Kudüs İşte Böyle Kurtulur!

Kudüs İşte Böyle Kurtulur!

 

01- Müslümanlar, “Başımı veririm, imanımı vermem!” derecesinde kâmil imana sahip olacaklar. İslâmiyet’i tam öğrenip eksiksiz yaşayacaklar. “İslâmiyet, yaşam biçimi” olacak. Bir Müslüman camide neyse dışarıda da o olmalıdır; “Camide “Allah dostu”“Cami dışında şeytan dostu” olamaz.

02- Sadece namaz kılmakla, oruç tutmakla, Müslüman olunmaz. Müslümanlar; bütün bilim ve teknolojide, eğitimde, ekonomide, siyasette askeriyede, sanayi ve ticarette…” dünyada lider olacaklar. Düşmanla en iyi mücadele ondan daha güçlü olmaktır.

03- Müslümanlar; önce cehaleti yenecekler; İslâmiyet’i bütün yönleriyle doğru kaynaklardan, doğru öğrenecekler yaşayacaklar ve hakiki Müslüman olmaya çalışacaklar.

04- Müslümanlar’ın amacı:

a)  İslâm dinini hakkıyla yaşayıp, yaşatmak;

b)  Allah’ü Teâlâ’nın rızasını kazanmak;

c)   İslâmiyet’in nurlarını yeryüzünün her noktasında her ferde yaymak;

d)  Saadeti Ebediye’yi, yani; Cennet’i elde etmek; Cennet’te Cemalullah’ı görmek… Şuur ve bilincinde olacaklar.

05- Yapılacak İşler:

a)     Müslümanlar “Ümmet-i Muhammed” çatısı altında birleşip; “Dünya İslâm Birliğini” kuracaklar;

b)    Hristiyanlar’ın Papa’sı var, Yahudiler’in Hahambaşı var, Müslümanlar da halifelerini seçecekler.

c)     ‘İslâmi Birleşmiş Milletler’i, ‘İslâmi Şura’yı, ‘İslâm Ordusu’nu, ‘İslâm’i Banka’yı, ‘İslâm Ortak Parası’nı… Tüm İslâmi altyapı kurumlarını oluşturup faaliyete geçirecekler;

d)    Sermaye - bankacılık; sanayi – üretim; ithalat-ihracat ve ticarette lider olup; para, döviz ve altın kaynaklarını kontrollerinde tutacaklar.

e)    Müslümanlar paralarını batı bankalarından çekip kendi milli bankalarına yatıracaklar. Yerli üretim ve tüketime ağırlık verip kendi kendilerine yeterli olacaklar…

06- Bir belgesel filim izledim. Bir aslan tek başına onlarca bizondan oluşan sürüye saldırdı. Hepsi kaçtılar. Aslan bir bizonu yakalayıp parçaladı. Kaçan bizonlar yakalanan bizona dönüp yardım etseydi aslanı bin parçaya bölerdi. İslâm ülkeleri de bizon sürüsüne benziyor. Siyonist İsrail de onları tek tek yok ediyor. Önce Filistin ve Lübnan; sonra Ürdün, sonra Mısır, sonra, Arabistan… Irak ve Suriye zaten gitti, Sonra İran ve Türkiye… 60’a yakın Müslüman ülkede 1,5 - 2 milyon Müslüman yaşıyor. Müslüman ülkeler birleşip beraberce İsrail’e saldırsalar Siyonist İsrail’i haritadan silerler. Haçlı güçleri yenerler, Kudüs ve diğer esir İslâm yurtlarını da kurtarırlar.

07- Müslümanlar Asr-ı Saadet’teki gibi İslâmiyet’i tam yaşamaya çalışacak, kâfirlere benzemekten kaçınacaklar.

08- İslâmiyet Kelime-i Şehadet, namaz, oruç, zekât, hac olan beş şartla bitmiyor. İslâmiyet’in daha başka şartları da var…

a.   Cihad etmek,

b.  İlim öğrenmek, öğrendiği ilimle amel etmek,

c.   İhlâslı olmak,

d.  Helâl yemek,

e.   İsraftan kaçınmak,

f.    Kul hakkı yemekten sakınmak,

g.   İyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak,

h.  Tembellik etmemek, çok çalışmak,

i.     İslâmiyet’i Tebliğ etmek,

j.     Fen bilimlerini de öğrenmek (Farzı kifaye)

k.   Daha birçok farz var…

09- En büyük stratejik güç bilgidir. Müslümanlar son nefese kadar ilim öğrenecekler. İlim ayetleri pek çoktur. Rabbimiz buyuruyor: De ki; “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” (Zümer Sûresi 9), Efendimiz Aleyhisselâm buyuruyor ki: “İlim öğrenmek her Müslümana farzdır.” (İbn Mace, Mukaddime, 17)

10- İslâm’da cihad farzdır ve İslâmiyet’i ayakta tutan güç Cihad’dır. Müslümanlar son nefesine kadar cihad edecekler. Allah’ü Teâlâ pek çok ayeti kerimede Cihad’ı emrediyor.

a)     “Allah’a ve Peygamberine iman edip mallarınızla, canlarınızla Allah yolunda mücahede edersiniz. Bu sizin için çok hayırlıdır; eğer bilirseniz.” (Saf Sûresi, 11)

b)    "Hoşunuza gitmese de düşmanla savaşmak üzerinize farz kılındı." (Bakara Sûresi, 216).

c)     "Herhangi bir fitne kalmayıncaya ve din yalnız Allah’ın oluncaya kadar onlarla çarpışın" (Bakara Sûresi, 193)

d)    "Allah’a ve ahiret gününe inanmayan kişilerle savaşınız" (Tevbe Sûresi, 29);

e)    "Sizinle toptan savaştıkları gibi siz de müşriklerle savaşınız." (Tevbe Sûresi, 36)

f)      Peygamber Aleyhisselâm da "Cihad kıyamete kadar devam edecek bir farzdır" (Ebû Davûd, el-Cihad, 33)

g)     "Hudut ve İslâm diyarının muhafazası için bir gün, bir gece nöbet beklemek, bir ay (nafile olarak) gündüz oruç tutup gece namaz kılmaktan daha hayırlıdır." (Müslim, İmâre,163; Tirmizî, Cihad 2) buyurmuştur.

h)    Hazreti Ebubekir Radıyallahu Anh halife seçildiği zaman şöyle bir uyarıda bulunuyor: “Bir millet, Allah’ü Teâlâ, yolunda cihadı terk edecek olursa Allah’ü Teâlâ, o kavmi zillete düşürür.”

i)       Müslüman gençler çok okuyacak, araştıracak, çok çalışacak, cihad edip dünyanın en uç köşesinde; İslâmi tebliğin ulaşmadığı bir fert; İslâmi nurların aydınlatmadığı bir yer bırakmayacak.

11- Müslümanlar: Allah’ü Teâlâ için sevecek, Allah’ü Teâlâ için buğz edecekler. Allah’ü Teâlâ’nın dostlarına dost; düşmanlarına düşman olacaklar.

a)     Allah’ü Teâlâ buyuruyor: “İnananlar, Yahudileri ve Hristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudur. Sizden kim onlarla dost olursa onlardan sayılır. ALLAH zalim toplumu doğru yola iletmez.” (Mâide Sûresi, 51)

b)    Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Vesellem: “İmanın en sağlam temeli ve en kuvvetli alâmeti, hubb-i fillah, buğd-i fillah!” Buyuruyor. (Ebu Davud)

c)     Müslümanlar üzerlerindeki aşağılık duygusu ve korkuyu yenecekler. Rabbimiz buyuruyor: “Yoksa onlardan korkuyor musunuz? Eğer (gerçek) müminler iseniz, bilin ki, Allah, kendisinden korkmanıza daha lâyıktır.” (Tevbe Sûresi, 13) “Gevşemeyin, hüzünlenmeyin. Eğer (gerçekten) iman etmiş kimseler iseniz üstün olan sizlersiniz.” (Âl-i İmrân Sûresi, 139) “Bir kişi hakiki imanı elde ederse dünyaya meydan okuyabilir.” Çünkü Allah’ü Teâlâ’nın yardımı onunladır.

12- Müslümanlar:

a)     Batının kokuşmuş pis değerlerini atıp; kendi İslâmi değerlerine dönecekler.

b)    Çağın modasına göre değil Allah’ü Teâlâ’nın emrettiği gibi yaşayacaklar.

c)     Gayri Müslimlerin müstehcenliğini, dansını, balesini… Değil; bilim ve tekniğini alacaklar.

d)    İslâmi değerleri toparlayıp, yeniden maneviyatın yüksek zirvesine çıkacaklar. Rabbimiz buyuruyor: “Dinlerinde tefrikaya düşüp, gruplaşan ve her grup da kendi inançlarını beğenip sevinen müşriklerden olmayın!” (Rum Sûresi, 32)

e)    Müslümanlar çok tefekkür edip Kudüs’ü neden kaybettiklerini araştırıp, nasıl kurtaracaklarını öğrenecekler. Yüce Rabbimiz buyurdular ki:

f)      “Şayet Allah size yardım ederse sizi yenecek hiç kimse yoktur. Sizi yardımsız bırakacak olursa (Allah’a rağmen) size yardım edecek kim vardır? Müminler yalnızca Allah’a tevekkül etsinler.” (Âl-i İmran Sûresi 160)

g)     Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdular ki:

h)    “Bir saat tefekkür altmış yıl ibadetten hayırlıdır.” (Aliyyu’l-Kârî, Esrâru’l-Merfû‘a, 175; Aclûnî, 1/310)

13- Müslümanlar bütün alanlarda bilim kurulları kurup; araştırma yapacak, Kudüs’ü neden ve nasıl kaybettiklerini; tekrar nasıl kurtaracaklarını öğrenecekler. Yüce Rabbimiz buyuruyor: “O akıl sahipleri, ayakta dururken, otururken ve yanları üzerine yatarken daima Allah’ı zikrederler; göklerin ve yerin yaratılışını tefekkür ederler ve: ‘Rabbimiz! Sen bunları boşuna yaratmadın. Sen bütün eksik sıfatlardan uzaksın. Bizi Cehennem azabından koru!’ derler!”. (Âl-i İmrân Sûresi, 191) Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdular ki: “Bir saat tefekkür altmış yıl ibadetten hayırlıdır.” (Aliyyu’l-Kârî, Esrâru’l-Merfû‘a, 175; Aclûnî, 1/310)

14- Müslüman Devletler birbirleriyle savaş değil dayanışma içinde olacaklar. Rabbimizin Kur’an-ı Kerim’de buyurduğu ardeşlik ruhu içinde yardımlaşacaklar. Kâfirleri dost edinmeyecekler. Zekât ve sadakanın önemini anlayıp, paylaşmayı sevecekler.

a-     “Allah’a ve Resûlüne iman edin ve sizi üzerinde tasarrufa yetkili kıldığı maldan, (Allah yolunda) harcayın. İçinizden iman edip de (Allah yolunda) harcayanlar var ya; onlar için büyük bir mükâfat vardır.”(Hadid Sûresi, 7)

b-    “Onlar ki, mallarını gece, gündüz; gizli ve açık infak ederler. Artık bunların ecirleri Rableri Katındadır, onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır.” (Bakara 274)

c-     “Sevdiğiniz şeylerden infak edinceye kadar asla iyiliğe eremezsiniz. Her ne infak ederseniz, şüphesiz Allah onu bilir.” (Al-i İmran 92)

d-    “Ey iman edenler! Yahudi ve Hristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden her kim onları dost edinirse muhakkak ki o da onlardandır. Şüphesiz ki Allah, zalimler topluluğunu hidayet etmez.” (Mâide Sûresi, 51)

15- Müslümanlar her tedbiri aldıktan sonra Allah’ü Teâlâ’ya güvenip tevekkül edecekler. Muğîre b. Ebû Kurre es-Sedûsî’nin işittiğine göre, Enes b. Mâlik Radıyallahu Anh şöyle anlatıyor: “Bir adam: ‘Ey Allah’ın Resûlü! Devemi bağlayıp da mı Allah’a tevekkül edeyim, yoksa bağlamadan mı tevekkül edeyim?’ diye sordu. Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem), ‘Önce onu bağla, sonra Allah’a tevekkül et!’ buyurdu.” (Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 60) İmam-ı Gazali Rahmetullahi Aleyh şöyle der: “Her işinde Allah’ü Teâlâ’ya güven ki başarıya ulaşasın.”

16- Müslümanlar örgütlenip teşkilatlanacaklar; vizyonları, misyonları, hedefleri ve stratejik planları olacak. Bu hedefleri gerçekleştirmek için yılmadan yorulmadan çalışacaklar. Hedefe kilitlenmeyen bir roket, hedefi vuramaz. Hz. Ömer Radiyallahü Anh şöyle der: “Sakın oturduğunuz yerde, ‘Allah’ım, rızkımı ver!’ deyip durmayın. Biliyorsunuz ki gökten ne altın yağar ne de gümüş!”

17- Müslüman ülke halkları ırkçılık hastalığından kurtulacak. Irkçılık İslam kardeşliğini ortadan kaldırıyor. Müslüman ülke halkları düşmana odaklanmak yerine birbirlerine düşman oluyor.

Allah’ü Teâlâ buyuruyor: "Ey insanlar! Sizi bir erkekle bir kadından yarattık. Hem de sizi şubeler ve kabilelere ayırdık ki, birbirinizi tanıyasınız. Şüphesiz ki, Allah katında en şerefliniz, takvaca en ileride olanınızdır." (Hucurât Sûresi, 13) “Müminler ancak kardeştir!” buyuruluyor. (Hucurât Sûresi, 10)

Irkçılıkta kibir vardır. Kibir ise Allah’ü Teâlâ’nın nefret ettiği büyük günahtır. Sevgili Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselâm buyuruyor ki: “Kalbinde zerre kadar kibir olan Cennet’e girmez.” (Müslim, İman 147; Ebu Davud, Edeb 29, (4091); Tirmizî, Birr 61) Tarihten yine bir örnek verelim: Trabzon seferi sorasında af dileyen Uzun Hasan; annesi Sara Hatun'u Fatih'e elçi olarak gönderir.

Trabzon'un zorlu arazilerinde seyrederken Fatih ve Sara Hatun arasında geçen bir diyalog şu şekildedir:

"- Hey oğul! Bir Trabzon için bunca zahmetler çekmek nedir?" diye sorunca,

Fatih Rahmetullahi Aleyh:

"- Ana bu zahmetler Trabzon için değildir. Bu zahmetler İslâm dini yolunadır ki ahirette Allah'ü Teâlâ’nın karşısına çıkınca utanmayalım diyedir. Zira bizim elimizde İslâm kılıcı vardır. Eğer biz bu zahmete katlanmazsak bize gazi demek yalan olur."

18- Müslüman ülkeler materyalist ezberci eğitim sisteminden milli ve bilimsel eğitim sistemine geçecek. Çocuklarını hiçbir fedakârlıktan kaçınmadan yeteneklerinin son sınırına kadar okutup; bugünkü çağa göre değil, onların yaşayacağı gelecek çağa göre donatılacaklar. Deney ve gözleme dayalı; okuyan araştıran, üreten ve paylaşan “Allah’ü Teâlâ’nın rızasından başka hiçbir isteği olmayan!” nesiller yetiştirecekler.

19- Müslüman ülkeler yüksek zekâlı ve yüksek yetenekli çocukları tespit edip “Üstün zekâlı çocuklardan bir yetenek havuzu” oluşturacak. O çocuklar özel eğitim ve öğretim veren okullar açacaklar. Bütün çocuklar yeteneklerinin son sınırına kadar eğitilerek yetiştirilecekler. İleride devlet işleri ve işletmelerin başına onlar geçecek.

20- Müslümanlar:

a-     Bilim ve teknolojinin bütün dallarında dünya lideri olacaklar,

b-    Dünyanın en iyi siyasetini (İngiltere’den daha iyi siyaset) yapacaklar,

c-     Siyonist ve Haçlıların doğulu batılı her türlü düşmanın tuzak ve entrikalarını öğrenip; önleyici tedbir alacaklar,

d-    ABD'den daha iyi füze yapacaklar, nükleer santral kurup nükleer silahlar üretecekler,

e-    Almanya'dan iyi otomobil ve makineler yapacaklar,

f-      Japonya'dan iyi elektronik eşya üretecekler,

g-     Tüketim toplumundan, üretim toplumuna geçecekler Müslüman ülkeler kalkınmaz, Kudüs kurtulmaz.

21- Müslüman ülkeler, TV, İnternet, görsel ve sosyal medyayı; radyo, sinema, tiyatro… Her türlü görsel, yazlı ve sosyal medyayı en iyi kullanacak ve kontrol altında tutacaklar.

22- Müslüman yöneticilerin davası “İlây-ı Kelimatullah” olacak. Nitekim Osmanlı İmparatorluğu’nun kurucusu Osman Gazi, oğlu Orhan Gâziʼye ve onun şahsında istikbâlin bütün devlet adamlarına yaptığı nasihatler de: “Oğul! Bil ki bizim mesleğimiz, Allah’ü Teâlâ yoludur ve maksadımız da O’nun dînini yaymak (hidâyetlere vesîle olmak)tır. Bizim dâvâmız, kuru bir kavga ve cihangirlik dâvâsı değil, “İlâ-yı kelimetullah”tır, yani Allah’ü Teâlâ’nın dînini yüceltmektir. Diyordu. Bu hedef sayesinde küçücük bir beylik kısa sürede Cihan İmparatorluğu olmuştur.

23- Devlet ve özel sektör her alanda işbirliği yapacak. Bilimsel ve teknoloji alanında yeni projeler geliştirenlere; yeni buluş yapanlara, kaliteli üretim yapanlara; teşvik edici ve maddi değeri yüksek ödüller verilecek,

24- Dolandırıcılık, yalan, hile gibi haksızlık yapanların cezaları çok ağır olacak. Kimse kimseye yanlış yapamayacak. Hz. Ömer Radiyallahü Anh zamanındaki gibi “Kurtla kuzu yan yana yayılacak. Kurt kuzuya, kuzu da kurda dokunamayacak!” güçlü bir güvenlik sistemi kurulacak.

25- Yahudi mallarını boykot edelim; daha kalitelisini, daha ucuza biz üretelim hem de tüm dünyaya pazarlayalım. Unutmayalım, “Düşmana giden bir kuruş Müslümana bin kurşun olarak geri döner!”

26- “Kahrolsun İsrail”, türü slogan atmakla; “İsrail askerlerine taş atıp, kurşun yemekle…” Kudüs kurtulmaz. “Hamasi nutuklar atmakla, düşman ülke bayraklarını ve kukla düşman liderlerin maketlerini yakmakla…” da Kudüs kurtulmaz. İslâm ülkeleri; gelişip, kalkınmadan süper güç olmadan Kudüs asla kurtulmaz.

27- Müslüman ülkelerde: “Adalet sistemi” çok iyi çalışacak. Rüşvet, torpil, akrabalık ve kayırmacılık asla olmayacak. Bir ülke yönetiminde yolsuzluklar olduğu zaman devletin bütün işleri aksıyor. Kadroların dağıtımında, “zekâ, liyakat, yetenek ve bilgi” birinci derece öncelik olacak. Allah’ü Teâlâ buyuruyor: “Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayâsızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.” (Nahl Sûresi, 90) Peygamber Efendimiz Aleyhisselâm buyuruyor: “Yönettikleri insanlara, ailelerine ve sorumlu oldukları kişilere karşı adaletli davrananlar, Allah katında, Rahman’ın yanında nurdan minberler üzerinde ağırlanacaklardır.” (Nesai, Adabul-kudat, 1)

Tarihten birörnek verelim: Fatih’in İstanbul’u kuşattığı sırada, bazı Bizans ileri gelenleri ve din adamları, Katolik ve Ortodoks kiliselerin birleştirilmesini, teklif etmeleri üzerine; Bizanslı Grandük Notoras, “Başımızda kardinal külahı görmektense, Osmanlı sarığı görmeyi arzu ederiz.” diyerek, itiraz etmişti...

28- Müslüman ülkeleri; vatansever, liyakatli, bilgili, zekâlı ve deneyimli kadrolar yönetecek. Bu iş babadan oğula geçen sistemle olmaz. Allah’ü Teâlâ: “Ey iman edenler! İnsanlar arasında adâlet edin ve emaneti, işi ehline (uzmanına, lâyık olana) verin.” (Nisâ Sûresi, 58.) buyuruyor; Peygamber Efendimiz Aleyhisselâm buyuruyor: “Devlet başkanlarınızın en hayırlısı, sizi seven ve sizin tarafınızdan sevilen, size dua eden ve sizin duanızı alan kimselerdir. Devlet başkanlarınızın en kötüsü de, size buğzeden ve sizin buğzunuza hedef olan, size lânet eden ve lânetinizi alan kimselerdir.” (Müslim, Cennet 63)

29- Müslüman ülke yönetimlerinde özgür iradeli, karizmatik, halkın seçtiği ve halkla bütünleşen yüksek zekâlı, yetenekli, vatansever; "Ya ben Bizans'ı alırım, ya Bizans beni!" diyen, Fatih Sultan Mehmed Han Rahmetullahi Aleyh; “Kudüs özgür olmadan gülmeyi kendisine haram eden” Selahaddin Eyyubi Rahmetullahi Aleyh gibi azimli ve kararlı davası “İlây-ı Kelimatullah” devlet adamları Müslümanlar’ın başına geçecek… Kudüs’ün ikinci Fatihi Selâhaddin Eyyûbi Rahmetullahi Aleyh Cuma Günü Hutbe okurken, bir genç bağırır:

“- Kudüs’e cihadı emret; başka ne konusundan bahsediyorsun?”

Selahattin Eyyubi Rahmetullahi Aleyh cevap vermez.:

Cumartesi sabah namazına durmadan önce Selahattin Eyyubi Rahmetullahi Aleyh cemaate dönüp sorar:

“- Dün bana Hutbede cihadı emretmemi söyleyen genç nerede?”

Cemaat içerisinden ses çıkmaz zira genç sabah namazına gelmemiştir.

Selahaddin Eyyubi Rahmetullahi Aleyh der ki;

“- Vallahi! Cuma namazına gelenler, sabah namazına da gelmediği müddetçe Kudüs’e cihadı emretmeyeceğim!”

30- Selâhaddin Eyyûbi Rahmetullah mübarek demek istiyor ki: “İslâmiyet’i tam olarak yaşayıp kalbimize indirmedikçe, ruhumuza sindirmedikçe Kudus’ü alamayız!”

31- Müslüman sorumluluk sahibi olur. Dünyanın neresinde olursa olsun; bir haksızlık ve rahatsızlık varsa Müslüman onu Allah’ü Teâlâ’nın ölçülerine göre düzeltmeye çalışır. Çünkü Müslüman Allah’ü Teâlâ’nın yeryüzündeki halifesidir. Asla ve asla hiçbir şeye “Bana ne!” diyemez. Müslüman’a ölünceye kadar rahat yoktur. Rabbimiz buyuruyor: “İnsanlar, ‘İnandık’ demekle imtihan edilmeden bırakılacaklarını mı zannederler.” (Ankebût Sûresi 2)

32- Bütün Müslümanlar’a: “Ümmetin birliğini sağlamak farz; tefrikaya düşmek haramdır!” Allah’ü Teâlâ Kur’an-ı Kerim’de: “Müminler ancak kardeştirler,” (Hucurat Sûresi, 10); “Hepiniz birden Allah'ın ipine (İslâm'a) sarılın, asla ayrılmayın, bölünüp parçalanmayın" (Âl-i İmrân, 103) “Şüphe yok ki Allah, kendi yolunda bir duvarın taşları gibi kenetlenip saf tutarak savaşanları sever.” (Saf Sûresi, 4) Allah’ü Teâlâ Rasûlü Sallallahü Aleyhi Vesellem Buyuruyor ki: "Allah ümmetimi sapıklık üzerinde birleştirmez; Allah'ın eli cemaatle birliktedir; kim cemaatten ayrılırsa cehenneme ayrılmış olur!" (Tirmizî, "Fiten", 7) "Cemaatten ayrılmayın, zira sürüden ayrılanı kurt kapar!" (Ebû Dâvûd, "Ṣalât", 46)

33- Şeyhul İslam Mustafa Sabri Efendî Rahmetullahi Aleyh’in şu sözü ne kadar güzeldir. “Hak batıla mağlup düşmez, mağlup düşen mağrur olanlardır. Dağınık olan hak ehli; birlik olan batıla yenik düşer!”

34- Allah’ü Teâlâ buyuruyor ki: “Şüphesiz ki, bir kavim kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez. Allah, bir kavme kötülük diledi mi, artık o geri çevrilemez. Onlar için Allah'tan başka hiçbir yardımcı da yoktur.” (Ra’d Sûresi, 11) “Hepiniz Allah'ın ipine sımsıkı sarılın, parçalanıp ayrılmayın.” (Ali İmran Sûresi, 3/103). "Allah'a ve Rasûlüne itaat edin. Birbirinizle çekişmeyin, aksi takdirde zaafa düşer, kuvvet ve devletinizi elden kaçırırsınız." (Enfal Sûresi, 46). “Yoksa siz; Allah, içinizden cihad edenleri (sınayıp) ayırt etmeden ve yine sabredenleri (sınayıp) ayırt etmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?” (Âl-i İmrân Sûresi (142)

35- Güçlü olmak; Siyonizm’in ve ABD’nin haklı olduğu anlamına gelmez. Emperyalistler: “Kim güçlü, o haklı; güç parada saklı!” diye sevinmesinler! “Esas Haklı olanlar, Hak’tan yana olanlardır!”. Allah’ü Teâlâ bazen imhal eder (mühlet verir) fakat asla ihmal etmez. Zalimler günü gelince dünyada ve ahirette en ağır cezaya uğrayacaklardır.

36- Müslümanlar arasındaki parçalanmışlık birliğe dönüşecek, kalpler birleşecek, saflar sıklaşacak, enerjiler sinerjiye dönüşecek; düşmanlık sadece nefsimize ve İslâm topraklarına saldıran işgalci ve inkârcı emperyalistlere karşı olacak.

37- Müslüman önce kendisini, sonra aile ve akrabalarını daha sonra ülkesini en son olarak Ümmet-i Muhammed’i kurtaracak.

38- Dünya ülkelerinin tamamından oluşan Müslümanlar; ehlisünnet vel cemaat potasında birleşip “Halife-i Ruyi Zemin”i, seçecek. “CİHAD” ilân edecek. Kudüs ve tüm esir İslâm illeri kurtulacak. Yeryüzündeki tüm tağutlar diz çökecek. Kâinattaki canlı cansız her yaratık; “Barış, huzur, adalet ve saadet” içinde yaşayacak.

39- Hoşça kalınız, dostça kalınız! Allah’ü Teâlâ’ya emanet olunuz. Efendim! 

 

Yaşar AKKAŞ

 

(Değerli Müslüman kardeşim! Lütfen bu yazıyı paylaş!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Uzun Ömür İçin Dua

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)