Ezan-ı Muhammediye Nasıl Okunur ve Anlamları
Ezan-ı Muhammediye Nasıl Okunur ve Anlamları
Anlamı:
|
Okunuşu:
|
Arapçası:
|
Sıra No:
|
Allah’ü Teâlâ en büyük ve en yücedir! Allah’ü
Teâlâ en büyük ve en yücedir! Allah’ü Teâlâ en büyük ve en yücedir! Allah’ü
Teâlâ en büyük ve en yücedir!
|
Allah’ü Ekber! Allah’ü Ekber! Allah’ü Ekber!
Allah’ü Ekber!
|
اَللَهُ
اَكْبَرُ اَللَهُ اَكْبَرُ
اَللَهُ اَكْبَرُ اَللَهُ اَكْبَرُ
|
01
|
Allah’ü Teâlâ’dan başka ibadete lâyık olan
bulunmadığına şehadet ederim!
Allah’ü Teâlâ’dan başka ibadete lâyık olan
bulunmadığına şehadet ederim!
|
Eşhedü en Lâ ilâhe illallah! Eşhedü en La ilâhe
illallah!
|
اَشْهَدُ
اَنْ لَا اِلَاهَ اِلَّا اللهُ اَشْهَدُ اَنْ لَا اِلَاهَ اِلَّا اللهُ
|
02
|
Hz. Muhammed Sallallah’ü Aleyhi Vesellem’in,
Allah’ü Teâlâ’nın peygamberi olduğuna şehadet ederim!
Hz. Muhammed Sallallah’ü Aleyhi Vesellem’in,
Allah’ü Teâlâ’nın peygamberi olduğuna şehadet ederim!
|
Eşhedü enne Muhammeden Resûlullah!
Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah!
|
اَشْهَدُ
اَنَّ مُحَمّدًا رَسُولُ اللهِ
اَشْهَدُ اَنَّ مُحَمّدًا رَسُولُ اللهِ
|
03
|
Haydi, namaza geliniz!
Haydi, namaza geliniz!
|
Hayyaala's-salâh!
Hayyaala's-salâh!
|
حَىَّ
عَلَى الصَّلَاةِ
حَىَّ
عَلَى الصَّلَاةِ
|
04
|
Haydi, kurtuluşa geliniz!
Haydi, kurtuluşa geliniz!
|
Hayyaala'l-felâh!
Hayyaala'l-felâh!
|
حَىَّ
عَلَى الْفَلَاحِ
حَىَّ
عَلَى الْفَلَاحِ
|
05
|
Namaz uykudan daha hayırlıdır!
Namaz uykudan daha hayırlıdır!
|
Essalêtü hayrün minen nevm! Essalêtü hayrün minen
nevm!
|
اَلصَّلَاةُ
خَيْرٌ مِنَ النَّوْمِ اَلصَّلَاةُ خَيْرٌ مِنَ النَّوْمِ
|
06
|
Allah’ü Teâlâ en büyük ve en yücedir! Allah’ü Teâlâ
en büyük ve en yücedir!
|
Allah’ü Ekber!
Allah’ü Ekber!
|
اَللَهُ
اَكْبَرُ
اَللَهُ اَكْبَرُ
|
07
|
Allah’ü Teâlâ’dan başka ilah yoktur!
|
Lâ ilâhe illallâh.
|
لَا
اِلَاهَ اِلَّا اللهُ
|
08
|
1- Sabah ezanlarında:
“Hayye alel-felâh”lardan
sonra iki defa “Essalâtü hayrün mine’n-nevm” (Namaz uykudan hayırlıdır),
diye okunur.
2- Erkekler yalnız başına yahut cemaatle namaza
durdukları zaman ikamet yapılır. Ezan sözleri aynen okunur. Yalnız “Hayye
alel-felâh”lardan sonra yine iki kere: “Kad kametissalâh” denilir
ki, namaz başladı demektir.
Bir de ezanda, her cümle arasında bir bekleme (sekte) yapılır, ikinci cümlelerde ses biraz daha yükseltilir. Buna “Teressül, irtisal” denilir. İkamette ise duraklama yapılmaz. Sürekli okunur ki, buna “Hedir” denir.
Bir de ezanda, her cümle arasında bir bekleme (sekte) yapılır, ikinci cümlelerde ses biraz daha yükseltilir. Buna “Teressül, irtisal” denilir. İkamette ise duraklama yapılmaz. Sürekli okunur ki, buna “Hedir” denir.
3- Her farz namaz için bir ezan ve bir ikamet
meşrudur; yalnız cuma namazında iki ezan vardır. Bunun için bir camide ezan ve
ikametle vakit namazı usule göre kılındıktan sonra, tekrar cemaatle veya yalnız
başına namaz kılacak olanların o vakit namazı için ezan ve ikamet getirmelerine
gerek yoktur. Vitir, bayram, teravih ve diğer nafile namazlarda ikamet yoktur.
4- Evde veya kırda kılınacak farz namazlar için hem ezan, hem de ikamet getirmek daha faziletlidir. Yalnız ikametle de yetinilebilir. Fakat ezanla yetinmek mekruhtur.
5- Bir namaz için daha vakti gelmeden ezan okumak caiz değildir. Böyle okunan bir ezanı iade etmek gerekir. Çünkü bununla namaz vaktinin girmiş olduğu haber verilmiş olmuyor. Ancak İmam Ebû Yusuf ile üç imama göre yalnız sabah namazı için vaktinden önce ezan okumak caizdir.
4- Evde veya kırda kılınacak farz namazlar için hem ezan, hem de ikamet getirmek daha faziletlidir. Yalnız ikametle de yetinilebilir. Fakat ezanla yetinmek mekruhtur.
5- Bir namaz için daha vakti gelmeden ezan okumak caiz değildir. Böyle okunan bir ezanı iade etmek gerekir. Çünkü bununla namaz vaktinin girmiş olduğu haber verilmiş olmuyor. Ancak İmam Ebû Yusuf ile üç imama göre yalnız sabah namazı için vaktinden önce ezan okumak caizdir.
6- Ezan ile ikamet arasını biraz ayırmak uygundur.
Şöyle ki: Akşam ezanından sonra üç kısa ayet okunacak kadar bir ara verilmeli,
sonra ikamet yapılmalıdır. Diğer vakitlerde ise, farz namazların iki rekâtında
on iki ayet okumak şartı ile namazın tamamlanması kadar bir zaman bekleme
yapılmalıdır.
7- Ezan ve ikamet, vakit namazları için sünnet olduğu
gibi, kaza namazları için de sünnettir. Çünkü ezan ile ikamet, vakitlerin
değil, namazların sünnetidirler.
8- Bir kısım kaza namazları başka başka yerlerde kaza
olarak kılınacakları zaman, her biri için ezan ve ikamet gerekir. Fakat bir
yerde kaza edilecekleri zaman her bir namaz için ezan ve ikamet daha faziletli
ise de, ilk kaza edilecek namaz için ezan ve ikamet getirdikten sonra, diğer
namazlar için yalnız ikamet yeterlidir.
9- İkamet ile namaz arasında yemek-içmek veya yıkanmak
gibi bir iş yapılsa, ikameti tekrarlamak gerekir. Fakat ikamet getiren kimse,
ikametten sonra sünnet kılsa veya imam ikametten sonra hazır bulunsa, ikamet
iade edilmez.
10- Müezzin olan şahsın sünneti bilen ve takvası olan
kimse olması müstahabdır. Cahillerin ve fasıkların ezan okumaları mekruhtur.
11- Sarhoşun, delinin, bûluğ çağına ermemiş çocuğun
okuyacağı ezanı iade etmek mendub veya vacibdir. Aklı yerinde olan bir çocuğun
ezan okuması da, bir rivayete göre mekruhtur.
12- Ezanı oturarak okumak mekruhtur. Ancak kendisi
için okuyacaksa keraheti olmaz. Yolcudan başkası için, hayvan üzerinde ezan
okumak da mekruhtur.
13- Ezanda telhin yapmak (ezan kelimelerinin
harflerini bozacak şekilde okumak) mekruhtur.
14- Kadınların, bunakların, cünüb olanların ezan
okumaları veya ikamet getirmeleri mekruhtur. Bunların ikametleri değilse de,
ezanları iade edilmelidir. Çünkü ezanın tekrarlanması, cuma gününde olduğu
gibi, meşrudur. Abdestsiz kimselerin de ikamette bulunmaları mekruhtur.
15- Müezzin cemaatin haline bakmalıdır. Cemaat bir
namazın vaktinde kılınmasını islediği takdirde, hemen ikamette bulunmalı,
mahalle büyüğünün veya dengi kimselerin gelmesini beklememelidir. Çünkü bunda riya,
boyun eğme ve cemaate eziyet verme vardır.
16- Müezzin ezan ve ikamet getirirken ayakta olarak
kıbleye yönelir. “Hayye ales-salâh = Haydin namaza” derken sağ tarafa, “Hayya
alel-felâh= Haydin felaha” derken de sol tarafa döner. Minarede ise, duruma
göre sağ taraftan sol tarafa doğru dolaşarak ezanı bitirir. Ezanda sesin
yükselmesine yardımcı olsun diye iki parmağının uçlarını iki kulağına tıkar.
17- Sesi yükseltmek ve güzelleştirmek gibi meşru bir
özür olmaksızın ikamet esnasında boğazı temizlemek (tenehnuh) mekruhtur.
Ezan ve ikamet arasında müezzinin konuşması da mekruhtur, öyle ki, bu arada
kendisine verilecek olan bir selâmı da karşılamaz.
18- Ezan okunurken, ezanı duyanların dinlemeleri ve
konuşmayı kesmeleri gerekir. Kur’an okuyan kimsenin de durup ezanı dinlemesi
daha faziletlidir. Diğer bir görüşe göre, camide veya kendi evinde Kur’an
okumakta bulunan kimse okuyuşuna devam eder. Fakat kendi mahalle mescidinde
ezan okununca onu dinler. Bununla beraber ezan okunurken onu duyanların
konuşmalarında bir kerahet olduğu da söylenmektedir.
19- Ezan ve ikameti işiten kimsenin, müezzinin
söylediklerini aynen tekrarlaması müstahabdır. Yalnız müezzin: “Hayye
ales-salâh, Hayyealelfelâh” dediği zaman işiten bunların yerine: “Lâ
havle ve lâ kuvvete illa billah” der. Sabah ezanında da müezzin: “Essalatü
hayrün minennevm” deyince, işiten kimse: “Sadakte ve berirte = Doğrusun,
gerçeği söylemiş bulunuyorsun” der.
Ezanı işiten kimse cünüb dahi olsa, bu şekilde müezzine karşılıkta bulunur, çünkü bu bir övgüdür. Fakat hayız ve nifas hallerinde olan kadınlar bu ezan çağrısına karşılık vermezler; çünkü onlardan namaz sorumluluğu düştüğünden sözle karşılıkta bulunmak sorumluluğu da düşmüştür.
Ezanı işiten kimse cünüb dahi olsa, bu şekilde müezzine karşılıkta bulunur, çünkü bu bir övgüdür. Fakat hayız ve nifas hallerinde olan kadınlar bu ezan çağrısına karşılık vermezler; çünkü onlardan namaz sorumluluğu düştüğünden sözle karşılıkta bulunmak sorumluluğu da düşmüştür.
20- Ezanı işiten kimse, birinci defa “Eşhedü enne
Muhammeden Resûlüllah” denilince: “Sallallahu aleyke ya Resûlallah =
Allah sana salât etsin, ey Allah’ın Peygamberi!” der. İkinci defa müezzin
tarafından: “Eşhedü enne Muhammeden Resûlüllah” denilirken: “Karret
aynî bike, ya Resûlallah = Gözüm seninle aydın olsun, ey Allah’ın peygamberi!”
der. Bunları söylerken de, başparmaklarının uçlarını öperek gözlerine sürer ki,
bu müstahabdır. İkamette bu yapılmaz.
21- Beş vakit namazlar için ezan okunduktan sonra,
ayrıca cemaati namaza çağırma maksadıyla “Vakti salâ” gibi bir ifade
kullanılmasına “Tesvîb”, tekrar bildirme denir. Görülen ibadet
gevşeklikleri için böyle bir uyarma yapılabilir. Böyle yapılmasını sonraki
âlimler iyi görmüşlerdir.
Ezan-ı Muhammediye Duası Ve Anlamı
Anlamı:
|
Okunuşu:
|
Arapçası:
|
Sıra No:
|
"Ey şu eksiksiz davetin ve kılınacak namazın
rabbi Allah’ım! Muhammed'e vesileyi ve fazileti ver. Onu, kendisine
vadettiğin Makâm-ı Mahmûd’a ulaştır, Muhakkak ki sen vaadinden
dönmezsin"
|
Allah’ü Teâlâ’umme Rebbe hazihi'd-da'veti't-tamme.
Vesselatil kâimeti ati Muhammedenil vesilete vel fazilete
ved-dereceter-refîate. vebashu makamen Mahmudenillezi veadteh. İnneke lâ
tuhlifu'l-mîâd.
|
اللَّهُمَّ
رَبَّ هَذِهِ الدَّعْوَةِ التَّامَّةِ وَالصَّلَاةِ الْقَائِمَةِ آتِ مُحَمَّداً
الْوَسِيلَةَ وَالْفَضِيلَةَ وَالدَّرَجَةَ الرَّافِعَةَ وَابْعَثْهُ مَقَاماً
مَحْمُوداً الَّذِي وَعَدْتَهُ إَنَّكَ لَا تُخْلِفُ الْمِيعَادَ
|
01
|
"Dosdoğruyu
söyleyenlere merhaba, namaza da ehlen ve merhaba (hoş safâ geldi)"
Kaynak: Hatîb
el-Bağdâdî, Râmûzûl Ehâdîs, sh: 435, no: 5426
|
Okunuşu: ''Merhaben
bil gâilîne adla, merhaben bissalati ve ehla.''
|
مَرْحَبًا بِالْقَائِلِينَ عَدْلاً مَرْحَبًا بِالصَّلاةِ
وَأَهْلاً
|
02
|
· 21- Ezanı dinleyen bir Müslüman, ezanın sonunda bu
duayı yapar. Çünkü bu duayı yapan kimse şefaate hak kazanır ve Peygamber
Efendimiz ona şefaat eder.
· “Kim ezanı işittiği zaman, diye dua ederse kıyamet
gününde o kimseye şefaatim vacip olur.” (Buhari)
Kamet Nasıl Getirilir ve Anlamları
Anlamı:
|
Okunuşu:
|
Arapçası:
|
Sıra No:
|
Allah’ü Teâlâ en büyük ve en yücedir! Allah’ü
Teâlâ en büyük ve en yücedir! Allah’ü Teâlâ en büyük ve en yücedir! Allah’ü
Teâlâ en büyük ve en yücedir!
|
Allah’ü Ekber! Allah’ü Ekber! Allah’ü Ekber!
Allah’ü Ekber!
|
اَللَهُ
اَكْبَرُ اَللَهُ اَكْبَرُ
اَللَهُ اَكْبَرُ اَللَهُ اَكْبَرُ
|
01
|
Allah’ü Teâlâ’dan başka ibadete lâyık olan
bulunmadığına şehadet ederim!
Allah’ü Teâlâ’dan başka ibadete lâyık olan
bulunmadığına şehadet ederim!
|
Eşhedü en Lâ ilâhe illallah! Eşhedü en La ilâhe
illallah!
|
اَشْهَدُ
اَنْ لَا اِلَاهَ اِلَّا اللهُ اَشْهَدُ اَنْ لَا اِلَاهَ اِلَّا اللهُ
|
02
|
Hz. Muhammed Sallallah’ü Aleyhi Vesellem’in,
Allah’ü Teâlâ’nın peygamberi olduğuna şehadet ederim!
Hz. Muhammed Sallallah’ü Aleyhi Vesellem’in,
Allah’ü Teâlâ’nın peygamberi olduğuna şehadet ederim!
|
Eşhedü enne Muhammeden Resûlullah!
Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah!
|
اَشْهَدُ
اَنَّ مُحَمّدًا رَسُولُ اللهِ
اَشْهَدُ اَنَّ مُحَمّدًا رَسُولُ اللهِ
|
03
|
Haydi, namaza geliniz!
Haydi, namaza geliniz!
|
Hayyaala's-salâh!
Hayyaala's-salâh!
|
حَىَّ
عَلَى الصَّلَاةِ
حَىَّ
عَلَى الصَّلَاةِ
|
04
|
Haydi, kurtuluşa geliniz!
Haydi, kurtuluşa geliniz!
|
Hayyaala'l-felâh!
Hayyaala'l-felâh!
|
حَىَّ
عَلَى الْفَلَاحِ
حَىَّ
عَلَى الْفَلَاحِ
|
05
|
Namaz Başladı!
Namaz Başladı!
|
Kad kâmetis-Salâh!
Kad kâmetis-Salâh!
|
قَدْ
قاَمَتِ الصَّلاَةُ
قَدْ
قاَمَتِ الصَّلاَةُ
|
06
|
Allah’ü Teâlâ en büyük ve en yücedir! Allah’ü Teâlâ
en büyük ve en yücedir!
|
Allah’ü Ekber!
Allah’ü Ekber!
|
اَللَهُ
اَكْبَرُ
اَللَهُ اَكْبَرُ
|
07
|
Allah’ü Teâlâ’dan başka ilah yoktur!
|
Lâ ilâhe illallah!
|
لَا
اِلَاهَ اِلَّا اللهُ
|
08
|
Hz. Peygamber, Bilâl (r.a)'e hitaben şöyle
buyurmuştur:
"Ezan okuduğun zaman ağır ağır oku. Kamet
getirdiğin zaman ise hızlı oku " (Tirmizi, Salât,
29).
Erkekler yalnız başına yahut cemaatle namaza
durdukları zaman ikamet yapılır. Ezan sözleri aynen okunur. Yalnız "Hayye
alel-felâh"lardan sonra yine iki kere: "Kad kâmetissalâh"
denilir ki, namaz başladı demektir.
Bir de ezanda, her cümle arasında bir bekleme “Sekte” yapılır, ikinci cümlelerde ses biraz daha yükseltilir. Buna "Teressül, irtisal" denilir. İkamette ise duraklama yapılmaz. Sürekli okunur ki, buna "Hedir" denir.
Bir de ezanda, her cümle arasında bir bekleme “Sekte” yapılır, ikinci cümlelerde ses biraz daha yükseltilir. Buna "Teressül, irtisal" denilir. İkamette ise duraklama yapılmaz. Sürekli okunur ki, buna "Hedir" denir.
Kamet, vaktin değil namazın sünnetidir (el-Kâsânî,
Bedâyiu's-Sanayi', Beyrut 1402/1982, I, 148 vd.; İbnu'l Humam a.g.e, I, 243
vd.; el feteva'l Hindiyye, Beyrut 1400/1980, I, 55 57; İbn Âbidin,
Reddü'l-Muhtar İstanbul 1984, I, 388, 389 vd).
Yorumlar
Yorum Gönder