O Diyardan Gider Olur

O Diyardan Gider Olur

Ma’ruf biran kendini çok yalnız hisseder, alır başını uzaklara gider. O devirde yokluk kıtlık vardır. Hayat herkes için zor ama evini terkeden bir çocuk için daha zordur. Niye öyle yapar bilinmez, Kûfe’ye yönelir. Hava sıcak, yollar dikenli ve taşlıdır. Elbiseleri ipliklenir, çarıkları parçalanır. O yıllarda yolcular mescidlerde mola verirler. Hem namaz kılar, hem de bir miktar dinlenirler. Müslümanlar yolcu duasının makbûl olduğuna inanır misafirlere ekmek, şerbet ya da meyve ikram ederler. Sofralarına oturanlara meşreplerini ve mezheplerini sormazlar. Kim olsa koluna girer, “Lütfen buyrun” derler. Bu karşılıksız hizmet Ma’ruf’u çok etkiler. Artık sadece mescidlere sokulur. Kah hasır üstünde uyur, kah sofralarına oturur.

Küçük çocuk yorucu bir yolculuktan sonra Kûfe’ye varır. Yine gözüne kestirdiği bir mescide yaklaşır. Şadırvanda elini yüzünü yıkar. Artık bitmiştir, eğer içeride bir kuytu bulabilir ve azıcık kestirebilirse kendini iyi hissedecektir. Sessizce girip bir köşeye çekilir. O sıra sevimli bir zat talebeleri ile ders yapmaktadır. Nur yüzlü âlim sanki kendisini anlatır. “Kim Allah’tan yüz çevirirse, Allah da ondan yüz çevirir. Ama kim Allah’ı (Celle Celalüh) arzular ve ona koşarsa Rabbimiz onu rahmetiyle karşılar” der. Bu sözler Ma’ruf’a çok tesir eder. Nasıl etmesin o zat velilerin önderlerinden İbn-i Semmak hazretleridir. Ma’ruf çekildiği kuytuda için için ağlamaya başlar. “Ya Rabbi” der, “Sen, beni benden iyi biliyorsun. Sana kavuşturacak yol ne ise onu nasip eyle.” (Alıntı)


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Uzun Ömür İçin Dua

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)