Allah’ü Teâlâ’yı Zikir Üç Türlü Olur

Allah’ü Teâlâ’yı Zikir Üç Türlü Olur

1- Dil ile Zikir, Yüce Allah’ı en güzel isimleri ile anmak, hamt etmek, tespih ve tenzih etmek, Kuran- ı Kerimi okumak ve dua etmektir.

2- Kalp ile Zikir, Allah’ı gönülden anmaktır ki, başlıca üç çeşittir.

a- Allah’ın varlığını gösteren delilleri anlamak ve kavramak, şüpheleri terk ederek Allah’ın isim ve sıfatlarını düşünmektir. Kalp ile zikrin en yüksek mertebesi bir an bile Allah’tan gafil olmamak, onu görüyormuş gibi bir hayat yaşamaktır. Cibril hadisinde belirtildiği gibi “Biz onu görmesek te o bizi görür.” düşüncesi içerisinde olmaktır. Allah kendisini görür gibi ibadet eden ve yaşayan muhsinleri sever! (Ali İmran, 134)

b- Allah’ın koyduğu hükümleri, kulluk görevlerini, Allah’ın bildirdiği sorumlulukları, banlarla ilgili hükümleri, emir ve yasakları, Allah’ın vadini, tehdidini ve bunların delillerini düşünmektir

c- Maddi ve manevi varlıkları, buralardaki yaratılış sırlarını seyredip düşünmek, zerrenin kutsal âleme bir ayna olduğunu görmektir. Bu aynaya gereği gibi bakanların gözüne, o güzellik ve büyüklük âleminin sırları yansır, bir anlık hisle bundan alınacak olan müşahede zevkinin bir göz kırpacak kadar süren parıltısı bile dünyalara değer. Bu zikir makamının hiç sonu yoktur. Bu noktada insan kendinden ve dünyadan geçer, bütün hisleri Hakka bağlanır. Zikirden ve zikredenden bir isim ve eser kalmaz. Hissedilen yalnız zikredilenden ibaret olur. Bu makamın sözünü ederler çoktur, fakat buna erenlerin sözle alakası yoktur. 

Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem:

“Benim Allah ile bir vaktim vardır ki, o vakitte bana ne mukarrep bir melek ne de gönderilmiş bir peygamber hiç biri yanaşamaz.” (El- Esrar’ül Merfua s: 291; Keşfü’l Hafa) buyurmuştur.

3- Bedenle Zikir, bedenin organlarından her birinin görevli bulundukları görev ile meşgul ve dopdolu olması, kendilerine yasaklanan şeylerden uzak durmasıdır.

Buna göre her ilerleme adımında zikir başlangıç, şükür bir sonuçtur. Sonsuz yolculukta bunlar peşi peşine birbirlerine girift olarak giderler.

Allah Teâlâ, bu zikir çeşitlerinden hangisiyle zikredilirse, o da ona layık şekilde kendisini zikreden kimseyi, zikredip anacaktır. Bu noktayı anlatmak için, “Fezkürûnî ezkurküm veşkürûlî velâ tekfürûni:

“Siz Beni zikrederseniz, Ben de sizi zikrederim.” (Bakara, 2/152) Ayet çeşitli tabirlerle açıklanmıştır. Bu cümleden olarak:

1- Beni, Bana itaatle zikrediniz, Ben de sizi rahmetimle zikredeyim.

2- Beni dua ile zikrediniz, Ben de sizi duanızı kabul ve ihsanla zikredeyim.

Yani “Bana dua ediniz ki, duanızı kabul edeyim.” (Ğafir: 40/60)

3- Beni övgü ve itaatle zikrediniz, Ben de sizi övgü ve nimetle zikredeyim.

4- Beni dünyada zikrediniz, Ben de sizi ahirette zikredeyim.

5- Beni gizli yerlerde zikrediniz, Ben de sizi sahralarda zikredeyim.

6- Beni refahınız, rahatınız zamanda zikrediniz, Ben de sizi bela ve musibete uğradığınız zaman zikredeyim.

7- Beni ibadetle zikrediniz, ben de sizi yardımla zikredeyim.

8- Beni, benim yolumda cihatla zikrediniz, ben de sizi hidayetimle zikredeyim.

9- Beni doğruluk ve samimiyetle zikrediniz, ben de sizi kurtuluş ve size tahsis ettiğim şeyleri arttırmakla zikredeyim.

10- Beni önceden ilahlığımı kabul ile zikrediniz, ben de sizi sonunda rahmet ve kulluğa kabul ile zikredeyim.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)

Güzel Ahlakla ilgili 40 Hadis