Hz. Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimizin Emrettiği 9 Güzellik
Hz. Muhammed Sallallahü Aleyhi
Vesellem Efendimizin Emrettiği 9 Güzellik
Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhisselâm buyurdular:
"Rabbim bana dokuz ahlâkla
ahlâklanmamı, dokuz hasleti, dokuz huyu ahlâk edinmemi emrediyor. Ben de size
ey ümmetim, bu dokuz huyu ahlâk edinmenizi emrediyorum. "
Birinci haslet: خَشْيَة الله "Haşyetullah."
Gerek vahdette, gerek kesrette Allah’ü Teâlâ’dan
korkacaksın. Gerek yalnız başına kaldığında ve gerek halkın arasında, kalabalık
içinde bulunurken Allah’ü Teâlâ’dan korkacaksın. Allah’ü Teâlâ korkusu... Allah’ü
Teâlâ’nın her yerde, her an, zaman ve mekânda hâzır ve nâzır olduğunu
unutmamak. İşte bu ahlâk, bu duygu her güzelliğin başıdır. Zaten bu şuura
bürünen bir kimse, Allah’ü Teâlâ’ya asi olamaz ki... Allah’ü Teâlâ görüp
duruyor; hâzırdır, nâzırdır. O'nun gördüğünü ne polis görebilir, ne jandarma
görebilir ve ne başka bir kimse...
İkinci haslet: وَكَلِمَة عَدْلِ "Ve kelimetu'l-adli."
Gerek sükûn, ferah ve huzur anlarında ve gerekse
öfke ve gazap hâllerinde, daima adâletle davranacak, hakkı söyleyeceksin... Bu
çok zordur. Zira münafıklığın alâmetlerinden birisi de, "iza hâseme
fecer" yani kızdı mı taşar, haddini aşar, ağzına geleni söyler.
Haddini aşar; yani adâletten uzaklaşır. Kızdırmaya gelmez, içini döker...
Üçüncü haslet: وَالقَصَدِ فِي الفَقْرِ وَالغِنَى "Ve'l-kasd fi'l fakr ve'l gınâ."
Gerek zengin, gerek fakir, bolluk veya darlık
hâlinde, iktisattan ayrılmayacaksın. İsraf yok. E canım, Allah verdi! Verdi ama
malın çoksa israf etme, boşa harcama, fakire ver, adam yetiştir. İsraf yapacak
zamanda değiliz... Ne gençler var, okuyacak, âlim olacak, adam olacak.
Dördüncü haslet: أَنْ تَعْفُوَ عَمَّنْ ظَلَمَكَ "Ta'fu ammen zalemek."
Zulmedeni affedeceksin.
Müslüman kardeşlerinde sana zulmedeni, kötülüğü
dokunanı affedeceksin. Sana bir zararı dokundu: "İnsandır yahu, kasden
yapmaz, Müslüman Müslüman'a zulmetmez, hata etmiştir," diyeceksin.
"Allah benim sabahtan akşama kadar kaç tane hatamı affediyor!" diye
düşüneceksin. Allah'ın ahlâkıyla, Resûlü'nün ahlâkıyla ahlâklanmak vardı ya,
işte: Sana zulmedeni affedeceksin.
Beşinci haslet: وَتَصِلَ مَنْ قَطَعَكَ "Ve tasilu men kata'a."
Gelmeyene gideceksin.
Altıncı haslet: وَتُعْطِي مَنْ حَرَمَكَ "Ve tu'ti men haramek."
Vermeyene vereceksin.
Yedinci haslet: وَأنْ يَكُونَ وَنُطْقِيكَ ذِكْراً "Ve en yekûne nutkuke
zikran."
Konuşman zikir olacak.
Sekizinci haslet: وَصُمْتِيكَ فِكْراً "Ve
sumtuke fikran."
Susman tefekkür olacak.
Dokuzuncu haslet: وَنَظَرْيتِكَ عِبْرة "Ve nazaratuke ibraten."
Bakışın ibret almak için olacak.
Ben, İmam Şâfii'nin "Eğer Kur'ân-ı Kerim,
yalnız Ve'l-asr sûresinden ibaret olsaydı, yine yeterli olurdu, insanlığı
mes'ud etmek için kâfi gelirdi," dediğini duyduğumda, "İmam Şâfii,
âyet-i kerime olarak bu sûreyi bulmuş, acaba hadis-i şeriflerin arasından
hangisini seçerdi?" diye düşündüm ve bu hadisi buldum.
Eğer hakikaten bizler, bu hadise uysak, dünyada ve
âhirette mes'ud ve muazzez oluruz. Uymadığımız hâlde ise fitne ve perişanlık
muhakkaktır. Çünkü hadis-i şerifin başında Efendimiz, "Rabbim bana dokuz
ahlâkla ahlâklanmamı emrediyor; ey ümmetim ben de size emrediyorum,"
buyurmuştur. Peygamberinin emrine uymayan, muhalif yollara giden bir ümmet
fitneye uğrar, perişan olur.
Bu dokuz hasletten dört, beş ve altıncılara bilhassa
dikkat edilmelidir. "Zulmedeni affet, gelmeyene git, vermeyene
ver..." Peygamber Efendimiz'in sîretinde gördüm: Seyyidina Ali'nin
rivayetine göre bu üç düstur, Resûl-i ekrem'in kılıcının üzerinde yazılı
imiş...
Efendimiz, إِنَّمَا
بُعِثْتُ لِأُتَمِّمَ مَكَارِمَ الْأَخْلَاقِ "Ve buistu li ütemmime
mekârime'l-ahlâk" Ben mekârim-i ahlâkı, ahlâkın en yüksek şekillerini
tamamlamak için gönderildim, buyurmuşlar. Sahabe-i kiram, "Ma hiye
mekârimu'l-ahlâk ya Resûlallah? Mekârimu'l-ahlâk
nedir, üstün ahlâki vasıflar nelerdir ya Resûlallah? Diye sormuşlar. Efendimiz,
işte bu üç kaideyi söylemişlerdir: Zulmedeni affet. Gelmeyene git. Vermeyene
ver!
Kötülük mü etti? Yanlışlıktır, hatadır diyeceksin...
Sana gelmiyor mu? Sen ona gideceksin... İhtiyacın vardı, istedin vermedi mi?
Ona lâzım olunca sen vereceksin. Elinde yoksa arayıp bulacaksın... Maksat:
Müslüman Müslüman'dan kopmasın... Resûl-i Ekrem Efendimiz (s.a.v) işte buna
râzı değil.
Ali Ulvi Kurucu
(Üstad Ali Ulvi Kurucu Hatıralar-2. Düzenleme: M.
Ertuğrul Düzdağ. Kaynak Yay/2007.)
Yorumlar
Yorum Gönder