Başkalarının Düşünceleri Bizi Etkileyebilir mi?
Başkalarının Düşünceleri
Bizi Etkileyebilir mi?
Telepati düşünce Fizikçiler
kuantum partiküllerinin birbirlerini aynı yerde olmaksızın etkilediklerini
birçok araştırma ile ortaya koydu.
Peki, insan zihni kuantum
partikülleri gibi, bir başka insanın zihnine karışabilir miydi? Evet
karışabilir. Bir annenin bin kilometre uzaklıktaki oğlunun hastalığını
hissetmesi, bu fenomenle açıklanabilir mi?
Kuramsal fizikçi Amit Goswami,
Meksika Üniversite’ndeki araştırmaların insan zihinlerinin mekânız bağlantı
kurdukları gerçeğini ortaya çıkardığını söyler; “Kuantum mekânsızlığı beyinler
arasında da gerçekleşir.”
Bir Meksika Üniversitesi
deneyinde iki kişi, ortak bir meditatif evre deneyimleme niyetiyle 20 dakika
boyunca elektronik olarak muhafaza edilmiş bir Faraday odasında yan yana
meditasyon yaptı. Sonra meditasyon yapan denekler, bir deneyde birbirlerinden
üç metre, diğer bir deneyde ise 14,5 metre uzakta iki ayrı odaya kondu ve EEG
makinelerine bağlandı. Deneklerden birinin gözlerine, “tepkisel potansiyel”
adında eşsiz bir beyin-dalgası kalıbını tetikleyen kırmızı bir ışık verildi.
Dört vakadan birinde, diğer kişinin beyni karıştı, kişi ışığı görmese de ya da
ışığın yakıldığını bilmese de ışık kendiliğinden tepkisel potansiyel beyin-dalgası
kalıbı yarattı.
İçinde bulunduğumuz toplumun,
şehrin, mahallenin hatta apartmanın ve orada yaşayan insanların düşünceleri,
enerjisi bizi etkiliyor mu? İlk olarak İsviçreli Psikiyatr. Carl G. Jung”un
ortaya attığı, daha sonra çeşitli araştırmacılar tarafından geliştirilen
toplumsal bilinçaltı kavramı acaba gerçekten bu kadar etkili mi?
Düşüncelerinizi önemseyin,
sandığınızdan çok daha güçlü olabilirler.
“Sen düşünceden
ibaretsin, gül düşünür gülistan olur, diken düşünür dikenlik olursun.” Mevlana
Hakan Mengüç
Beyin Gördüğü ile Hayal Ettiği
Şey Arasındaki Farkı Bilmez
Bugün biliyoruz ki, görme
denilen işlem elektrik sinyallerin göz tarafından yorumlanıp beynimize
aktarılmasıdır. Yani görme gözde değil, beyinde olur.
Bir şeyi 5 duyumuzu da katarak
canlı bir şekilde hayal edebilirsek, beynimiz bunu gerçekten ‘olmuş’ gibi
algılayabilir. Benim ve doktor arkadaşlarımızın sayısız trans çalışması
tecrübesi, bende bu fikrin sağlamlaşmasını sağladı.
Eğer bugünkü olumlu olumsuz tüm
inançlarımızı beş duyumuzdan gelen veriler aracılığı ile oluşturduysak, güçlü
bir imajinasyon çalışması ile olumsuz inançları yok edip, olumlu inançları
tekrar oluşturabilme şansımız olur.
Bugüne kadar trans ile yapılan
imajinasyon çalışmasını bir çok kişiye yardım etmek için kullandım. Bursa’da
100 metre koşusunda çalıştırdığım bir genç Bursa birincisi olmuştu, imajinasyon
çalışmalarıyla destek verdiğim Mustafa Alımcı Karate Dünya Şampiyonu oldu, pek
çok kişi doktor tedavisinde devam ettirdiği hastalığını ek olarak bu teknikleri
kullanarak çok hızlı yendi.
Bu yazıda göreceğiniz en alttaki
video hayal gücü ile kendi kendini iyileştirmiş bir hanımefendinin görüntüsü.
Aynı zamanda kısaca anlattığım
bilgilerin bilimsel açıklamalarını da aşağıya video ve yazı olarak ekledim.
Sevgiyle kalın, Hakan.
Beyin gördüğü ile hatırladığı
arasındaki farkı asla bilmez. Çünkü aynı sinir ağları ateşlenir. Birlikte ölen
sinir ağları birlikte ateşlenir. Birşeyi tekrar etmek hücreleri uzun süre
bağlar. Eğer hergün sinirlenir, hergün didinir, hergün acı çeker,
mağduriyetinize sebep bulursanız bu ağı tamamen birbirine bağlarsınız. Ağ uzun
süreli ilişkidedir ki buna kimlik denir. Bu yüzden stresten uzak durmalıyız.
Şunu da biliyoruz ki ateşlenmeyen sinir hücreleri ağdan kopuyor. Kimyasal
üretime neden olan düşünce akışını kesince kimyasal destek de kesiliyor ve
bağlı sinir hücreleri uzun ilişkilerinden kopuyor.
Hakan Mengüç
Yorumlar
Yorum Gönder