Kayıtlar

İslâm İçîn Hicretin Mükâfatı

İslâm İçîn Hicretin Mükâfatı Hazreti Esma bint-i Umays Radiyallahü Anha kocası Hazreti Zübeyr ile birlikte Mekke'den Habeşistan'a hicret etmiştir. Habeşistan'da iken Hazreti Cafer'den üç çocuğu dünyaya gelmiş olduğuna göre orada hayli zaman kaldıkları anlaşılmaktadır. Birkaç sene sonra hicrî sene 7'de Medine'-i Münevvere'ye gelmiştir. Habeşistan'dan geldiklerinde evleri olmadığından Ümm-ül Mü'minin, hazreti Hafsa Radiyallahü Anha'nın evinde oturuyordu. Bir gün Hazreti Ömer Radiyallahü Anh oraya gelmişti. Hazreti Hafsa Radiyallahü Anha validemize: — Bu hatun kimdir? Diye sordu. Hazreti Esma Radiyallahü Anha olduğunu öğrenince de: — Habeşistan'a gidip, denizleri aşıp gelen Esma Radiyallahü Anha mı? Diye sordu. Hazreti Esma da: — Evet! Dediğin Esma... Deyince, Hazreti Ömer Radiyallahü Anh radıyallahu anh Hazreti Esma'ya lâtife kabilinden: — Biz sizden daha faziletliyiz... Zira bizler muhaciriz, dedi. Hazreti Esma, b

Hazreti Fatma Radiyallahü Anha'nın Vefatı

Hazreti Fatma Radiyallahü Anha'nın Vefatı Hazreti Fâtıma radıyallahu Anhâ hazretleri, 29 yaşında, hicrî sene 11 (Milâdî 632) de vefat etmiştir. Bu tarihe göre, Zatı Saadetlerinden 6 ay sonra vefat etmiş olmaktadır. Ehl-i beytten ilk irtihal eden, yani Peygamberimize ilk kavuşan hazreti Fâtıma olmuştur.  Vefat hadisesini, Umm-ü Seleme hazretleri şöyle anlatmaktadır: “Hazreti Fâtıma Radiyallahü Anha'nın vefatı sırasında Hazreti Ali Radiyallahü Anh evde yoktu. Hazreti Fâtıma beni çağırıp: — Bana su hazırla! Ben yıkanacağım, temiz elbiselerimi de çıkar giyineceğim, dedi. Ben de suyunu ve elbiselerini hazırladım. Gayet güzel yıkandı ve temiz elbiselerini giyip, “Bana yatak hazırla, ben uzanacağım!” dedi. Ben de dediğini yaptım. Yatağını kıbleye doğru çevirip yattı ve bana şöyle söyledi; — Ey Umm-ü Seleme! Şimdi ise ayrılma zamanı geldi. Kendim yıkanıp guslettim. Bunun için bana birkaç kere guslettirmeye ve vücûdumu ovalamaya da lüzum yok, buyurdu. N

Ağlayarak Gülen Fatma Radiyallahü Anha Anamız

Ağlayarak Gülen Fatma Radiyallahü Anha Anamız Hazreti Aişe Radiyallahü Anha validemiz anlatıyor: Bir gün Resûlüllah'ın vefatlarından önce, yanlarında oturmakta idik. Hazreti Fâtıma Radiyallahü Anha çıkageldi. Çok dikkat ettim. Onun her hareketi, babasının aynıydı. Yemesi, içmesi, oturup kalkması hep Resûlüllah'a benzerdi. Zatı Saadetleri: — Hoş geldin kızım, gel otur! Buyurarak sağ tarafına oturttu. Sonra Resûlüllah, Fâtıma Radiyallahü Anha'nın kulağına eğilerek bir şeyler söyledi. Fâtıma Radiyallahü Anha, ağlamaya başlamıştı. Biraz sonra tekrar bir şey söyleyince, bu sefer de Fâtıma gülmeye başladı. Ben hayrette kalmıştım. Meseleyi Fâtıma Radiyallahü Anha'dan sordum: — Ağlamakla, gülümsemek... İkisi bir anda nasıl oldu bu? Bunların ikisi bir anda olamazlar. Sebebini bana söyler misiniz? Dedim. Hz. Fâtıma Radiyallahü Anha, bana: — Bu babama ait bir sırdır. Benim de babamın sırrını başkasına açmağa hakkım yoktur, Diye cevap verdi. Fakat

Hz. Ali: “Fatma Radiyallahü Anha'yı mı, beni mi çok seversiniz?”

Hz. Ali: “Fatma Radiyallahü Anha'yı mı, beni mi çok seversiniz?” Hazreti Ali Radiyallahü Anh anlatıyor: — Hazreti Fâtıma Radiyallahü Anha ile evlendiğimizde yatağımız yoktu. Bir yaygımız vardı, onu gece yatak olarak kullanır, gündüz ise üzerine oturur minder olarak kullanırdık. Bir ara Ali Radiyallahü Anh, Zatı Saadetlerine: — Ya Resûlallah! Bizim ikimizden hangimizi çok seversiniz, (yani Fâtıma'yı mı, beni mi? ) demek istemişti. Hazreti Peygamberimiz: — Fâtıma'yı çok severim, ondan sonra da seni çok severim, buyurdular. (Alıntı)

Ensar'ın Muhacire Gösterdiği Yakınlık

Ensar'ın Muhacire Gösterdiği Yakınlık Hazreti Risalet Penahileri Efendimiz, Mekke'den Medine'ye hicret ettikleri zaman Eyyûb-el Ensari hazretleri'nin evine teşrif etmişlerdi. Hazreti Fâtıma ile Hazreti Ali Radiyallahü Anh nikâhlanınca onların evinin de Hane-i Saadete yakın olmasını arzu ediyordu. Hazreti Ali Radiyallahü Anh evlendikleri zaman bir ev kiralamıştı. Tabii ki bu ev biraz uzakça idi. Bir gün Peygamber Efendimiz, kızının evine geldiklerinde: — Ey kızım, isterim ki seni kendime daha yakın göreyim, buyurdular. Hazreti Fâtıma Radiyallahü Anha da: — Ey babacığım, Haris ibn-i Numan'a buyurun da o, kendi evini bize versin, dedi. Peygamber Efendimiz: — Kızım ben Haris ibn-i Numan'a bunu nasıl söyleyebilirim, buyurdular. Fakat her nasılsa Haris Radiyallahü Anh bu meseleyi duymuştu. Gelerek Resûlüllah'a arz etti: — Duydum ki, kerime hazretleri sizin eve yakın bir evde bulunmak istiyorlarmış. Benim bütün evlerim elbette

Tahyir Hadisesi

Tahyir Hadisesi Esteizübillah, Bismillahirrahmanirrahim; “Ey Habibim! Kendi zevcelerine söyle, dünya yaşayışı, dünya süsü ve ziyneti istiyorlarsa, gelsinler, birkaç mal verip de kendilerine izin veresin. Yok, eğer Allah'ı ve O'nun Resulünü ve ahiret evini istiyorlarsa, işte Allah aranızda iyilik eden kadınlar için, büyük mükâfat tedarik kılmıştır.”. (Sûre-i Ahzab, Âyet: 28-29) Bu Ayet-i Celîle nazil olduğu zaman Hazreti Peygamberimiz, evvelâ Hazreti Aişe radıyallahu anhâ validemize, meseleyi bildirmek üzere teşrif ettiler. Ve şöyle buyurdular: — Ey Âişe sana bir şey söyleyeceğim, ama bunun cevabını düşünüp taşınmadan, hatta anne - babana dahi danışmadan vermeyeceksin. Hazreti Âişe Radiyallahü Anha: — Buyur Ya Resûlallah! Dedi. Hazreti Peygamberimiz de, işte mealini yukarıya aldığımız Âyet-i Kerimeyi okudu. Hazreti Âişe Radiyallahü Anha’ın validemiz: — Ya Resûlallah! Ben anne - babamla daha evvel bu meseleyi konuşmuştum. Şimdi tekrar konuşma

Peygamberimizin En Çok Sevdikleri

Peygamberimizin En Çok Sevdikleri Eshaptan Amr b. As hazretleri, Peygamberimize bir gün: — Ya Resûlallah! Dünyada en çok kimi seversiniz? Diye sordu. Hazreti Peygamberimiz: — Kadınlar arasında Âişe'yi, buyurdular. Sonra Amr hazretleri yine sordular: — Ya Resûlallah! Erkekler arasında kimi en çok seversiniz? Hazreti Peygamber Efendimiz: — Âişe'nin babasını! Buyurdular. Onun babasının ismi Sıddık, kızının ismi de Sıddıka unvanıyla şereflenmiştir. Allah cümlemizi onların yolunda kılsın. (Alıntı)

Hazreti Aişe Radiyallahü Anha’nın İlmi Değerine Misal

Hazreti Aişe Radiyallahü Anha’nın İlmi Değerine Misal Hazreti Muaviye, halife bulunduğu bir sırada, saray mensuplarından birine: — En büyük âlim kimdir? Diye sordu. Adam: . — Emir-ül Mü'minin olan sizsiniz efendim, dedi. Hazreti Muaviye O'na: — Sen doğru söylemedin, eğer Âişe demiş olsaydın, doğru söylemiş olurdun, diyerek Hazreti Âişe Radiyallahü Anha’nın ilminin yüksekliğine işaret etti. (Alıntı)

Hazreti Ümm-ü Habibe'nin Peygamberimizle İzdivacı

Hazreti Ümm-ü Habibe'nin Peygamberimizle İzdivacı Peygamberimizin hanımlarından Ümm-ü Habibe, kocası Ubeydullah b. Cahş ibn-i Rebah ile, İslâmiyetin ilk yıllarında müslüman olmuşlar ve hicret zamanında beraber Habeşistan'a hicret etmişti. Habeşistan'a vardıktan sonra kocası, oradaki papazların telkinatına kanarak İslâm'dan irtidat etti, yani dinden döndü. Bu hadise vuku bulmadan evvel Ümm-ü Habibe Radiyallahü Anha hazretleri bir rüya görmüş, rüyasında kocası acaip suretlere girmişti. Bu rüyadan sonra üzülüyor, bir kötü durum olacağından korkuyor fakat kocasına bir şey söylemiyordu. Kocası kendisine bir sabah: — Ey Ümm-ü Habibe! Ben din hususunda çok düşündüm... Fakat Hristiyanlıktan daha iyi bir din göremiyorum. Ben daha önce Müslüman olmuştum ama şimdi tekrar Hıristiyanlığa dönüyorum, istersen benimle, sen de dininden dön! Deyince, Ümm-ü Habibe Radiyallahü Anha daha evvel gördüğü rüyayı nakletti ve dininden dönmemesi için nasihatlarda bulundu. Ümm-ü Habib

Hazreti Osman'ın Müslümanlığı Ve Rukayye Radiyallahü Anh İle Evlenmesi

Hazreti Osman'ın Müslümanlığı Ve Rukayye Radiyallahü Anha İle Evlenmesi Hazreti Osman Radiyallahü Anh îslâmiyeti nasıl kabul ettiğini ve Peygamberimizin mübarek kerimesi Hazreti Zeynep (r. anhâ) ile nasıl nikâhlandıklarını kendisi şöyle anlatmaktadır: — Bir gün Kabe'nin avlusunda birkaç dostumla oturmakta idim. Birisi gelip bana: — “Muhammed'in kızı Rukayye'yi Ebûleheb'in oğlu Utbe ile nikahlamışlar. Duydun mu?” Diye sordu. Ben Rukayye'nin hüsn-ü cemAli Radiyallahü Anhni ve edep terbiyesini biliyordum. Şunu iyi biliyordum ki, Rukayye'nin kemalatı hiç bir Arap kızında yoktu. Onun her hususu, bütün kızların gıpta edeceği hallerdendi. Bunun için de, Hazreti Rukayye'ye karşı içimde bir istek vardı. Haberi duyunca bir hayli içim sıkıldı, üzüldüm ve oradan ayrılarak, doğru eve geldim. Eve halam, Sa'de gelmişti. Meseleyi evvela ona açtım. Teyzem, firaset sahibi bir kadındı. Halama anlattıklarımı duyunca, bana şu sözleri söyledi: — “Ey Osma

Hazretı Sevde'nin Cömertliği

Hazretı Sevde'nin Cömertliği Hazreti Ömer Radiyallahü Anh, Ezvac-ı Tahirattan Sevde Radiyallahü Anha hazretlerine, bir kese içerisinde para göndermişti. Hazreti Sevde Radiyallahü Anha: — Bu da nedir? Diye sordu. Para olduğunu ve Hazreti Ömer Radiyallahü Anh’ın gönderdiğini söylediler. Hazreti Sevde Radiyallahü Anha, para ile hiç alâkadar bile olmadı: — Para da hurma gibi keseye mi girmiş? Diyerek tamamını orada bulunanlara dağıttı. (Alıntı)

Misafir İstemeyen Kadını İkaz

Misafir İstemeyen Kadını İkaz Misafirperver bir sahabi vardı. Hanımı ise hergün kocasının yanında birkaç misafirle gelmesine artık tahammül edemez olmuştu. Birkaç defa kocasına: — Sen her gün birkaç misafirle geliyorsun, gelen misafirler, çocuklarımızın rızıklarını yiyorlar, dediyse de kocası, her gün yanında birkaç misafir getirmekte İsrar ediyordu. Kadın sahabi dayanamayıp, Resûlullah'a şikâyete karar verdi: — Ya Resûlallah Sallallahü Aleyhi Vesellem! Kocam her akşam eve birkaç misafir getiriyor, böylece de kocamın kazandıkları hep misafirlere gidiyor. Birgün hastalanıverse, açlıktan ölmekten korkarım, dedi. Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem kadının kocasını, huzuruna çağırttı. Adam: — Ben misafirsiz edemem! Soframda misafir olması, bana neş'e ve bereket veriyor, diyor ve diretiyordu. Bu sefer Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem kadına, bundan sonra fazla değil, bir misafire razı olup olmadığını sordu. Kadın buna da razı değ

İkramının Mükâfatını Gören Kadın

İkramının Mükâfatını Gören Kadın Hazreti Hasan, Hazreti Hüseyn ve Abdullah b. Cafer (radıyallahu anhüm) hazeratı hac için Medine-i Münevvere'den yola çıkmışlardı. Yolda eşyalarını kaybettiler. Aç ve susuz kalmışlardı. Çölde bir çadır görüp yanına yaklaştılar. Çadırda sadece yaşlı bir kadıncağız vardı. Kadına içecek bir şeyi olup olmadığını sordular. Kadın: — Bir koyunum var, sağın da sütünü için, dedi. Sağıp sütü içtikten sonra, aç olduklarını, yiyecek bir şeyin olup olmadığını sordular. Kadın: — Bir koyundan başka bir şey yok. Kesin” de size pişireyim, yer karnınızı doyurursunuz, dedi. Koyunu kesip hazırlattılar ve yedikten sonra oradan ayrılacakları zaman: — Biz Kureyşdeniz. Hacca gidiyoruz. Sağ - sAli Radiyallahü Anhm Medine'ye dönersek, bizi bulmayı ihmal etme! Sana bir iyilik yapmak isteriz, deyip gittiler. Akşam kadının kocası eve gelip durumu öğrenince kızarak: — Bilmediğin kimselere koyunu nasıl yedirdin! Kureyşten birkaç kişi diyorsun.

Hazreti Aişe Radiyallahü Anha'nın Cömertliği

Hazreti Aişe Radiyallahü Anha'nın Cömertliği Zamanın halifesi Hazreti Muaviye, Hazreti Aişe'ye binsekizyüz seksen dirhem kıymetinde erzak hediye etmiş ve bu malı Hazreti Aişe validemize göndermişti. Hazreti Aişe, bu erzakın tamamını kendisini hiç aklına getirmeden dağıttı. Akşam olunca da hizmetçisi Ümmü Dürre'ye: — Git biraz ekmek - zeytin al da iftar edelim, dedi. Ümmü Dürre Radiyallahü Anh hazreti Âişe'nin emrini yerine getirdikten sonra: — Bugün bu kadar erzak dağıttın! Ne olurdu, onların tamamını dağıtmasaydın da, biraz et alsaydık, bu akşam iftarımızı etli yemekle yapsaydık, dedi. Hazreti Aişe validemiz, kendisinin aklına- gelmediğini imâ ederek: — Vaktiyle davransaydın, bu iş belki olurdu, dedi.

Timurlenk'i Yükselten

Timurlenk'i Yükselten Meşhur Türk Hükümdarı Timurlenk'e: — “Seni erlikten başbuğluğa yükselten nedir? . .” Diye sordular. Timurlenk şu cevabı verdi: — Asla ümitsizliğe düşmedim... O kadar zorlukla karşılaştığım halde hiç birisinden yılmadım ve bir maksadıma erişmek için bir karınca bana örnek oldu: Birgün düşmanlarımdan kaçmış bir harabeye sığınmıştım. Her yerden ümidi kesmek üzere olduğum bir anda gözüm bir karıncaya ilişti. Karınca kendinden büyük bir buğday danesini almış bir yıkıntının üzerinden aşırmak için uğraşıyor, fakat taşıdığı şey kendisinden büyük olduğu için sonuna kadar götüremiyor, düşürüyordu. Dane yuvarlanarak duvarın dibine düşüyor, karınca tekrar inip rızıkını alıp götürmeye uğraşıyordu. Bu hal elliden fazla oldu ama karınca da nihayet maksadına erişti. Karıncanın bu azmini gördükten sonra bende bir ümid peyda oldu. Kendi kendime: “Ben bu karınca kadar da mı olamayacağım.” dedim ve maksadıma erinceye kadar hiç bir zorluktan yılmadım. (Alıntı)

Komşu Hakkına Dikkat

Komşu Hakkına Dikkat Ashaptan Hazreti Mücahid Radiyallahü Anh Abdullah b. Ömer Radiyallahü Anh ile alâkalı şahit olduğu bir hâdiseyi şöyle nakleder: — Ben, Hattab oğlu Ömer Radiyallahü Anh’ın oğlu Abdullah'ın yaninda idim. Ömer Radiyallahü Anh b. Abdullah Radiyallahü Anh oğluna bir koyun kestiriyordu. Koyunun kesilmesi için emir verdikten sonra oğluna: — “Oğlum yahûdi komşumuzu da unutmayasın!” Diye emir verdi ve bu emri koyun kesilip hazırlanıncaya kadar üç defa tekrarladı. Babasının aynı sözü tekrarlayıp durmasından sıkılan oğul: — “Baba, anladım. Yahûdi komşumuza da pay ayır diyorsun. Bunu tekrarlayıp durmanın ne mânâsı var! Ben bu zamana kadar senin hiçbir emrine itaatsizlik ettim mi? Bütün mesele, koyun kesildikten sonra komşu yahûdiye bir parça 'et verilmesi değil mi? ...” deyince, Hazreti Ömer Radiyallahü Anh, oğlu Abdullah'ın elinden tutup; yüzünü kendisine doğru çevirdikten sonra şöyle dedi: — “Oğlum, komşu hakkı hususunda Peygamberimiz öyle ç

Asaletli Bir Kadın Sahabi

Asaletli Bir Kadın Sahabi Ebû Süfyan'ın kızı Ümmü Habibe, babası iman etmediği halde, kendisi îmanı kuvvetli bir sahabi olmuşta. îmanı hususunda hiç fedakârlık etmez, hatta babası bile olsa müsamaha göstermezdi. Nitekim, bir gün babası Ebû Süfyan, Peygamberimizle yaptığı sulh anlaşmasını yenilemek ve bir neticeye bağlamak üzere Medine'ye gelmişti. Bu arada, kızı Ümmü Habibe'yi de ziyaret etmek istedi. Kızının evine gittiğinde, orada hazır bulunan bir şiltenin üzerine oturmak istemişti. Fakat kızı ümmü Habibe, hemen babasının altından şilteyi alıp kaldırdı ve oturmasına müsaade etmedi. Ebu Süfyan, kızının bu hareketine son derece sinirlenmişti — Kızım, senin bu şilten ne kadar da kıymetli imiş... Beni, ney üzerine oturtmak istemiyorsun. Nedir bunun kıymeti? Diye sordu. Hazreti Ümmü Habibe Radiyallahü Anh: — Evet! O şilte çok kıymetlidir. Zira bu şiltenin üzerine, Server-i Kâinat oturmaktadır. Sense müşrik oldun ve dolayısıyla onun üzerine oturamazsın, dedi. (Al

Hazreti Ömer Radiyallahü Anh'ın Bir Örnek Hareketi

Hazreti Ömer Radiyallahü Anh'ın Bir Örnek Hareketi Hazreti Ömer Radiyallahü Anh hilâfeti zamanında, 400 dirhem paraya muhtaç olmuş ve bu parayı da Abdurrahman b. Avf hazretlerinden istemişti. Abdurrahman b. Avf hazretleri, Hazreti Ömer Radiyallahü Anh’a, para yerine şu telkinde bulundu: — Ya Ömer Radiyallahü Anh! Parayı benden mi istiyorsun? Halbuki Beyt'ül Mal senin elindedir... Parayı oradan al, sonra iade edersin... Hayatı, adalet timsAli Radiyallahü Anh olan hazreti Ömer Radiyallahü Anh, Abdurrahman b. Avf hazretlerine şu cevabı verdi: — Ya Abdurrahman! Parayı senden istiyorum... Zira bir emri ilahî vukuunda veya borcu ödeyememe gibi bir durumda seninle helâllaşmak kolay olur. Ya mirasımdan bir miktar ayırtırım yahut helâllaşırız. Ama ben, bu borçlanmayı devlet hazinesine yaparsam, bütün Müslümanlarla helâllaşmak lâzım gelir ki, bu da mümkün değildir. O takdirde, ne benim malım onu ödemeye kafi gelir, ne de sevabım, ahirette beni kurtarır. Bu kadar ağır bi

Evlat Acısına Sabır

Evlat Acısına Sabır Bir kadın, Risalet peygamberinin huzuruna gelerek: — Ya Resûlallah! Benim üç çocuğum vefat etti. Dua et de cennete gireyim, dedi. Kadının bu sözlerini dinleyen Resulü Ekrem Efendimiz: — Sen zaten cennette yerini hazırladın, buyurdular. (Alıntı)

Ana Hakkı Ödenemez

Ana Hakkı Ödenemez Devri Nebevî'de bir sabah, bir sahabi Resulü Ekrem Efendimizin huzuruna varıp: — Ya Resûlallah! Annem ihtiyarladı... Ben onun ekmeğini kendi elimle hazırlayıp yediriyorum. Abdestini kendim aldırıyor, namaz kılması için seccadesinin üzerine sırtımda götürüyorum. Hatta her istediği yere sırtımda götürüyorum, hiçbir yere yürümeye takati kalmadı. Acaba evlâtlık hakkını yerine getirebildim mi? Diye sordu. Sevgili Peygamberimiz, ona: . — Sen analık hakkının yüzde birini bile ödemiş değilsin, buyurdu. Sahabi hayret etmişti...”Niçin ey Allah'ın Resulü!” Diye sormaktan kendini alamadı... Serveri Kâinat Efendimiz, şöyle anlattılar: — Annen seni karnında taşıdıktan sonra, bir de sen büyüsün Diye elinden gelen hizmeti eksiksiz yapıyordu. Nitekim, senin altını temizleyerek, sırtını yıkayarak, her türlü meşakkata katlanarak seni büyüttü. Yani sen büyüsün Diye sana bakıyordu. Sense annenin ölmesini bekleyerek ona hizmet ediyorsun... Böylece hakkını