Kayıtlar

Dost

Dost Terentius, "Onunla her şeyi paylaşmak zevkinden mahrum kalınca, hiçbir zevki tatmamaya karar verdim" demiş, yitirdiği bir dostunun ardından. Nasıl bir insandan bahseder Terentius? Karşısında zavallı gibi görünmekten gocunmadığımız, bizi değiştirmeye değil geliştirmeye çalışan, yargılayan değil, kendimizi sorgulamamıza yardımcı olan biri midir yitirilen? Sabahın üçünde çaldığımız kapısını açtığında, tek kelime etmeden kollarına atılıp ağlayabileceğimiz bir insan mıdır Terentius'un acısını bu şekilde dillendiren? Nedenlerini merak etse de, göz yaşlarımızın dinmesini bekleyecek kadar anlayışlı, titrek sesimiz ve telaşlı cümlelerimizi sükunetle dinleyecek kadar sabırlı, acımızın bir kısmını kendine yük edinecek kadar cömert ve yürekli insanlar mıdır dost diye seçtiklerimiz? Sadece sohbeti değil, sessizliği de sıkıcı olmayan; yalnızlığımızı unutmak için varlığı, eksikliğini hissetmemiz için yokluğu kâfi gelen insanlara mı dostum deriz? Başımıza gelen

Bugün kıyamete dünden daha yakınız

Bugün kıyamete dünden daha yakınız Hazreti Peygamber'in yanına gelen bir kişi sordu: "Ey Allah'ın Resulü, kıyamet ne zaman kopacak?" Peygamberimiz şöyle cevap verdi: "Bu hususta kendisine sorulan zat (yani, peygamber) soru sorandan daha bilgili değildir" Doğrudur Peygamberimizin buyurduğu gibi kıyametin zamanı gizli tutulmuştur İlan edilmemiştir Kuran-ı Kerim, Hz Peygamber'in kıyametin zamanının tayiniyle ilgili konuşmayacağını bildiriyor: "Sana kıyametin ne zaman kopacağını soruyorlar Onu bilip söylemek nerede, sen nerede? Onun nihai -kesin- bilgisi yalnız Rabbine aittir" (Nai'at 42-43) Kıyamet; evrenin bozulması, her şeyin altüst olması, káinatın ölmesi ve sonradan yeniden dirilmesi anlamına gelir Kuran-ı Kerim, kıyametle ilgili birçok isim kullanır Yevmül Kıyame (diriliş günü), es-Saa (saat), Yevmül Ahir (son gün), Yevmüddin (ceza günü), Yevmül Fası (karar günü), Yevmüt-Teğabun (kusurların ortaya çıktığı gün), el-Karia

Ûlülazîm Peygamberler

Ûlülazîm Peygamberler Sual: “Kelimullah” ile “kelimetullah” aynı mıdır? Hazret-i İsa’ya niçin ruhullah denmiştir? Âdem safiyullah deniyor? Bunlar ne anlama geliyor? Cevap: Önce Ülülazm Peygamberlere verilen unvanları bildirelim: Muhammed aleyhisselama “Habibullah” denir. İbrahim aleyhisselama “Halilullah” denir. Musa aleyhisselama “Kelimullah” denir. İsa aleyhisselama “Ruhullah” denir. “Kelimetullah” da denir. Âdem aleyhisselama “Safiyullah” denir. Nuh aleyhisselama “Neciyullah” denir. Bu altı Peygamber, diğer Peygamberlerden daha üstündür. Bunlara “Ülülazm” denir. Hepsinin üstünü Peygamber efendimiz Muhammed aleyhisselamdır. “Habibullah” , Allahü teâlânın sevgilisi demektir. Çünkü en çok Onu seviyordu. Kâinatı Onun için yarattı. “Kelimullah” , Allahü teâlânın kendisi ile konuştuğu kimse demektir. Kelim, kendisine söz söylenen, kendisiyle konuşulan demektir. “Kelimetullah” , Allahü teâlânın kelimesi demektir. Kelime, burada ruh anlamındad

Seni Mutlu Kılacak Bazı Basit Şeyler…

Seni Mutlu Kılacak Bazı Basit Şeyler… 01. Ufak şeyleri dert etmeyin! 02. Erkenden kalkmaya çalışın! 03. Hayatı olduğu gibi kabul edin! 04. Tenkit etme isteğinizi bastırın! 05. Bırakın ara sıra canınız sıkılsın! 06. Rastgele iyilikler yapın! 07. Başkalarını suçlamayı artık bırakın! 08. Her şeye hâkim olmaya çalışmayın! 09. Her an bir şeyler öğrenmeye açık olun! 10. İnsanların gözlerine bırakın ve gülümseyin! 11. Bırakın çoğu zaman başkaları haklı olsun! 12. Herkesin onayını alamayacağınızı bilin! 13. Her gün biraz vaktinizi, minnettarlık için harcayın! 14. Hizmeti, hayatın bir parçası haline getirin! 15. Sevgi kapasitenizi geliştirip, hayatınızı sevgi ile doldurun! 16. Gerçeği olduğu gibi kabul edin, çünkü hayat adil değildir… (Alıntı)

Kıyamet Alametleri 2

 Kıyamet Alametleri 2 Konu: Kıyametin Alametleri 1- Rasulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem buyuruyor ki: “Hiç bir peygamberin söz konusu etmediği deccalden bahseden ve onu size tanıtacak bir hadisden bahsedeyim mi? “Deccal bir gözü kör olarak ve cennet misali bir bolluk, cehennem misali bir yetkiyle gelecektir. Onu gören milletin zannettikleri gibi o rezaletlerle dolu cennet ve cehennemin ta kendisidir.” Nuh peygamberin, milletine akıbeti acı Allah'ın azabından haber verdiği gibi, şüphesiz ben de deccalin tehlikeli ve dinsiz bir mahlûk olduğunu sizlere haber veriyorum.[969] Kıyamete yakın geleceğinden haber verilen insanhğın başına büyük felâketler doğuracak tehlikeli kâfir deccaldan bahseden bu hadisi şerifdeki sözü geçen cennet ve cehennem maddi değil, aslında manevi olan cennet ve cehennemdir. Ne yazıkki, deccalin getireceği cennetin benzeri günümüzde tüm çirkinliğiyle gözlerimizin önünde gün geçtikçe yayılıp çoğalmakta. Gazinolar, pavyonlar, barlar ve fuhuşun, zina

Sual: Kıyametin küçük alametleri nelerdir?

Sual: Kıyametin küçük alametleri nelerdir? Cevap: Kıyametin kopmasına yakın önce küçük alametler çıkacaktır. Sonra da büyük alametler çıkacaktır. Kıyametin küçük alametleri ile ilgili hadis-i şeriflerden bazıları şunlardır: (İnsanlar camilerle ve camilerin süsüyle övünmedikçe kıyamet kopmaz.)  [İbni Mace] (Erkek erkekle, kadın kadınla yetinmedikçe, kıyamet kopmaz.)  [Hatib] (Fitneler artmadıkça, kıyamet kopmaz.)  [Buhari] (İnsanlarda cimrilik artar ve kıyamet kötülerden başkası üzerine kopmaz.)  [İ.Neccar] (Ahlaksızlık ve fuhuş açık olmadan komşular kötüleşmeden hainler emin, eminler hain sayılmadan, akrabalık arasında soğukluk olmadan kıyamet kopmaz.)  [İ. Ahmed] (Yemin ederim ki, cimrilik, fuhuş meydana çıkmadıkça, emine hıyanet edilip, haine güvenilmedikçe, iyiler helak olup kötüler kalmadıkça kıyamet kopmaz.)  [Hakim] (Yağmurların bereketi kaldıkça kıyamet kopmaz.)  [Ebu Ya’la] (Yeryüzünde Allah diyen Müslüman kaldıkça kıyamet kopmaz.)  [Müslim] (Zamanda yak

İmam-ı Azam'ın Feraseti

İmam-ı Azam'ın Feraseti Ekseriyeti Hazreti Ali Radiyallahü Anh tarafları (Alevî) olan Hemedan halkı ile Halife Mansur arasında bir anlaşma imzalanmıştı. Anlaşmaya göre, Hemedanlılar Halife'ye tabî olduklarını bildiriyorlar ve hiçbir meselede karşı gelmeyeceklerini söylüyorlardı. — “Anlaşmayı bozduğumuz takdirde canımız ve malımız helâl olsun. Bize harp ilân edebilirsin.” demişlerdi. Aradan bir müddet zaman geçtikten sonra sözlerinde durmadılar. Birçok meselede halifeye isyan etmeye ve ayrıcalık çıkarmaya başladılar. Bunun üzerine Halife Mansur, zamanın ileri gelen adamlarından üç kişilik bir heyet toplayıp Hemedanlılara harp ilân edeceğini ve hepsini kılıçtan geçireceğini söyleyerek fikirlerini sordu. Halifenin huzurunda bulunan âlimlerden ikisi ahdini bozana gereken cezanın verilmesi lâzım olduğunu, harbin meşruiyet kazandığını ve Halifenin harp ilân edebileceğini söylediler. Bu iki âlimin mütalaalarını dinleyen Halife o zamana kadar hiç konuşmayan İmam-ı Aza

Tedavi İçin Bile

Tedavi İçin Bile Hazreti Ömer Radiyallahü Anh hastalanmıştı. Doktorlar bal yemesini tavsiye ettiler. Mevsim bal mevsimi olmadığından piyasada bal bulunamadı. Hazinedarlar Hazreti Ömer Radiyallahü Anh ’a hazinede bal olduğunu ve isterse almasını söylediler. O: “Milletin malını onlardan izinsiz yemeye hakkım yok” diyerek halkı topladı ve kendilerine hazinedeki baldan kullanması için izin verip - vermeyeceklerini sordu. Onlar parasını ödemesi şartıyla yiyebileceğini söylediler. Hazreti Ömer Radiyallahü Anh de ondan sonra ancak hazinenin balından satın alıp tedavisi için kullandı.  (Alıntı)

İslâm’da Halife

İslâm’da Halife Halife Hazreti Ömer Radiyallahü Anh Medine'nin etrafında dolaşırken, şehrin dışında bir çadır görüp yanına yaklaştı. Baktı ki, bir kadın üç çocuk. Kadın ocağa bir tencere koymuş karıştırıyor ve çocuklarına: “Biraz daha sabredin şimdi yemek pişecek” diyerek onları avutmaya çalışıyor. Onların bu yürekler acısı halini gören Hazreti Ömer Radiyallahü Anh beytül maldan bir miktar erzak alıyor ve sırtına yüklenerek bizzat kendisi getirdiği gıdalardan yemek pişirip çocuklar yiyip de sevininceye kadar yanlarında kalıyor. Kadın kendilerine bu iyiliği yapanın kim olduğunu bilmiyordu. Halifenin Ömer Radiyallahü Anh olduğunu duymuştu ama Ömer Radiyallahü Anh’ın nasıl bir adam olduğunu bilmiyordu. “Allah senden razı olsun. Bizim perişanlığımızdan halifenin haberi bile yok. Asıl halife olması lâzım gelen sensin. Allah sana mükâfatını versin ve seni lâyık olduğun makama eriştirsin” dîye dua ediyordu. Kadının bu dualarını vazifesini yapmış olmanın huzuru içinde din