İlim, Amel, İhlâs


İlim, Amel, İhlâs

Bir kere Abdülkadir Geylani hazretleri çölde giderken, gaipten şöyle bir ses işitti: "Ey Abdülkadir! Ben senin Rabbinim! Sana haramları mubah, serbest kıldım.” Bunun üzerine Abdülkadir Geylani Euzü çekti. "Kovulmuş şeytandan Allahü teâlâya sığınırım. Sus ey melun!" diye bağırdı.
Bunun üzerine aynı ses;
"Ey Abdülkadir! Rabbinin izni ile çeşitli yerlerde bana aldanmayarak, şerrimden, kötülüğümden kurtuldun. Halbuki ben bu yolda yetmiş kişiyi yoldan çıkardım" dedi. Onun şeytan olduğunu nasıl anladığını sorduklarında; "Sana haramları helal ettim, sözünden anladım. Çünkü Allahü Teâlâ böyle şeyleri emretmez" buyurdu.

İlimsiz amel sapıklıktır, amelsiz ilmin de vebali büyüktür. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
“İlmi ile amel etmeyen âlim, kıyamette en şiddetli azaba düçar olur.” (Beyheki)

“Âlimler hariç, insanlar helak olmuştur. İlmiyle amel edenler hariç, âlimler de helak olmuştur. İhlas sahipleri hariç, ilmiyle amel eden âlimler de aldanmıştır.” (Sehl bin Abdullah)

İhlas, her işte Allah’ü Teâlanın rızasını gözetmek, kötülükleri gizlediği gibi, iyilikleri de gizlemek, övülünce sevinmemek, kötülenince üzülmemek, riyadan uzak olmaktır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
“İhlas ile amel etmek, az da olsa yetişir.” (Hakim)

İmam-ı Rabbani hazretleri, “Ebedi saadete kavuşabilmek için ilim, amel ve ihlas muhakkak gerekir!” buyurmaktadır.

Çok ibadet etmek için ne yapmak gerekir?

Allahü teâlâ, muhakkak çok ibadeti değil, ihlaslı ve az da olsa devamlı olan ibadetleri makbul saymaktadır. Kur'an-ı kerimde Cenab-ı Hak, (Salih amel) işleyenleri övüyor. Salih, yani ihlaslı ameli tavsiye ediyor. Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:

“Amelin halis ise, azı da sana yeter.” (Deylemi)

“Allahü teâlâ, ancak ihlaslı olan ameli kabul eder.” (Nesai)

Demek ki ilim sahibi kimsenin, az da olsa ihlaslı amel etmesi kâfidir. Ancak devamlı olması da gerekir. Çünkü hadis-i şerifte buyuruldu ki:
“Allah indinde amellerin en kıymetlisi, az da olsa, devamlı olanıdır.” (Buhari)

“İlim”, dinimizin emirlerini ve yasaklarını öğrenmektir.
“Amel”, öğrendiklerini tatbik etmektir.
“İhlâs”, bunları yalnız Allah rızası için yapmaktır.
Bu üçünü yapan İslamiyet’e uymuş olur. İlim ve ihlâs var; fakat o ilimle amel etmiyorsa ne kıymeti olur? Mesela ilacın hastalığına şifa verdiğini biliyor; ama ilacı kullanmıyor. O ilacın ne faydası olur? Amel yoksa ilmin o kimseye faydası olmaz. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
“Amelsiz âlim, mum gibidir, kendini yakar, insanları aydınlatır.” (Bezzar)

İlim ve amel var; fakat ihlâs yoksa yani Allah rızası için değilse, gösteriş içinse yine kıymeti olmaz. İhlâslı olması şarttır. İhlâssız amel sahte para gibidir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
“Allahü teâlâ, ancak ihlâsla yapılan ameli kabul eder.” (Dâre Kutnî)

İhlâs ve amel var; fakat ilim yoksa bid’at işler, hurafelere dalar, yaptığı amel işe yaramaz. Onun için, “Amelsiz ilim vebal, ilimsiz amel sapıklıktır!” buyurulmuştur. İki hadis-i şerif meali şöyledir:
“Allahü teâlâ, ilimsiz ameli kabul etmez.” (B. Arifin)

“İlimle az amel faydalı olur, ilimsiz çok amel kıymetsizdir.” (Deylemi)

Şair de diyor ki:
“İlimsiz ihlâssız Cennet bulunmaz.
Amelsiz ilimle âlim olunmaz.”

İslamiyet’e severek uymak için ilmin yanında, bir de ihlâs lazımdır.
“İhlâs, işleri, ibadetleri, Allahü teâlâ emrettiği için yapmak, başka hiçbir menfaat düşünmemektir.” Kalbde ihlâs hâsıl olması, kalbin zikretmesiyle, yani Allah ismini çok söylemesiyle olur.

Dünya düşüncesi hiç kalmazsa, kalb kendiliğinden zikretmeye başlar. Şişedeki su boşalınca, havanın şişeye kendiliğinden, hemen girmesi gibidir. İslamiyet’e uymak, kalbi kuvvetlendirdiği gibi, nefsi zayıflatır. Bu sebeple nefs, kalbin İslamiyet’e uymasını, mürşid-i kâmilin sohbetinde bulunmayı, kitaplarını okumayı istemez. Dinsiz, imansız olmasını ister. Akıllarına uymayıp, nefslerine uyan kimseler bunun için dinsiz olmaktadır. Nefs ölmez, fakat gücü kuvveti kalmayınca kalbi aldatamaz.

Nefs, bedene tatlı gelen şeylere düşkündür. Bunların iyi kötü, faydalı zararlı olduklarını düşünmez. İstekleri, İslamiyet’in emirlerine uygun olmaz. İslamiyet’in yasak ettiği şeyleri yapmak, nefsi kuvvetlendirir. Daha kötüsünü yaptırmak ister. Kötü, zararlı şeyleri, iyi gösterip, kalbi aldatır. Kalbe bunları yaptırarak, zevklerine kavuşmak için çalışır. Kalbin nefse aldanarak, kötü huylu olmaması için, dinimizin emir ve yasaklarına uyarak kalbi kuvvetlendirmek ve nefsi zayıflatmak lazımdır. Aklı kuvvetlendirmek, İslam bilgilerini okuyup, öğrenmekle olduğu gibi, kalbin kuvvetlenmesi, yani temizlenmesi de, dinimizin emir ve yasaklarına uymakla olur. (İslam Ahlakı)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)

Güzel Ahlakla ilgili 40 Hadis