Kayıtlar

Kudüs etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Kudüs İşgal Altındayken Nasıl Olur Da Bir Müslüman Gülebilir?

Resim
  Kudüs İşgal Altındayken Nasıl Olur Da Bir Müslüman Gülebilir?   Selahaddin Eyyûbî Rahmetullahi Aleyh, Kudüs’ün fethi için gece gündüz düşünüp ıstırap içinde kıvranırken şöyle dedi: “Kudüs işgal altında iken nasıl olur da bir Müslüman gülebilir? Kudüs işgal altında iken nasıl olur da bir Müslüman rahat yemek yiyip, rahat su içip, rahat uyku uyuyabilir? Böyle bir şey mümkün mü?” “1186’da Mısır, Suriye, Kuzey Mezopotamya ve kısmen Filistin’de olmak üzere güçlü bir devletin başına geçen Selahaddin Eyyûbî Rahmetullahi Aleyh, Kudüs’ün fethi için gece gündüz düşünüp ıstırap içinde kıvranır. Bu büyük fethin gerçekleşmesi için yemin edip var gücünü ortaya koyar ve gönlünün derinliklerinden gelen bir büyük azimle der ki: “Kudüs işgal altında iken nasıl olur da bir Müslüman gülebilir? Kudüs işgal altında iken nasıl olur da bir Müslüman rahat yemek yiyip, rahat su içip, rahat uyku uyuyabilir? Böyle bir şey mümkün mü?”[1]   Dâvâsı-Derdi Olan Kahraman Olur   İnsan, yüreğinin uzanabildi

Gözü Yaşlı Kudüs Beni Bekliyor

Gözü Yaşlı Kudüs Beni Bekliyor Sanatçı: Ammar Acarlıoğlu Gökyüzünde kızıl bir alev olmuş, Dağlar kucak açmış beni bekliyor… Gökyüzünde kızıl bir alev olmuş, Dağlar kucak açmış beni bekliyor… Vakit bu vakittir duramam artık, Gözü yaşlı Kudüs beni bekliyor, Vakit bu vakittir duramam artık! Gözü yaşlı Kudüs beni bekliyor… Denizlerden karalara İstanbul’dan Ramallah’a, Yedi iklim dört kıtada yazılsın bu şanlı destan, Denizlerden karalara İstanbul’dan Ramallah’a, Yedi iklim dört kıtada yazılsın bu şanlı destan Ölümün nabzına kelepçe vurmuş, Yollar hep tutulmuş beni bekliyor, Ölümün nabzına kelepçe vurmuş, Yollar hep tutulmuş beni bekliyor… Kıyamın özledim vuruyor artık, Hesabı sormalar beni bekliyor, Kıyamın özledim vuruyor artık, Hesabı sormalar beni bekliyor… Denizlerden karalara İstanbul’dan Ramallah’a, Yedi iklim dört kıtada yazılsın bu şanlı destan… Denizlerden karalara İstanbul’dan Ramallah’a, Yedi iklim dört kıtada yazı

Kudüs’te Son Osmanlı Alayı…

Resim
Kudüs’te Son Osmanlı Alayı…    Birinci Dünya Savaşı’nın en şiddetli muharebelerinin gerçekleştiği cephelerden biri de Sina – Filistin Cephesi’ydi. Osmanlı, taarruz cephesi olarak açtığı Sina Filistin’de, Süveyş ve Mısır’ı alarak, İngilizlerin Hindistan ile ilişkisini kesmeye çalışıyordu. İngiltere ise Filistin’le birlikte, Arap Yarımadası’na ve böylece petrole tam hakimiyet elde etme amacı güttü. Cemal Paşa’nın, 1915′te 14 bin deveyle iki koldan Süveyş Kanalı’na yaptığı ilk harekat başarılı olamadı. 1916 yılında ikinci harekat başladı. Ama o sırada başlayan Arap isyanı için birliklerin bir kısmı Hicaz’a yönlendirilince, ordunun geri kalan kısmı, Gazze- Şeria- Birüsseba hattında savunmaya çekildi. 1917 baharında İngilizler, Gazze’ye karşı saldırıya geçti. İlk iki saldırı püskürtüldü. 24 Ekim 1917′de İngilizler, Hindistan’dan topladığı kuvvetlerle yani 138 bin askerle son taarruza başladı. Ve, Osmanlı Ordusu’ndaki Alman subaylardan albay von Kress’in hatır

Kudüs'te Nöbet Tutan Son Osmanlı: Iğdırlı Hasan Onbaşı

Resim
Kudüs'te Nöbet Tutan Son Osmanlı: Iğdırlı Hasan Onbaşı Osmanlı ordusu Kudüs'ten çekilirken (9 Aralık 1917) Mescid-i Aksa'yı koruması için nöbetçi bırakılan Onbaşı Hasan'ın yürekleri titreten öyküsü... Tam 57 yıl nöbetine sâdık kalan Osmanlı askerini, merhum tarihçimiz İlhan Bardakçı 1972 yılının 12 Mayıs günü Mescid-i Aksa'nın merdivenlerinde görür ve yıllar sonra bu inanılmaz karşılaşmayı kaleme alır. Sayesinde haberdar olduğumuz canlı tarih âbidesini şöyle dile getirir rahmetli tarihçimiz: Mevki Kudüs. Mekân Mescid ül Aksa, Tarih 21 Mayıs 1972 Cuma. Ben ve gazeteci arkadaşım rahmetli Said Terzioğlu, İsrail Dışişleri rehberlerinin yardımı ile bu mübarek makamı dolaşıyoruz. Kudüs Kapalı Çarşısı'nda rüzgâr gibi dolanan entarili kahvecilerin ellerindeki askılara çarpmadan biraz yürüdünüz mü, önünüze çıkan kapı sizi Mescid ül Aksa'nın önüne kavuşturur. Miraç mucizesinin soluklanıldığı ilk Kıble'mize yani… Hemen oracıkta, ilk avlu var

Kudüs İşte Böyle Kurtulur!

Kudüs İşte Böyle Kurtulur!   01- Müslümanlar, “Başımı veririm, imanımı vermem!” derecesinde kâmil imana sahip olacaklar. İslâmiyet’i tam öğrenip eksiksiz yaşayacaklar.  “İslâmiyet, yaşam biçimi”  olacak. Bir Müslüman camide neyse dışarıda da o olmalıdır;  “Camide “Allah dostu” ,  “Cami dışında şeytan dostu”  olamaz. 02- Sadece namaz kılmakla, oruç tutmakla, Müslüman olunmaz. Müslümanlar; bütün bilim ve teknolojide, eğitimde, ekonomide, siyasette askeriyede, sanayi ve ticarette…” dünyada lider olacaklar. Düşmanla en iyi mücadele ondan daha güçlü olmaktır. 03- Müslümanlar; önce cehaleti yenecekler; İslâmiyet’i bütün yönleriyle doğru kaynaklardan, doğru öğrenecekler yaşayacaklar ve hakiki Müslüman olmaya çalışacaklar. 04- Müslümanlar’ın amacı: a)   İslâm dinini hakkıyla yaşayıp, yaşatmak; b)   Allah’ü Teâlâ’nın rızasını kazanmak; c)    İslâmiyet’in nurlarını yeryüzünün her noktasında her ferde yaymak; d)   Saadeti Ebediye’yi, yani; Cennet’i elde etmek; Cennet’te Cemalullah’ı görmek… Ş