Sen O’nu Tanı
Sen O’nu Tanı
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
“İnsanın başına bir sıkıntı
gelince, Rabbine yönelerek O’na yalvarır. Sonra Allah kendisinden ona bir nimet
verince, önceden yalvarmış olduğunu unutur. Allah’ın yolundan saptırmak için
O’na eşler koşar. (Ey Muhammed!) De ki: Küfrünle biraz eğlenedur; çünkü sen,
muhakkak cehennem ehlindensin!” (Zümer, 8)
Rasûlullah Sallallahü Aleyhi
Vesellem buyurdular:
“Bolluk ve rahat içinde iken
Allah’ı tanı ki zorluk ve sıkıntı zamanında O da seni tanısın.” (Ahmed, Müsned,
I, 307; Aclûnî, I, 366)
Baklî’nin Arâis adlı eserinde
şöyle der:
“Allah Teâlâ, yakîni zayıf
olanları şöyle tavsif ediyor: Kendisine Allah’ın imtihanının elemi dokunduğu
zaman O’nu tanımadan O’na dua eder. O’nun nimeti kendisine ulaştığı zaman ise
nimetle nimet verenden perdelenir. Böylece her iki yoldan da câhil kalır. Ne
belâda sabredici, ne de nimetlere erdiğinde şükredici olur. Bu durum onun
Rabbini tanımamasındandır. Rabbini ma’rifet sıfatı ve muhabbet halâveti/tadı
ile idrak etmiş olsaydı, kendisine dilediğini yapması için nefsini O’na
bezlederdi.
Bir âlim der ki: Kulların ilim
ve ma’rifeti en az olanı, başına bir sıkıntı geldiğinde Rabbine duâ edendir.
Çünkü bir sebeple veya bir sebep için O’na duâ edenleri duâsı, sırf O’nu
arzulayıp O’na iştiyak duyarak duâ edinceye kadar illeti ve ârızalarıdır. Hz.
Hüseyin (ra) şöyle demiştir: “Âfiyet hallerinde kim Hakk’ı unutursa, sıkıntı ve
zorluk zamanlarında Allah onun duâsına icâbet etmez.” (İsmail Hakkı Bursevî,
Rûhu’l-Beyân, 17.Cilt, Erkam Yay.)
Her Güne Bir Esma-ül
Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Hakîm: Bütün işleri yerli yerince
ve eksiksiz olan, hüküm ve hikmet sahibi, eşyanın, işlerin ve her şeyin
hakikatini bilen demektir.
Kısa Günün Kârı
Sâhibine nimeti vereni unutturan
bir nimet nimet değil, aksine nıkmete (cezâ, felaket, âfet) daha yakındır.
Lügatçe
mağfiret: Allah’ın, kullarının günahlarını bağışlaması.
mahiyet: Bir şeyin içyüzü, aslı, esası. Bir şeyin neden ibâret olduğu,
künhü, esası, hakikatı.
Yorumlar
Yorum Gönder