Kayıtlar

Geldi Geçti Ömrüm Boşa

  Geldi Geçti Ömrüm Boşa   Geldi geçti ömrüm boşa, Allah'a kul olamadım… Uydum nefse o şeytana, Mevlâya kul olamadım…   Akıtmadım gözden yaşı, Koymadım secdeye başı, Aldattı dünya telaşı, Allah'a kul olamadım…   Anladım ki dünya yalan, Yoktur burada baki kalan, Bir metre bezmiş lazım olan, Allah'a kul olamadım…

Eyvâh

  Eyvâh   Geçti ömrüm bilmedim, Hakk rızâsın almadım, Hiç tövbekâr olmadım, Geldi ölüm kapıya...   Ağyârımı yâr sandım, Şu dünyâya aldandım, Nâr-ı hasretle yandım, Geldi ölüm kapıya...   Kanmadı ağzım dilim, İnfâk etmedi elim, Suçla büküldü belim, Geldi ölüm kapıya...   Hakk emrine uymadım, Secdeye baş koymadım, Bu dünyaya doymadım, Geldi ölüm kapıya...   Düşündüm dirliğimi, Unuttum kimliğimi, Kaybettim benliğimi, Geldi ölüm kapıya...   Aczimi fark etmedim, Nefsimi terk etmedim, Doğru yola gitmedim, Geldi ölüm kapıya...   Aşkî tövbe eyle gel, İstiğfârı söyle gel, Hakk katına öyle gel, Geldi ölüm kapıya...   Es-Seyyid Eş-Şeyh Muzafferüddîn Aşkiyyü'l-Cerrâhiyyü'l-Halvetî Rahmetullahi Aleyh

Çöllerdeyim

  Çöllerdeyim   Dağlar aştım usanmadan, Aşkın ile yana geldim. Dağlar aştım usanmadan, Aşkın ile yana geldim…   Kara yüzüm utanmadan, Koştum huzuruna geldim, Sen bilin ya Rasûlallah! (Sallallahü Aleyhi Vesellem) Ya Rasûlallah! (Sallallahü Aleyhi Vesellem)   Çöllerdeyim çöllerdeyim, Yapayalnız çöllerdeyim… Çöllerdeyim çöllerdeyim, Yapayalnız çöllerdeyim…   Tutulmuşum ben dertteyim, Hasretinden ağlıyorum… Sen bilin ya Rasûlallah, (Sallallahü Aleyhi Vesellem) Ya Rasûlallah… (Sallallahü Aleyhi Vesellem)   Geçti ömrüm bittim eyvah Ettim günah oldu gümrah… Geçti ömrüm bittim eyvah Ettim günah oldu gümrah…   Şefaat ya Rasûlallah, (Sallallahü Aleyhi Vesellem) Bugün huzuruna geldim… Sen bilin ya Rasûlallah (Sallallahü Aleyhi Vesellem) Ya Rasûlallah… (Sallallahü Aleyhi Vesellem)   Çöllerdeyim çöllerdeyim, Yapayalnız çöllerdeyim… Çöllerdeyim çöllerdeyim, Yapayalnız çöllerdeyim…   Tutulmuşum ben dertteyim, Hasretinden ağlı

Onlar Neler Çekmediler

  Onlar Neler Çekmediler   Hak emrine rıza göster, Hem kullara eyle sabır, İster Hak dostlarına sor, Onlar neler çekmediler...   Nuh tufanı olmadı mı? Dünya tekrar dolmadı mı? Dert tükenip kalmadı mı? Onlar neler çekmediler...   İbrahim’i Nemrut attı, Hak ateşi çimen bitti, Ol Muhammed göçüp gitti, Onlar neler çekmediler...   Meşakkat çektim sanarsın, İleri varma yanarsın, Eyyüb’ü görsen ağlarsın, Onlar neler çekmediler...   Fakirlikte İsayı gör, Çobanlıkta Musa’yı gör, Git Yemen’de Üveys’i gör, Onlar neler çekmediler...   Davud döverdi demiri, Hem çeliği eğirirdi, Odur demircinin piri, Onlar neler çekmediler...   Yunus denize atıldı Balık karnına yutuldu İkindi vakti kurtuldu Onlar neler çekmediler...   Yakub’un gözleri kördü, Yusuf’u kurtlardan sordun, O kurtlara yemin verdi, Onlar neler çekmediler...   Fatıma’nın oğlu Hasan, Tevazulu latif insan, Zehir içtiler testiden, Onlar neler çekmediler..

Cami ve Mescitlerle İlgili Ayet-i Kerimeler ve Hadis-i Şerifler

Cami ve Mescitlerle İlgili Ayet-i Kerimeler   01- “´Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’ın ve Resulü’nün çağrısına uyun ve bilin ki, Allah kişi ile kalbi arasına girer. Yine bilin ki, onun huzurunda toplanacaksınız. (Enfal, 24) 02- “Allah’ın mescitlerinde onun adının anılmasını yasak eden ve onların yıkılması için çalışandan kim daha zalimdir. Böyleler oralara (eğer girerlerse) ancak korka korka girebilmelidirler. Bunlar için dünyada rezillik, ahirette de büyük bir azap vardır.” Bakara, 114 03- “Şüphesiz ki kâfir olan ve kâfir olarak can verenler (var ya!), Allah’ın, meleklerin ve tüm insanların laneti böylelerinin üzerinedir.” (Bakara 161) 04- “(Onlar, lanetin içinde) ebedî kalacaklardır. Onlardan azap hafifletilmeyecek ve onlara değer verilmeyecek/onların azabı ertelenmeyecektir.” (2-Bakara 162) 05- "Ey âdemoğulları, her mescide gittiğinizde ziynetinizi, en güzel elbisenizi giyin. Yiyin, için (fakat) israf etmeyin. Çünkü Allah

Üzülme!

Üzülme!   Kaldır yüzünü yerden. Omuzlarından sarsıp kendine getirmek istiyor seni Sevgili. “Rabbin sana küsmedi ki…” Gözlerinin içine içine bak sevdiklerinin. “Rabbin seni unutup yalnız bırakmadı ki…”   Üzülme! Üzülme! Üzülebiliyorsan bir kalbin var demektir. Kalpsizler üzül(e)mezler ki. Ne mutlu sana ki, üzülebiliyorsun. Dokunan var demek ki kalbine. Ya dokunulmasaydı kalbine. Ya hüznün gönül toprağını karmasına izin verilmeseydi. Demek ki gözden çıkarılmadın. Demek ki sen hâlâ bir umut tarlasısın.   Üzülme! Üzülüyorsan, Biri var ki cılız varlığını düştüğü çamurdan kaldırmak istiyor. Onun için dokunuyor kalbine. Kıymetini bil ki, üzmeye değer görüyor seni. Hüzünlerin kalbinin toprağını allak bullak ediyorsa, sen ekilmeye layık bir topraksın demektir. Kaygıların vuruşuyla tuz buz oluyorsa taş katılığında büyüttüğün güvencelerin, yarılan göğsüne umut fidanları dikiliyor demektir.   Üzülme! Yüzün yerde geziyorsan, ellerin boynuna sarılı ise, içini ısıtacak haberler