Ehl-i Sünnet Îtikâdı
Ehl-i Sünnet Îtikâdı
1) Yekûl-ül-abdü fî
bed-il-emâlî,
Li tevhîdin bi nazmin
kel-leâlî.
Doğru îtikâd yazar,
Emâlîn’in başında,
İnciler gibi olan nazmın,
tevhîd hakkında.
2) İlâhül-halkı mevlânâ
kadîmün,
Ve mevsûfün bi
evsâfil-kemâli.
Mevlâmız, mahlûkların
ilâhıdır biliniz,
Kemâl sıfatlar ile
muttasıftır Rabbimiz.
3) Hüvel-hayyül-müdebbirü
külle emrin,
Hüvel-hakkul-mukaddirü
zül-celâlî.
O hayydır, hayattadır, her
işte tedbîr eder.
O vardır, zülcelâldır, her
şeyi takdîr eder.
4) Mürîdül-hayri
veş-şerril-kabîhi,
Ve lâkin leyse yerdâ
bil-muhâli.
Hayrı ve şerri ister,
irâde sıfatıyla,
Ancak şerden, kötüden râzı
değildir aslâ.
5) Sıfâtüllâhi leyset ayne
zâtin,
Ve lâ ğayren sivâhü
zenfisâli.
Allah’ın sıfatları, değil
zâtının aynı,
Aynı zamanda bil ki,
olamaz zât’tan ayrı.
6) Sıfâtüz-zâti vel-ef’âli
turran,
Kadîmâtün
mesûnâtiz-zevâli.
Zâta ve fi’le âit,
Allah’ın sıfatları,
Öncesi yok, kadîmdir, yok
zevâl bulmaları.
7) Nüsemmillâhe şey’en lâ
kel-eşyâi,
Ve zâten an-cihâtis-sitti
hâlî.
Ona “Şey” deriz, ancak
hiçbir şeye benzemez;
“Zât” da denilir, ancak
altı yön düşünülmez.
8) Ve leysel-ismü ğayren
lil-müsemmâ,
Ledâ ehlil-besîrati hayr-i
âli.
Başka değildir ismi, O’nun
müsemmâsından,
Bildirildi bu mânâ, İslâm
ulemâsından.
9) Ve mâ in cevherün Rabbî
ve cismün,
Ve lâ küllün ve ba’dun
zü’ştimâli.
Rabbim cevher değildir ve
hiç olamaz cisim,
Ne şümûllü bir bütün, ne
de ondan bir kısım.
10) Ve fi-l ezhâni Hakkun
kevnü cüz’in,
Bilâ vasfit-temekküni
yebne hâli.
Cüz’i lâ yetecezzâ var,
şeksiz inanmalı,
Ey Müslümanlar, bunu
inkârdan sakınmalı.
11) Ve mel-Kur’ânü
mahlûkan teâlâ,
Kelâmür-Rabbî an
cinsil-mekâli.
Mahlûk ve hâdis değil,
aslâ Kurân-ı kerîm,
Rabbin kelâm sıfatı
vardır, zâtıyla kâim.
12) Ve Rabbül-arşi
fevkal-arşi lâkin,
Bilâ vasfit-temekküni
vet-tisâli.
Allah Arş üstündedir,
buyuruyor rabbimiz.
Lâkin keyfiyyetini
anlayamaz aklımız.
13) Ve me-t-teşbîhü
lir-Rahmâni vechen,
Fe sun an zâke esnâfel
ehâlî.
Zât, sıfat ve fi’liyle,
benzemez mahlûklara,
Ey Ehl-i sünnet kanma,
böyle inananlara.
14) Ve lâ yemdî
aled-Deyyâni vaktün,
Ve ehvâlün ve ezmânün bi
hâli.
Allahü teâlânın, üstünden
vakit geçmez,
Zamandan münezzehtir,
hâlden hâle de girmez.
15) Ve müsteğnin ilâhî an
nisâin,
Ve evlâdin inâsin ev
ricâlin.
Münezzehtir Rabbimiz,
hanımdan, hizmetçiden,
Oğlu ve kızı yoktur,
berîdir herbirinden.
16) Kezâ an külli zî avnin
ve nasrin,
Teferrede zül-celâli ve
zül-kemâli.
Kezâ yok ihtiyâcı,
yardımcıya mu’îne,
Her şeyin sâhibidir,
vardır kendi kendine.
17) Yümîtül-halka kahren
sümme yuhyî,
Fe yeczîhim alâ
vefkıl-hısâli.
Öldürür her canlıyı, sonra
diriltecektir.
Amellerine göre, karşılık
verecektir.
18) Li ehlil-hayri
cennâtün ve nü’mâ,
Ve lil küffâri
edrâkün-nekâli.
Hayır ehli içindir,
Cennetlerle nîmetler,
Kâfir olanlar ise,
Cehennem’e giderler.
19) Ve lâ yefnel-cahîmü ve
lel-cinânü,
Ve mâ ehlühümâ
ehlün-tikâli.
Cennet ile Cehennem, hiç
yok olmayacaktır.
İçlerinde olanlar, devâmlı
kalacaktır.
20) Yerâhül-mü’minûne bi
ğayr-i keyfin,
Ve idrâkin ve darbin min
misâli.
Mü’minler Rab’lerini,
görecekler Cennet’te,
Ancak nasıl olduğu,
bilinemez elbette.
21) Fe yensevnen-neîme izâ
reevhü,
Fe yâ hüsrâne
ehlil-i’tizâli.
O’nu gören mü’minler,
nîmetleri unutur,
Yazık Mutezile’ye, inkâr
eden mahrûmdur.
22) Ve mâ in fi’lün eslehu
züftirâdın,
Alel-hâdil-mukaddesi
zit-teâlî.
Hak teâlâ üstüne, kula en
yarar fi’li,
Yaratmak vâcib değil,
vâcib der Mutezilî.
23) Ve ferdun lâzimun
tasdîku rusülin,
Ve emlâkin kirâmin
bin-nevâli.
Bütün peygamberleri,
tasdîk etmek lâzımdır.
Meleklerin hepsine, imân
etmek de farzdır.
24) Ve hatmür-ruslî
bis-sadril-muallâ,
Nebiyyün Hâşimiyyün zî
cemâli.
Hâşimî ve zü’l-cemâl,
Nebîmiz en sondadır.
Ancak sadr-ı muallâ,
şerefi de O’ndadır.
25) İmâmül-enbiyâi
bilâhtilâfin,
Ve tâcül-esfiyâi
bilâhtilâlin.
İhtilâfsız olarak,
İmâmü’l-enbiyâ’dır.
Şek şüphe olmaksızın, O,
Tâc-ül asfiyâdır.
26) Ve bâkın şer’ühu fî
külli vaktin,
İlâ yevmil-kıyâmeti
ver-tihâli.
O’nun dîni her vakit,
bâkîdir, devâmdadır,
Getirdiği hükümler,
Kıyâmet’e kadardır.
27) Ve Hakkun emru
mi’râcin ve sıdkun,
Fe fîhi nassun ahbârın
avâli.
Mütâvâtir ve meşhûr, haberlerle
mensûstur.
Mi’râc-ı Resûlullah,
yalnız O’na mahsûstur.
28) Ve innel-enbiyâe le fî
emânin,
Anil-ısyâni amden
ven-izâli.
Peygamberlerin hepsi,
elbet emândadırlar,
Aslâ isyân etmezler ve
azil olunmazlar.
29) Ve mâ kânet nebiyyen
kattu ünsâ,
Ve lâ abdün ve şahsun
züftiâli.
Kadından ve köleden, kötü
iş sâhibinden,
Peygamber gelmemiştir,
bunların hiçbirinden.
30) Ve Zülkarneyni lem
yu’ref nebiyyen,
Kezâ Lokmânü fahzer an
cidâli.
Zülkarneyn ve Lokmân’ın,
Peygamber veya velî,
Oldukları hakkında, cidâli
terk etmeli.
31) Ve Îsâ sevfe ye’tî
sümme yetvî,
Li deccâlin şakıyyin zî
habâli.
Îsâ aleyhisselâm muhakkak
gelecektir.
Şakî, fesat Deccâlî elbet
öldürecektir.
32) Kerâmâtül-veliyyi
bidâri dünyâ,
Lehâ kevnün fehüm ehlün
nevâli.
Evliyânın dünyâda
kerâmetleri vardır.
Bunlar Rabb’in veliye
ikrâmı, ihsânıdır.
33) Ve-lem yefdûl veliyyün
kattu dehren,
Nebiyyen ev-resûlen
fintihâli.
Bir velî, hiçbir zaman,
Nebîden ve Resûl’den,
Şerefte üstünlüğü, olamaz
hiçbir yönden.
34) Ve lissıddîkı rüchânün
celiyyün,
Alel eshâbi min gayri
ihtimâli.
Ebû Bekr-i Sıddîk’ın,
Eshâbın tamâmından,
Üstünlüğü açıktır, bir
ihtimâl olmadan.
35) Ve lil fârûki rüchânün
ve fadlün,
Alâ Osmâne zinnûreyni âlî.
Ömer ibni’l Hattâb’ın,
Osmân ibni Affân’dan,
Rüchânı, fadlı vardır, bir
şüphe bulunmadan.
36) Ve Zünnûreyni Hakkan
kâne hayran,
Minel kerrâri fî saffil
kıtâli.
Osmân-ı Zinnûreyn de, doğrusunu
istersen,
Üstündür muhârebe
safındaki Alî’den.
37) Ve lil-kerrâri fadlûn
ba’de hazâ,
Alâl-egyâri durran lâ
tübâlî.
Üçünden sonra üstün, bu
ümmetin içinde,
Kerrâr olan Alî’dir, bu da
mühimdir dinde.
38) Ve lissıddîkati
er-rüchânü fa’lem,
Alâz zehrâi fî ba’dıl
hisâli.
Âişe-i Sıddîka, bâzı
hasletleriyle,
Fâtıma-i Zehrâ’dan,
üstündür, inan böyle.
39) Ve lem yel’an Yezîden
ba’de mevtin,
Sivâl miksâri fil-igrâi
gâli.
Birkaç fırkadan başka,
haddi tecâvüz eden,
Olmadı Eshâba ve Yezid’e
lânet eden.
40) Ve îmânül-mukallidi zü
i’tibârin,
Bi envâ’ıd-delâili
kannisâli.
Mukallidin îmânı,
kıymetli, mu’teberdir.
Çok çeşitli ve kesin,
delille müdelleldir.
41) Ve mâ özrün li zî
aklin bi cehlin,
Bi Hallâkıl-esâfili vel
eâlî.
Âlemleri yaratan, Rabb’ini
kim tanımaz,
Eğer akıllı ise, cehli
ma’zûr sayılmaz.
42) Ve-mâ îmânü şahsın
hâle ye’sin,
Bi makbûlin li fakdil
imtisâli.
Daha önce îmânı, olmayan
bir kimsenin,
Son nefeste imânı, kabul
olmaz bilesin.
43) Ve-mâ ef’âlü hayrin fî
hısâbi,
Minel îmâni
mefrûdal-visâli.
Îmândan sayılmazlar, bütün
hayırlı işler.
İbadetler îmânın, parçası
değildirler.
44) Ve-lâ yükdâ bi küfrin
ve irtidâdin,
Bi ahrin ev bi katlin
vehtizâli.
Asla hüküm verilmez, kâfir
ve mürted, diye
Zinâ eden, katleden, mal
gasb eden kimseye.
45) Ve-men yenvi irtidâden
ba’de dehrin,
Yesir an dîni hakkın
zensilâli.
Bir kimse irtidâda, ne
zaman niyyet eder,
Hak dîninden sıyrılıp,
dışarı çıkar gider.
46) Ve-lafzul-küfri min
gayri i’tikâdin,
Bi tav-ın reddü dînin
bigtifâli.
Küfür olacak sözü,
gafletle ve bilmeden,
Zor görmeden söyleyen,
denildi, çıkar dinden.
47) Ve-lâ yuhkem bi küfrin
hâle sekrin,
Bi-mâ yehzî ve-yelgû
birticâli.
Sarhoş haldeki insan,
düşünmeden hezeyân
Ve lagiv söyler ise, kâfir
olmaz o zaman.
48) Ve-mel-ma’dûmü
mer’iyyen ve şey’en,
Li fikhın lâha fî
yümnil-hilâli.
“Mer’i” ve “Şey” denilmez.
“Ma’dûma” yok olana,
Hilâli görmek kadar, açık
delil var buna.
49) Ve gayrânil mükevvenü
lâ-ke şey’in,
Meattekvîni huzhü
liktihâli.
Tekvin ile mükevven bil
farklı iki şeydir.
Böyle inananların görüşü
kuvvetlidir.
50) Ve innessühte rızkûn
misle hıllin,
Ve in yekreh mekâlî küllü
kâli.
Helâl gibi rızıktır, harâm
olarak gelen,
Kötü görünse bile,
doğrudur böyle bilen.
51) Ve dünyânâ hadîsün
vel-heyûlâ.
Adîmül kevni fesma’
bictizâli.
Sonra yaratıldığı için,
dünyâ hâdistir,
Heyûlânın aslı yok, bu söz
felsefededir.
52) Ve-lil Cennâti
ven-nîrâni kevnün,
Aleyhâ merre ahvâlün
havâli.
Çok zamanlar ve hâller,
geçse de üzerinden,
Şimdi vardır muhakkak,
Cennet ile Cehennem.
53) Ve-lidda’vâti te’sîrün
belîgûn,
Ve kad yenfîhî
eshâbüddalâli.
Sapık yolda olanlar, inkâr
etseler bile,
İnanmamız lâzımdır, duânın
tesîrine.
54) Ve-fil ecdâsi an
tevhîdi Rabbî,
Seyüble küllü şahsın
bissüâli.
Kabirde suâl vardır,
tevhîdden îtikâddan,
Her şahsa sorulacak, kaçış
yok imtihândan.
55) Velilküffâri
velfüssâkı yükdâ,
Azâbül-kabri min şerril
fiâli.
Fâsıkların bir kısmı,
kâfirlerin tamâmı,
Kötü işleri için, görür
kabir azâbı.
56) Hisâbünnâsi ba’del
ba’si Hakkun,
Fekûnû bitteharrüzi an
vebâli.
Öldükten sonra tekrar,
insanlar dirilecek,
Sakınmalı günahtan hesâbı
verilecek.
57) Ve yü’tal kütbü ba’dan
nahve yümnâ,
Ve ba’dan nahve zahrin
veşşimâli.
Defterler verilecek, bir
kısmına sağ yandan,
Bir kısmına da soldan,
veyahut da arkadan.
58) Ve hakkun veznü
a’mâlin veceryün,
Alâ metnissırâtı bilâ
ihtibâli.
Ameller tartılacak,
geçilecek Sırât’tan,
Şüphesiz olacaktır,
değildir bunlar yalan.
59) Ve mercüvvün şefâ’atü
ehl-i hayrin,
Li eshâbil kebâiri
kel-cibâli.
Müminlerin günâhı, dağlar
gibi olsa da,
Şefâat edecektir, hayır
ehli orada.
60) Ve zül-îmâni lâ yebkâ
mukîmen,
Bişümizzenbi fî
dâriştiâli.
Günahı fazla, fakat îmân
sâhibi olan,
Cehennem’de ebedî kalmaz,
böylece inan.
61) Duhulün nâsi
fil-cennâti fâdlun
Miner-rahmâni yâ ehlel
emâli,
İnsanlar ameliyle, Cennete
giremezler,
Ancak Hak teâlânın fadlı
ile girerler.
62) Lekad el-bestü
littevhîdi nazmen,
Bedîaşşekli kessıhril
halâli.
Ehl-i sünnet üzere, tevhîd
hakkında yazdım,
Fevkalâde hâl gibi,
tesirli oldu nazmım.
63) Yüsellîl kalbe kel
büşrâ bi ravhın,
Ve yuhyîr rûha
kelmêizzülâli.
Bu nazm mü’min kalplere,
râhatlık, neş’e verir,
Âb-ı zülâl gibidir,
rûhlara hayat verir.
64) Fe hûdû fîhi hıfzan ve
i’tikâden,
Tenâlû husne esnâfil
menâli.
İnanıp, ezberleyip
anlamaya çalışın,
Nîmet içinde olup,
ihsânlara kavuşun.
65) Ve kûnû avne hêzêlabdi
dehrân,
Bi zikril hayri fî
hâlibtihâli.
Tazarrû hâlinizde, yâd
ederek hayr ile,
Duâda bulununuz, zaman
zaman bu kula.
66) Leallallahe ya’fûhü bi
fadlin,
Ve yerzukus-se’âdete
filmeâli.
Umulur ki fadlıyla,
Rabb’im beni affetsin,
Âhirette ebedî, seâdet
ihsân etsin.
67) Ve innidehra ed-û
künhe vüs-î,
Limen bilhayri yevmen
kaddeâlî.
Hayır duâ ederse biri, bir
vakit bana,
Ben de bütün gücümle, duâ ederim ona.
Yorumlar
Yorum Gönder