Allah’ü Teâlâ On Dört Şeyi Gizledi
Allah’ü Teâlâ On Dört Şeyi Gizledi
“Rabbimiz, insanı sürekli bir arayışa ulaştırmak için çok kıymet ve değer verdiği şeyleri çokluk içinde gizlemiştir.
01- Allah’ü
Tealâ rızasını, bütün taat ve ibadetler içinde gizledi.
Allah’ü Teâlâ "âmâl-i sâliha" (güzel ameller) içinde makbul olan ameli sakladı ki kullar bütün sâlih amelleri çokça yapsınlar... O hâlde, Allah’ü Teâlâ’nın rızasına kavuşmak için, hiçbir iyiliği küçük görmemelidir. Mübarek vakitlerde, günahlardan titizlikle uzak durmalı, taatları, ibadetleri ve her çeşit hayratı artırmalıdır. Zira Allah’ü Teâlâ, tarafından sevilen kimse, faziletli vakitlerde faziletli amellerle meşgul olur. İbadet yapmaktan amaç Rabbimiz emrettiği içindir. Yani çok sevap kazanmak için veya cennete gidip güzel makamlarda olmak için ya da istediğimizin verilmesi için ibadet yapılmaz. Öyle yapılırsa ihlâs gider. İhlâssız bir ibadetinde ne bu dünyada ne de ahirette bir faydası olmaz.
02- Allah’ü
Teâlâ gazabını, günahlar içinde, gizledi.
Allah’ü Teâlâ kötülükler içinde gazabını
sakladı ki kullar bütün günahlardan kaçınsınlar... Onun için, hiçbir günahı
küçük görmemeli ve işlememelidir. Zaten küçük günahlar çoğaldığı zaman hepsi
büyük günah oluyor.
Kötü kul; faziletli vakitlerde kötü
işlerle meşgul olur. Kötü işlerle meşgul olanın bu hareketi azabının daha
şiddetli olmasına ve Allah’ü Teâlâ’nın, ona daha çok buğz etmesine sebep olur.
Çünkü o, böyle yapmakla vaktin bereketinden mahrum kalmış ve onun hürmet ve
şerefini çiğnemiş olur.
O bakımdan, hiçbir günahı küçük görme; belki Hakkın gazabı onda gizlidir... Onu yaparsan gazabına uğrarsın!
03- Allah’ü
Teâlâ evliyasını halk arasında gizledi.
Allah’ü Teâlâ herkes birbirine hürmet
etsin, sevgi ve muhabbet beslesin; kavgalar, savaşlar olmasın diye veli
kullarını insanlar içerisinde gizlemiştir.
Allah’ü Teâlâ’nın veli kullarını,
kırabilirim korkusuyla, herkese iyi muamele etmelidir. Yanlışlıkla Allah’ü
Teâlâ’nın dostunu dolaysıyla Allah’ü Teâlâ’yı kırabiliriz.
İlim adamlarına ve zahid kimselere
gösterilen alaka, fakirlere ve gariplere de gösterilmelidir. Bu ihtimalden
dolayı: "Her geceyi kadir bil, her gördüğünü Hızır bil" denilmiştir.
Müminlerden hiç kimseyi hor görmeyin; belki o, Allah Teâlâ’nın veli kuludur… Cafer-i Sadık Rahmetullahi Aleyh
04- İsm-i Âzam’ı (En büyük isim), Esma-i Hüsna içinde gizledi
Bazı âlimlere göre İsm‐i Âzam’ı, Allah,
isimleri içinde gizlemiştir. Bunun da hikmeti, kullarının bütün
Esmâü’l‐Hüsnâ’ya rağbetini sağlamak, kendisine bütün isimleriyle dua edilmesini
te’min etmektir. İsm‐i Âzam belli olsaydı, insanlar yalnızca o isimle dua
ederler, diğer isimleri terk ederlerdi. Çünkü İsm‐i Âzam’ın Allah katında çok
büyük bir değeri vardır. Bu isimle yapılan duaların mutlaka kabul edildiği
rivayet olunmuştur.
Esmâ‐i Hüsnâ içinde bir İsm‐i A’zam
olduğu gibi, her isim için de âzamî bir mertebe vardır. Bazan bir ismin âzamî
mertebesi, İsm‐i Azam ile karıştırılır; o isim azami mertebedeki tecellisi
sebebiyle İsm‐i Âzam sanılır. İsm‐i Âzam’ın her âlime göre değişik olmasının
bir sebebi de budur.
İsm-i A'zam'la yapılan duaların mutlaka
kabûl edildiği rivayet olunmuştur.
İsm-i A'zam'ın Esmâ-i Husnâ'dan hangi
isim olduğu hakkında, İslâm âlimleri ayrı ayrı kanâatler ileri sürmüşlerdir.
Büyük ekseriyetin kanâatı, İsm-i A'zam'ın, lâfza-i Celâl yani Allah ismi
olduğudur. Hz. Ali Efendimize göre İsm-i A'zam tek isim değildir. “Ferd, Hayy,
Kayyûm, Hakem, Adl, Kuddûs”tan ibaret altı isimdir. Buyurmuştur.
05- İcabeti, dua içinde gizlemiştir...
Ebû Hüreyre Radiyallahü Anh’tan
rivayet edilen bir hadisi şerifte, Peygamberimiz Aleyhissalâtu Vesselâm’ın
şöyle buyurduğu nakledilmektedir:
“Acele etmediği müddetçe her birinizin
duasına icâbet olunur. Ancak şöyle diyerek acele eden var: 'Ben Rabbime dua
ettim duamı kabul etmedi.' ”
Müslim'in diğer bir rivayeti şöyledir:
“Kul, günah talep etmedikçe veya sıla-i
rahmin kopmasını istemedikçe, duası icâbet görmeye (kabul edilmeye) devam
eder.”
Yine Tirmizî'nin rivayetinde ise
şöyledir:
“Allah'a dua eden herkese Allah icabet
eder. Bu icabet, ya dünyada peşin olur, ya da ahirete saklanır yahut da dua
ettiği miktarca günahından hafifletilmek suretiyle olur, yeter ki günah talep
etmemiş veya sıla-ı rahmin kopmasını istememiş olsun, ya da acele etmemiş
olsun.” (Tirmizî, Daavât 145)
"Bana dua edin size icabet
edeyim." (Mü'min Sûresi, 60) ayetini izah eder misiniz?
"O'nun emri bir şeyi dilediği zaman
ona ancak 'Ol' demesinden ibarettir. O da oluverir." (Yâsin Sûresi, 82)
Rabbimiz kullarım devamlı dua etsinler,
dualarında israrcı olsunlar diye dualara icabetini gizlemiştir.
06- Cuma günü
içindeki icabet saatini, gizledi
Allah’ü Teâlâ Cuma günündeki duaların
kabul saatini; kullarım Cuma gününün tamamını ibadetle geçirsinler, dua
etsinler diye bütün Cuma günü içinde gizlemiştir.
Hz. Ebu Hureyre Radiyallahü Anh: "Rasûlullah Aleyhissalâtu Vesselâm cuma gününden bahis açıp dedi ki: "Onda bir saat vardır; Müslüman bir kul namaz kılar olduğu halde, o saate erse, Allah'tan her ne istemişse onu Allah’ü Teâlâ kendisine mutlaka verir." Bunu söylerken (Rasulullah) eliyle o vaktin azlığını işaretliyordu." (Buhari, Müslim, Nesai) “Saat-i icabe bana unutturuldu” Ebu Hureyre Radiyallahü Anh demiştir ki: "Saat-i icabenin hangi saatte olduğunu Nebiyy-i Ekrem Efendimiz Aleyhisselâm’dan sorduk. Bize: “Bu saati ben biliyordum. Lakin sonradan Leyle-i Kadir bana unutturulduğu gibi bu da bana unutturuldu.” buyurdu." (Tecrit Tercümesi)
07- Her gecede
duanın kabul olacağı bir saat vardır. Allah’ü Teâlâ o saati gizledi.
“Geceleyin öyle bir zaman vardır ki,
Müslüman bir kimse o zamana rastlayıp Allah’tan dünya ve ahirete dair hayırlı
bir şey dilerse, Allah ona dilediğini verir. Bu her gece böyledir.” (Müslim,
Müsâfirîn 166, 167)
Allah Teâlâ kullarının, gündüz olduğu
gibi geceleyin de kendisini anmalarını, el açıp dünya ve ahiretleri için dua ve
niyazda bulunmalarını istemektedir.
“Saatlerin efdali gecenin son kısmıdır.” İbn Hanbel, Müsned, 4/385.
08- Orta
namazını (Salât-ı Vusta), Beş vakit namaz içinde gizledi.
Allah’ü Teâlâ orta namazı gizledi ki
kullar bütün namazları dikkatle kılsınlar diye. Kur'ân-ı Kerîm'de özellikle
"Salât-i vüsta" üzerinde durulmuştur. Bakara sûresi 238. âyette şöyle
buyuruluyor:
"Namazlara, özellikle orta namaza
devam edin, onu gerektiği gibi koruyun ve Allah'a saygı ve korku dolu bir gönül
ile el bağlayıp durun!"
Peygamber Efendimiz aleyhisselâm buyurdu
ki:
"Namazlara, özellikle salat-i
vüstaya (orta namaza) devam ediniz!"
Birçok hadisi şerifte bu namazın fazileti üzerinde durulmuş ve ümmetin dikkati, özellikle orta namazı muhafazaya çekilmiştir. Orta namazı kaçırmamak için, beş vakit namazı vaktinde camide cemaatle kılmaya çalışmalıdır.
09- Hızır
Aleyhisselâm’ı bütün insanlar arasında gizledi.
Allah-u Teâlâ Hızır Aleyhisselâm’ı gizledi ki insanlar herkese iyi davransın. Büyüklerimiz; kalbimizi temiz tutar, ihlaslı ve samimi olursak, her insana Hızır olabilir gözüyle bakarsak Hızır Aleyhisselâm bize de görünebilir demişlerdir. Hz. Hızır hükmünde olan kişiler çoğunlukla kendilerinden habersizdirler. Her devrin müçtehidi, müceddidi, gavsı azamı veya gavsı azamın vazifesini gören hakkın şahsi manevisi, kesin Hz. Hızır makamındadır. Kırk gün aksatmadan sabah namazını cemaatle camide eda edenlerin Hz. Hızır Aleyhisselâm’la mutlaka karşılaşıp görüşeceğini sırrına vakıf olanlar bilirler! Hz. Hızır Aleyhisselâm aynı kişi suretini genellikle ikinci kez kullanmaz. Karşılaşırsınız, daha sonradan anlarsınız Hızır olduğunu ama artık çok geçtir.
10- Allah’ü
Teâlâ geceler arasında Kadir Gecesini gizledi
Allah-u Teâlâ kıyamet vaktini gizledi
ki, kullar her geceyi değerlendirip boşa geçirmesinler. Onun için her geleni,
Hızır; her geceyi Kadir bil” demişlerdir.
Din adamlarının bazısı, leyle-i kadrin
senenin günleri içinde gizlenmiş olduğunu söylemişlerdir. İhmalkârlık
yapmasınlar ve diğer geceleri de ihya etsinler diye bu gecenin gizlendiğini
ifade etmişlerdir.
Cenab-ı Hak bu geceyi hakkıyla ihya eden
kullar arasına bizleri de ilhak eylesin ve bizi zatına kul ve Habibine ümmet
olma şerefinde daim eylesin.
Süfyan-i Sevri: “Kadir gecesi dua ve
istiğfar etmek namazdan sevimlidir. Kur’an okuyup sonra dua etmek daha
güzeldir” demiştir (Tecrid-i Sarih Tercemesi, VI, 313).
Bu gecenin öyle bir anı vardır ki o anda
yapılan ibadet ve dualar mutlaka makbul olur. Bu önemli anı yakalamak için
gecenin bütününü tövbe ve istiğfar ile geçirmek gerekir. Bu da kişinin imanını
tazeler. Gecenin bütününü ibadetle geçiremeyenler en azından teravihten sonra
bir miktar oturup dua etmelidirler.
Bu, bin aydan hayırlı olduğu bildirilen gecede insanlık âlemini huzura kavuşturmak için gerekli olan esaslar indirilmiştir. Namaz, zikir, tesbih, Kur’an okumak gibi bedeni ibadetlerimiz yanında düşünce ile de tefekkür etmeliyiz.
11- Tevbenin
kabûlünü gizledi
Gece gündüz, hususiyle seher
vakitlerinde tevbe etsinler. Diye. Yapılan her
günah için tevbe etmek farzdır! Eğer günahı Rabbine karşı işledi ise üç şart
yeter.
Şayet kullar arasında olmayıp insanlara karşı günah işlediyse tevbenin kabul olması için dördüncü şart gereklidir. İnsanlarla helâlleşmek için birisinin malını zorla veya çalıntı yoluyla almışsa, aldığı malı sahibine geri vermesi veya aldığı mala karşılık sahibinden gönül rızasıyla kendini affettirmesi gerekir.
1) Yapacağı veya içinde bulunduğu günahı
hemen terk etmek,
2) İşlediği günahtan dolayı pişmanlık
duymak,
3) Bir daha günah işlememeye kesin karar
vermek.
4) Hakkını aldığı kişi veya kişilerle
helâlleşmesi, kendisini affettirmesi,
Şayet bu şartlardan biri yerine getirilmezse kulun tevbesi kabul olmaz.
12- Allah bir
evin rızkını bereketini karı koca muhabbetinde gizledi.
Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi
Vesellem; "Allah bir evin rızkını bereketini karı koca muhabbetine
gizlemiştir" buyuruyor.
İnsanının huzuru ailedeki huzura
bağlıdır. Toplumun ve memleketin huzuru da insanların huzuruna bağlıdır. Karı
koca arasında huzur olmadan insanlığın huzurundan bahsedilemez.
“Kullarıma söyle, sözün en güzelini
söylesinler. Sonra şeytan aralarını bozar. Çünkü şeytan, insanın apaçık
düşmanıdır. (İsra: 53)
Allah Resulü: “Güzel söz sadakadır.” ve
“Sözlerde büyü etkisi vardır.” buyuruyor. Kötü sözler insanları birbirinden
soğutur, tatlı sözler ise sımsıkı bağlar.
İyi bir iletişim; öncelikle güzel
hitapla başlar. Hitap; sözün başladığı yerdir. Sözün gidişatını belirler.
Vaktiyle siz birbirinizle haşir-neşir
olduğunuz ve onlar sizden sağlam bir teminat almış olduğu halde onu nasıl geri
alırsınız! (Nisa: 21)
“O cennetlerde gözlerini zevcelerine
hasretmiş asla başka bir kimseyi nazarından geçirmez kadınlar vardır ki, onlara
kocalarından evvel insan ve cinden hiçbir kimse dokunmamıştır.” (Rahmân: 56)
Cennet ehli eşler başkalarını hatırından
geçirmez, başkalarına bakmazlar, başkaları ile muhabbet etmezler. Eğer araya
başkaları girerse; o aile de huzur diye bir şey olmaz.
Kur’an-ı Kerim, kadınların ve erkeklerin saygınlığını korumak gayesiyle onların hayâlı davranmalarını ve haramdan kaçınmalarını emreder. Tâ ki rezil heveslerin ayağı altında, şefkat madenleri olan bu kadınlar aşağılanmasın, önemsiz bir meta hükmüne geçmesinler. Günümüzde maalesef kadınlar yuvalarından çıkarıldı, perdelerini yırtıldı, alınır satılır bir nesne haline getirildi.
13- Ölümü, insanın hayatı içinde, gizledi.
Her an ölüme hazırlıklı olsunlar, diye;
ölümü de, insanın hayatı içinde, gizledi.
Cenab-ı Hak insanı hem tam bir
gafletten, hem tam bir ümitsizlikten kurtarmak için eceli gizlemiştir. Yoksa
insanlar ecel vakitlerini bilselerdi, ömrün yarısını “Daha çok var!” deyip
gaflet içinde geçireceklerdi. İkinci yarısında ise adım adım darağacına
yaklaşır gibi bir dehşet içinde, kalan ömrü sıkıntı ve kederle geçecekti. Ecel
gizli olduğu için insanlar bir yandan yaşama ümidi taşıyarak dünyanın işlerini
şevkle yapıyorlar. Bir yandan da ölüm her an karşılarına çıkabilir ihtimaliye
ahret hazırlığını ihmal etmiyorlar. Böylelikle dünya ve âhiret vazifelerini
aksatmadan dengeyi korumuş oluyorlar. (Bkz. Sözler, 24. Söz)
Allah-ü Teâlâ kullara ecellerini gizledi. Ta ki, sonuna kadar korkulu ve çekingen olalar. Ölümden korkup iyi ameller işleyeler. Tevbeye ve yararlı amellere devam edeler. Kendilerine ölüm geldiği zaman, hayır üzere bulunalar.
14- Kıyamet
gününü, zamanda, büyük ve küçük kıyamet alametlerinde gizledi.
Kıyametin ne zaman kopacağını gizledi,
ona hazırlıklı olsunlar. Diye. Allah-u Teâlâ Kur'an-ı Kerim'inde
buyuruyor: “Sana kıyamet ne zaman kopacak? Diye soruyorlar. De ki:
“Onun ilmi ancak Rab’bimin katındadır. Onu tam vaktinde ancak O tecelli ettirecektir…” (El-
A’raf –187)
Allah-u Teâlâ kıyamet vaktini gizledi
ki, insanlar kıyametin kendilerine ansızın gelmesine karşılık devamlı bir
hazırlık içinde olsunlar, kötülüklerden sakınsınlar. Her insanın, her varlığın
bir sonu olduğu gibi bu dünyanın ve kâinatın da bir sonu vardır. İnsanın ölümü
onun kıyametidir ve "Küçük Kıyamet" olarak tabir
olunur. Dünyanın yıkılışı ‘Büyük Kıyamet’tir.
Allah-u Teâlâ: "Sana yakîn
(ölüm) gelinceye kadar Rabb'ine kulluk et!" buyuruyor. (Hicr: 99)
"Herkes
işlediğinin karşılığını görsün diye, zamanını gizli tuttuğum kıyamet mutlaka
gelecektir. Buna inanmayan ve nefsinin arzusuna uyan kimse seni ondan
alıkoymasın. Yoksa helâk olursun!" (Tâhâ: 15-16)
İnsanları ahiret fikrinden uzaklaştırmak
isteyen şeytan tabiatlı kimseler her zaman için mevcuttur. Fakat akıllı bir
mümin, o gibi kimselerin akıntısına kapılmaz, onlara asla uymaz, kulluk
görevlerini yerine getirerek ahiretini kazanmaya muvaffak olur. "Kıyamet
yaklaştıkça yaklaşmıştır." (Necm: 57)
(Çok çeşitli kaynaklardan alıntılar yapılmıştır.)
11. hadis in menbaini soruyorlar
YanıtlaSil