Hubb-i Fillâh Ve Buğd-i Fillâh
Hubb-i Fillâh Ve Buğd-i Fillâh
Sual: Hubb-i fillah
buğd-i fillah ne demektir?
CEVAP
Sevdiklerini sırf Allah rızası
için sevmek, düşmanlık ettiklerine de sırf Allah rızası için düşmanlık etmek
demektir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(İbadetlerin en kıymetlisi,
Allah için sevmek ve Allah için düşmanlıktır.) [Ebu Davud]
(İnsan, dünyada kimi seviyorsa,
ahirette onun yanında olacaktır.) [Buhari]
(Cebrail aleyhisselam gibi
ibadet etseniz, müminleri, Allah için sevmedikçe ve kâfirleri Allah için kötü
bilmedikçe, hiçbir ibadetiniz, hayrat ve hasenatınız kabul olmaz!) [Ey Oğul
İlm.]
Allah’ü Teâlâ, Hazret-i Musa’ya
sordu:
- Ya Musa, benim için ne
işledin?
- Ya Rabbi, senin için namaz
kıldım, oruç tuttum, zekât verdim, zikrettim.
- Ya Musa, kıldığın namazlar,
seni Cennete kavuşturacak yoldur, kulluk vazifendir. Oruçların, seni
Cehennemden korur. Verdiğin zekâtlar, kıyamette, sana gölgelik olur. Zikirlerin
de, o günün karanlığında, sana ışıktır. Bunların faydası sanadır. Benim için ne
yaptın?
- Ya Rabbi, senin için ne yapmak
gerekirdi?
- Sırf benim için dostlarımı
sevip, düşmanlarıma düşmanlık ettin mi?
Musa Aleyhisselam, Allah’ü Teâlâ
için yapılması gereken en kıymetli amelin, Hubb-i fillah ve Buğd-i fillah
olduğunu anladı. (Mektubat-ı Masumiyye)
İmam-ı Rabbani
hazretleri buyuruyor ki:
Muhammed Aleyhisselam’a uymak
için, Onu tam ve kusursuz sevmek lazımdır. Tam ve olgun sevginin alameti de,
onun düşmanlarını düşman bilip sevmemektir. Sevgiye müdahene [gevşeklik]
sığmaz. İki zıt şeyin sevgisi bir kalbde, bir arada yerleşemez. Cem-i zıddeyn
muhaldir. Yani iki zıddan birini sevmek, diğerine düşmanlığı gerektirir.
(1/165)
Doğru imanın alameti, kâfirleri
düşman bilip, onlara mahsus olan ve kâfirlik alameti olan şeyleri yapmamaktır.
Çünkü İslam ile küfür, birbirinin aksidir. Bunlardan birine kıymet vermek,
diğerine hakaret ve kötülemek olur. Allah’ü Teâlâ, habibi olan Muhammed
aleyhisselama, İslam düşmanları ile savaşmayı ve onlara sertlik göstermeyi
emrediyor. Allah’ü Teâlâ, kâfirlerin, kendi düşmanı ve Peygamberinin düşmanı
olduklarını bildiriyor. Allah’ın düşmanlarını sevmek ve onlarla kaynaşmak,
insanı Allah’a düşman olmaya sürükler. Bir kimse, kendini Müslüman zanneder,
Kelime-i tevhidi söyleyip, inanıyorum der. Namaz kılar ve ibadet yapar. Halbuki
bilmez ki, böyle, [Allah’ın dostlarını sevmemek veya Allah’ın düşmanlarını “şu
iyilikleri de var” diye sevmek] gibi çirkin hareketleri, onun imanını
temelinden götürür. (1/163)
Muhammed Masum
hazretleri buyurdu ki:
Sevgi, sevgilinin dostlarını
sevmeyi, düşmanlarına düşmanlık etmeyi gerektirir. Bu sevgi ve düşmanlık,
âşıkların elinde ve iradesinde değildir. Seviyorum diyen bir kimse,
sevgilisinin düşmanlarından uzaklaşmadıkça sözünün eri sayılmaz. Buna yalancı
denir. Sevgi, sevgilinin her şeyini sevmeyi gerektirir. Büyükler, (Sevdiğin
zatı inciten kimseye gücenmez isen, köpek senden daha iyidir) demişlerdir. Allah’ü
Teâlâ’nın düşmanlarını sevmek, insanı Allah’tan uzaklaştırır. Onun
düşmanlarından uzaklaşmadıkça, sevgiliye dost olunmaz. Kâfirleri sevmemek,
Kur’an-ı kerimde açıkça emredilmiştir. Kur’an-ı kerime uymamız farzdır. (1/29)
Kâfirleri sevmeyi haram eden
âyet-i kerimelerden birkaçının meali şöyle:
(Ey iman edenler, Yahudileri de,
Hristiyanları da dost edinmeyin! Onlar, [İslam’a olan düşmanlıklarında]
birbirinin dostudur. Onları dost edinen de onlardan [kâfir] olur. Allah’ü Teâlâ,
[kâfirleri dost edinip, kendine] zulmedenlere hidayet etmez.) [Maide 51]
(Ey iman edenler, benim ve sizin
düşmanınız olanları dost edinmeyin, onları sevmeyin!) [Mümtehine 1]
Allah’ü Teâlâ, Eshab-ı kiramı,
(Kâfirlere gadab ederler, birbirlerine merhametlidirler) diye övmektedir. (Feth
29)
Halife Ömer’e, (Hire’li bir
Hristiyan var. Çok zeki, yazısı da çok güzel, bunu kendine kâtip yap) dediler.
Kabul etmedi. Aşağıdaki âyet-i kerimeyi okuyup, (Mümin olmayan birini dost
edinemem) dedi
Ebu Musel Eşari
hazretleri anlatır: Halife Ömer’e dedim ki:
- Hristiyan kâtibim çok işe yarıyor.
- Niçin, bir Müslüman katip
kullanmıyorsun? (Ey müminler! Yahudi ve Hristiyanları sevmeyin) âyetini
işitmedin mi?
- Dini onun, kâtipliği benim.
- Allah’ü Teâlâ’’nın hakir
ettiğine ikram etme! Onun zelil ettiğini aziz eyleme! Allah’ü Teâlâ’’nın uzaklaştırdığına
yaklaşma!
- Basra’yı onunla idare
edebiliyorum.
- Hristiyan ölürse ne
yapacaksan, şimdi onu yap! Hemen onu değiştir!
Kâfirleri sevmemek gerekir ise
de, dinimizin emri gereği, onlara eziyet etmek, kalblerini incitmek haramdır.
Sevmemek ayrı, onları üzmek ayrı şeydir. Onlarla ticaret yapılır, aldatılmaz,
kötülük yapılmaz. Herkese olduğu gibi onlara da iyi davranmak lazımdır. Hatta
hidayete kavuşmaları, Müslüman olmaları için dua da edilir.
Dinimizde ırk üstünlüğü yoktur.
Bir hadis-i şerifte, (İnsanlar [insan olarak] bir tarağın dişleri gibi eşittir)
buyurulmuştur. (İbni Lâl)
Bunun için kâfir de olsa, bir
kimseden kendini üstün görmek caiz değildir. Çünkü kâfir, Müslüman olup ebedi
saadete kavuşabilir, Müslüman da, Allah korusun küfre düşüp Cehennemlik
olabilir.
Kişi sevdiği ile beraber
olur
Sual: Ahirette, kişi sevdikleri
ile beraber olacağına göre, bir kimse, hem Cennete gidecek iyileri, hem de
Cehenneme gidecek kötüleri severse, nereye gider?
CEVAP
İyi ile kötüyü sevmek, temiz ile
pisliği karıştırmak demektir. Karışım pis olur. Bir kimse, hem Peygamber
efendimizi, hem de Ebu Cehil'in itikadını sevse Cehenneme gider.
(Allah ve Resulünü seviyorum)
diyen bir zata, Peygamber efendimiz buyurdu ki:
(Kıyamette sevdiklerinle beraber
olursun.) [Müslim]
Âlimler, (Kişi sevdiği ile
beraber olur) hadis-i şerifini şöyle açıklıyor:
Bir kimse, salih bir mümini
sever, onun gibi itikada sahip olup, onun gibi amel işlemeye gayret eder, Allah
dostlarını dost, Allah düşmanlarını da düşman bilirse, ahirette sevdiği kimse
ile birlikte Cennette olur.
Bir kimse de hem Müslümanları,
hem de gayrimüslimleri sever, gayrimüslimlerin itikadlarını beğenirse,
gayrimüslimlerle birlikte Cehenneme gider. (Kişi sevdiği ile birlikte olur)
demek, sevdiği kimsenin derecesine kavuşur demek değildir. Fakat iyileri
sevdiği için, Cennette onlarla birlikte olur. Herkes imanının parlaklığına,
kuvvetine göre farklı derecelerde bulunur. (Mektubat-ı Rabbani, Hadika)
Ahirette iyilerle beraber
olabilmek için, dünyada da onlarla beraber olmak, onları sevmek, onların
yolundan gitmek gerekir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Arşın etrafında nurdan
kürsülerde, nur gibi parlayan zatlar bulunur. Peygamberler ve şehitler bunlara
imrenir. Bunlar, Allah için birbirini seven, Allah için buluşan, Allah için
birbirini ziyaret edenlerdir.) [Nesai]
(Allah’ü Teâlâ buyurur ki: Benim
için birbirini ziyaret eden sevgimi kazanır. Benim için birbirini seven sevgime
mazhar olur. Benim için veren, sevgimi hak eder. Benim için birbirine yardım
eden, muhabbetimi kazanır.) [Hakim]
(Birbirini Allah için seven iki
kişinin Allah katında en kıymetlisi, arkadaşını daha çok sevendir.) [Hakim]
İsa aleyhisselam, (Allah
düşmanlarına buğzederek, Allah’ü Teâlâ’nın sevgisini kazanın! Onlardan
uzaklaşarak Allah’a yaklaşın! Onlara kızarak Allah’ın sevgisini arayın!
Gördüğünüz zaman Allah’ü Teâlâ’yı hatırlatan, sözü ile iyiliklerinizi artıran
ve sizi iyiliğe teşvik edenlerle arkadaşlık ediniz!) buyurdu.
Allah’ü Teâlâ Musa
aleyhisselama: (Herhangi bir arkadaşın, seni benim sevgime teşvik etmezse, o
senin düşmanındır) buyurdu.
(Allah’ü Teâlâ, "Benim için
birbirini seven, benim için toplanıp dağılan, benim için birbirini ziyaret
eden, benim için birbirine yedirip içiren kimseleri severim" buyurdu.) [İ.
Malik]
(Kıyamette Arşın gölgesinde
bulunacak yedi sınıf kimseden biri de Allah için birbirini seven, Allah için
toplanıp Allah için dağılan kimselerdir.) [Buhari]
Yorumlar
Yorum Gönder