Mîrâc’a Hazırlık
Mîrâc’a Hazırlık
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
“«Ona Rabbinden (başkaca) mucizeler indirilmeli değil miydi?» derler. De ki: Mucizeler ancak Allah’ın katındadır. Ben ise sadece apaçık bir uyarıcıyım. Kendilerine okunmakta olan Kitab’ı sana indirmemiz onlara yetmemiş mi? Elbette iman eden bir kavim için onda rahmet ve ibret vardır.” (Ankebût, 50-51)
Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdular:
“Gönderilen her peygambere, insanların hidâyetine vesîle olacak bir mûcize muhakkak verilmiştir. Bana verilen de Allâh’ın bana vahyettiği kelâm nev’inden olan Kur’ân-ı Kerîm’dir. Bu sebeple kıyâmet günü ümmetimin diğer ümmetlerden sayıca daha çok olmasını ümîd ediyorum.” (Buhârî, İ’tisam 1, Fedâilü’l-Kur’ân 1; Müslim, Îmân, 279)
İsrâ ve Mîrâc Gecesi’nde, Fahr-i Kâinât Sallallahü Aleyhi Vesellem’in Hak Teâlâ ile vuslatından evvel, kalb-i pâk-i nebevîleri üçüncü defâ ilâhî tecellîlere hazırlanarak sadırları îman ve hikmetle doldurulmuştur.
Rasûlullâh Sallallahü Aleyhi Vesellem bu hâdiseyi şöyle anlatır:
“Ben Kâbe’nin Hatîm kısmında yatıyordum. Uyku ile uyanıklık arasında bana biri geldi, şuradan şuraya kadar (göğsümü) yardı. (Bu sözünü söylerken boğaz çukurundan kıl biten yere kadar olan kısmı gösteriyordu.) Kalbimi çıkardı. Sonra bana, içerisi îman ve hikmetle dolu, altından bir kab getirildi. Kalbim (çıkarılıp su ve Zemzem ile) yıkandı. Sonra içerisi îman ve hikmetle doldurulup tekrar yerine kondu…”
(Buhârî, Bed’ü’l-Halk 6, Enbiyâ 22, 43; Müslim, Îman 264)
Rasûlullâh Sallallahü Aleyhi Vesellem bu hâdiseyi şöyle anlatır:
“Ben Kâbe’nin Hatîm kısmında yatıyordum. Uyku ile uyanıklık arasında bana biri geldi, şuradan şuraya kadar (göğsümü) yardı. (Bu sözünü söylerken boğaz çukurundan kıl biten yere kadar olan kısmı gösteriyordu.) Kalbimi çıkardı. Sonra bana, içerisi îman ve hikmetle dolu, altından bir kab getirildi. Kalbim (çıkarılıp su ve Zemzem ile) yıkandı. Sonra içerisi îman ve hikmetle doldurulup tekrar yerine kondu…”
(Buhârî, Bed’ü’l-Halk 6, Enbiyâ 22, 43; Müslim, Îman 264)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Muahhir: İstediğini geride bırakan, arkaya koyan, hikmeti gereği tehir edilmesi gerekenleri erteleyen demektir.
Kısa Günün Kârı
Yarın Mirac kandili, bu vesileyle gündüzünde de oruçlu bulunmalıdır. Ma'sıyete dâir olmaksızın yapılacak her duânın kabulü inâyet-i ilâhiyyeden umulur.
Lügatçe
hidâyet: Doğruluk. Hakkı hak, bâtılı da bâtıl olarak görüp doğru yola girmek. Dalâletten ve bâtıl yoldan uzaklaşmak.
vahy: Bir fikrin, bir hakikatın veya emrin Allah (cc) tarafından Peygambere bildirilmesi.
(Osman Nûri Topbaş, Rahmet Peygamberi’nden Rahmet Esintileri, Erkam Yay.)
Yorumlar
Yorum Gönder