Allah’ü Teâlâ’dan Hayâ Etmek Müminin Hazinesidir!
Allah’ü Teâlâ’dan Hayâ Etmek Müminin Hazinesidir!
Vehbi Tülek
"Her şeyin bir nasîhatçısı
bulunduğu gibi, kalbin nasîhatçısı da hayâdır."
Muhammed el-Meczûb hazretleri
Şâzilî şeyhlerindendir. 1210’da (m. 1795) Sudan’da Metemme’de doğdu. Mekke’ye
gidip Ahmed bin İdrîs’in sohbetlerine katılan Muhammed Meczûb, ondan Şâziliyye
icazeti alarak Medine’ye geçip insanları irşad etti. Sonra memleketine döndü ve
1247 (m. 1831)’de vefat etti.
Bu mübarek zat, sohbetlerinde
buyurdu ki:
"Bir kimsenin Allahü
teâlâdan korkmasının hakikî olduğunun alameti, Allahü teâlâdan başka hiçbir
şeyden korkmamasıdır.”
“Havf (Allahü teâlânın azâbından
korkmak) ve reca (Allahü teâlânın rahmetinden ümitli olmak), bir kuşun iki
kanadı gibidir. İkisi birden bulunursa, hem kuş, hem de uçuş düzgün ve mükemmel
olur. Kanatların birisi bulunmazsa, kuş da, uçuş da noksan olur. Kanatlarının
ikisi de bulunmazsa kuş ölüme terk edilmiş olur.” “Ehil olmayan bir kimse ile
oturmak; insanı, dar bir zindanda olmaktan daha çok sıkar.”
“Her şeyin bir nasîhatçısı
bulunduğu gibi, kalbin nasîhatçısı da hayâdır. Allahü teâlâdan hayâ etmek,
müminlerin hazinesidir.”
“Muhabbetin alameti muvafakat,
yani emredilene uyup, peki demektir.”
“Kulda şu dört hâlden en az biri
mutlaka bulunur:
1. Şükretmeyi icab ettiren,
nimet,
2. Hep Allahü teâlâyı
hatırlamayı icab ettiren minnet,
3. Sabır icab ettiren mihnet,
4. Af dilemeyi icab ettiren
hata.”
“Affa, mağfirete, müsamahaya
kavuşurum diyerek, günahlardan tövbe etmeyi terk etmek, o günahı işlemekten
daha beterdir. Tövbe ve pişmanlıktan Allahü teâlânın hoşnutluğu vardır.”
“Tövbe; pişmanlık ve günahı
bırakmaktır.”
“Kendinden aşağı olana
saldırmak, zayıflıktır. Kendinden üstün olana saldırmak ise cür’ettir.”
“Tefekkür dört türlü olur:
Allahü teâlânın mahlûklarındaki güzel sanatları, faideleri düşünmek, O’na
inanmaya ve sevmeye sebep olur. O’nun vadettiği sevapları düşünmek, ibadet
yapmaya sebep olur. O’nun haber verdiği azapları düşünmek, O’ndan korkmaya,
kimseye kötülük yapmamaya sebep olur. O’nun nimetlerine, ihsânlarına karşılık,
nefsine uyarak günah işlediğini, gaflet içinde yaşadığını düşünmek, Allahtan
hayâ etmeye, utanmaya sebep olur.”
“Bir kimsede, huşû içinde kalb,
zühd ve kanaat beraber bulundukça, afetlerden emîn olur.”
“Sıkıntılara sabretmeyen kimsede
rızâ yoktur. Nimetlere şükretmeyen kimsede kemâl yoktur. Allahü teâlâya yemîn
ederim ki, ârifler Allahü teâlâya, muhabbet, O’nun takdîrine rızâ ve O’nun
nimetlerine şükrederek vâsıl olmuşlardır.”
Yorumlar
Yorum Gönder