Onların Sözleri İlaç, Bakışları Şifadır...

 

Allah Teâlâ adamları, kalb hastalıklarının tabîbleridir. Bâtın hastalıklarının giderilmesi, bu büyüklerin tedâvîsi ile olur.

         Ahmed bin Ebû Bekr Kuddise Sirrûh hazretleri evliyanın büyüklerindendir. Yemen’de Hadramut bölgesinde doğdu. 1611 (H.1020)'de vefât etti. İlim tahsîlini burada tamamladıktan sonra Hicaz'a gitti. Mekke ve Medîne'de büyük velîlerle bulunup görüştü. Memleketine dönerek talebe yetiştirdi. Bir sohbetinde şöyle anlattı:

             İnsan, kulluk vazifelerini yapmak için ve hep Hak Teâlâ ile olmak için yaratıldı. Bunlara da, geçmişlerin ve geleceklerin efendisine zâhiri ve bâtını tâm uydurmadıkça, kavuşulamaz.

            Hak Teâlâ’dan başka olarak özenilen her şey, mâbut olur. Hak Teâlâ’dan başkasına ibâdet etmekten kurtulmak için, Ondan başka hiçbir şeye özenmemek, hiçbir şeyin arkasına düşmemek lâzımdır. Âhıreti, Cennet nîmetlerini istemek de, böyledir. Bunları istemek, her ne kadar sevap ise de, mukarreblerce günah sayılır. Âhiretteki şeyleri istemek böyle olunca, dünya işlerine düşkün olmanın neye varacağını anlamalıdır.

Çünkü dünya, Hak teâlânın sevmediği şeylerdir. Dünyadaki şeyleri yarattığından beri onlara hiç kıymet vermemiştir. Allahü teâlânın sevmediği şeyleri sevmek, günahların başıdır. Bunlara düşkün olanlar, arkalarında koşanlar merhametten uzak olur. Hadis-i şerifte, (Dünya mel'ûndur ve dünyada olan şeylerden Allah için yapılmayanlar mel'ûndur) buyuruldu.

Allahü Teâlâ adamları, kalb hastalıklarının tabîbleridir. Bâtın hastalıklarının giderilmesi, bu büyüklerin tedâvîsi ile olur. Bunların sözleri ilaçtır. Bakışları şifâdır. Onlarla berâber bulunanlar kötü olmaz. Onlar Allah adamlarıdır. Onlarla yağmur yağdırılır. Onlarla rızık gönderilir.

Bâtın hastalıklarının en kötüsü ve kalp bozukluklarının başı, kalbin Hak Teâlâ’dan başka şeylere bağlanmasıdır. Bu bağlılıktan, büsbütün kurtulmadıkça kalb selâmet bulamaz. Çünkü Allah’ü Teâlâ, hiçbir yerde ortak istemez.

Zümer Sûresi üçüncü âyetinde meâlen, (Biliniz ki, Allah’ü Teâlâ için olan din, yalnız Onun için olan hâlis dindir) buyuruldu.

Hele, şerîki, ortağı daha üstün tutmak, hayâsızlığın, alçaklığın sonu olur. Allah’ü Teâlâ’dan başka şeyleri, Ondan daha çok sevmek, Onun sevgisi hiç gibi kalmak, ne büyük hayâsızlıktır!

Hadis-i şerifte, (Hayâ, imanın bir parçasıdır) buyuruldu ki, bu hayâ bildirilmektedir.

Kalbin hastalıktan kurtulmasının, yâni Hak Teâlâ’dan başka şeylere bağlılığı kalmamasının alâmeti, işareti, kalbin mâsivâyı büsbütün unutmasıdır. Hiçbir şeyi hatırlayamamasıdır. Bir şeyi düşünmek için zorlansa, hiç düşünemez. Böyle bir kalbin herhangi bir şeye bağlılığı olamaz.Vehbi Tülek


 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)

Güzel Ahlakla ilgili 40 Hadis