim öğrenmek, kadın-erkek her Müslümana farzdır. (Beyheki) Beşikten mezara kadar ilim öğrenmeye çalışınız! (Şir'a) Allah’ü Teâlâ, İbrahim aleyhisselama "Ben ilim sahibiyim, ilim sahiplerini severim" buyurdu. (İbni Abdilber) İlim, İslam

Kabirde Sual

Kabirde Sual Berâ radıyallahu anh şöyle anlatıyor: Ensârdan bir müslümanın cenazesinde çıktık, hazırlanmış olan kabre geldik. Cenaze, Kabrin içerisine konulunca, Peygamber aleyhisselâm oturdu. Biz de kendisinin etrafında toplandık. Sanki başlarımızda kuş varmış gibi hepimiz hareketsiz kalmıştık. Resûlullah aleyhisselâm elindeki bir sopa ile yeri çiziyordu. Birden başını kaldırdı ve iki yahut üç defa: — Kabir azabından Allah'a sığının, diye söylendikten sonra: Mümin kabre konulduğunda, arkadaşları terk edip gittikleri zaman, onların ayak sesini işitir bir vaziyette, (Münker ve Nekîr denilen) iki melek gelir, kendisini oturturlar ve: — Rabbin kimdir? Diye sorarlar. Mümin: — Rabbim Allah'ü Teâlâ’dır, diye cevap verir. Melekler: — Dinin nedir? Diye sorarlar. Mümin: — Dinim İslâm, diye cevap verir. Melekler: — İçinizde Allah'ü Teâlâ tarafından gönderilmiş olan o zât kimdir? Derler. Mümin: — O zât Allah'ın Resulüdür, der... Melekler: — Bunu nereden

Kabirde Sual

Kabirde Sual Berâ  Radiyallahü Anh  şöyle anlatıyor: Ensar’dan bir Müslümanın cenazesinde çıktık, hazırlanmış olan kabre geldik. Cenaze, Kabrin içerisine konulunca, Hz. Peygamber (s.a.v) oturdu. Biz de kendisinin etrafında toplandık. Sanki başlarımızda kuş varmış gibi hepimiz hareketsiz kalmıştık. Resûlullah (s.a.v), elindeki bir sopa ile yeri çiziyordu. Birden başını kaldırdı ve iki yahut üç defa: - Kabir azabından Allah'a sığının, diye söylendikten sonra: Mümin kabre konulduğunda, arkadaşları terk edip gittikleri zaman, onların ayak sesini işitir bir vaziyette, (Münker ve Nekir denilen) iki melek gelir, kendisini oturturlar ve: - Rabbin kimdir? Diye sorarlar. Mümin: - Rabbim Allah'tır, diye cevap verir. Melekler: - Dinin nedir? Diye sorarlar. Mümin: - Dinim İslâm, diye cevap verir. Melekler: - İçinizde Allah tarafından gönderilmiş olan o zât kimdir? Derler. Mümin: - O zât Allah'ın Resulüdür, der. Melekler: - Bunu nereden öğren