40 Hadisi Şerif 80 (Cennet)
40 Hadisi Şerif 80 (Cennet)
001- Bir
münâdî, Ey Cennet ehli! Sizin için hastalığı olmayan dâimî sıhhat, ölümü
olmayan, ebedî hayat, ihtiyarlık gelmeyen ebedî gençlik ve sonu gelmeyen ebedi
nimetler var” diye nidâ eder. (İhya C. 4 S. 969)
002- Bardakları
ve her şeyi gümüşten olan iki Cennet’, bardakları ve içindeki her şey altından
olan iki Cennet vardır. Allah’ü Teâlâ’nın cemâline bakmak için, Cennet ehli ile
Allah arasında Adn Cennet’indeki ‘Kibriyâlık
Perdesi’nden başka bir mâni yoktur. (İhya C. 4 S. 969)
003- Kıyâmet
günü Cennet’in kapısına gidip açılmasını isterim. Cennet’in bekçisi, “Sen
kimsin?” diye sorar. Ben de: “Muhammed’im” derim. Hâzin: “Zâten kapıyı senden
evvel kimseye açmamakla emr olundum” der. (İhya C. 4 S. 971)
004- Cennet’in
aşağı derecesinde bulunanlar, yukarı derecelerindekileri, ufukta parlayan tek
tük yıldızlar gibi görürler. Kendilerine inam edilmiş olan Ebûbekir ve Ömer de
bunlardandır. (İhya C. 4 S. 972)
005- Cennet duvarlarının
bir kerpici altın, bir kerpici gümüştendir. Toprağı zağferan, çamuru misktir.
(İhya C. 4 S. 974)
006- Resûlü
Ekrem Efendimiz’e “Cennet’in toprağı nasıldır?” diye soruldu. “Birinci nevi un
gibi beyaz ve hâlis misktir” buyurdu. (İhya C. 4 S. 974)
007- Cennet’te
sâlih kullarım için: Gözlerin görmediği, kulakların duymadığı ve beşerin
hatırına gelmeyen nimetler hazırladım. (İhya C. 4 S. 561)
008- Cennet’e
girenler ancak Allah’ü Teâlâ’nın rahmetiyle girer. (İhya C. 4 S. 202)
009- Aziz ve
Celil olan Allah’ü Teâlâ’nın Cennet’in en aşağı derecesinde olanlara verdiği
süs ve ziynet, dünyanın bütün süs ve ziynetleriyle karıştırılsa, onlardan üstün
gelirdi. (İhya C. 4 S. 975)
010- Cennet’e
giren, nimetlere erişir, darlık çekmez, elbisesi eskimez, gençliği yıpranmaz.
Ve Cennet’te gözlerin görmediği, kulakların duymadığı ve hatıra gelmeyen
nimetler vardır. (İhya C. 4 S. 976)
011- Cennet ehlinin
başlarında taçlar var: Taçlardaki en âdî inci, doğu ile batı arasını
aydınlatacak kadar parlaktır. (İhya C. 4 S. 977)
012- Cennet ehlinin
çadırı, içi boş bir incidir. Yüksekliği altmış mildir. Her köşesinde bir eşi
var ki, onları sâhibinden başkası görmez. (İhya C. 4 S. 978)
013- Sen Cennet’te
kuşlara bakarsın. Birini arzû edince hemen pişmiş ve kızarmış olarak gelir.
(İhya C. 4 S. 979)
014- Efendi,
peçesine bürünmüş halde, hanımının aynadan daha berrak yüzüne bakar. Üzerindeki
incilerin en aşağısı, dünyayı baştanbaşa aydınlatacak berraklıktadır. Yetmiş
kat çeşitli elbise giydiği halde kemikleri ve içindeki ilikleri görülür. (İhya
C. 4 S. 981)
015- Hûriler Cennet’te
tegannî ile “Biz iyi kocalar için hazırlanmış hûrileriz” derler. (İhya C. 4 S.
982)
016- Cennet ehli,
geç. Sakalsız, fazla iktidar sâhibi, beyaz tenli, fazîlet ve kerem sâhibi,
gözleri sürmeli, 33 yaşında, 66 zira boyunda, 7 zira genişliğinde (Âdem A.S.
gibi)dir. (İhya C. 4 S. 984)
017- Cennet’te
en aşağı mevkide bulunanın seksen bin hizmetçisi, yetmiş iki hanımı vardır.
Kendisine inci, zeberced ve yakuttan kurulan kubbe, Câbiye ile San’a arası
kadar geniştir. Başlarındaki tacın en âdî incisi dünyanın tamamını aydınlatır.
(İhya C. 4 S. 984)
018- Allah’ü Teâlâ’nın
yüz rahmeti vardır. Bunlardan yalnız birini dünyada, insanlara cinlere, kuşlara
vahşi hayvanlara taksim buyurdu. Hepsi de bu bir rahmetin tesiriyle bir birlerine
şefkat ve merhamet ederler. Doksan dokuz rahmeti de âhirete bıraktı, orada
kullarına rahmet ve merhamet edecek. (İhya C. 4 S. 989)
019- Kıyâmet
günü aziz ve celil olan Rabbimiz gülerek yani rahmetiyle tecellî eder de “Ey
Mü’minler, size müjde sizden her birinizin cehennemdeki yerine bir Yahûdî ya da
bir Hıristiyan koydum (İhya C. 4 S. 989)
020- Kim
şahâdet kelimelerini söylerse Allah’ü Teâlâ onu cehennem ateşine haram kılar.
(İhya C. 4 S. 989)
021- Kıyâmet
günü Allah’ü Teâlâ Arş’ın altından bir kitap çıkarır. Bu kitapta “Rahmetim
gazabıma gâliptir, en merhametli benim” yazılıdır. Allah’ü Teâlâ o gün Cennet’tekiler
kadar da. Cehennemdeki günâhkâr mü’minlerden affedip cehennemden çıkarır. (İhya
C. 4 S. 989)
022- “Allah’a
ortak koşmadan ölen Cennet’e girer; Allah’a şirk koşarak ölen de cehennemi
boylar.” (Müslim, Îmân 151)
023- “Kim ilim
öğrenmek için yola çıkarsa, Allah Teâlâ ona Cennet yolunu kolaylaştırır.
Melekler, ilim öğrenenlerden hoşlandıkları için onlara kanat gererler. Göklerde
ve yerde bulunan varlıklar, hatta sudaki balıklar bile âlimlerin bağışlanması
için Allah’a yalvarırlar. Bir âlimin sadece ibadetle uğraşan bir kimseye
üstünlüğü, on dördüncü gecesinde ayın diğer yıldızlara üstünlüğü gibidir.
Âlimler peygamberlerin mirasçılarıdır. Peygamberler altın gümüş değil, sadece
ilmi miras bırakmışlardır. İşte bu ilim mirasına konan kimse, çok büyük bir
kısmet kazanmış olur.” (Ebû Dâvûd, İlim 1; Tirmizî, İlim 19)
024- “Şüphesiz
ki sözde ve işle doğruluk hayra ve üstün iyiliğe yöneltir. İyilik de Cennet’e
iletir. Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında sıddîk (doğrucu) diye
kaydedilir. Yalancılık, yoldan çıkmaya (fücûr) sürükler. Fücûr da cehenneme
götürür. Kişi yalancılığı meslek edinince Allah katında çok yalancı (kezzâb)
diye yazılır.” (Buhâri, Edeb 69; Müslim, Birr 103105)
025- “Allah’tan
korkunuz. Beş vakit namazınızı kılınız. Ramazan orucunuzu tutunuz. Mallarınızın
zekâtını veriniz. Yöneticilerinize itaat ediniz! (Bu takdirde doğruca)
Rabbinizin Cennet’ine girersiniz.” (Tirmizî, Cum’a, 80)
026- “(Geçmiş)
ümmetler bana gösterildi. Peygamber gördüm, yanında üçbeş kişilik küçük bir
grup vardı. Peygamber gördüm, yanında bir iki kişi bulunuyordu. Ve peygamber
gördüm, yanında kimsecikler yoktu. Bu arada önüme büyük bir kalabalık çıktı.
Kendi ümmetim sandım. Bana ‘Bunlar Mûsâ’nın ümmetidir, sen ufka bak!’ dediler.
Baktım; (çok) büyük bir karaltı. ‘İşte bunlar senin ümmetindir. İçlerinden
hesapsızazabsız Cennet’e girecek yetmiş bin kişi vardır’ dediler… Onlar büyü
yapmayan, yaptırmayan, uğursuzluğa inanmayan ve Rablerine güvenenlerdir.”
(Buhârî, Tıb 1, Rikak 50, Libâs 18; Müslim, Îmân 374)
027- “Cennet’e
girecek bir kısım insanlar vardır ki, onların kalpleri kuş kalbi gibi (rakîk ve
tevekkül üzere)dir.” (Müslim, Cennet 27)
028- “Kızma,
sana Cennet verilsin!” (Taberânî, Evsat, III, 25)
029- Abdullâh
bin Abbâs radıyallâhu anhümâ bir gün Atâ bin Ebî Rebâh’a:
030- “– Sana Cennet’lik
bir kadın göstereyim mi?” dedi. O:
“– Evet, göster!” deyince İbni
Abbâs şöyle dedi:
“– Şu siyah kadın var ya! İşte
bu kadın, Fahri Kâinât Efendimiz’e geldi ve:
“– Beni sara tutuyor ve üstüm
başım açılıyor. İyileşmem için Allâh’a duâ eder misiniz?” dedi. Allâh Rasûlü sallâllâhu
aleyhi ve sellem:
“– Eğer sabredeyim dersen,
sana Cennet vardır. Ama yine de sen istersen, şifâ vermesi için Allâh’a duâ
ederim.” buyurdu. Bunun üzerine kadın:
“– Hastalığıma sabrederim.
Ancak sara tuttuğu zaman üstümün başımın açılmaması için duâ buyurunuz.” dedi.
Rasûlullâh sallâllâhu aleyhi ve sellem de onun için Allâh’a niyazda bulundu.”
(Buhârî, Merdâ, 6; Müslim, Birr, 54)
031- Rebîa bin
Kâ’b radıyallâhu anh şöyle anlatır:
“Rasûli Ekrem Efendimiz’in
kapısında geceler, ona abdest suyunu hazırlar, ihtiyâcı olan şeyleri
getirirdim. Gece bir müddet: “Semiallâhu limen hamideh”, bir müddet de: “Elhamdü
lillâhi Rabbi’lâlemîn” dediğini duyardım. (İbni Sa’d, IV, 313)
032- Bir gün
Allâh Râsûlü:
“– Benden dilediğini iste!”
buyurdu. Ben:
“– Cennet’te Sen’inle beraber
olmayı isterim.” dedim. Efendimiz:
“– Başka bir şey istesen olmaz
mı?” buyurdu. Ben:
“– Dileğim ancak budur!”
dedim. Bunun üzerine Allâh Rasûlü:
“– Öyleyse çokça secde ederek
kendin için bana yardımcı ol!” buyurdu.” (Müslim, Salât, 226)
033- Sevbân
radıyallahu anh’den “insanı Cennet’e götürecek bir amel söylemesi” istenmiş ve
bu istek üç defa tekrarlanmış, bunun üzerine Hz. Sevbân şu hadisi rivayet
etmiştir:
034- “Çok
secde etmeye bak! Zira senin Allah için yaptığın her secde karşılığında Allah
seni bir derece yükseltir ve bir hatânı siler.” (Müslim, Salât 225. Ayrıca bk.
Ebû Dâvûd, Tatavvu’ 22; Tirmizî, Salât 169; Nesâî, Tatbîk 80, 89)
035- Allah
Rasûlü Sallallah’ü Aleyhi Vesellem Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:
“Kim sabah akşam camiye gider
gelirse, her gidip gelişinde Allah Teâlâ o kimseye Cennet’teki ikramını
hazırlar.” (Buhârî, Ezân 37; Müslim, Mesâcid 285)
“Müslüman bir kimse, farzların
dışında nâfile olarak her gün Allah rızası için on iki rekât namaz kılarsa,
Allah Teâlâ ona Cennet’te bir köşk yapar” veya “Ona Cennet’te bir köşk
yapılır.” (Müslim, Müsâfirîn 103. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Tatavvu 1; Tirmizî,
Salât 189; Nesâî, Kıyâmü’lleyl 66, 67)
036- Bir kişi
Peygamber Sallallahu aleyhi ve sellem’e:
“– Beni Cennet’e götürecek bir
amel söyle! Dedi. Rasûli Ekrem de:
“– Allah’a ibadet eder, O’na
hiçbir şeyi ortak koşmazsın. Namazı kılar, zekâtı verir ve akrabanı görüp
gözetirsin!” buyurdu. (Buhârî, Zekât 1, Edeb 10; Müslim, Îmân 12, 14. Ayrıca
bk. Nesâî, Salât 10)
037- Bedevînin
biri Nebî Sallallahu aleyhi ve sellem’e geldi ve:
“– Ey Allah’ü Teâlâ’nın Resulü!
İşlediğim takdirde Cennet’e gireceğim bir amel söyle bana, dedi. Rasûli Ekrem:
“– Allah’a, hiçbir şeyi ortak
koşmaksızın kulluk edersin. Farz olan namazları kılarsın. Yine farz olan zekâtı
verirsin ve ramazan orucunu tutarsın” buyurdu. Bedevî:
“– Canım kudret elinde olan
Allah’a yemin ederim ki, bu söylediklerine hiçbir şey ilâve etmem, dedi.
Adam dönüp gidince Peygamber
aleyhisselâm:
038- “–
Cennet’lik birini görmek kimi mutlu ediyorsa, şu kişiye bakıversin!” buyurdu.
(Buhârî, Zekât 1; Müslim, Îmân 15, Fezâilü’ssahâbe 150. Ayrıca bk. İbni Mâce,
Rü’yâ 10)
039- Allah
Rasûlü Sallallah’ü Aleyhi Vesellem Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:
“Umre ibadeti, daha sonraki
bir umreye kadar işlenecek günahlara kefârettir. Mebrûr haccın karşılığı ise,
ancak Cennet’tir.” (Buhârî, Umre 1; Müslim, Hac 437)
040- Allah
Rasûlü Sallallah’ü Aleyhi Vesellem Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:
“Bir kimse “sübhânallahi ve bihamdihî:
Ben Allah’ı ulûhiyyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih eder ve O’na
hamdederim” derse, Cennet’te onun için bir hurma ağacı dikilir.” (Tirmizî,
Deavât 60)
Yorumlar
Yorum Gönder