Kayıtlar

Çocuk Eğitimine Dâir Ferman

Çocuk Eğitimine Dâir Ferman Dinimiz, buluğa ermeden önce çocuklara dinî ve dünyevî bilgilerin verilmesini emretmektedir. Ecdadımız buna çok dikkat ederdi. Bunun en güzel örneğini, Sultan II. Mahmud Hânın, ülkenin her tarafına gönderdiği bir ferman teşkil eder. Bu fermanda şöyle deniyor: "Dinî vecibeleri öğretmek ve seçeceği mesleğin bilgilerine sâhip kılmak babaların çocuklarına karşı ilk vazifesidir. Ne yazık ki, bir zamandan beri birçok ana ve baba bunu unutarak, çocuklarını daha beş-altı yaşında kazanç hırsı ile sanat sâhiplerinin yanına çırak olarak veriyorlar veya başıboş bırakıyorlar. Çocukluk çağında cahil kalanlar ise, buluğ çağlarında hem kendileri için, hem de memleket için dert oluyorlar. Bu, iki dünyada cezayı gerektiren bir ihmaldir. Sizlere emrediyorum ki; bu ferman elinize değdiği anda, bölgenizde 6 yaşını bitirmiş ne kadar çocuk varsa bunları tesbit ediniz! Mevcut mahalle mektepleri yetmiyorsa bina ve hoca bularak mektepsiz çocuk bırakmayınız! Mektep ça

Allah Sevgisi ve Allah korkusu

Allah Sevgisi ve Allah korkusu Allah sevgisi ve Allah korkusu Allah korkusu, bir müminin en temel vasıflarından biridir. Çünkü insanın, Allah’a olan yakınlığının ve imanının artması, her an ihlaslı davranması, güzel ahlak gösterebilmesi ve bunda istikrarlı olması sadece Allah korkusuyla mümkün olur. Kuran’da öğretilen gerçek sabırla, cahiliyedeki sabır anlayışı çok farklıdır. Gerçek sabır, zorluklarda olduğu kadar güzel olan her şeyde de kararlılık göstermeyi, bir an olsun bunlardan taviz vermeyerek yaşamayı gerektirir. Allah korkusunu dünyevi korkulardan ayırmak Bazı insanlar Allah korkusunun anlamını bilmedikleri için, bunu diğer bazı dünyevi korkularla karıştırırlar. Oysa arada çok büyük bir fark vardır. Kuran’ın Arapça orjinal metninde Allah korkusu için “haşyet” kelimesi kullanılır. Bu kelime, çok derin bir saygıyı ifade eder. Öte yandan Kuran’da dünyevi korkular için kullanılan kelime havftır. Bu kelime, bir insanın yırtıcı bir hayvandan korkması gibi basit bir

İnsanlarla İyi Geçinmek

İnsanlarla İyi Geçinmek Ebu İsa Tirmizi’nin Radiyallahü Anh Sahihinde, Ebu Abdurrahman bin Muaz-i Cebel ve Ebu Zer’in Radiyallahü Anh Resulüllah’tan Sallallahü Aleyhi Vesellem bildirdikleri hadis-i şerifte: “Nerede olursan, Allah-ü Teala’dan Celle Celâlüh kork, takva üzere ol, takva üzere olmayı kendine şiar, adet edin. Çünkü takva bütün makamları kendinde toplamıştır. Her kötülüğün ardından bir iyilik yap ki, o günahı yok etsin.” (yani her günahtan sonra tevbe et ki, günahın mağfiret olunsun) buyuruldu. Resulüllah Sallallahü Aleyhi Vesellem: “İnsanlara karşı iyi huylu ol” buyurdu. Güzel ahlak, iyi huy, Peygamberlerin (AS) hasletlerindendir. Allah-ü Teala Celle Celâlüh, güzel ahlakı övüyor ve habibine : “Sen elbette hulk-ı azim (en güzel ahlak) üzeresin” buyuruyor. Hadaikul-Hakaik’da diyor ki: “İyi ahlak iki çeşittir. Biri Allah-ü Teala’ya Celle Celâlüh karşı iyi huylu olmak, diğeri onun kullarına karşı güzel ahlaklı olmaktır. Allah-ü Teala’ya  Celle Celâlüh karşı iyi huyl

Zulüm

Zulüm Hayatımızın her anında adaleti ikame etmekle mükellefiz. Her işimizde adaletli olmak neticesinde iyiliklere ulaşabilmekteyiz. Aile hayatımızda, çocuklarımız arasında, ana-babamıza karşı, arkadaşlarımıza, komşularımıza, mesai arkadaşlarımıza sonuç itibariyle yaşam bulduğumuz bütün insanlara karşı adaletli davranmak neticesinde hem Rabbimizin hem de İnsanların rızasını kazanmış olacağız. Bu rıza ise bizi dünya ve ahiret mutluluğuna götürecektir. Adaletin hayatımızdan çıkarılması sonucunda ise karşılaşacağımız sonuç zulümdür. Adaletli davranmamız gereken her alanda adaleti bırakarak kendi menfaatimiz veya güç- kudret sahiplerinin menfaati için adaletten ayrılmamız bizi zulüm’e, zulüm ise dünyamızı perişan etmemizle kalmayıp ahiret hayatımızı perişan etmemize sebebiyet verecektir. Bu sebeple ne iş yaparsak yapalım, kiminle olursak olalım adaleti yaşam haline getirip zulümden öylece kaçınmalıyız. Zulüm Sözlükte "bir şeyi kendine mahsus yerinden başka bir yere koymak, no

Demir Eksikliği En Sık Görülen Kansızlık Nedeni

Demir Eksikliği En Sık Görülen Kansızlık Nedeni Erişkin Hematoloji Uzmanı Doç. Dr. Özlem Şahin Balçık, “Demir dünyada en çok bulunan elementlerden biri olmasına rağmen insanda eksikliği en sık görülen maddedir. Demir eksikliği dünyada ve ülkemizde her yaş grubunda en sık görülen anemi (kansızlık) nedenidir” dedi. Demir eksikliği en sık görülen kansızlık nedeni Erişkin Hematoloji Uzmanı Doç. Dr. Özlem Şahin Balçık, demir eksikliği anemisinde yeni ilaçlar ile ilgili açıklamalarda bulundu. Demir eksikliğinin sebep olabileceği problemlere değinen Doç. Dr. Özlem Şahin Balçık, “Demir eksikliği halsizlik, yorgunluk, aşırı uyuma isteği veya uykusuzluk, saç dökülmesi, tırnak bozukluğu, kaşıntı, baş ağrısı, baş dönmesi, öğrenme güçlüğü, unutkanlık, çarpıntı, nefes darlığı ve göğüs ağrısı, yutkunma güçlüğü” gibi çok sayıda şikâyete neden olabilmektedir. Tedavisinde ağızdan haplar, şuruplar ve iğneler kullanılmaktadır. Yakın geçmişe kadar ağızdan alınan demir içeren hap ve şurup te

Beş Şeyi Aradım, Beş Yerde Buldum

Beş şeyi aradım, beş yerde buldum! Şakiki Belhi Rahmetullahi Aleyh Buyuruyor: “Beş şeyi aradım, beş yerde buldum!” . 1- Rızkın bereketini;  Duha namazında buldum. 2- Kabrin ışığını; Teheccüd namazında buldum. 3- Münker ve Nekire kolay cevap vermeyi; Kur'an-ı Kerim okumada buldum. 4- Sıratı kolay geçmeyi; oruç ve sadakada buldum. 5- Arşın gölgesinde gölgelenmeyi; Allah Teâlâ'yı zikirde buldum…

Kur’ân’-ı Kerim’den Sekiz şey Öğrendim

Kur’ân’-ı Kerim’den Sekiz şey Öğrendim Kur’ân, kendi ifadesiyle insanları irşad ve doğru yolu göstermek için inmiştir. Bu yönüyle müslümanlar Kur’ân-ı Kerîm’i hem ibadet, hem de hayat rehberi olarak kabul etmişlerdir. Kur’ân’ın gerçek mesajını en iyi kavrayan simalardan biri de meşhur sûfi Hâtim el-Esam’dır.(1)  Hicri III asırda yaşayan bu gönül sultanı, Şakik el-Belhi’nin talebesidir.(2)   Hatim el-Esam ile, hocası şakik el Belhî aralarında şöyle bir konuşma geçer: Şakik: Kaç yıldır benden ders alıyorsun? Hâtim: 33 yıldan bu yana Şakîk: 33 yılda ne öğrendin? Hâtim: “Ancak sekiz mesele öğrenebildim” Şakik: “Fe Subanallah! Seninle 33 yıl beraber olduk, demek ki ancak sekiz mesele öğretebildim! Yazık bana. Fazla faydalı olamamışım! O halde öğrendiğin sekiz mesele nedir?” Bunun üzerine Hâtim el-Esam hocasına şunları sayar. Birincisi: İnsanlara baktım ki, her birisinin bir sevdiği var. O sevdiği ile hayatını südürüp gidiyor. Ölümü hiç aklına getirmiyor. Fakat