Buraya Padişahlık Gururu İle Beni İmtihan İçin Geldin
Buraya Padişahlık Gururu İle Beni İmtihan İçin Geldin
Sultan Mahmud
Gaznevi, bütün Asya’ya hakim olduğu zamanda, Harkan şehrine yakın gelmişti.
Adamlarından bir kaçını, Harkan’a Şeyh Ebu’l-Hasan-ı Harkani hazretlerinin
huzuruna göndermiş ve Şeyh hazretlerini yanına çağırmıştı.
Şeyh hazretleri buna karşılık, bir
özür beyan ederek gitmek istemediler.
Durum, Mahmud Gaznevi’ye
bildirilince,
“- Haydi kalkınız! Zira o, bizim
sandığımız kimselerden değildir. Biz ona gidelim!” dedi.
Sonra kendi elbisesini Kadı İyad’a
giydirdi ve kendisi de silahtar olarak, Kadı İyad’ın yanında Ebu’l-Hasan-ı
Harkani’nin evine girdi.
Mahmud Gaznevi selam verince,
Ebu’l-Hasan hazretleri selamını aldı. Fakat ayağa kalkmadı.
Mahmud Gaznevi, Ebu’l-Hasan-ı
Harkani’ye;
“- Sultan için neden ayağa
kalkmadınız?” diye sorunca,
Ebu’l-Hasan, Sultan Mahmud’a;
“- Madem ki seni öne geçirmişler,
yanıma gel bakalım!” dedi. Soruya o anda cevap vermediler.
Sultan Mahmud Gaznevi, Ebu’l-Hasan-ı
Harkani’ye;
“- Bayezid-i Bistami nasıl bir zat
idi?” diye sordu.
Ebu’l-Hasan-ı Harkani:
“- Bayezid, öyle kamil bir veli idi
ki, onu görenler hidayete kavuşurdu. Allah-u Teala’nın razı olduğu kimselerden
olurdu!” diye cevap verdi.
Sultan Mahmud bu cevabı beğenmedi ve;
“- Ebu Cehl, Ebu Leheb gibi kimseler,
Fahr-i kainatı, Server-i alemi nice kere gördüler. Fakat hidayete gelmediler.
Hal böyle olunca, Bayezid’i görenlerin hidayete geldiklerini nasıl
söylüyorsun?” dedi.
“- O, Resulullah efendimizden daha
yüksek mi ki, iki cihanın efendisini, üstünlerin üstünü olan Allah-u Teala’nın
sevgili Peygamberini gören, küfürden kurtulamadı da, Bayezid’i görenler mi
kurtulur!” demek istedi.
Ebu’l-Hasan;
“- Ebu Cehl ve Ebu Leheb gibi
ahmaklar, Allah-u Teala’nın sevgili Peygamberini, insanların en üstünü olan
hazret-i Muhammed (s.a.v) olarak görmediler. Ebu Talib’in yetimi, Abdullah’ın
oğlu olarak gördüler. O gözle baktılar. Eğer, Ebu Bekr-i Sıddik gibi bakarak,
Resulullah olarak görselerdi, eşkıyalıktan, küfürden kurtulur, onun gibi kemale
gelirlerdi!” buyurdu.
Sultan Mahmud Han bu cevabı çok
beğendi. Din büyüklerine olan sevgisi arttı.
Sultan Mahmud;
“- Bana nasihat ediniz!” deyince;
Ebu’l-Hasan-ı Harkani;
“- Şu dört şeye dikkat et:
·
Günahlardan sakın,
·
Namazını cemaatle kıl,
·
Cömert ol,
·
Allah-u Teala’nın
yarattıklarına şefkat göster!” dedi.
Sultan Mahmud;
“- Bana dua buyurun!” deyince;
Ebu’l-Hasan-ı Harkani;
“- Ey Mahmud, akıbetin makbul olsun!”
dedi.
Bunun üzerine Sultan Mahmud,
Ebu’l-Hasan-ı Harkani’nin önüne bir kese altın koydu.
Buna karşılık Ebu’l-Hasan, sultanın
önüne arpa unundan yapılmış bir yufka ekmeği koydu.
Sultan ekmekten bir lokma aldı. Fakat
lokmayı yutamadı.
Bunun üzerine Ebu’l-Hasan hazretleri;
“- Bir lokma ekmeği yutamıyorsun.
İster misin, şu bir kese altın bizim de boğazımızda dursun? Biz paralarla olan
alakamızı kestik. Şu altınları önümden alınız!” dedi.
Sultan, Ebu’l-Hasan’ın paraları
almasını çok istedi ise de, kabul etmeyince, ondan bir hatıra istedi.
Ebu’l-Hasan hazretleri ona hırkasını
verdi.
Sultan Mahmud giderken, Ebu’l-Hasan
ayağa kalktı.
Bunun üzerine Sultan Mahmud;
“- Geldiğim zaman hiç iltifat
etmemiştin, fakat şimdi ayağa kalkıyorsun. O hal niye idi? Bu ikram nedir?”
diye sordu.
Ebu’l-Hasan-ı Harkani hazretleri;
“- Buraya padişahlık gururu ile beni
imtihan için geldin. Şimdi ise dervişlik haliyle gidiyorsun ve dervişlik
devletinin güneşi üzerinde ışıldamaya başladı. Önce gurur içinde olduğundan
dolayı ayağa kalkmadım. Fakat şimdi derviş olduğun için ayağa kalkıyorum.”
dedi.
Sultan, sonra gazaya gitmek üzere
Harkan’dan ayrıldı.
Sevmenat’a geldi. İçine mağlub olma
korkusu düştü. Birden atından inip, bir köşede Ebu’l-Hasan hazretlerinin
hırkasını eline alıp;
“- Ya İlahi! Şu hırkanın sahibinin yüzü
suyu hürmetine, şu kâfirlere karşı bizi muzaffer kıl! Ganimet olarak ele
geçireceğim her şeyi dervişlere vereceğim!” diye dua eder etmez, düşman
tarafında bir toz-duman ortaya çıktı.
Düşmanlar, bu toz-duman içinde birşey
görmiyerek, kılıçlarını birbirlerine vurdular ve kendi kendilerini öldürdüler.
Sağ kalanları dağılıp gitti.
O akşam Sultan Mahmud, rüyasında
Ebu’l-Hasan-ı Harkani hazretlerini gördü.
Ebu’l-Hasan-ı Harkani, Sultan
Mahmud’a;
“- Allah-u Teala’nın dergahında,
hırkamızın yüzü suyu hürmetine zafer kazandın. Eğer o anda isteseydin,
kafirlerin hepsinin müslüman olmasını sağlayabilirdin!” buyurdu.
Yorumlar
Yorum Gönder