Kayıtlar

40 Hadisi Şerif 85 (Cennet ve Cehennem)

40 Hadisi Şerif 85 (Cennet ve Cehennem) 01- “– İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Kâfir, bir iki fersah uzunluğundaki dilini Kıyamet günü yerde sürür, (Mevkıf’te) insanlar onun üzerine basarlar.” (Tirmizi, Cehennem 3, (2583) 02- “– Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Kıyamet günü ilk çağrılacak olan, Hz. Âdem’dir. Hak Teâla Hazretleri: “Ey Âdem!” der. Hz. Âdem: “Buyur ey Rabbim, emrindeyim!” der. Rabb Teâla: “Zürriyyetinden cehenneme girecekleri ayır!” emreder. Âdem: “Ey Rabbim ne miktarını ayırayım?” diye sorar. Rabb Teâla: “Her yüzden doksandokuzunu!” ferman buyurur.” (Ashab bu esnada atılıp): “Ey Allah’ü Teâlâ’nın Resûlü! Bizden geriye ne kaldı?” derler. Aleyhissalâtu vesselâm: “Benim ümmetim, diğer ümmetler yanında siyah öküzün başındaki beyaz tüy gibi (az)dır!” buyurdular.” (Buhari, Rikak 45) 03- “– Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyh...

40 Hadisi Şerif 84 (Cennet ve Cehennem)

  40 Hadisi Şerif 84 (Cennet ve Cehennem)   001- “– Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Cennet’te, yay kadar bir yer, güneşin üzerine doğduğu veya battığı şeyden (dünyadan) daha hayırlıdır.” (Buhari, Bed’ü’lHalk 8, Tefsir, Vakı’a 1; Müslim, Cennet 6, (2826); Tirmizi, Cennet 1, (2525) Tirmizi, Hz. Enes’ten şu ziyadede bulunmuştur: “Sizden birinizin yayı kadar veya kamçısı kadar Cennet’teki bir yer, dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır. Cennet ehlinden bir kadın, arz ehline görünecek olsa, dünya ve içindekileri aydınlatır, arzla semâ arasını güzel koku ile doldururdu, onun başörtüsü dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır.” “– Sa’d İbnu Ebi Vakkâs radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Cennet’te olan şeyden bir tırnağın azalttığı miktar, semavat ve dünya arasında dört ciheti de tezyin etmiş olarak görünürdü. Eğer Cennet ehlinden bir adam dünya ehline zuhûr etse ve bilezikler...

Nefsini Hesaba Çeken Kurtulur!

  Nefsini Hesaba Çeken Kurtulur!   Hâris el-Muhâsibî Rahmetullahi Aleyh’in şu sözleri ne ibret vericidir: “Nefsini hesaba çeken muhasebe ehlinin belli nitelikleri vardır. Bunları tecrübe ve tatbik edince Allah’ü Teâlâ’nın ihsanıyla yüce makamlara ulaşmışlardır. Her şey güçlü bir azimle ve kötü arzuları tamamen terk etmekle elde edilir. Çünkü azmi sağlam olanların nefsin heva ve hevesine karşı durmaları basitleşir.   O hâlde kuvvetli bir azimle şu hususlara uy: 01-       Ne doğru ne de yalan yere yemin etme. 02-       Yalan söylemekten sakın. 03-       Zulüm bile yapmış olsa hiç kimseye lânet etme. 04-       Vefalı olma imkânı bulduğun sürece, vefasızlık edip ahdinden dönme. 05-       Kimseye beddua etme. Yaptığın iyilik için karşılık bekleme. 06-       Allah’ü Teâlâ’nın rızasını kazanmak için tahammüllü...

Verdikçe Çoğalan Buğdaylar… (Yaşanmış Gerçek Bir Hikâye)

Verdikçe Çoğalan Buğdaylar… (Yaşanmış Gerçek Bir Hikâye)   85 yaşında bir dedemiz, 14 yaşındayken yaşadıklarını şöyle anlatıyor… Ankara'nın Çubuk ilçesinin bir köyünde babası köyün en zengin kişisiymiş. Annesi tam bir Osmanlı kadını. Babası ölünce annesi ağalığı bırakmamış. Ağalıktan kasıt da köylüye göz kulak olmak, ihtiyacı olanın ihtiyacını görmekmiş. Öyle çok arazi ekerlermiş ki köyde ekini (Buğdayı) olmayan kimse kalmazmış. Çünkü olmayana da annesi verirmiş. İkinci Dünya Savaşı yıllarında kıtlık olmuş. Ambarlar boş kalmış. Annesi köyden ekin isteyenlere de vermeye devam etmiş ama ambarlarının tamamen boşaldığını geç fark etmiş. Öyle ki son isteyen kişiye ekin verirken fark edebilmiş ama yine de boş çevirmemiş. Aynı gün çiftliğe bir yabancı gelmiş ve:   "- Açım! Bana bir ekmek verir misiniz?" demiş. Annesi: "- Ayak üstü olmaz! Siz şöyle oturun, ben size yemek hazırlayıp bir sofra getireyim!" demiş. Sofrayı hazırlayıp gelince bir bakmış ...