Ezber Bozan Liderleri Hedef Alıyorlar
Ezber Bozan
Liderleri Hedef Alıyorlar
O bir
ekonomik tetikçi. Amerikan derin devleti olarak bilinen NSA'de (Ulusal Güvenlik
Ajansı) yıllarca ekonomik tetikçi olarak çalıştı. Yaptığı işi kısaca şöyle
tanımlıyordu: 'İşin, dünya liderlerini, ABD'nin ticari çıkarlarını gözeten
büyük bir ağın parçası olmaya teşvik etmek. Sonunda bu liderler, sadakatlerini
garanti edecek bir şekilde bir borç batağına saplanırlar. Sonra da politik,
ekonomik veya askeri ihtiyaçlarımız için, ne zaman istersek onları
kullanabiliriz'.
Türkiye
siyasetini ve ekonomisini dalgalandıran Gezi Parkı olayları ve hemen ardından
gelen FED kararlarının ardındaki gizli dünyayı emekli ekonomik tetikçi John
Perkins ile konuştuk. Los Angeles'taki evinde 40 dakikalık bir telekonferans
ile görüştüğümüz Perkins, Gezi Parkı eylemlerinin önce spontane şekilde
başladığını ancak ardından yıkıcı bir operasyona dönüştürmek üzere çeşitli
gizli servislerin devreye girmiş olabileceğinin altını çizdi. Erdoğan'ın çok
uluslu şirketlere alternatif politikalar geliştirmesinin hoş karşılanmadığını
vurgulayan Perkins, 'Ne zaman güçlü liderler küresel şirketler dünyasına, IMF'ye,
Dünya Bankası'na karşı gelse, onlara bazı şeyler olmaya başlar. Kitlesel
gösterilerle karşılaşırlar, suikastlere uğrarlar' diye konuştu.
İşte
Perkins'in olaylara bakışı:
Türkiye'de, Brezilya’da
ve bazı ülkelerde ayaklanmalar, baharlar, isyanlar meydana gelmekte. Bazı gizli
servisler bu hareketleri manipüle ediyor olabilir mi?
Şu anda
dünya ekonomisine şirketler hükmediyor. Önce dini organizasyonlar yönetti.
Ardından dünyaya, Osmanlı imparatorluğu, İngiltere, Sovyet Rusya'sı ve ABD gibi
güçlü devletler hükmetti. Bugün ise dünya ekonomisi ve politikası büyük
şirketler tarafından yönetiliyor. Bu dönem en zor dönem. Şirketler insanları
sömürüyor. Büyük şirketlere sahip olan yüzde 1'lik kesim geride kalan yüzde
99'u yönetiyor. Ve bu durum Türkiye de dâhil olmak üzere dünya genelinde birçok
ekonomik soruna yol açıyor. Ama artık ortalama insanlar uyandı. Zenginin daha
fazla zengin olmaya devam etmesine karşı, daha fazla çalışma saatlerine karşı
her yerde bir uyanış var. İki şey oldu; bir, dünyayı şirketler ele geçirdi.
İki, insanlar bu durumu değiştirmek üzere uyandı.
Şirketler
Hükmediyor
Ama
Türkiye'de son bir aydır sokaklara dökülen insanlar şirketlere karşı değil,
hükümete karşı ayaklandıklarını söylüyor? Erdoğan ise bu eylemlerin ardında çok
uluslu bazı güçlerin ve faiz lobisinin olduğunu işaret ediyor. Faiz lobisine ve
ekonomik manipülatörlere inanıyor musunuz?
Kesinlikle.
Şunu iyi anlamak lazım. Bugün dünyadaki hükümetlerin çoğu büyük şirketler
tarafından yönetiliyor. Türkiye'nin şu an tecrübe etmekte olduğu ekonomik
büyüme, belirli bir dereceye kadar hükümetin politikalarıyla, büyük oranda ise
şirketlerin katılımıyla gerçekleşti. Çin'deki göz kamaştırıcı büyümeye bakın.
30 yıldır çift haneli büyüyor. Bu, çok uluslu şirketler tarafından sağlandı. Bugün
durgunluktan çıkmaya çalışan ABD de bunu destekledi. Hükümetler çok uluslu
şirketlerin hizmetkârı konumunda. Gerçek güç onlarda. Hükümetler bir dereceye
kadar etkili.
Suikaste
Uğrayabilirler
Brezilya ve
Arjantin'in ardından Türkiye de IMF'ye olan tüm borçlarını ödedi. Artık borç
almayacağını, hatta borç vereceğini ilan etti. Türkiye'nin artık IMF'den emir
almayacağını ilan etmesi tepki çekmiş olabilir mi?
Çok mümkün
olduğunu düşünüyorum. İçeriden derin bir bilgiye sahip değilim. Ancak, ne zaman
güçlü liderler küresel şirketler dünyasına, IMF'ye, Dünya Bankası'na karşı
gelse onlara bazı şeyler olmaya başlar. Kitlesel gösterilerle karşılaşırlar, suikastlara
uğrarlar. Türkiye'deki olayların spontane (kendiliğinden) başladığına
inanıyorum. Park'ta başladı. Sonrasındaki yıkıcı faaliyetlerin hükümetlerin
gizli servisleri tarafından manipüle edilmiş olması çok olası. CIA, NSA gibi
gizli servisler devreye girmiş olabilir. İşaret fişeğini de küresel şirketler
göndermiş olabilir.
Şirketlere
gizli servis desteği
FED Bernanke
parasal genişlemeyi durduracağını açıkladı. Tüm borsalar çöktü. Faizler
yükseldi. Dolar değer kazanmaya başladı. Ülkelerde olaylar başladı. FED
kararları ile küresel şirketlerin hareketleri arasında bir bağlantı var mıdır?
Kesinlikle
bir bağlantı var. FED büyük şirketleri kölesi. Şirketler umutsuzca durumu
kontrol etmeye çalışıyor. Bunu da IMF, Dünya Bankası, Wall Street Bankaları ve
küresel çapta yayın yapan ana akım medyayı kullanarak yapmaya çalışıyorlar. Bu
dönemi 'yağmacı kapitalizm' dönemi olarak adlandırıyorum. Başarısız olacaklar.
Dünya nüfusunun yüzde 5'inden azı ABD'de yaşıyor ama dünya kaynaklarının yüzde
30'unu tek başına tüketiyor. Bu bir model olamaz. Çünkü batakta. Dünya bunu
tekrar edemez. Çin, Hindistan, Afrika ve Latin Amerika ülkeleri ABD'nin
yöntemini izlememeli. Bu sistemi değiştirmeliyiz. 'Hayat ekonomisine
geçmeliyiz.
Bilgi
Satıyorlar
Çok uluslu
şirketler fakir ve gelişmekte olan ülkelerde mücadele ederken yalnız başlarına
mı hareket ediyorlar, yoksa gizli servis ajanları da onlara yardımcı oluyor mu?
Şüphesiz
beraber çalıştıklarını söyleyebilirim. ABD hükümeti büyük şirketlerin
kontrolünde. CIA, NSA ve FBI hepsi büyük şirketlerle çalışıyor. İnanılmaz
büyüklükte bilgiler topluyorlar. Bilgileri ürün haline getirip çok uluslu
şirketlere satarak onların karlı duruma geçmelerini sağlıyorlar. Obama da adeta
köle konumunda ama bu onun suçu değil. Aksi halde başkan olamazdı.
Avrupa'da
durum nasıl? İngiltere, Almanya ve Fransa gibi ülkelerin şirketleri ekonomik
çıkarları için gizli servisleri kullanıyor mu?
Çok açık.
İngiliz gizli servisleri, uzun süredir İngiliz şirketleri ile çalışıyor. NSA
ile de el ve eldiven gibidirler. Almanya'da kişisel bir tecrübem olmadı ancak
onların da aynı şekilde çalıştıklarını düşünüyorum. Avrupa Birliği'nin şu an
yaşadığı sıkıntıların temelinde çok uluslu şirketlerin birleşik bir Avrupa
istememeleri yatıyor. Avrupa'nın tek para birimini, Euro'yu kullanmasını da
istemiyorlar.
Son bir
aydaki gösterilerin ardından Merkel, Türkiye'yi Avrupa'da istemediğini beyan
ederek fasıl müzakerelerini 4 ay erteledi. Türkiye bir ay içinde Avrupa'da
istenmeyen adam ilan edildi.
Bu sene Mart
ayında Türkiye'de iken, ülkeniz Ortadoğu için model ülke olarak gösteriliyordu.
Şimdi değişti. Erdoğan çok uluslu şirketlere karşı bayrak açtığında kendi
boynunu kestiğini söyleyebilirsiniz. Bunu sürdürmek zordur. Bir dereceye kadar
karşı durmuştur. O, Ortadoğu'nun ve Doğu Avrupa'nın parlayan yıldızı oldu. Ve
bir ayda her şey değişti. Türkiye artık bir ay önceki gibi bir model değil.
Türkiye'deki olayları daha fazla karıştırmak için çok uluslu şirketlerin
doğrudan bir müdahalesi var mı yok mu bu incelenmeli.
Eski
yapıyı değiştirdi
Türkiye son
10 yılda çok uluslu şirketlere açık oldu. Ama bir taraftan da, özellikle son
yıllarda savunma sanayiinde yerli payının artması, yerli otomobil gibi projeler
var. Uluslararası şirketlere alternatif olabilecek yerel şirketlerin güçlenmesi
söz konusu olmaya başladı. Brezilya'da da benzer bir durum söz konusu. Çok
uluslu şirketler kendileriyle çalışmayanlara baskı mı uyguluyor?
İstanbul'da
yakın zaman önce 3 kez bulundum. Durumu yakından gördüm. Erdoğan askerin
siyasetteki gücünü sınırladığı için popülaritesi yüksek. Bazı gazetecilerle
arası da çok ihtilaflı. Bunu anlayabiliyorum. Halkı bir dereceye kadar büyük
uluslararası şirketlerin üzerinde tutabiliyor. Türkiye'deki gösteriler
dünyadakilere göre bir istisna. Bazı insanların 'Erdoğan çok otoriter,
neredeyse diktatör' dediklerini duyuyorum. Ancak ben Türkiye'de iken böylesine
bir muhalefet yoktu. Popüler bir muhalefet vardı. Siyasi kalkışma değildi.
Brezilya'daki durum ise hükümetin büyük çaplı kaynakları halka değil futbol
sahalarına harcamasına tepki var. Bilet fiyatlarının artmasına tepki var.
Türkiye dünyadaki diğer ayaklanmalara göre bir istisna. Çünkü Erdoğan eski
sistemi değiştirmek istiyor.
Erdoğan,
Türkiye'nin en büyük şirketler topluluğunun kendisine karşı cephe aldığını
açıkladı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Çok uluslu
büyük şirketler kontrol etmek istedi. Erdoğan bunu değiştirmeye çalıştı.
Türkiye'de sonucun ne olacağı henüz belli değil.
John
Perkins kimdir?
John
Perkins, 1968 yılında BM ekvador barış gücüne gönüllü oldu. 1970 yılında Boston
stratejik danışmanlık firması Chains T. Maın'de çalıştı. Daha sonra ulusal
güvenlik ajansı NSA da çalıştı. Sonradan Perkins NSA'nın bir çeşit istihbarat
örgütü olduğunu söylese de NSA bunu yalanladı. John Perkins kitabında batılı
güçlerin az gelişmiş ülkeleri finans sağlama umudu vererek nasıl sömürdüklerini
anlatır. John Perkins ekonomik tetikçiler olarak tanımladıkları sistemdeki
güçler ve liderleri, gelişmekte olan ülkeleri kredi almaları için ikna eden
görevler üstlendi. Perkins'in iddiasına göre ABD ve çeşitli şirketler ülkelere
kredi vererek (IMF ve benzeri kuruluşlar aracılığı ile) onları kendilerine
bağımlı kıldılar. Daha sonra ülkeler kerediyi ödeyemez hale getirip ülkelerin
kaynaklarını sömürmeye başlarlar. Perkins kitabın ABD ve çeşitli şirketlerin
baskılarına rağmen yayınladığını söylüyor. Venezüella devlet başkanı Hugo
Chavez kitapta anlatılanların kendi ülkesine de yapılmak istediğini ancak kabul
etmediğini söyler.
Alıntı: https://www.yenisafak.com
Yorumlar
Yorum Gönder