Helal ve Haram Hassasiyeti

Helal ve Haram Hassasiyeti

Cenâb-ı Hak buyuruyor:

“Ey insanlar! Yeryüzünde bulunanların helâl ve temiz olanlarından yiyin…” (Bakara, 168)

Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdular:

"Şüphesiz helâl bellidir. Haram da bellidir. Fakat bu ikisi arasında (helâl veya haram olduğu açıkça belli olmayan) birtakım şüpheli şeyler vardır ki, pek çok kimse onları bilemez. Şüpheli şeylerden kaçınan bir kimse, dînini ve haysiyetini korumuş olur. Şüpheli şeylerden sakınmayan bir kimse ise, zamanla harama düşer. Tıpkı sürüsünü başkasına âit bir arazinin etrafında otlatan çoban gibi ki, sürünün bu araziye girme tehlikesi vardır. Dikkat edin! Her padişahın girilmesi yasak bir arazisi vardır. Unutmayın ki, Allâh’ın yasak arazisi de haram kıldığı şeylerdir.” (Buhârî, Îmân, 39)

Hiç şüphesiz, haram ve şüpheli şeylerle beslenen bir kimsede ibadet aşkı ve kulluk heyecanı olmaz. Haram ve şüpheli gıdâlardan kalbe ancak kasvet, sıklet ve gaflet sirâyet eder. Temâyüller, nefsânî arzulara göre şekillenmeye başlar. Böylece gönül hantallaşıp duygusuzlaşır, yalnız kendi menfaatini düşünür. Merhamet ve şefkat fukarâsı hâline gelir. Böylesi kalp ve bedenler, baştanbaşa bir kötülük barınağı ve ahlâksızlık yuvasına döner. Neticede İslâm ahlâkı ve yüce fazîletler âdeta unutulur.

Bu hikmete binâen İbrâhim Desûkî Kuddise Sirrûh şöyle buyurmuştur:

“Ey kardeşlerim! Haram yediğiniz sürece, hikmet ve mârifet hakkında bir şey elde edeceğinizi zannetmeyin.”

Hâlbuki ağızdan geçen her lokma, helâl olduğu takdirde kişiye feyiz ve mânevî bir zindelik verir. Gönül âlemini inkişâf ettirir. Beden için de sıhhat ve âfiyet vesîlesi olur.

Haram lokmanın, kalbimize yapmış olduğu menfî tesirler hakkında Hak dostlarının pek çok ve mühim ikazları vardır. Meselâ Hazret-i Mevlânâ bu hususta:

“Bu seher benden ilham kesildi. Anladım ki vücuduma şüpheli birkaç lokma girdi. Bilgi de hikmet de helâl lokmadan doğar. Aşk da merhamet de helâl lokmadan doğar. Eğer bir lokmadan gaflet meydana gelirse bil ki o lokma şüpheli veya haramdır.” buyurmuş, Abdülkâdir Geylânî Hazretleri de bizleri şöyle ikaz etmiştir:

“Haram yemek kalbi öldürür, helâl yemek ise ihyâ eder. Lokma var seni dünya ile, lokma var seni âhiret ile meşgûl eder. Lokma var, seni Hâlık Teâlâ’ya rağbet ettirir.”

Mahmud Sâmî Ramazanoğlu Kuddise Sirrûh da şöyle buyurur:

“Eğer ağza konulan lokma helâl değilse, o kimsenin ihlâslı ve huzurlu olması, mâsivâyı terk edip Hakk’a yönelmesi çok zordur.” (Osman Nûri Topbaş, Genç Dergisi, Nisan-2014)

Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)

el-Müzill: Zillete düşüren, hor ve hakir kılan, rezil ve perişan eden demektir.

Kısa Günün Kârı

Helâl ve harama karşı dikkatli olmak, insan hayatının maddî ve mânevî istikâmetine tesir eden en mühim sebeplerden biridir.  Ve helâl lokmanın tedâriki için de kazancın helâl olması zarûridir.

Lügatçe

sirâyet: Bulaşma, yayılma.
mâsivâ: Dünyaya özgü her şey.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Uzun Ömür İçin Dua

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)