İsmailoğlularından Gafil Bir Kişinin Hikâyesi


İsmailoğlularından Gafil Bir Kişinin Hikâyesi

Bir gafil kişi; günlerden bir gün, fesat yuvası olan evinden çıktı; ovaya doğru gitmeye koyuldu. Bir yere vardı, gördü ki; Bir topluluk ekin ekmiş, zahmet çekmişti; sonunda da o ekin boy atmış, sararmış, saplar tanelerle dolmuş, biçilecek, harmana götürülecek bir hâle gelmişti.
Derken o topluluk ateş getirdi, bütün o ekinleri yakıp kül etti. Adam, kendi kendine;
“– Böyle bir kıymetli malı yakmaya acımıyorlar mı ki?” dedi. Oradan şaşkın bir hâlde geçip gitti, başka bir yere vardı.
Orada bir adam gördü; bir taşı kaldırmaya uğraşıyordu. Fakat bir türlü kaldıramıyor, yerinden bile kımıldatamıyordu. Derken bir başka taş aldı, getirip o taşın yanına koydu. Bu sefer ikisini birden kaldırmaya uğraşıyor, yerinden kımıldatamıyordu. Gafil kişi şaşırdı:
“– Ne tuhaf şey! Taş bir iken yerinden bile oynatamıyordu, şimdi iki oldu, daha da ağırlaştı; yerinden nasıl kımıldatacak?”
Derken adam gitti, üçüncü bir taş getirdi, ikisinin yanına koydu. Taş üç olunca üçünü de kaldırıverdi, yola düşüp gitti.
Gafil adam bu şaşılacak şeyi de gördü; gene ovada yürümeye koyuldu.
Bu sefer bir koyun gördü; beş kişi, koyunu korumadaydı. Birisi koyunun sırtına binmişti, biri koyunu sırtına almıştı. Birisi koyunun memesine yapışmıştı; memeyi sağıp duruyordu. Birisi koyunun boynuzunu tutmuştu; birisi de iki eliyle kuyruğunu yakalamıştı.
Gafil kişi, bir şey anlamamıştı fakat yoluna devam etti.
4.Kıssa
Bir dişi köpek gördü ki karnında köpek yavruları havlamadaydı. Gafil adam;
“– Ne kadar da şaşılacak şeyler gördüm!” dedi.
Gide gide bir şehrin kapısına ulaştı. Orada bir ihtiyar gördü. Dedi ki:
“–Şu geldiğim yolda şaşılacak şeyler gördüm.”
İhtiyar;
“–Ne gördün?” diye sorunca anlatmaya başladı:
Ekinlerini yakan topluluğu anlattı. İhtiyar dedi ki:
“–O, Cenâb-ı Hakk’ın sana göstermek istediği bir temsildir.
Onlar, öylesine bir toplum ki kullukta bulunmuşlar, ibâdetler etmişlerdi; fakat sonunda fesatlarla, kötülüklerle ve günahlarla meşgul olmuşlardı;
Yüce Allah da;
“Onların işledikleri her bir ameli ele alırız, onu saçılmış zerreler hâline getiririz (değersiz kılarız).” (el-Furkān, 23) âyetinde buyurulduğu gibi onların kulluklarını, ibâdetlerini yok etti.
[Hadîs-i şeriflerde buyurulur: “Haset etmekten sakının. Zira ateşin odunu (veya otları) yiyip bitirdiği gibi haset de iyilikleri yer bitirir.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 44/4903)
“Size eski ümmetlerin hastalığı sirayet etti: Bu, haset ve buğzdur. Bu, kazıyıcıdır (yok edicidir). Bilesiniz; kazıyıcı (yok edici) derken saçı kazır demiyorum. O dini kazıyıcıdır (yok eder)…” (Tirmizî, Sıfatu’l-Kıyâme, 57)]
“–Başka ne gördün?” dedi.
Gafil kişi, iki taşı kaldıramayan fakat üçtaşı kaldıran adamı anlattı. İhtiyar, bu meseli şöyle tabir etti:
“–Bu bir adama benzer ki bir mâsiyet işler, o günah kendince pek büyüktür; ona tahammül edemeyeceğinden korkar, bu düşüncedeyken bir suç daha işler. Artık bu suç, ona daha kolay görünür. Bundan sonra üçüncü defa bir suç daha işler, başka bir günah daha yapar; artık bütün günahlar ona kolay görünür, âdetâ bir mûsıkî gibi gelir. (Hâlbuki onu ağır bir azap beklemektedir. Bir an önce tevbe edip bu yüklerden kurtulmalıdır.)”
(Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Uzun Ömür İçin Dua

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)