Kayıtlar

5 Vakit Namaz Kılan Bir İnsan Günde...

  5 Vakit Namaz Kılan Bir İnsan Günde...   Ø 40 kez “Besmele” çekiyor, Ø 40 kez “Fatiha” okuyor, Ø 80 kez “Er-Rahman” diyor, Ø 80 kez “Er-Rahîm”, diyor, Ø 213 kez “Allahu ekber”, diyor, Ø 120 kez “Sübhane rabbiye'l azîm” diyor, Ø 240 kez “Sûbhane rabbiye'l âlâ” diyor, Ø 15 kez “Sûbhaneke” okuyor, Ø 40 kez “Semi Allahu limen hamideh” diyor, Ø 40 kez “Rabbena lekel hamd” diyor, Ø 40 kez “Âmîn!” (ya rabbi duamı kabul et!) diyor, Ø 33 kez “Zamm-ı sûre okuyor, Ø 21 kez “Ettehiyyatü” ile peygamberimize selâm gönderiyor, Ø 21 kez “Kelime-i Şahadet” getiriyor, Ø 26 kez meleklere ve müminlere selâm veriyor, Ø 13 kez “Allahumme entes-selâmu ve minke's selâmu tebarekte ya Ø zel-celali ve'l ikram” diyor, Ø 13 kez “Rabbena âtîna” okuyor, Ø 13 kez “Rabbenağfirli” okuyor, Ø 15 kez “Allahumme salli selâvâtını okuyor, Ø 15 kez “Allahumme barik” salâvâtını okuyor, Ø 15 kez “Eûzü-Besmele” çekiyor… Ø Bu zikirler namazın

Fırtınada Uyumak

Fırtınada Uyumak   Yıllar önce bir çiftçi, fırtınası bol olan bir tepede bir çiftlik satın almıştı. Yerleştikten sonra ilk işi bir yardımcı aramak oldu. Ama ne yakındaki köylerden ne de uzaktakilerden kimse onun çiftliğinde çalışmak istemiyordu. Müracaatçıların hepsi çiftliğin yerini görünce çalışmaktan vaz geçiyor, burası fırtınalıdır, siz de vazgeçseniz iyi olur diyorlardı. Nihayet çelimsiz, orta yaşı geçkince bir adam işi kabul etti. Adamın haline bakıp: “- Çiftlik işlerinden anlar mısın?” diye sormadan edemedi çiflik sahibi. “- Sayılır!” dedi adam, “- Fırtına çıktığında uyuyabilirim”. Bu ilgisiz sözü biraz düşündü, sonra boş verip çaresiz adamı işe aldı. Haftalar geçtikçe adamın çiftlik işlerini düzenli olarak yürüttüğünü de görünce içi rahatladı. Ta ki o fırtınaya kadar: Gece yarısı, fırtınanın o müthiş uğultusuyla uyandı. Öyle ki, bina çatırdıyordu. Yatağından fırladı, adamın odasına koştu: “- Kalk, kalk! Fırtına çıktı. Her şeyi uçurmadan yapabileceklerimi

İmam-ı Azam Rahmetullahi Aleyh’in Talebelere Ve Hocalara Öğütleri -2-

  İmam-ı Azam Rahmetullahi Aleyh’in Talebelere Ve Hocalara Öğütleri -2- بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ 001- Sıradan seviyesiz ve bilgisiz insanların arasında, sorulmadan, söz verilmeden rastgele konuşma. 002- İnsanlar arasında ne gül, ne de tebessüm et, yılışık olma. 003- Olgunluğa erişmemiş yeni yetişmelerle çok konuşma, senli benli olma. 004- Evlilik hayatının tüm ihtiyaçlarını karşılayabilecek duruma gelmedikçe evlenme. Önce ilim sahibi ol, sonra helâl mal kazan, sonra da evlen. 005- Gençliğinde hep ilimle uğraş. Çünkü gençlik, gönlün ve zihnin boş ve temiz olduğu zamandır. 006- Her zaman Allah’tan kork, emanete sahip ol, seviyeli seviyesiz tüm insanlara nasihat et. 007- Hiç kimseyi küçük görme. Kendi vakarını tanıdığın gibi başkalarının vakar ve haysiyetini de tanı. 008- Bilgisiz kişilerle özellikle dini konularında tartışmaya girme. 009- Tartışma kurallarına uymayanlar ve çıkar elde etmek için tartışanlarla tartışma. 010- Her kim sana soru

Eşi Misafir Sevmeyen Adam…

Eşi Misafir Sevmeyen Adam…             Bir Sahabi Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem’e gelerek: “- Ya Rasûlallah Sallallahü Aleyhi Vesellem; benim eşim misafiri sevmiyor. Bana ne gibi tavsiyede bulunursunuz?” Diye sorar: Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem: “- Yarın size misafir olacağım. Eşin, ben içeri girerken de baksın, çıkarken de baksın!” der. Sahabi eşine efendimizin geleceğini müjdeler. Tabi bu müjde evde büyük bir heyecanı beraberinde getirir! Aldığı haber karşısında eşi çok sevinir. Yalnız dışarıdan içeri girerken ve çıkarken bakmasını özellikle söyler ve eşinin hazırlıklarını yapar. Ertesi gün olur. Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem gelirken Pencereden bakınca ne görsün ki! Efendimiz gümüşten tepsi içinde, cennetten çeşit çeşit yiyecekleri de beraberinde getirmiş. Efendimizi bir sevinç içinde ağırladıktan, sonra Efendimiz yola koyulmuş. Sahabenin eşi tekrar pencereden bakmış. Birde ne görsün ki! Getirdiği tepsinin içinde yılanlar çıyanlar akrepl

Ailede Çocuğa Din Eğitimi Verilmesi

  Ailede Çocuğa Din Eğitimi Verilmesi Süleyman Gülek Çocuk için bedenî ve ruhî her açıdan en mükemmel yetişme ortamı ailedir. Çocuk bakımı ve çocuk eğitimine dair kurulan çocuk yuvaları ve benzeri müesseselerin ne kadar iyi olursa olsun, her şeyiyle ailenin yerini tutamayacağı açıktır. Çocuğun hayatının en önemli dönemini kendileriyle beraber geçirdiği aile, çocuğun genel eğitiminde olduğu gibi din eğitiminde de en önemli fonksiyonu icra eden unsurdur. Çocuğun iç çevresini oluşturan inanma yeteneği onu saran dış çevre tarafından özenle eğitildiği nispetle bilinçli düşünme ve davranış şeklini alabilir. İslâm da dine y ö nelme istidad ı olarak kabul edilen f ı trat, ç ok ö zel bir kabiliyet olarak insana verilmi ş tir. Fıtratın iyi ve doğru şeklinin muhafazası ve devamı ise sosyal bir varlık olan insanın yetiştiği muhit ile doğrudan alâkalıdır.   Bu gerçeği dile getiren bir hadiste şöyle denilmiştir: “Her ç ocu ğ u, annesi f ı trat ü zere d ü nyaya getirir. Onun bu hali, konu ş