Ya Anası Babası

Ya Anası Babası

Ma’ruf, Kûfe’de ciddi bir eğitimden geçer. İmam-ı Ali Rıza’nın çocuklarıyla birlikte büyüdüğü için aileden sayılır. İmam-ı Ali Rıza “O neseb bakımından değilse de huy ve muhabbet bakımından Ehl-i beyttendir. Nasıl ki ceddimiz Selmân-ı Farisi’yi ilhak edip Ehl-i beytten saydı Ma’rûf da bizdendir.”

Allahü teâlâ bazı kullarını seçer ve sever. Onların üstüne nisan yağmuru gibi nimet yağdırır ki Ma’rûf bunlardan biridir. Nitekim bir zaman sonra Dâvûd-i Tâî gibi bir velinin dizi dibine oturur. Gökler duvak duvak açılır, hallere ve sırlara kavuşur.

Ma’rûf-ı Kerhi yıllar sonra memleketine döner. Köyleri yine bakımsız, yolları yine tozludur. Evleri daha bir viranlamıştır. Annesi, babası onu hasretle kucaklar. Kardeşleri etrafına toplanırlar. Onu fazla üzmez topyekun Müslüman olurlar. Ma’ruf-i Kerhi rahibi de ziyaret eder. Yaşlı adam pişmandır, mahçuptur. Ma’ruf “özre ne gerek” buyurur “sen bana yaptığın iyiliğin büyüklüğünü bir bilsen?” Netice’de hepsi iman ederler. Kırk yıllık rahip sarar sarığını, mihraba geçer.

Ma’rûf-i Kerhi bir zaman sonra Bağdat velileri arasında zikredilir ki Zekeriyya bin Yahya ve Sırrîyi Sekâtî gibi zirveleri o yetiştirir. Ahmed bin Hanbel gibi bir müctehid bile bazı meseleleri ona getirir. Onun yanında diz çöker ve edebinden sesi zor işitilir. Bağdatlılar onu çok severler. Zira o Allah’ın izniyle öldükten sonra bile feyz ve nasihat veren dört veliden biridir. (Diğerleri Ahmed bin Hanbel, Bişr-i Hafi ve Mansur bin Ammâr’dır) Mesela Sırrîyi Sekâtî Hazretleri onun kabrine sıkça gider. Elbette Allahü teâlâ’dan ister ama onun hatırını vesile eder. (Alıntı)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Uzun Ömür İçin Dua

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)