الابن الأصغر Küçük Oğul


الابن الأصغر Küçük Oğul

يحكى أنه في قديم الزمان كان رجل عجوز، له ثلاثة أبناء، وكانوا جميعًا يعيشون في حب وسعادة
Anlatılır ki eski zamanlarda bir adam varmış, (bu adamın) 3 oğlu vardı ve hepsi mutluluk, saygı içinde yaşıyorlardı.
وفى أحد الأيام مرض الأب، وازداد الألم عليه حتى اقترب من الموت، وكان الأبناء الثلاثة يتنافسون في خدمة أبيهم و تمريضه.
Günlerden bir gün baba hastalandı, acıları o kadar arttı ki ölüme yaklaştı, 3 oğlu ona bakmak ve babalarına hizmet etmek için yarışıyorlardı.

فطلب الابن الأصغر من إخوته أن يسمحوا له بأخذ أبيه إلى بيته ؛ ليتفرغ لخدمته وتمريضه،
Küçük oğul diğer kardeşlerinden babasını eve götürmesi ve hizmetine bakımında kendini adamak için anlayış göstermelerini istedi;
رفض الأبناء في البداية
Oğullar başta (bunu) reddetti.
ولكنهم وافقوا عندما أخبرهم أخوهم أنه سوف يتنازل لهم عن نصيبه من ميراث أبيه،
Ancak kardeşleri babalarının mirasından feragat edeceğini açıklamasından sonra bunu kabul ettiler.
وأخذ الابن الأصغر أباه إلى منزله،
Ve küçük oğul babasını eve götürdü.
وتعاون الزوجان على رعاية الأب المريض وخدمته حتى مات.
Ve karı koca hasta babaları ölene kadar hizmeti için işbirliği yaptılar.
وفى إحدى الليالي رأى الابن أباه في المنام، فأخبره أنه قد خبأ كنزًا في مكان بعيد،
Gecelerden bir gece bu oğul babasını rüyasında gördü, (babası) ona uzak bir mekâna gömmüş olduğu hazineyi haber verdi.
وفى الصباح ذهب الابن إلى المكان الذي حدده أبوه،
Ve sabah olunca oğul babasının belirttiği yere gitti.
فوجد صندوقًا صغيرًا مملوءًا بالجواهر والأموال، أخذ الابن الصندوق، وذهب إلى إخوته، فقص عليهم ما حدث، فقالوا له:
Ardından mücevherlerle mallarla dolu bir küçük sandık buldu. Oğul sandığı aldı, kardeşlerine gitti. Olanları onlara sordu, onlar (diğer kardeşler) ona (küçük kardeşe) dediler ki:
لقد تنازلت لنا عن نصيبك في ميراث أبيك، وليس لك حق في هذه الأموال!
Sen babanın miras hakkından vazgeçmiştin, bu mallarda senin hakkın yok!
وفى الليلة التالية رأى حلمًا مماثلاً،
Diğer gece benzer bir rüya (daha) gördü.
وعندما عثر على الأموال ذهب بها إلى إخوته، فأخذوها منه، وقالوا له كما قالوا من قبل.
Malları bulduğunda kardeşlerine gitti, kardeşleri bunu ondan aldılar ve daha önce söylediklerini söylediler.
وعاد الابن إلى بيته حزينًا، فلما نام رأى أباه في منامه؛
Ve (küçük) oğul üzgün olarak evine döndü, uyuduğunda babasını rüyasında gördü.
فأخبره أنه وضع دينارًا في جرة الماء في حقلهم البعيد،
Ona uzak bir tarlalarında su testisine bir dinar bıraktığını haber verdi.
فذهب الابن إلى إخوته، فلما أخبرهم بما رأى، أخذوا يسخرون منه، وقالوا له
Bunun üzerine oğul diğer kardeşlerine gitti. Gördüğünü onlara anlatınca, onlar onunla dalga geçti (alay etti).
دينار واحد!... خذه أنت إن شئت
Bir dinar mı? Eğer istiyorsan onu sen al.
ذهب الابن إلى الحقل، فأخذ الدينار وبينما هو في الطريق قابل صيادًا عجوزًا يعرض سمكتين للبيع فاقترب منه وسأله:
Oğul tarlaya gitti ve dinarı aldı. Yolda giderken 2 balık satmak isteyen yaşlı bir avcı ile karşılaştı ve ona yaklaşarak sordu:
بكم تبيع هاتين السمكتين؟
Bu iki balığı kaça satıyorsun?
فقال الصياد: لا أريد سوى دينار واحد
Avcı dedi ki: 1 dinarın dışında bir şey istemiyorum.
فأعطاه الدينار وأخذ السمكتين، وحينما وصل إلى البيت أعطى السمكتين لزوجته، وطلب منها أن تعدهما للطعام.
Ona 1 dinarı verdi ve 2 balığı aldı. Eve varınca iki balığı karısına verdi. Ondan onları (balıkları) yemek için hazırlamasını istedi.
وما إن شقت الزوجة بطن السمكة الأولى حتى وجدت شيئًا يلمع، فلما أخرجته، وجدت جوهرة كبيرة،
Karısı ilk balığın karnının yarınca parlayan bir şey gördü. Onu çıkarttığında büyük bir mücevher buldu.
ومدت الزوجة يدها بالسكين لتفتح بطن السمكة الأخرى،
Ve eşi diğer balığın karnını yarmak için elini bıçağa uzattı.
فكانت المفاجأة، لقد وجدت جوهرة ثانية في بطن السمكة الأخرى.
Bunun üzerine bir sürpriz daha oldu ve diğer balığın karnında ikinci bir mücevher daha buldu.
وتناقل الناس أخبار تلك الجوهرة الثمينة، فلما علم الملك أمر بإحضارها له، وكافأ الرجل عليها بأموال كثيرة.
Bu değerli elmasların haberi insanlar arasında nakledildi (yayıldı). Kral bunu duyunca onların getirilmesini emretti ve adama bunlar için çok mal mülk verdi (mükâfatlandırdı)…
@ArapcaOkulu

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)

Güzel Ahlakla ilgili 40 Hadis