Kayıtlar

Onların Dilinden

Onların Dilinden Hz. Peygamberin Sallallahü Aleyhi Vesellem güzel ahlâkını ve insanlarla olan ilişkilerini, onun en yakınlarından ve kendisini bir gölge gibi takip eden ashabından dinleyelim. Zira Resûlullah'ı Sallallahü Aleyhi Vesellem en iyi tanıyan ve bilen, hiç şüphesiz hanımları, hizmetçileri ve yakın arkadaşlarıdır. Hz. Âişe validemiz, Peygamberimiz'in ahlâkını şöyle anlatıyor: Hz. Peygamber'in Sallallahü Aleyhi Vesellem ahlâkı Kur'an idi.83 Bir kere olsun, nefsi adına uğradığı haksızlıktan dolayı intikam almaya kalkıştığını görmedim. Ancak yüce Allah'ın yasakladığı haramlardan biri işlendiğinde en fazla o kızardı. İki şey arasında muhayyer bırakıldığı takdirde, günah olmadıkça, daima kolay olan işi tercih ederdi.84 Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem yavaş yavaş konuşur, her sözün arasını ayırt ederdi, hatta dinleyen onu ezberleyebilirdi. Çok iyi anlaşılması gereken sözleri üçer defa tekrarlardı. Böylece dinleyenler arasında konuyu anlamayan...

Bu Tokat Hata Yapmayan Yerden Bize Geldi

Bu Tokat Hata Yapmayan Yerden Bize Geldi Ebü'l-Hasan el-Bûşencî Kuddise Sirruh, bir gün yolda yürürken, gencin biri gelip ensesine bir tokat vurdu ve gitti. Bu hali görenler gence, "Sen ne yaptın? O zat evliyanın büyüklerinden Ebü'l-Hasan el-Bûşencî'dir" dediler. Genç bunları duyunca çok üzüldü. Hemen geri dönüp, hazretin yanına geldi. Özür dileyip, affedilmesi için yalvarınca, "Sen rahat ol kardeşim. Biz, hakkımız varsa helâl ettik. Bize bu tokat sizin tarafınızdan gelmedi ki. O, aslında hiç hata yapmayan bir makamdan geldi. Demek, bir kabahatimiz var ki bu hal başımıza geldi"dedi ve istiğfar ederek yoluna devam etti. Bir keresinde adamın biri Hz. Hüseyin'i tokatlar, ama o sesini çıkarmaz. Bilakis "Bunu kim takdir etti?" der; etrafındakiler, "Allah Teâlâ!" derler. Bunun üzerine o şöyle der: "Benim Allah'ın kazasını önleyebileceğimi mi sanıyorsunuz?" Ebû Osman el-Hîrî Kuddise Sirruh, bir gün talebeleriyl...

Her İşte Yüce Allah'a Bakmalı

Her İşte Yüce Allah'a Bakmalı İbrahim aleyhisselâma Mecûsî'nin biri misafir olmak istedi. İbrahim (a.s), "Müslüman olursan seni misafir ederim" deyince, adam bırakıp gitti. Allah Teâlâ İbrahim aleyhisselâma, "Neden onu misafir etmek için dinini değiştirmesini şart koştun? Bana bakmadın mı? Yetmiş senedir beni tanımadığı halde ben ona bakıyorum. Onu misafir etsen hakkında hayırlı olurdu" buyurdu. Bunun üzerine İbrahim (a.s) adamı buldu, evine getirdi ve misafir etti. Mecûsî, "Bu nasıl oldu; önce reddettin, sonra kabul ettin?" diye sorunca, İbrahim (a.s) durumu anlattı. Mecûsî, "Allah Teâlâ, benim için bir dostunu böyle mi uyardı; o ne güzel Allah! O halde bana İslâmiyet'i öğret, ben müslüman olacağım" dedi ve müslüman oldu.

Papaz Müslüman Oldu

Papaz Müslüman Oldu Bâyezid-i Bistâmî Kuddise Sirruh siyah cübbe giymiş olarak bir sokaktan geçerken mahallenin müslüman çocukları onu papaz zannederek yolunu kestiler ve bir halka içerisine aldılar. Her biri el kaldırarak, "Papaz müslüman ol, papaz müslüman ol" dediler. Hazret bunlara itaat ederek tekliflerini kabul etti ve, "Peki, olayım yavrularım, müslüman olmak için ne lâzım?" diye sordu. Çocuklar, çocuk imanı ve safiyeti ile kelime-i şehâdeti okudular, hazret de aynen tekrar etti. Çocuklar, "Papaz müslüman oldu, papaz müslüman oldu" diye çağrışmaya başladılar ve anne babalarına müjdeye koştular. Hazret çocukların bu yaşta yüce Allah'ın adını yüceltme duygusuna sahip olmalarına ve içlerindeki mücahidlik gayretlerine hayran olup sevinerek, defalarca Allah'a hamdetti ve sonra o yavruların ihlâsı ve iyi niyeti karşısında kendisinin imanını yenilediğini söyleyerek Hakk'a şükreyledi.147 Veysel Karanî (rah) yolda giderken çocuklar ona t...

Tanımayınca Ne Diyeyim?

Tanımayınca Ne Diyeyim? Biri Bekir b. Abdullah el-Müzenî'ye Kuddise Sirruh kötü sözler söyledi. O da ona hiç cevap vermeyip sükût etti. O adam bu sefer, daha da ileri gidip daha kötü sözler söyledi. Bunun üzerine, Bekir b. Abdullah'a, "Niçin ona cevap vermiyorsun? Baksana sana neler söylüyor" denilince, "Ben onun hakkında, kötü bir şey bilmiyorum ki ona karşılık ve cevap vereyim. Hem, onun hakkında yalan yere, olmayan şeyleri söyleyip, atıp tutmam da bana helâl değildir" dedi.

Sabır ve Neticesi

Sabır ve Neticesi Mâlik b. Dînâr'ın yahudi bir komşusu vardı. Yahudi, evinin kanalizasyon çukurunu, düşmanlık olsun, diye Mâlik hazretlerinin odasının arkasına yaptı. Odadan içeri sızıntı oluyor, pis koku çok rahatsız ediyordu. Mâlik b. Dînâr, her gün sızıntıları temizler, pis kokuyu giderici güzel kokulu şeyler yakardı. Yahudi, Mâlik b. Dînâr'ın rahatsız olduğunu anlıyordu. Fakat şikâyete gelmemesine hayret ediyordu. Mâlik b. Dînâr'ın yerine kendisinin sabrı taştı. Mâlik b. Dînâr'ın evine geldi. Pis kokuyu duyunca dedi ki: "Ey Mâlik! Bu koku ne?" "Burada kokulu şeyler yakıyorum." "Hayır, bu koku kanalizasyon kokusudur. Bak duvardan sızıyor. Ne diye bana söylemiyorsun?" "Eğer söyleseydim, sen üzülebilirdin. Bizim dinimizde, komşuyu üzmemek ve ondan gelen eziyetlere katlanmak vardır. Komşuyla kavga ve gürültü etmek yoktur." Yahudi bu sözler karşısında sarsıldı. Dedi ki: "Ben bugüne kadar İslâm dinine düşman idim. ...

Hakaretlere Tek Kelime Dahi Cevap Vermedi

Hakaretlere Tek Kelime Dahi Cevap Vermedi Muhammed Hâşim-i Kişmî şöyle anlatmıştır: "Bir gün camilerden birinin yanında talebelere ayrılmış bir odada oturuyordum. Bir talebe diğer bir talebe ile evliyanın halleri üzerine konuşuyordu. Bir ara bu talebelerden biri, Muhammed Bâkibillâh Kuddise Sirruh hazretlerinden bahsedip, "Bugüne kadar çok yerler gezdim. Bu zamanda onun gibi nefsini terketmiş, cefalar çekmiş kimse yoktur" diyerek şöyle anlattı: "Hâce Kutbüddin hazretlerinin mübarek mezarlarının basındaydım. Aniden, 'Muhammed Bâkibillâh hazretleri geliyor' dediler. Mezara hizmet eden hizmetçi, mezara yakın bir yere, onlar için bir sandalye ve üzerine minder, örtü koydu. Orayı Muhammed Bâkibillâh Kuddise Sirruh hazretleri için hazırladı. Muhammed Bâkibillâh hazretleri daha teşrif etmeden önce, kendinden habersiz biri içeriye girdi. Gözü sandalyeyi ve üzerindeki örtüyü görünce, "Bu nedir ve kimin içindir?" dedi. Hizmetçi, Muhammed Bâkibillâh ...

Büyüklerdeki Büyük Ahlâk

Büyüklerdeki Büyük Ahlâk Adamın biri Ahnef b. Kays'a Radiyallahü Anh, "Ahnef senin şaşı olduğunu görüyorum, buna rağmen kavmin seni kendilerine nasıl başkan yaptı?" diye sorunca, Ahnef b. Kays adama şu hikmetli cevabı vermiştir: "Sen, senin üstüne vazife olmayan şeylerle uğraştığın gibi, ben de tam tersine sadece beni ilgilendiren işlerle uğraştığımdan dolayı böyle oldu." Ebü'd-Derdâ kendisine dil uzatan bir kimseye, "Yahu, beni kötülemekte o kadar ileriye gitme. Biraz da anlaşmaya meydan bırak. Çünkü biz hakkımızda kötü harekette bulunanlara Allah'a itaatten başka bir şeyle mukabele etmeyiz" demiştir.152 Hz. Muâviye fakirlere kumaş dağıttığı esnada fakir bir ihtiyar hissesine düşen kumaşı beğenmeyip, "Ben bunu Muâviye'nin başına vuracağım" diye yemin etmişti. Bunu duyan Muâviye, "İşte başım, yeminini yerine getir. Fakat ben de senin gibi ihtiyarım, yavaş vur" demiştir.153 Yine rivayete göre (sâlihlerden bi...

Meleklerin Cevabı

Meleklerin Cevabı İbnü'l-Müseyyeb Radiyallahü Anh naklediyor: Resûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem ashabının arasında otururken, bir adam Hz. Ebû Bekir'e hakaret ederek kötü sözler sarfetti. Ancak Hz. Ebû Bekir Radiyallahü Anh adama karşı sükût etti. Adam ikinci sefer aynı şekilde hakaret ederek eziyet verdi. O yine sükût etti. Adam üçüncü sefer de eziyet verince Hz. Ebû Bekir (adama hak ettiği cevabı vererek) intikamını aldı. Bunun üzerine Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem hemen kalktı. Hz. Ebû Bekir, "Ey Allah'ın Resulü, yoksa bana darıldınız mı?" diye sordu. "Hayır, ancak semadan bir melek inmiş, sana söylenenleri tekzip edip yalanlıyordu. Sen intikamını alınca melek gitti, şeytan oturdu. Bir yere şeytan oturdu mu ben orada duramam."

Şu Anda Meşgulüm

Şu Anda Meşgulüm Adamın biri Ebû Zer'e Radiyallahü Anh, "Muâviye'nin Şam'a sürdüğü adam sen misin? Eğer iyi bir adam olsaydın sürmezdi!" deyince Ebû Zer Radiyallahü Anh şöyle cevap vermiştir: "Kardeşim, önümde sırat gibi tehlikeli bir geçit var, ondan kurtulursam senin söylediklerin bana hiçbir zarar vermez, eğer oradan kurtulamazsam zaten senin dediğinden de kötüyümdür."142 Rebî b. Haysem'e sövdüler. Buyurdu ki: "Benimle cennet arasında bir geçit vardır. Onu aşabilmekle meşgulüm, aşarsam senin sözünden niye korkum olsun, aşamazsam söylediğin bile azdır!"143 Birî Ahnef'e söver, tekrar söver. Ahnef'ten bir karşılık göremeyince, "Yahu, bu zat beni hakir görüyor, cevaba tenezzül etmiyor"der ve uzaklaşır.144 İbn Hübeyre'ye adamın biri söver. İbn Hübeyre yüzünü çevirir. Bunun üzerine adam, "Herif, herif sana sövüyorum, başkasına değil" diye bağırınca, İbn Hübeyre, "Ben de senden yüz çeviriyorum...

Bütün Bunlara Karşı Tahammül Göster

Bütün Bunlara Karşı Tahammül Göster Hz. Ömer Radiyallahü Anh devrinde bir adam hanımı ile arada bir ağız kavgası edip çekişiyordu. Adam hanımına laf anlatamayınca bunalmış, halifeden yardım ve akıl istemek için evine gelmişti. Evin kapısını çalmak için yaklaştığında içeriden bir kadının yüksek sesle konuştuğunu duydu. Biraz dikkat edince, bunun Hz Ömer'in Radiyallahü Anh hanımı olduğunu anladı. Baktı ki Hz. Ömer de aynı durumda. Adam şaşırdı; koca halife, kendisine karşı sesini yükselten hanımını sükûnetle dinliyordu. Kapıyı hiç çalmadan hemen geri döndü. O sırada Hz. Ömer Radiyallahü Anh birinin kapıya doğru geldiğini farketmişti. Gelen kimsenin kapıyı çalmadan geri döndüğünü görünce, hemen arkasından çıkıp adamı geri çağırdı ve niçin geldiğini, neden geri döndüğünü sordu. Adam, "Yâ Ömer, bir derdim vardı, size akıl danışmaya gelmiştim; fakat gördüm ki siz de aynı dert içindesiniz. Onun için rahatsız etmek istemedim!" dedi. Hz. Ömer Radiyallahü Anh, "Derdin...

Kusuru Kendinde Görmek

Kusuru Kendinde Görmek Biri Vekî b. Cerrâh'a (rah) eziyet etse, hemen oracıkta oturur, çok üzülür ve, "Eğer Allah Teâlâ'ya karşı bir günah işlemeseydim, bunu başıma musallat etmezdi" diyerek istiğfara başlar, Cenâb-ı Hakk'a günahını bağışlaması için yalvarırdı.118 Fudayl b. İyâz (rah), "Allah Teâlâ'ya isyan ettiğimi, bir günah işlediğimi, hayvanımın ve hizmetçilerimin bana karşı davranışlarından anlarım" demiştir. Hasan-ı Basrî şöyle diyor: "Ey âdemoğlu, sende mevcut olan bir kusur ile insanları kınayıp dururken, kâmil müslüman olamazsın. Kâmil müslüman olmak için önce kendi kusurunu ıslah etmen, sonra da başkalarının kusurlarını ıslah ile meşgul olman lâzımdır. Ancak bunu yaptığın takdirde, Allah Teâlâ'nın has kullarından olabilirsin."119 Muhammed b. Ahmed b. Seleme, Zünnûn'dan nasihat ister. Hazret de şöyle der: "İnsanların kusurları, seni kendi kusurunu aramaktan alıkoymasın. Sen insanların üstünde gözleyici ve koru...

Kötülük Edene Dua ve İstiğfar Edilir

Kötülük Edene Dua ve İstiğfar Edilir Adamın biri Ebû Hüreyre'ye Radiyallahü Anh, "Sen Ebû Hüreyre (kendisine 'kedi babası' lakabı verilen kimse) misin?" diye sordu; o da, "Evet" dedi. Adam, "Desene kedi hırsızısın" diye dalga geçince, Ebû Hüreyre Radiyallahü Anh, "Allahım, beni ve bu kardeşimi bağışla" diye dua ettikten sonra, "Resûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem bize haksızlık yapanlar için bu şekilde istiğfar etmemizi emretti" dedi. İbrahim b. Edhem Kuddise Sirruh bir yere gidiyordu. Karşısına onu tanımayan bir asker çıktı. Asker, "Sen köle misin?" diye sordu; o da, "Evet" dedi. Asker, "Buranın halkı nerede yaşar; mamur belde nerede?" diye sorunca, İbrahim b. Edhem, mezarlığı gösterdi. Asker buna kızıp kamçı ile kafasına vurup yaraladı. Bunu talebeleri öğrenince vuran adama, "Sen ne yaptın?" Bu zat, İbrahim b. Edhem hazretleridir" dediler. Vuran kişi af dileyip elini öp...

Kötülerle Güzel Geçim

Kötülerle Güzel Geçim Yahya b. Ziyâd'ın (rah) çok huysuz bir kölesi vardı. Neden bunu satmıyor veya azat etmiyorsun, dediler. Yahya b Ziyad, "Ben ondan hilmi (yumuşak ve sabırlı olmayı) öğreniyorum" diye cevap verdi.125 Ahnef b. Kays'a (rah) bir kimse söverek arkasından gitti. Ahnef hiç cevap vermedi. Kabilesinin yanına gelince durup, "Daha söyleyeceğin varsa burada söyle. Zira kavmim yaptığını işitir ve görürlerse seni döverler" dedi.126 Adamın biri İbn Ömer'in Radiyallahü Anh azatlısı Salim'e, "Pis ihtiyar!" diye seslenince Salim şu tepkiyi verir: "Kardeşim, öyle sanıyorum ki tam isabet ettin!"127 Mâlik b. Dînâr'a bir kadın, "Ey mürâi (riyakâr)" deyince, "Benim ismimi Basralılar kaybetmişti, sen buldun" dedi. 128 İsâ aleyhisselâm, yahudilerin yanından geçerken, kendisine çok kötü şeyler söylediler. Onlara güzel davrandı. Yanındakiler, "Onlar sana kötülük yapıyor, sen onlara iyi sözler sö...

Allah Bizi Affetsin

Allah Bizi Affetsin Bir kimse Ebû Bekir-i Sıddîk'a Radiyallahü Anh kötü şeyler söyledi, o da adama, "Bu söylediklerin yanında benim senin bilmediğin daha nice kötü halim vardır; Allah bizi affetsin" dedi.132 Şa'bî'ye Radiyallahü Anh biri kötü sözler söyledi. Bunun üzerine Şa'bî, "Hakkımda söylediğin bu sözlerin doğru ise Allah Teâlâ beni affetsin. Doğru değil de yalan söylüyorsan Allah Teâlâ seni affetsin" dedi.133 Hüseyin b. Ali (r. anhüma) kendisine biri küfrettiğinde, "Kardeşim, eğer sözlerin doğru ise Allah sana, doğru söylemenin karşılığı versin; yok sözlerin yalan ise Allah benim yerime senden çok daha ağır bir intikam alır" dermiş. Mevlânâ Halid Kuddise Sirruh Şam'da bulunduğu bir sırada 400-500 kişi kadar bir topluluğa sohbet ederken içeriye bir kadın girip, "Evet Halid, evet, eskiden beni sevdiğini unutmuş gibi şimdi oturmuş vaaz ve nasihatte bulunuyorsun" der. Mevlânâ Halid hiç sinirlenmeden sabır ve sükûn...

Evimden Boş Gitme

Evimden Boş Gitme Hz. Tavus'un (rah) evine bir hırsız girmişti. Hırsızı yakaladı. Ona nasihat etti, biraz da para verdikten sonra serbest bıraktı. Bir gün Ahmed b. Hadraveyh hazretlerinin evine bir hırsız girdi. Her tarafı aradı, fakat götürecek bir şey bulamadı. Eli boş döneceği zaman hazret, "Ey genç! Şu kovayı al su doldur. Abdest al ve namaz kıl. Bu arada evime belki bir şey gelir, sana veririm. Böylece evimden boş dönmemiş olursun" diye seslendi. Genç onun dediği gibi hareket etti. Sabah olunca zengin biri Ahmed b. Hadraveyh'e 150 altın getirdi. Ahmed b. Hadraveyh hazretleri bu parayı gence vererek, "Al bu gece kıldığın namazların karşılığıdır" dedi. Bunun üzerine gence bir hal oldu ve, "Yolumu kaybetmiştim. İzzet ve cemâl sahibi olan Allah için bir gece hayırlı bir iş yaptım. Bana böyle ikramda bulundu" diyerek tövbe etti ve Ahmed b. Hadraveh'in talebelerinden oldu.

İnsan Olan İnsanca Muamele Eder

İnsan Olan İnsanca Muamele Eder Şeyh Sa'dî-i Şîrâzî (rah) anlatıyor: Kırda oturan bir adamın ayağını bir köpek ısırdı. Hem de öyle kızgınlıkla bir ısırış ki dişlerinden kan damladı. Zavallı adam ayağının acısından yatamazken, küçük kızı babasına sert sert çıkışarak dedi ki: "Babacığım! Senin dişin yok muydu? Sen de onun ayağını ısırsaydın ya!" Babası, ayağının acısından ağlarken güldü ve dedi ki: "Yavrucuğum! Doğru, benim de dişlerim var ve köpeğin ayağını ısırmaya da gücüm yeterdi. Ama dişlerimin köpeğe dokunmasına gönlüm razı olmadı. Hatta kafamı kılıçla kesmek isteseler yine de köpeğin ayağını ısırmam imkânsızdır. İnsana namertler kötülük yapabilir, fakat insan olan köpeklik yapamaz. İnsan insandır, köpek de köpek."

Başkası İçin Ağlayan Adam

Başkası İçin Ağlayan Adam Fudayl b. İyâz diyor ki: "Kabe'de yanımda oturan Horasanlı biri kadar zâhid insana hiç rastlamadım. Tavaf etmek üzere kalkmıştı ki parasını çaldılar. Bunun farkında olunca ağlamaya başladı. Kendisine, "Paran çalındı diye mi ağlıyorsun?" dedim. O, "Hayır, ona ağlamıyorum, yalnız kıyamet günü Allah Teâlâ'nın huzurunda kendisiyle karşılaştığımızda bana karşı verecek cevap bulamayıp perişan olacağını bildiğim için, ona acıdığımdan ağladım" dedi. 138 Medine valisi, İmam Mâlik'ten, bir içtihadından vazgeçmesini istedi. Kabul etmeyince, kırbaçla dövdürdü. İmam Mâlik her vuruşta, "Yâ Rabbi, onları affet, çünkü onlar bilmiyorlar" diyordu. Nihayet bayılıp düştü. Sonra ayılınca da, "Şahit olunuz, ben hakkımı beni dövenlere helâl ettim" dedi. Halife, valiyi cezalandırmak için kendisinden izin isteyince ona, "Hayır, ben onu affettim" dedi.139 İmam Ahmed b. HanbePe (rah) dövülme cezası verildiğinde ...

Suçlama Değil Sonuç Önemli

Suçlama Değil Sonuç Önemli Selmân-ı Fârisî Radiyallahü Anh kendisine hakaret edip kötü sözler söyleyen birine şöyle demiştir: "Eğer âhirette günahlarım ağır, sevaplarım hafif gelirse, senin söylediğinden çok daha kötüyüm. Yok, günahlarım hafif, sevaplarım ağır gelirse, senin sözlerinin bana bir zararı olmaz." Bir seferinde İmam Şafiî (rah) 2000-3000 kişilik muazzam bir cemaate vaaz ve nasihat ederken içeriye bir kâfir girdi. Eliyle İmam Şafiî'nin sakalına işaret ederek, "Senin sakalın benim köpeğimin kuyruğuna benziyor" diye hakarette bulundu. Cemaat hemen harekete geçip kâfirin haddini bildirmek istediler, hazret derhal buna mani olarak, "Ona müdahale etmeyin" dedi ve yüzünü kâfire çevirerek kemali sükûnetle ona şunları söyledi: "Eğer bu sakalım yarın âhirette cennet hurilerinin eline geçecekse senin köpeğinin kuyruğundan çok daha kıymetlidir. Yok, eğer cehennem zebanilerinin eline geçecekse o zaman senin köpeğinin kuyruğu sakalımdan...

Dervişin Sabrı

Dervişin Sabrı Bir gün Hz. Cebrail (a.s) Rabbü'l-âlemin'den soruyor: "Ey Rabbimiz, şu anda senin yanında yeryüzündeki en mükemmel kulun kimdir? Onu görüp tanımak istiyorum." Allah Teâlâ da Cebrail'e, "Falan şehre git, filan yerde bir köprü vardır, şafaktan evvelki bir saatte orada bulun. O köprüden ilk geçen kimse, bu zamandaki en makbul kulumdur." Cebrail (a.s) emredilen memlekete gidip şafaktan önce köprünün başında bekler. Bakar ki fakir, kendi halinde bir adam, omuzunda bir ip olduğu halde çıkıp gelir. Doğruca köprüden geçip su başına giderek abdest alır. Seccadesini yayıp teheccüd namazını kılar. Şafak atınca da sabah namazını kılar. Sonra da oturup güneş doğuncaya kadar virdini (zikrini) çeker. Güneş doğunca kalkıp odun toplar. Topladığı odunları sırtlayıp şehre doğru gitmeye başlar. Tam köprünün üstüne gelince karşıdan bir atlı belirir. Ayağında çizme, elinde kamçısı olduğu halde o da köprüye gelir. O sırada atı birden ürkerek üzerindek...