Yılbaşı Tehlikesi Herkes Mutlaka 5 Dakikasını Ayırıp Okusun!

Yılbaşı Tehlikesi Herkes Mutlaka 5 Dakikasını Ayırıp Okusun!

 

"Kim bir kavme benzerse o kişi o kavimdendir." (Hadis-i şerif)

 

Özellikle yazıma bu hadis-i şerif ile başlamamın nedeni şudur ki;

Şekli benzeşmenin sonuçta itikadı benzeşmeye dönüşeceğini anlatan derin bir anlam içerir.

 

İkinci bin yılın müceddidi İmâm-ı Rabbâni Kuddise Sirrûh Hazreleri buyuruyor ki:

‘’İki dini tasdik eden kişi şirk ehlinden sayılır. İslam hükümleri ile küfrü bir araya getirmeye teşebbüs eden de müşriktir.

Halbuki küfürden teberri etmek (uzaklaşmak) İslam’ın şartıdır. Şirk şaibesinden sakınmak tevhiddir.

Hindu’ların büyük bildikleri günlere hürmet etmek, Yahudilerce bilinen adetlere uymak küfrü icap ettirir. Nitekim ehli İslam’ın cahilleri, başka dine mensup olanların belli günlerdeki merasimini icra etmektedirler.

Bunları kendileri için de bayram kabul edip, kızlarının ve kardeşlerinin evlerine onlar gibi hediyeler yollarlar… Böylelikle o merasime tam manası ile itina ve itibar ederler. İslam da bunların hepsi şirk ve küfürdür.’’

(Mektubat-ı İmam-ı Rabbani 3/41)

 

Ve yine devamında İmam-ı Rabbani Kuddise Sirrûh Hazretleri bu mevzu ile alakalı şöyle bir hadiseyi naklediyor;

“Bizim bir komşumuz vardı, Müslüman olmasına rağmen bazı yanlışları vardı. Vefat etmek üzereydi, komşuluk hakkı üzere beni çağırdılar. Gittim ve gördüm ki komadadır. Kendini kaybetmiş olarak onu gördüğümdendir ki teveccühte bulundum, mânevî bir yönelişle kendisine yanaştım. Kalbine nazar ettim (baktım), zifiri karanlık bulutlar çökmüş, iman nuru sönecek bir mum gibi kalmış olarak gördüm.

Komşuluk hakkını mülâhaza ederek ne yapabileceğimi düşündüm. Karanlıkları dağıtmak amacıyla teveccüh ettim, dua ettim lakin zerre kadar karanlık açılmadı, dağılmadı.

Bunu bir iki kere denedim ama fayda yok. Üçüncüde de olmayınca

‘Yâ Rabbi! Acaba bende mi bir kusur var bugün’ diye düşündüm. ‘Bu kadar Sana müracaat ettim ama hiçbir faydası olmadı’ diye niyâz ederken tam o esnada kalbime bir nida:

“Ey İmam! Eğer sen bu teveccühlerini dağlara yapmış olsaydın, senin hürmetine ve teveccühün bereketine dağları yerinden sökerdim. Ama bu adamdan sen bir karanlık açamazsın, çünkü bunun karanlığı bazı amel noksanlıklarından değil, bazı günahları işlediğinden değil, dinsizlerin ve müşriklerin Hindu’ların şirk merâsimlerine katılmasındandır. Burada şirk vardır ve bu nedenle senin teveccühüne iltica edilmiyor” diye bir ilham geldi.

O zaman Hindistan’da şirk bayramlarında boyalı, renkli pilav pişirip birbirlerine bunu hediye ediyorlarmış. Bu Müslüman adam da onlardan etkilenmiş aynı günde aynı şekilde pilav pişirip yiyor, dağıtıyor ve de kutluyormuş.

 

İmâm-ı Rabbâni Kuddise Sirrûh şöyle devam ediyor:

“En sonunda ümidimi kestim ve evime doğru yol aldım. Bir zaman sonra bana komşumun öldüğüne dair haber geldi. Ne yapacağımı düşündüm. Cenazesine gideyim mi? Gitmeyeyim mi? Bu konuda şüphede kaldım.

Durum böyle olunca istihâre yapmaya karar verdim. İstihâremde buyruldu ki: ‘O kişinin zerre miktarda olsa îmanı mevcuttur ve bunun bereketiyle cehennemde ebedi kalmaktan kurtulacaktır cenazesine gidebilirsin’…” mesajı rüyamda bana ilham olundu…” (Mektubat-ı İ. Rabbani 1/266.)

 

Müceddid-i elf-i sani İmam-ı Rabbani hazretlerinin bu izahlarıyla, başka dine mensup olanların bayramlarını bayramımız kabul edip kutlamanın bize vereceği zararlar açıktır. Tefsire ihtiyacı olmasa gerek…

 

Hristiyanların bayramı olan yılbaşı kutlamaları Müslümanlar tarafından da kutlanıyor. Ülkemizin dört bir yanında çam ağaçları süslenip, partiler düzenleniyor. Ve daha fazlası…

Biten bir yılın matemiyle, ömür takvimimizden bir yıl daha silinirken…

 

Ölüme bir yıl daha yaklaşmışken…

Neyin kutlamasıdır? Neyin sevincidir? Kimin bayramını kutluyoruz? Anlamak mümkün değil.

Kutlamanın küçüğü büyüğü olmaz. Yılbaşına özel alınan bir tabak çerez de, hindi de aynı anlam ifade eder. O güne özel hazırlık, o güne tazim ve hürmetimizi gösterir.

Bu gibi merasimlere katılmamak, uzak kalmaya çalışmak ise İslam dininin temel esaslarındandır.

Bu idrak ile yaşayabilmek ve bu şuur’u çocuklarımıza aşılayabilmek dileğiyle.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)

Güzel Ahlakla ilgili 40 Hadis