Cennete Koşuşun!
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
“Rabbinizden bir mağfirete;
Allah’a ve peygamberlerine inanlar için hazırlanmış olup genişliği gökle yerin
genişliği kadar olan cennete koşuşun. İşte bu, Allah’ın lütfudur ki onu
dilediğine verir. Allah büyük lütuf sâhibidir.” (Hadid, 21)
Rasûlullah Sallallahü Aleyhi
Vesellem buyurdular:
“Allah’ım senden mağfireti
kazandıracak sebepleri dilerim.” (Tirmizî, Salatü’l-hâce 479; İbn Mâce,
Salatü’l-hâce 1384)
Üftâde (ks) Hazretleri şöyle
demiştir: Şüphesiz ki Allah Teâlâ bizi emir âleminden ruhlar âlemine, sonra
oradan cisimler âlemine göndermiş ve bizi en güzel kıvamda yaratmış ve cüz’i
bir irâde vermiştir. Ve şöyle buyurmuştur: “Eğer bu irâdenizi ibâdetler, tâatler
ve iyilikleri kazanma yönüne sarf ederseniz sizi cennete koyar, size visâli ve
cemâl-i ilâhîyi görmeyi kolaylaştırırım.” Sonra bu yola olanca gücümüzle
koşmamızı emir buyurdu. Dünyanın ömrü kısa olduğu için Allah Teâlâ mübâlağa ile
koşmamızı emretmiştir. Peygamberler ve veliler gittiler, elbette biz de
gideceğiz. Öyleyse, Cenab-ı Hakk’ın yolunda koşmamız gerekir ki, tembellik ve
ihmalkârlık ederek yüksek derecelere ulaşma fırsatını kaçırmayalım. Koşmanın
yolu tabîat mertebesinde ilâhî emirlere uymak ve yasaklarından kaçınmaktır.
Nefis mertebesinde kibir, riyâ, kendini beğenme ve başkasından üstün görme,
asabî olma, hased, mal ve mevki sevgisi gibi kötü huylardan arındırmaktır.
Tevâzu, ihlâs, başarılı olmayı Allah’tan bilmek, ve benzeri iyi huylarla nefsi bezemektir.
Ruh mertebesinde ilâhî mârifeti elde etmek; yâni Allah Teâlâ’yı bilmektir. Sır
mertebesinde ise Allah’tan başka her şeyi terk etmektir. (Rûhu’l-Beyân 20.
Cilt, Erkam Yay.)
Her Güne Bir Esma-ül
Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Mecîd: Fiilleri güzel, lütuf, keremi çok, şanı büyük, yüce, kadri çok
büyük, medh ve övülmesinde ortağı bulunmayan demektir.
Kısa Günün Kârı
Mağfiretin cennetten önce
zikredilmesi, kalbin mânevî kirlerden temizlenme işinin onu güzel meziyetlerle
süslemeden önce olduğu gibi, insanın da önce mağfiretle temizlenip sonra
cennete girebileceği içindir. Cenâb-ı Hak’tan rahmet ve mağfiret dileyelim.
Lügatçe
mağfiret: Allah’ın, kullarının günahlarını bağışlaması.
mübâlağa: Haddini aşar dercede izah edercesine. Mübâlağa yaparcasına.
Yorumlar
Yorum Gönder