Kayıtlar

Odun Hammalı

  Odun Hammalı   Delinin biri camiye girer, belli ki namaz kılacak. Ama oturmaz, meraklı ve şaşkın gözlerle etrafı süzer-dolanır. Bir oraya, bir buraya her köşeye dikkatlice bakar ve hızla çıkar gider… Az sonra sırtında bağlanmış odunlarla tekrar gelir camiye ve tam namaza başlamak üzere olan cemaatle birlikte saf tutar… Ama sırtındaki odunlarla güç bela bitirir namazını. Eğilip kalktıkça yere düşen odunlar, çıkardığı ses vs. derken, tabii cemaat de rahatsız olmuştur bu durumdan… Nihayet biter namaz, bitmesine ama her kafadan bir ses çıkar… Herkes kıpırdanmaya, adama söylenmeye başlamıştır bile... İmama kadar ulaşır sesler, hafiften tartışmalar… İmam aynı mahalleden, bilir az çok garibin halini, şefkatle yaklaşır meczubun yanına ve der ki: “- Oğlum böyle namaz mı olur, sırtında odunlarla, sen ne yaptın? Hem kendini hem de çevreni rahatsız ettin bak, bir daha namaz kılmaya yüksüz gel olur mu?” Bunu duyan meczub melül-mahzun, ama manalı bir bakışla sorar. “- Âdetiniz bö

Sultan 2. Abdülhamid Han ve Kerameti...

  Sultan 2. Abdülhamid Han ve Kerameti...   Mahmud Allahverdi’nin anlattıkları; Gençlik günlerimde, ben de herkes gibi Sultan Abdülhamid aleyhtarı idim. Okulda anlatılanları gerçek sanıyor, aleyhinde bulunuyordum. Bir gün yine ileri geri konuşurken terzi dükkânımda müşteri yerinde oturan tanıdığım yaşlı bir zat bana çıkıştı. -"Oğlum, sen imanlı insansın, sakın Abdülhamid Han'ın aleyhinde konuşma. O büyük bir velî idi." Ben buna kızarak karşılık verdim: “- Kim demiş velî diye. Memleketi bu hale getiren O değil mi? Ben öyle iddialara kulak asmam. Herkes bir şey söylüyor, kimi velî diye rivayet ediyor, kimi de hain diye..." Yaşlı zat elindeki bastonuyla beni dürttü, belli ki kızmıştı. “- Bana bak, dedi. Şimdi sana öyle bir olay anlatacağım ki, bu ne bir iddia, ne de bir söylenti. Bizzat yaşadığım, şahit olduğum, bir olay bu!" Ben, bu defa dikkat kesilmiştim. Çünkü yaşlı tanıdığım, herhangi bir işitme ve söylenti değil, bizzat yaşadığı olayı anlata

Bir Gün Elbette Öleceksin!

  Bir Gün Elbette Öleceksin!           İmam-ı Gazâli hazretleri, bir talebesine hitaben buyuruyor ki:           “Dünyanın nesini seversen sev, hepsine veda edeceksin! Elinden geleni yap! Fakat unutma ki, her yaptığının hesabını vereceksin!           Keyfine göre yaşa! Fakat bu yaşamın uzun sürmeyecek, bir gün elbette öleceksin. Gece gündüz düşündüğün, sımsıkı sarıldığın lezzetlerden elbette ayrılacaksın. İman edilecek şeyleri akla uydurmaya, beğendirmeye uğraşmak, dinsizlerle, cahillerle, münakaşa edip, onların bozuk düşünceleri ile uğraşmak ve Kur’ân-ı kerimi öğrenmeden, namazı, abdesti, orucu, farzları, haramları okumadan, bilmeden para kazanmaya kalkışmak, herkesten fazla zengin olmak için lüzumsuz ilimlerle uğraşmak, ömrü boş yere harcamak olur.           Allah'ü Teâlâ’ya yemin ederim ki, İsa Aleyhisselam’ın İncilinde okudum; bir kimseyi tabuta koyduktan mezara bırakıncaya kadar; Allahü teâlâ ona kırk sual soracaktır.           Birincisi:           (Ey kulum! Yaşadı

Kur’an-ı Kerim’e Göre O Müminler ki...

  Kur’an-ı Kerim’e Göre O Müminler ki...   ·      Sadece Allah'ü Teâlâ’ya kulluk ederler! ·      Sadece Allah'ü Teâlâ’dan korkarlar! ·      Sadece Allah'ü Teâlâ’ya şükrederler! ·      Sadece Allah'ü Teâlâ’ya güvenirler! ·      Sadece Allah'ü Teâlâ’ya teslim olmuşlardır ·      Allah'ü Teâlâ’ya karşı acizliklerini bilirler! ·      Adaletten taviz vermezler! ·      Hakkı söylemekten çekinmezler! ·      İyiliği anlatmaya, kötülükten sakındırmaya çalışırlar! ·      Fikirlerini zorla değil, konuşup tartışarak anlatırlar! ·      Güvenilir ve cesurdurlar! ·      Sabırlıdırlar, zorluklardan yılmazlar! ·      Davalarına bağlıdırlar! ·      Daima toplu halde ve beraberdirler! ·      Sözlerine sadıktırlar! ·      Yaptıklarında çıkar gözetmezler! ·      Kimsenin hakkını yemezler! ·      Suçlulara arka çıkmazlar! ·      Münafıklarla mücadele ederler! ·      Suçlamalara karşı kendilerini savunurlar! ·      Hoşgörülü ve bağışlayıcıdır