Hz. Ebû Bekir’in Halife Seçildikten Sonra Yaptığı Konuşma
Hz. Ebû Bekir’in Halife Seçildikten Sonra Yaptığı Konuşma
Hz. Peygamber kendisinden sonra halife olmak üzere kimseyi tayin
etmemişti. Resûlulah’ın vefatından sonra Ensârın Benî Sâide Sakîfesi’nde
toplanarak halife seçimi konusunu görüştüğünü öğrenince Hz. Ömer ve Ebû Ubeyde
b. Cerrah’la birlikte oraya gitti. Çeşitli tartışma ve konuşmaları dinledikten
sonra İslâm birliğini sağlamak için tek bir lider etrafında toplanmak
gerektiğini söyledi ve Hz. Ömer veya Ebû Ubeyde b. Cerrah’tan birini halife
seçmelerini istedi. Fakat sahabîler Hz. Ebû Bekir’in halife olmasını uygun
görerek kendisine biat ettiler (11/632).
Hz. Ebû Bekir, Benî Sâide sakîfesinde halife olarak seçildikten
sonra Mescid-i Nebevî’de umumi biat aldı. Bu sırada yaptığı konuşmada takip
edeceği siyasetin genel esaslarını ortaya koydu. Hz. Ebû Bekir’in bu konuşması
şöyledir:
“- Allah’a yemin olsun ki, benim asla hilâfet makamında
gözüm olmamıştır. Ne gündüz, ne de gece bunu asla kendim için istemedim. Bu
işin bana verilmesi için ne kendi içimden ve ne de açıktan Allah’a duada
bulundum. Ancak bu görevi kabul etmemem hâlinde toplumda fitne ve
karışıklıkların çıkacağından endişe ettim. Bu vazife üzerimde iken asla rahat
ve huzur içinde bulunamayacağım. Allah’ın bana nasip edeceği kuvvet ve imkânlar
bir yana, bana verilen bu işi tam olarak yerine getirebilmem için şahsen elimde
ne bir güç, ne de bir imkân vardır. Bugün benim yerime bu göreve daha yetkin
birinin seçilip görevlendirilmesini isterdim.”
“- Ey insanlar! En iyiniz olmadığım halde sizin
idareciniz olarak seçilmiş bulunuyorum. Biliniz ki, Kur’ân tamamlanmış ve
Resûlullah sünnetiyle bize yol göstermiştir. Akıllı insan takva yolunu seçer.
Basiretsiz olanlar ise fitne ve fücûra yönelir. Şayet görevimi lâyıkıyla
yaparsam, bana yardım ediniz. Yanlış hareket ve davranışta bulunursam, bana
doğru yolu gösteriniz. Doğruluk, itimat ve emniyet, yalancılık ise hâinlik ve
itimadı kötüye kullanmaktır. Güçsüz olanınız şayet haklı ise, hakkını alıncaya
kadar benim yanımda güçlüdür. Güçlü olanınız haksız ise, kendisinden hak
sahibinin hakkını alıncaya kadar benim yanımda güçsüzdür. Bir millet, Allah
yolunda cihadı terk ederse zillete mahkûm olur. Bir millet arasında kötülükler
yaygın olursa Allah onlara umumî bir belâ verir. Allah’a ve Resûlü’ne itaat
ettiğim sürece bana itaat ediniz. Şayet onlara isyan edersem, bana itaatiniz
gerekmez. Allah’ın rahmeti üzerinize olsun.”
İbn Hişam, III-IV, 311; İbn Sa’d 1388/1968. et-Tabakâtü’l-kübrâ,
nşr. İhsan Abbas, I-IX, Beyrut, III, s. 182–183. Taberî 1960–70. Târîhu’r-rusül
ve’l-mülûk, nşr. Muhammed Ebü’l-Fazl, I-XI, Kahire, III, s. 210. Hâkim,
Müstedrek, Beyrut, ts., III, s. 66. Çeviren: Abdülkerim Özaydın – Casim Avcı
Hz. Âişe ve Hz. Ali’nin Hz. Ebû Bekir Hakkındaki Görüşleri
Yorumlar
Yorum Gönder