En Güzel Ve Özlü Hüseyin Cemil Meriç Sözleri -1-
Balkan Savaşları esnasında
Dimetoka'dan Türkiye'ye gelmiş olan bir ailenin çocuğu idi. Babası hakimlik
mesleğini yapan Mahmut Nizami Bey, annesi ise Zeynep Ziynet Hanımdır.
Cemil Meriç Türk Edebiyatına pek çok
katkıda bulunmuştur. Bu vermiş olduğu katkılar kitaplarında yer anlamlı sözler
ile görülmektedir.
Cemil Meriç yazmış olduğu kitaplardaki
sözleriyle insanların hayatına yön vermiştir.
1954 senesinde geçirmiş olduğu
talihsiz kaza ile gözlerini tamamen kaybetmiştir. Yapılan tedaviler işe
yaramamış ve yurt dışına gitmiştir. Ancak yurt dışında yapılan tedaviler de
yaramamış bundan dolayı yurda geri dönmüştür.
Hüseyin Cemil Meriç sosyal bilimler
alanında pek çok katkı vermiş ve 13 Haziran 1987 tarihinde aramızdan
ayrılmıştır. Allah’ü Teâlâ Rahmet eylesin!
001- Senin yıldızların kelimeler, söyle
raksetsinler, alev saçlarıyla sonsuz bahçesinde hayallerinin.
002- Sanatçının tek vazifesi vardır bence:
insanları birbirine sevdirmek, iki insanı veya iki milyar insanı. Sanat, bir
heyecan seyyalesiyle kilometrelerin ve asırların ayırdığı kalpleri birleştiren
büyüdür.
003- Kelime ormanda uyuyan dilber; şair
uzaklardan gelen şehzade.
004- Öyle seveceksin ki kelimeleri, sana
yetecekler.
005- Yıldızlar Tanrı’ya yetmiş mi?
006- Kelimeler benim sudaki gölgem, okşayamam
onları, öpemem. Bir davet olarak güzel kelime ve muhterem. Gönülden gönüle
köprü, asırdan asıra merdiven.
007- Kelime kendimi seyrettiğim dere. Kelime
sonsuz, kelime adem.
008- Sol ve sağ… Çılgın sevgilerin ve şuursuz
kinlerin emzirdiği iki ifrit.
009- Kendi gerçeğimizi kendi kelimelerimizle
anlayıp anlatmak, her namuslu yazarın vicdan borcu.
010- Murdar bir halden muhteşem bir maziye
kanatlanıp uçmak gericilikse, her namuslu insan gericidir.
011- Kelâm, bütünüyle haysiyettir.
012- Kamus, bir milletin hafızası, yani
kendisi; heyecanıyla, hassasiyetiyle, şuuruyla.
013- İzm’ler idraklerimize giydirilen deli
gömlekleri.
014- Slogan, ilkelin ideolojisi.
015- İdeolojiler, uçurumları aydınlatan
hırsız fenerleri. İstemesek de onlara muhtacız. Kaosu kosmos yapan insan
zekası, tecrübelerini ideolojilerde sergilemiş. İdeolojiye düşmanlık, tek izm'e
teslimiyettir: Obskürantizme.
016- Hafızaya çakıl taşı gibi saplanan bilgi
kırıntılarına yeni bir ad bulduk: Kültür.
017- Kitap, istikbale yollanan mektup… Smokin
giyen heyecan, mumyalanan tefekkür.
018- Tarihimiz, mührü sökülmemiş bir hazine.
019- Her toplum bir kitaba dayanır: Ramayana,
Neşideler neşidesi veya Kur’an. Senin kitabın hangisi?
020- Bazen düşünüyorum: Ne? Yığın düşünmez,
maruz kalır.
021- Büyükler, bayağıları meclislerine kabul
etmez. Bayağı, hissetmeyendir. Sevmeyen, sezmeyen, anlamayandır.
022- Akıl doğruyu gösterir; iyi ile kötüyü
ayıran: Gönül.
023- Büyük ölülerin dostluğuna, iyi ile
kötüyü birbirinden ayırmak için de koşmalıyız.
024- Gerçek bilgi, disiplinli ve denenmiş bir
bilgidir.
025- Gerçek hükümdarlar, ebedi
hükümrandırlar. Hazineleri yağma edildikçe zenginleşirler.
026- Meçhule açılan bir kapıdır kitap.
Meçhule, yani masala, esrara, sonsuza.
027- Mütercim, mutlak’ı arayan bir çılgın,
“felsefe taşı”nı bulmaya çalışan bir simyagerdir.
028- Şiir ne bir teşrih masasıdır, ne bir
teşhir çarmıhı.
029- Polemik zekaların savaşıymış. Zekalar
birbiriyle savaşmaz. Kinlerin, peşin hükümlerin, gizli çıkarların savaşı,
polemik. Eski bir inancı yok etmek isteyen yeni bir düşüncenin savaşı. Ve her
mübariz kendi cephesinde muzaffer.
030- Yaşayanları yöneten ölülerdir. Demek ki
öldürülmesi gereken ölüler de var.
031- Gitmek, kaderin hatalarını düzeltmektir.
032- Tefekkür vuzuhla başlar, kurtuluş
şuurla.
033- Kahramanlık, hatada ısrar etmemektir.
034- Asya’nın bütün evlatları içinde Batı’nın
ilk benimsediği: Zerdüşt.
035- Aldatmayan tek sevgili var dünyada:
Mutlak güzel.
036- Savaş bir irşat. Savaş, ışıkla
karanlığın diyaloğu. Düşman, gözü bağlı olandır.
037- Kurtlukta düşeni yemek kan Her çağ kendi
kelimelerini söyletmiş kelimeye; her demagog kendi yalanlarını.
038- İrfan, düşüncenin bütün kutuplarını
kucaklayan bir kelime.
039- İrfan, kemale açılan kapı, amelle
taçlanan ilim.
040- Kültür, homo ekonomikus’un kanlı
fetihlerini gizlemeye çalışan birer şal.
041- Kültür, kaypaklığı, müphemiyeti ve
seyyaliyetiyle Avrupa’dır. Tarif edilmeyen, edilemeyen bir kelime.
042- Batı’nın düşünce tarihi akılla naklin
mücadele tarihi.
043- Din, Avrupa için bir afyondur, bütün
ideolojiler gibi. Osmanlı için din, tenasüttür, sevgidir.
044- Avrupa tarihi, bir sınıf kavgası
tarihidir.
045- Raskolnikov sarsıntı geçiren bir
toplumda yapayalnızdır. Dosto gibi.
046- Şuuraltı (psikanaliz) her istediğini
kolayca elde eden mutlu azınlığın imtiyazı.
047- Kendini tanımak, marifetlerin marifeti.
048- Belki de medeniyet uyuyor ve zaman zaman
rüya görüyor.
049- Bu çökmeye hazır medeniyet üç sütün üzerinde
duruyor; süngü, açlık, fuhuş.
050- Tarihi yaratan, fertle yığın arasındaki
anlaşmazlık.
051- Çatışmasız toplum beraber otlayan,
beraber geviş getiren adsız bir sürü.
052- Tarihin mimarı: İsyan, kadere, zamana,
insana.
053- Dahi, münzevi bir yıldız; anasız doğan çocuk,
anasız doğan ve zürriyetsiz ölen. Zirveden zirveye akseden şarkı.
054- Din, bir susuzluk, sonsuza karşı duyulan
özlem. Bilgi değil, aşk.
055- Hapishane, maskelerin çıkarıldığı
yerdir.
056- Mahalle kavgaları, tefekkürün
zirvelerine ulaşmamalı.
057- Bir adamı tanımak için, düşüncelerini,
acılarını, heyecanlarını bilmemiz lazım hiç değilse. Hayatın maddi olaylarıyla
ancak kronoloji yapılabilir. Kronoloji: Aptalların tarihi.
058- Aşk bir teslimiyettir, eriyiştir.
Yeniden doğmak için uyanıştır. Aşkın bütün sırrı iki kelimede: Varlığında
soyunmak.
059- Kitaplar bir limandı benim için.
Kitaplarda yaşadım. Ve kitaptaki insanları sokaktakilerden daha çok sevdim.
Kitap benim has bahçemdi. Hayat yolculuğunun sınır ve taşları kitaplardı.
060- Çok zaman kaybettik. Çok zaman ve biraz
da ümit. Yaşamak bu galiba…
061- Açılmayan bir kitap gibiyim. Küskün ve
biçare…
062- Sana kızmıyorum. Sen bu kadarsın.
Bilmeliydim.
063- Çıkar konuşunca, vicdan susar.
064- Yaşamaktan korkuyorsun sevgilim. Ve
saadetten korkuyorsun. Halbuki hayatın ve saadetin ta kendisisin.
065- Hayat herkesin yaşadığı, kimsenin
yaşamaktan hoşlanmadığı komedya.
066- Kitaptan değil, kitapsızlıktan
korkmalıyız.
067- Hangi beste sözün musikisiyle, sözün
füsunuyla boy ölçüşebilir.
Yorumlar
Yorum Gönder