Aslında Uyuyoruz, Ölünce Uyanacağız!

Aslında Uyuyoruz, Ölünce Uyanacağız!

Bir anda uykudan kalktım. Çok ilginç bir ışık gördüm ama odanın ışığı kapalıydı… Bir baktım saat gece fecir vakti peki gördüğüm bu kadar ışık nerden gelmekteydi?…

Birden şaşırıp kaldım… Baktım ki elimin yarısı duvarın içinde hemen elimi çıkardım korku içinde oturup elime bakıyordum…
Tekrar elimi duvara doğru uzattım yine elim duvarın içine giriyordu!!!!!!!!

Bir gülümseme sesi duydum... Yüzümü kardeşime doğru çevirdim, yatıyordu… Korku içinde yatağımdan kalkıp kardeşimi uyandırmaya gittim, âmâ cevap vermedi. Annemin odasına doğru gittim, babamı uyandırmaya çalıştım, birilerinin bana cevap vermesini istiyorum ama kimse cevap vermiyordu… Annemi uyandırmak üzereyken, baktım ki annem uykudan uyandı uykudan uyandı ama benimle konuşmuyordu.

“Bismillahirrahmanirrahim” diyordu ve İslam sembolü olan bu mübarek kelimeyi tekrarlıyordu… Babamı uyandırdı, “kalk, kalk, bir bakalım çocuklara dedi” annem. “Şimdi zamanı mı bırak uyuyayım yarın ola hayr ola dedi” babam. Ama annemin ısrarı üzerine babam kalkıverdi şaşkınlık içerisinde beraber odamıza doğru geldiler.

Başladım bağırmağa, anne, baba ama hiç birisi cevap vermiyordu!!!
Annemin elbisesini çekiyor beni dinlemesini istiyordum ama annem beni hissetmiyordu!!! Başladım annemin arkasından yürümeye ta bizim odaya kadar. Odamıza girdi ve ışıkları açıverdi, ama benim için fark etmiyordu çünkü benim için her taraf ışıktı… Tam o sırada çok ilginç bir şeyle karşılaştım…

Kendi vücüdumu gördim!!! Evet kendi vücudumu… Oturup kendi kendimi seyrediyordum, 2 (iki) taneydim kendi kendime soruyordum kimdir bu acaba?.. Nasıl da bana benziyor!!! Başladım kendi kendimi uyandırmaya, bu kabustan kurtulayım diye, ama uyanamadım…

Babam “bak yatıyorlar işte hadi yerimize gidelim!” dedi.
Ama annem sakin olamadı ve benim uyuduğum yatağa doğru gelerek, beni uyandırmaya başladı “kalk Muhammed kalk bana cevap ver”, ama cevap veremiyordu!!!
Bir kaç defa uğraştı ama yok. Birden baktım ki babamın gözlerinden yaşlar dökülüyor, o babam ki şimdiye kadar onun gözyaşlarını görememiştim bağrışmalar başladı oracık yerden... kardeşim uyandı ve sordu ne oldu?… Annem ona bağırarak, “abin Muhammed ölmüş...” Çok acıklı bir şekilde ağlıyordu.

Bağırmalar fazlalaştı, anneme giderek, “anne ağlama ben burdayım bak bana!!..” Ama kimse bana cevap vermiyordu, neden? Oturup bağırmaya başladım, buradayım bakın işte. Ama kimse cevap vermiyordu. Başladım bağırmaya ya Rabbi, ya Rabbi ne olur beni bu rüyadan ve olduğum durumdan kurtar…

Uzaktan bir ses duydum ve geldikçe de yükseliyordu. Bu ses Allah’ü Teâlâ’nın bir ayeti idi. “Ant olsun sen bundan gaflette idin, derhal biz senin perdeni kaldırdık. Bugün artık gözün keskindir.”
Birden iki kişi beni tuttular, ama insan değillerdi. Çok korktum !!
Başladım bağırmaya, bırakın beni, siz kimsiniz? Ne istiyorsunuz?
“Kabire kadar senin muhafızınız.” dediler.

“Ben ölmedim, daha yaşıyorum.” dedim. Neden beni kabire götürüyorsunuz? Bırakın beni!! Ben hissediyorum, konuşuyorum ve görüyorum, ben ölmedim.” Bana gülümseyerek cevap verdiler.
Dediler ki, “Ey insanlar sizler çok ilginç kul ve yaratıksınız, sanıyorsunuz ki ölüm hayatın sonudur, ama bilmiyorsunuz ki asıl olan sizin yaşadığınız hayat bir rüyadan ibaret olup öldüğünüz zaman uyanıyorsunuz. Beni kabire doğru çekiyorlardı hala…
Yoldayken baktım ki benim gibi insanlar ve yanlarında da aynı o iki yaratıktan var, kimi ağlıyor kimi gülüyor ve kimi ise bağırıyordu…
Onlara sordum neden böyle yapıyorlar?
Dediler ki, “bu insanlar şaşkınlık içerisindeler, nereye gittiklerini biliyorlar, kimisi dalalettedir...” Korku içinde sözlerini keserek sordum:
“Ateşe mi gidiyorlar yani?”
“Evet” dediler.
Konuşmalarına devam ederek, o gülenler ise cennete gidiyorlar.
Hemen sordum onlara, peki ben nereye gideceğim??
Dediler ki, sen bazen gidişatın iyi idi, bazen de kötü..
Bazen tövbe edip ertesi gün günah işliyordun ve izlediğin yol tam olarak belli değildi… Ve hep öyle endişeli kalacaksın… Sözlerini korku içerisinde keserek sordum:
“Yani ben ateşe mi gidiyorum yoksa?”
Onlar da, “Allah’ın rahmeti geniştir ve yolculukta uzundur.” dediler

Yüzümü çevirdim korku içerisinde baktım ailem, babam, amcam, kardeşlerim ve akrabalarım hepsi, uzun bir sandık içinde beni taşıyorlardı. Onlara koşarak gittim ve onlara dedim ki benim için dua edin lütfen. Ama kimse bana cevap vermiyordu. Kimi ağlıyordu kimi ise hüzünlüydü…
Kardeşime giderek, “dikkatli ol, dünyanın imtihan ve fitneleri seni kandırmasın.” dedim. Beni duymasını çok isterdim.
O iki melek beni kabirdeki cesedimin üzerine bağladılar.
Baktım ki babam toprak atıyor üzerime. Kardeşlerim de topak atıyor.
Oradaki insanlar hepsi üzerime toprak atıyordu…

Dedim ki, “Ahh keşke onların yerinde olsaydım, Allaha tevbe etseydim, dün sabah namazımı kılsaydım.”
Keşke her gün Rabbime dua etseydim…
Keşke her gün tevbemi yenileseydim…
Keşke kötülüklerden uzak dursaydım…
Başladım bağırmaya, ey insanlar dikkatli olun dünya hayatı sizleri kandırmasın. En azından birisinin beni duymasını çok isterdim
Peki sen beni duyuyor musun ???

Lütfen bu maili “ÇOK GEÇ OLMADAN” herkese gönderin.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)

Güzel Ahlakla ilgili 40 Hadis