Kayıtlar

Ayrılık Olmayan Günde

Ayrılık Olmayan Günde Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Büyük bir zata, (Efendim, çok çalışıyorsunuz, biraz istirahat etseniz) denilince, (Bizim istirahatimiz musalla taşında başlar) buyurur ve kıymetli eserlerini hazırlamakla meşgul olurmuş. Ziyarete gelen sevenlerinin görüşme arzularını haber veren talebesine de, “Ben de kendilerini görmeyi çok isterim; fakat şu anda beş kişi için değil, binlerce Müslüman için çalışıyorum. Beni arayan, kitaplarımın satırları arasında bulur. Misafirlerimize selam söyleyiniz, inşallah ayrılık olmayan yerde hep beraber olacağız dersiniz!” buyurmuş. Ebul Hasan Harkani hazretleri, son günlerinde devamlı olarak Abdullah ibni Mübarek hazretlerinin ismini söyler. İki lafından biri, “Ey ibni Mübarek, sen ne mübareksin!” imiş. Bu durum günlerce böyle devam eder. Bir gün kapı çalınır, oğlu kapıyı açar. Bir de bakar ki, karşısında Abdullah ibni Mübarek hazretleri. Koşarak, sevinçle babasının yanına gelir, “Babacığım, günlerdir ismini sayıkladığı

Atalarımız Böyle Âdil İdi

Atalarımız Böyle Âdil İdi İstanbul’un fethinden sonra, Osmanlı askerleri, Bizans hapishanelerini kontrol ettiler. En ücra bir mahzende üç papaz buldular. Alıp Fatih Sultan Mehmed Han’a götürdüler. Sultan, onlara hapsedilmelerinin sebebini sordu. Papazlar, “Biz, Bizans’ın en ileri gelen papazları idik. İmparatorun zulüm ve işkencelerinden, yaptığı rezalet ve sefahetten dolayı kendisini ikaz edip, sonunun yakın olduğunu söyledik. O da, bize kızdı zindanlara attırdı!” dediler. Fatih Sultan Mehmed Han, papazların ellerine serbest dolaşma belgesi verip, memleketini gezip görmelerini, Osmanlı Devleti hakkında kendisine görüşlerini bildirmelerini istedi. Papazlar, İstanbul’da bir çarşıya girip, sabahın erken vaktinde bir şeyler almak istediler. Siftah yapan bir dükkândan, komşuları siftah yapmadan ikinci bir şey alamadılar. Anadolu’ya geçtiler dolaşırken, ezan okunmaya başladı. Kimse dükkânını kapatmaya bile lüzum görmeden camiye gittiler. Hiç kimse, bir başkasının malına,

Niçin Ağlıyorsun?

Niçin Ağlıyorsun? İbni Münkedir Rahmetullahi Aleyh Hazretleri’e ölüm döşeğinde ağlıyordu. Sebebini sordular. “Kasten büyük bir günah işlemedim. Önem vermediğim küçük bir günah, Allah’ü Teâlâ’nın gazabına sebep olduysa diye korktuğum için ağlıyorum” dedi.

Tıkandı Baba

Tıkandı Baba Rivayet olunur ki, Padişah Sultan II. Mahmud, kıyafet değiştirip gezdiği bir Ramazan gününde Üsküdar'da mücerred bir kunduracının, boş örse çekiç vurarak her hamlede “Tıkandı da tıkandı” dediğine şahit olmuş. Merak saikiyle içeri girip bunun sebebini sormuş. Adamcık anlatmış: “- Bir gece rüya gördüm. Çeşmeler vardı. Bazılarından şarıl şarıl sular akıyor, bazılarından sızıyor, bir tanesi de tıp tıp damlıyordu. O sırada bir pîr-i nuranî belirdi. Ona bu çeşmeleri sordum.” "- Şu şarıl şarıl akanlar, padişahımızın talihidir. Sızanlar devlet erkânından filanca paşaların ve falanca zenginlerin talihleridir. Şu damlayan da senin talihindir." deyip kayboldu. Yerden bir çöp aldım ve benim talihim olan çeşmeye yaklaştım. Çöple biraz kurcalayıp lüleyi açmaya çalıştım. Ah, ellerim kurusaydı! Filvaki çöp kırıldı ve artık eski damlalar da damlamaz oldu. O günden sonra müşterim kesildi, kazancım bitti. İflas ettim, bu hale geldim. Şimdi de talihimden şikâyet i

Hayat Rehberi Olacak 20 Altın Nasihat

Hayat Rehberi Olacak 20 Altın Nasihat “Birer ikişer gelip sıralanınca sözler, Bakmalı ve hikmeti aramalı hep gözler!” 01-   İçini yakan, boynunu büken, her acılı imtihan için Allah’a şükret. Zira onların her biri, eğer sabredersen, sana bambaşka bir heybet ve ağırlık katacak. Tamam, soğuk suyun tadı elbet başkadır; fakat unutma ki sıcak su, soğuk sudan ağırdır. 02-   Karıncayı küçümseme. Sen bir adım atıyorsun, o dağlar aşıyor. Sen kapıdan giremezken, o anahtar deliğinden geçiyor. Tamam, belki bir vuruşluk canı var; fakat unutma ki sen yolda tökezlerken, o duvarda yükseliyor. Hem pek âlem bu karınca, haberin bile yok bak, çıkmış üstünde geziyor. 03-   Savaşların yüzde doksanı doğal kaynakları ele geçirme sevdâsıyla çıkarken, insanın kendi doğal güzelliğini korumak için savaşmaması, bir de üstüne para vererek fıtratını bozması ne kadar tuhaf. 04-   Yunus balığı gibi gözü açık uyursan, balıkçının biri de gelir seni avlar. Gerçi vâden dolduysa, deryânın en uyanık b

Altın Kasadaki Eskimeyen Nasihatler

Altın Kasadaki Eskimeyen Nasihatler Eskiden hükümdarlar, karşılaştıkları her müşkül işlerinde zamanın âlimleri ile istişare etmedikçe bir karar vermezlerdi. Onların fikirlerinden istifade ederlerdi. Adâletiyle meşhur, Sasani hükümdarı Nûşirevân-i Âdil, arzu etti ki; kendisine rehber olmak için bazı nasihatler tertip edilsin. Karşılaştığı her müşkül durumda bu nasihatlerden istifade edilsin. Bu maksatla, zamanın âlimlerini topladı. Bunların içinden yirmi üç tanesini seçtirdi ve onlara: "Her biriniz bir hikmet söyleyiniz ki, hem ben istifade edeyim, hem de benden sonra gelenler" dedi. Her birisinin yazdığı hikmetli sözleri altınla yazdırdı. Bunları, yine altından bir kasa yaptırıp, altın bir anahtar ile de kilitledikten sonra hazinesine koydurdu. Ne zaman ki, müşkül bir iş ile karşılaşırsa, bu hikmetleri okur ve ona göre karar verirdi. Bu hikmetli sözler şunlardır: 01-   Kendinizi biliniz, ilim ve iyi edep öğrenmeyi arzu ediniz. Malı ilimden yüksek tutm