Kayıtlar

Akif etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Mehmet Akif Ersoy'dan Yeni Yıl Mesajı

Resim
Mehmet Akif Ersoy'dan Yeni Yıl Mesajı Ya Rab! Böyle mi olacaktı, benim cennet yurdum? Baktım da etrafıma yalnızım, ağladım durdum. Bir mânâ veremedim, şu Milâdî yılbaşına! Şaştım da kaldım, Müslümanların vah telaşına! Çevirdim başımı, nereye ettimse bir nazar. Gördüm ki, noel için hazır; yer-yer çarşı-pazar. Haykırmak gelmişti içimden, seslendim millete. Heyhat! Duyuramadım, ne Âhmed'e ne Mehmed'e. Ey Âlem-i İslâm'ın baş tacı, büyük Türkiye! Mukaddesatı unuttun, Avrupa diye diye! Yurdumu işgal eylemiş, şu garbın safsatası, Kiminin maymunu var, kiminin "Noel babası!" Anladım, zaman geçmekte bugün dünden de beter. Kim bilir? Yarın ne hâle düşecek bu şaşkın beşer. Kulaklar tıkanmış, gözlere çekilmiş perde. Nankör adam, fazilet arıyor geçmiş giderde. İslâm’dır bu vatanın dini, kitabı Kur'an-ı Kerim'dir. Müslümanın bayramı, Ramazan ve Kurbandır. Kalamaz bu böyle Fatihin, Yavuzun diyarı, Noel kutlamada, geçerek

Ordunun Duâsı

Ordunun Duâsı Yılmam ölümden, yaradan, askerim; Orduma, “gâzî” dedi Peygamberim. Bir dileğim var, ölürüm isterim: Yurduma tek düşman ayak basmasın. Âmin! Desin hep birden yiğitler, “Allâhu ekber! “ gökten şehitler. Âmin! Âmin! Allâhu ekber! Türk eriyiz, silsilemiz kahraman... Müslümanız, Hakk’a tapan Müslüman. Putları Allah tanıyanlar, aman, Mescidimin boynuna çan asmasın. Âmin! Desin hep birden yiğitler, “Allâhu ekber! “ gökten şehitler. Âmin! Âmin! Allâhu ekber! Millet için etti mi ordum sefer, Kükremiş aslan kesilir her nefer, Döktüğü kandan göğe vursun zafer, Toprağa bir damlası boş akmasın. Âmin! Desin hep birden yiğitler, “Allâhu ekber! “ gökten şehidler. Âmin! Âmin! Allâhu ekber! Allâhu ekber! Ey Ulu Peygamberimiz nerdesin? Dinle minâremde öten gür sesin! Gel, bana yâr ol ki cihan titresin, Kimse dönüp süngüme yan bakmasın. Âmin! desin hep birden yiğitler, “Allâhu ekber! “ gökten şehidler. Âmin! Âmin! Allâhu ekber! Allâ

Mehmet Akif Ersoy anlatıyor...

Resim
Mehmet Akif Ersoy anlatıyor...   Mehmet Âkif bir yaşlı zâtı anlatıyor: Sabah namazlarını kılmak için Sultan Ahmet Camii'ne gidiyorum. Her sabah ne kadar erken gidersem gideyim, mihrabın bir kenarına oturmuş olan, saçı sakalı bembeyaz olmuş ihtiyar bir adamı, ümitsizce bedbin bir şekilde durmadan ağlarken görüyorum. O kadar ağlıyor ki, ağlamadığı tek bir dakikaya rastlayamadım. Nihayet bir gün yanına sokuldum: “Muhterem Efendim!” dedim. Allah’ın rahmetinden bir insan bu kadar ümitsiz olur mu? Niye bu kadar ağlıyorsun?” Bana: “Beni konuşturma!” dedi, kalbim duracak? Ben çok ısrar edince ağlaya ağlaya anlattı… Dedi ki: “Ben Abdulhamid Cennet mekânın devrinde orduda bir binbaşıydım. Benim de bir birliğim vardı. Annem babam vefat edince, servetimiz payimal olmasın diye sadarete bir istifa dilekçesi gönderdim. Dedim ki; “Annem babam vefat etti falan yerdeki mağazalarımız, filan yerdeki gayrimenkullerimiz... Bunl