En Güzel Ve Özlü Hüseyin Cemil Meriç Sözleri -3-
001- Tarih çizilecek bir tablo değil çözülecek bir bilmecedir...
002- Asi, isyan ediyorsa yeni bir tanrı
bulmak amacıyladır.
003- Türkiyede ki kavga Hilâl ile haç ın
kavgasıdır.
004- Imtihandan geçmeyen sevgi, saman alevidir.
005- Düşünce, bir meydan okuyuşa idrakimizin
verdiği cevaptır.
006- Bizler ki aynı kitaba baş eğmiş
insanlarız, bizden âlâ akraba mı olur?
007- Muhteşem bir maziyi daha muhteşem bir
istikbale bağlayan bir köprü olmak isterdim
008- Düşüncenin kuduz köpek gibi kovalandığı
bu ülkede bilim adamı nasıl çıkar?
009- Yalnızım diyorsun. Benimle olmadıktan
sonra, beraber olmadıktan sonra yalnız olmak en güzeli.
010- Bu kavga, Olimpos Dağı’nın çocukları ile
Hira Dağı’nın çocukları arasındadır. Ama Olimpos tek yürek, Hira mahzun.
011- Münakaşada zafer, mağlup olanındır,
yenilmek zenginleşmektir.
012- Karanlıkları devirmek ve aydınlık bir
çağın kapılarını açmak için en mükemmel silah kalem. Sözle, yazıyla
kazanılmayacak savaş yok.
013- Eğer şu zamanın bozukluğundan iğrenip
ecdadın şerefli tarihini özlemek gericilikse, her namuslu Türk vatandaşı
gericidir.
014- Kahraman aramaktan vazgeçeli yıllar
oluyor sen de kalabalıktan herhangi birisin küçük tezatlar içinde bocalayan ne
istediğini bilmeyen bir “mösyö” ya da “sör”.
015- Düzgün bir insan olmak,samimi bir musluman
olmakla başlar. Olympus un cocuklari hira daginin evlatlarini kabul etmezler.
016- Don Kişot olun. Tek hürmet ettiğim
adamdır. Kaybedilmiş bir davanın bu kadar fedakar bir kahramanı olabilir. Öyle
görmek ve inandırmak ihtiyacında. Dünya Sanço Panza’ larla dolu.
017- Zekâ rüzgârda unutulan mum, bencillik
fanus. Senin fanusun yok. Ve şuurun hasta bir hayvanın korkularını aksettiren
kırık bir ayna.
018- Yaratamıyorsun. Düşünce… düşünce
berraktır, sen düşünemiyorsun. Dış dünyadan kopmuşsun, iç dünyan hasta bir
hayvanın korkularını aksettiren ayna… kırık bir ayna.
019- Sen düşünemiyorsun. Dış dünyadan
kopmuşsun. İç dünyan hasta bir hayvanın korkularını aksettiren ayna. Kırık bir
ayna. Gömülmesi unutulmuş bir cenazesin.
020- Dilin görevi hakikati gizlemektir
(Talleyrand)… Hayatın her tecellisine saygı beslemeyi öğrendim… insan mukaddesi
olandır…
021- Ölüme koşacak, mecalim kalmıyor. Kimseyi
görmüyor gözüm. Sevdiklerim yabancılaşıyor.
022- İnsan mecbur kalmadıkça düşünmemiştir.
023- İnsanları eskisi kadar sevmemek.
İnsanları ve eşyayı. Galiba ölmek de bu.
024- Birçok kitapları, okumuş olmak, hatta
okunmuş görünmek için okuruz.
025- İnsanlar sevilmek için yaratıldılar.
Eşyalar ise kullanılmak için. Dünyadaki kaosun nedeni; eşyaların sevilmeleri ve
insanların kullanılmalarıdır.
026- Dergi hür tefekkürün kalesi.
027- İngiliz hodgamdır. Bir millet değil de
bir yığın. Yığın düşünmez, mâruz kalır. Nezleye yakalanır gibi tutulur bir
fikre. Ateşi yükselince arslanlaşır, nöbet geçirince her mukaddesi unutuverir.
028- Batı'dan gelen hiçbir "izm"
masum değildir.
029- Kimi başında taçla doğar, kimi elinde kılıçla.. Ben kalemle
doğmuşum. İnsanlar kıyıcıydılar, kitaplara kaçtım. Kelimelerle munisleştirmek
istedim düşman bir dünyayı. Şiirle başladım edebiyata, cıvıldayan bir kuş kadar
rahattım yazarken, kulaklarımda bir ses uğulduyordu, etrafımdakilerin duymadığı
bir ses. Ve defterler kendiliğinden doluyordu. Sonra ilmin, ilhamı dizginleyen
sert disiplini... Histen ve hissiden utanış. Nazımdan nesre, öznelden nesnele
atlayış...
030- Dahi hocasını iyi seçendir… tezatları
ahenkleştirmek… gebe bırakan söz…önce
sükut vardı, kelam değil…” Tanrı sükuttur” der bir Hint bilgesi.
031- Deha tabiatın en tehlikeli armağanı.
032- Duygunun asaleti, kuvvet ve
isabetindedir.
033- Biterek ölmek güzel şey, başlamadan
ölmek korkunç.
034- Artık herhangi bir hayale kucak
açamayacak kadar yorgunum.
035- Değişiklik olmayan yerde, hayat yoktur.
Keşke düşünceler de insanlar kadar çoğalabilse.
036- Siz namuslulardan olun, ne kadar az
olduğunuzu göreceksiniz.
037- Evladım bu ülkede sağcı solcu, ilerici,
gerici yoktur. Namuslular ve namussuzlar vardır. Siz namuslulardan olunuz.
Göreceksiniz, çok kalabalık olacaksınız.
038- Yaşamak yaralanmaktır.
039- Düşünceye sınır çizilemez.
040- Her kitapta kendimizi okuruz.
041- Düşen tutunacağı dalları seçmez.
042- Yabani bağırır, medeni insan konuşur.
043- Çok tanıdığınız olacak, az dostunuz.
044- Kahramanlık, hata da ısrar etmemektir.
045- Bir avuç kelime kıtalar]ı birbirinden
ayırır.
046- İnsan zekâsı son sözünü söylememiştir.
047- Dilini unutan
048- bir nesil, yabancı dili nasıl sevsin?
049- İster siyah derili ister sarı… inananlar
kardeştir.
050- Sevgi, düşünmenin ilk ve vazgeçilmez
şartıdır.
051- Hükmeden Allah’tır, bu hâkimiyet
devredilemez.
052- Eğer dünyada ümit olmasaydı hiçbir şey
olmayacaktı.
053- Güzel yazılmış bir cümle birçok
kusurları bağışlatırdı.
054- Anlamak istemiyoruz ki hiçbir zafer bedava
kazanılmaz.
055- Kendimizi tanımak irfanın varabileceği
en yüksek merhale.
056- İnanmayanların, inananlara sataşmaları
kıskançlıklarından.
057- Ben milyonlarca kalpte değil, bir kalpte
yaşamak istiyorum.
058- Bazen bir kuyuya benziyor hayat; kör,
pis, zehirli bir kuyuya.
059- Gürültülü dünyadan, kitapların asude
inzivasına iltica ettim.
060- Yanıldığını kabul etmek, yeni bir
hakikatin fethiyle zenginleşmektir.
061- Aklın kavrayamadığı hakikâtlere,
tasavvuf ve vahiy yolu ile erişilebilir.
062- Aydının görevi: karanlıkları
aydınlatmak. Yazık ki o da kasırganın içinde.
Kelimeler
yalnız senden bahsettikleri zaman, yalnız sana hitap ettikleri zaman munis ve
dilber.
063- Aynı şehirde iki insan yaşıyordu.
Birbirleri için yaratılmış iki insan. Ve mustariptiler ve yalnızdılar ve
bekliyorlardı.
064- Akıllı ve olgun kişiler ancak ebedî
kıymetlerden ve maneviyattan haz duyar, budalalar ise şehvetlerinin ve
hislerinin esiridir.
065- Akşamdan beri ağlıyorum. Ama merak etme,
kendimden başka kimseyi bedbaht etmiyorum. İstesen romanların en güzelini
yaşayabiliriz. İsteyeceksin de hatta istiyorsun. Bütün korkum geç kalmamak.
066- Anlıyorum ki, zalim ve kıyıcı bir
gerçekten kurtulmanın tek çaresi, reel dünyadan kitaplar dünyasına sığınmak.
067- Ümit hayatta vardığınız değil,
varacağınızı zannettiğiniz en uzak hedeftir. Karıncadan Büyük İskender’e kadar
her canlı ileriye doğru daha iyiye daha güzele doğru başarıya doğru koşturan
yegâne kuvvet ümitten başkası değildir.
068- Asırlara değil, sana seslenmek
istiyorum. Şöhretten, ebediyetten bana ne? İstiyorum ki, bütün yazdıklarımı ve
bütün yazacaklarımı yalnız sen okuyasın. Ben, bütün ilhamlarım, bütün
rüyalarım, bütün vecitlerimle yalnız seni terennüm etmek, şarkılarımı yalnız
senin için söylemek istiyorum.
069- Kucağıma almak istiyorum seni, sonra ilk
sözlerini ruhuma sindirmek istiyorum, sonra kelimeleri öğretmek, okumayı
öğretmek…
070- Çocuk olamadım hayatımda ihtiyar doğdum,
onun için oyun kardeşliği edemezdim sana ama hikayeler anlatırdım, ekmeğimi
bölüşürdüm.
071- Meçhule, yani masala, esrara, sonsuza.
072- Aydınların aydınlatmadığı halkı,
soytarılar aldatır.
073- Bir ideal için ipe çekilmek, ölümlerin
en güzelidir.
074- Hiçbir zafer umulanı getirmez, hiçbir
bozgun mutlak değildir.
075- Namaz kılan bir toplumun psikolijiye,
zekat veren bir toplumun da sosyolojiye ihtiyacı yoktur.
076- Türk aydını yangından kaçar gibi uzaklaşıyor
memleketten. Hayır kirlettiği bir odadan kaçar gibi. Unutuyor ki vatanı kefene
çeviren kendisi.
077- Aydın, Tanzimat'tan beri Batı
kapitalizminin şuursuz simsarı. Tanzimat bir medeniyetin fethi değil bir ırzını
teslim. Ve aydın harabe haline getirdiği bu memleketin enkazından bir şeyler
yüklenip Batı'ya kaçmak istiyor. O enkazla yeni bir bina kurmak güç şey. Ama
zavallı dostlarım, dünyanın en güzel coğrafyasını cehennemleştiren biziz!..
Bavulunuzda, hafızanızda o cehennemi taşıyorsunuz. Kaçış, daima zelilânedir. Bu
kaçış bir kendini arayış da değil, pervanenin ışığa koşması da.
078- Hürriyet , hürriyet... ne hürriyeti?
Mevcut hürriyetleri kullanıyor musun? 1963 Türkiyesi Voltairelerin
Fransası'ndan yüz kere daha hür. Voltaireler nerede?
Yorumlar
Yorum Gönder