Temel Prensipler
Temel Prensipler
Prof. Dr. Mahmut Esad
COŞAN Hoca Efendi’nin 1990 tarihli sohbetinden çok özet bir alıntı.
Hoca Efendi, 3 konuya
özellikle vurgu yapıyor;
a) Yurtdışına, Afrika’ya
açılın,
b) İletişim araçlarınız olsun (gazete, dergi,
radyo, tv)
c) Eğitim kurumlarınız olsun.
“Birileri”, Esad
efendinin bu projelerini alıp, kontrol altında tutabilecekleri başkaca
guruplara görev tevdi ettiler.
Lütfen alıntıyı satır
satır dikkatlice okuyunuz!
Bismillahirrahmanirrahim!
Çok değerli kardeşlerim!
Allah-u Tealâ Hazretleri'nin selâmı, rahmeti, bereketi, ikramı, ihsanı, lütfu,
rızası dünyada ahirette üzerinize olsun. Allah-u Tealâ Hazretleri, sevdiği razı
olduğu kullar zümresine cümlenizi dâhil eylesin...
. Müslümanın cemaatle
beraber olması tavsiye edilir. Cemaatten ayrılmama tavsiye edilir. Fakat, çok
kimsenin bilmediği bir şeyi söyleyeyim: Toplulukla beraber olmak, cemaatten
ayrılmamak, tefrikaya düşmemek, kalabalıkla beraber olmak demek değildir; hakla
beraber olmaktır! Hakikatle beraber olmaktır! Tek başına olsa bile, hakikatle
beraber olan cemaattir. Hakikatten kopmuş, ayrılmış olan, yüzbinlerce de olsa,
milyonlarca da olsa, milyarlarca da olsa tefrikadadır; bunu bilin! Bunun
delillerini size ayetlerle, hadislerle anlatıyorum…
. Onun için, ilim öğreneceksiniz
ve dünya ile ilgileneceksiniz. Ben bunun için arkadaşlarıma dedim ki:
"Türkiye dışından evlenin! Tayland'dan evlenin, Endonezya'dan evlenin,
Etiyopya'dan evlenin, Sudan'dan evlenin!.." Neden? Müslümanlar kardeş
değil mi? Sen o Müslüman kardeşinden nasıl haberdar olacaksın? Dilini
bilmiyorsun, kültürünü bilmiyorsun, ülkesini bilmiyorsun, gelip gitmiyorsun. Nasıl
haberdar olacaksın? Oturduğun zaman temennîler, dilekler, şeyler. Nasıl olacak
bu birlik ve beraberlik? Kaynaşacaksın. Sudan'lı kızı alacaksın, Sudan'lı
kayınpederin olacak, Sudan'da arazin olacak. Kalkacaksın, gideceksin, orada
oturacaksın; orda bir koloni meydana gelecek. Ordan buraya göndereceksin.
Bugün maalesef tüm İslâm
Alemi emperyalist güçlerin sultası altındadır. Kuş uçurtmazlar, takib ederler. Hem
de kendisi takib etmez. Amerika John'la takib etmez, Smith'le takib etmez.
Kimle takib eder? Adı senin benim gibi olan müslüman insanla takip eder; canına
okur. O milletin içinden çıkmış hain vasıtasıyla takib eder ve millete en büyük
zararı, kendi içinden çıkmış insanlara yaptırır. Parayla satın alır, ajan
edinir ve öyle kullanır.
Niye, yağmur için dua
ediliyor da, İslâm'ın gelişmesi için dua edilmiyor? Niye, Fatih Camii'nde, şu
müslümanlık gelişsin diye bir dua edilmemiş şimdiye kadar? Ne materyalist
insanlarız biz yâ! Ne maddeci insanlarız biz. Yağmur kesilince, onbeşbin kişi
Fatih Camii'nde toplanıyor, bir o kadarı Eyüb Camii'nde toplanıyor; ağlıyorlar,
"Yâ Rabbi, yağmur gönder!" diye; İslâm gidiyor ama, hiç kimsenin kılı
kıpırdamıyor. Giderse gitsin. Çünkü, evinde kendisi Kur'an okuyor, tesbih
çekiyor; yetiyor. Olur mu öyle şey? Yağmurun umûmî yağdığı gibi, İslâm’ın
gelmesi için, müslümanların kurtulması için niye dua yapmıyorsun? Yağmuru dua
ile yağdırıyor da Allah, İslâm'ı dua ile geliştirmez mi? Geliştirir. Dedim ki,
Allah kimin duasını kabul eder? Tabii, sevdiği kulun duasını kabul eder.
İlkönce bu.
. Yâni, herkese ajan
demiyoruz; belki ajan değil ama, rakibler var, hasetçiler var. Karışık, garib
davranışlar görüyoruz. Belki, metodunu bilmiyorlar, ilimden uzak oldukları
için. Sahte bir takım organizasyonlar var; topluyorlar insanları etraflarında,
ondan sonra onları toptan satıyorlar! Topluyor müslümanları etrafına; ondan
sonra toptan satıyor. Götürüyor, olmadık yere bağlıyor. Bunlara dikkat edin! Mü'min
feraset gözüyle bunları anlayabilir ama, ben yine ikaz edeyim: Pasifize
ediyorlar, oyalıyorlar! "Ha oldu, ha olacak. Ha gayret, biraz daha, biraz
daha..." Ortaya hiç bir şey çıkmıyor!..
Bekle, bekle, bekle; hiç
bir şey yok. Neden? Maksadı oyalamak!
Muhterem kardeşlerim!
Kâfir, emperyalist doğrudan doğruya Türkiye'ye gelip de Mü'minlerle uğraşmaz! Nasıl
uğraşır? Onların gelişmemesi için düzenler kurar, öyle uğraşır. Onun için,
benim burada ümidim, hakkı görebilme kabiliyetinizde. Yâni, hakkı
görebilirseniz, görürsünüz. Göremezseniz; siz de bir yere takılırsınız, eveler
gevelersiniz. Çocukların dişleri çıkacağı zaman, plastik bir şey veriyorlar
eline; elinde tutuyor, boyna ısırıyor. Dişlerinin kaşıntısı geçiyor, o kadar.
Bir iş yaptığı yok, bir yemek filân değil. Bir şey değil, sadece eveleme
geveleme oluyor. Onun için, hizmet ediyorum diyen insanları, hizmet ediyorum
diyen organizasyonları, irfan ile irfan teraziniz ile tartın!
. Ben diyorum ki, böyle
birtakım şeylere körü körüne bağlanmak yok! Her birinize istiklâl tavsiye
ediyorum, hürriyet tavsiye ediyorum. Hür olun, hizmeti kendiniz tesbit edin,
yapmaya çalışın! Bir başkası engellerse itibar etmeyin! O hizmeti yapmak
isteyen öteki insanlarla işbirliği yapın!
Ama, hedefi hiç
kaçırmayın! Hizmetten hiç geri kalmayın! Hiç bir şey sizi oyalamasın!
Emperyalistlerin türlü
oyunları var. İslâm, bir kimsenin hizmetiyle yürüyecek hale gelirse, o kimseyi
yok ederler! Emperyalizm, tek hedef haline gelmiş olan insanı yok eder.
Öldürürler, satın alırlar, tehdit ederler. Mısır’da Seyyid Kutub’u şehid
ettiler. İsrail gitti, Tunus'ta Ebû Cihad'ı öldürdü. Yaser Arafat’ı öldürmedi
de, ötekisini öldürdü. Çünkü berikisi ajan, kukla...
Ne yapmak lâzım? Hizmeti
yaygınlaştırmak lâzım, herkesin lider olması lâzım. Ellibeş milyonu da
öldürecek değiller ya! Bir milyarı da öldürecek değiller ya! Emperyalizm ve
sömürü, bu işini nasıl yürütüyor? Aldatma yoluyla. Birkaç lideri temizliyor,
Pakistan’ı ele geçiriyor. Sonra birkaç lideri temizliyor Irak’ı ele geçiriyor.
Bir kaç lideri temizliyor, Mısır’ı ele geçiriyor. Böyle gidiyor bu işler.
. Diyorlar ki, "Tek
lider, vazgeçilmez insan..." Öyle şey olur mu? İş yapacak Müslüman için
ise, "Şu adamı ben beğenmiyorum, bir şey beceremez!" Sen fırsat ver,
bak neler becerir.
Her biriniz lider
olacaksınız! Lider olmalısınız. Aksi halde, İslâmî gelişmeyi söndürür bu
emperyalistler. Çünkü dünyanın her yerinde elleri var, kulakları var. Muhterem
kardeşlerim! Bakın, Filistin'deki çocuklarla başa çıkamıyorlar. Neden? Tek
lider olmadığı için! Tek lider olmadığı zaman baş edemezler. Filistin'de,
elinde silâh olmayan, taşla askerlere saldıran çocuklara diş geçiremiyorlar.
Onun için, hizmeti yaygınlaştıracaksınız.
. Muhterem kardeşlerim,
çok önemli nokta; bunu zihninize iyice yerleştirin; bir lidere, tek hocaya, tek
ekibe bağladığı bir yığın insanı, böyle üzüm salkımını sapından tutar gibi,
istediği yere götürüyor! O kadar taneyi sen götürebilir miydin? İki kilo
sultaniye üzümünü, böyle bir yere götürebilir misin sen? Götüremezsin. Ama
salkıma bağlı oldu mu her birisi, sapından tutarsın -maşaallah, iki buçuk kilo
sultaniye çekirdeksiz üzüm- alırsın, götürürsün. O senin avucuna sığmadığı
halde, götürebilirsin.
Onun için, teşkilât
kurdurtuyorlar; teşkilâtın başına kendi adamlarını -hain bir kimseyi-
koyuyorlar. Öteki insanların hepsini, üzüm salkımı gibi oraya buraya
götürüyorlar.
Türkiye'de iki milyon
lider olsa. Ne güzel! Her birinin etrafında beş kişi, on kişi, on beş kişi. Ne
kadar güzel! Herkes İslâm için çalışıyor. Ne kadar güzel bir birikim olur.
Kimse bir şey diyemez.
“Bir şey yapalım İslam
için” diyorsun, "Hık’dı, mık’dı, şöyle de, böyle de, liderimize soralım
da, edelim de..." Müsaadeli, ağabeyli, bilmemneli hizmet olmaz. Öyle şey
yok; tabi olmayın kimseye! Bana da tabi olmayın! Bana tabi olursanız, beni
sıkıştırırlar. Ondan sonra, "Sen bu adamlarına şöyle yap!" derler.
Bana da tabi olmayın, İslâm'a tabi olun! Allah'ın emrine tabi olun! Allah'ın
dinine hizmet edin! Tek başınıza olsanız da, hakla beraber olun! İbrahim (as)
gibi olun! O zaman, İslâm kalkınır; başka türlü kalkınamaz!
Bu emperyalistlerin ve
onların Türkiye’deki kuklalarının silahları, teknikleri, organizasyonları
bizden fazla. Şuradaki konuşmalarımız bile orada dinleniyordur; yarın gazetelere
geçer.
Her biriniz İslâm için,
kendinizin dünyada kalmış tek adam olduğunuzu düşünün. İslâm'ı senden başka
kalkındıracak başka insan kalmadığını düşünün... Ama bu arada senin gibi aynı hedefe yürüyen başka insanlar varsa; onlarla da işbirliği yap! Yapmıyorsa, silkele at be! Sen onu sırtında taşımak zorunda mısın? Beni sırtında taşımak zorunda mısın? Kimse kimseye hürriyetini
vermesin! Hürriyet aziz şeydir. İnsan, ancak Allah'a kul olur.
(iyyâke na'büdü ve iyyâke nestaîn) "Allahım! Ancak sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz." "Efendim işte, dirlik, düzenlik, birlik, beraberlik, organizasyon... bozulmasın"
diyorlar.
. Haberleşme ve yaygın
eğitim, en önemli çalışma! Bu dergilere siz de hizmet edeceksiniz. Ve bir
toplumun en uyanık insanları, basınla ilgili olan insanlardır. Çünkü basın,
hayat demektir. Hayatın her şeyiyle birden ilgilenirsiniz: Muş'ta şu hadise
olmuş, Münih'te bu şöyle olmuş, İstanbul'da böyle olmuş. Filânca toplantı,
falanca kitap, falanca konferans. Her şey basınla halloluyor, yayınla oluyor.
En önemli silâh basındır.
Şu bulunduğumuz bina bir
eğitim müessesesidir. Eğitim, ağır çalışan bir çarktır. Ağır çalışır; beş
senede, on senede sonucunu alırsınız. Ben, otuz senenin mahsulüyüm, kırk
senenin mahsulüyüm. Yâni ben çocuktum, gençtim, bu yaşa geldim, Profesör oldum.
Eğitim çok ağır çalışır; otuz sene, kırk sene geçer.
En hızlı çalışan hizmet
vasıtası ise basındır! Bir anda, birçok şeyleri değiştirirsiniz. Yazılar güzel
olursa, candan olursa, çalışma ve hazırlama emek vererek olursa muhterem
kardeşlerim; o zaman, en büyük eğitim orda olur! Siz kolejlere sahip
olamazsanız da, kurslara, müesseselere sahip olmazsanız da, basın sayesinde
onların içindeki insanlara mesajınızı götürürsünüz. Siz, Nurcularla diyalog
kuramadığınızda, bilmem Süleymancılarla diyalog kuramadığınızda, değişik
düşünceli diğer İslami gruplarla diyalog kuramadığınızda, sizin yayınınız
onlara gider. Bakar; haklıysan, hak verir. Yâni, mesajını başka türlü
anlatamazsın…
O bakımdan, eğitim
kurumlarının en büyük hizmet olduğunu görüyorum. Bu, oyuncak değil! "Efendim, işte cihad, daha büyük hizmettir!.."
Haberleşmeye dayanmayan cihad, cihad olmaz! Haberleşmeye dayanmayan cihad,
Kıbrıs Harekâtı'nda kendi gemimizi kendi uçaklarımızın batırdığı gibi, fecî
sonuçlar doğurur. Geminin bizim gemimiz olduğundan haberi yok adamın.
Haberleşme çok
önemlidir. Birbirinden haberi olmayan insanları fenâ aldatırlar. Fenâ yenerler.
Bizim Suud'dan haberimiz olmalı. Endonezya'dan, Malezya'dan haberimiz olmalı. Rusya'dan,
Almanya'dan haberimiz olmalı. Amerika'dan haberimiz olmalı. Bu da basınla olur.
Onun için, buna önem verelim! Ben de önem vereyim, ben de olanca gücümle
katılayım; siz de olanca gücünüzle katılın! Çünkü bundan daha mükemmel bir
silâh bilmiyorum. (Ve eiddû lehüm mesteta'tüm min kuvvetin) "Düşmanlara
karşı, gücünüzün yettiğince silâh hazırlayın!" En önemli silâh basındır.
Tek şahsa bağlı olan
faaliyetleri, doğru faaliyet görmüyorum. Bir kişiye bağlı olmamalı. Onun için,
böyle sivri başlar üretmeyi de uygun görmüyorum. Arı kovana bakan bakıcı,
kovanda teşekkül eden arı beyinin memelerini kopartır. Neden? Arı beyini oradan
çıkartmak için. Arı beyini oradan çıkarttı mı, diğer arıların bir kısmı o arı
beyini takip eder, kovan sahibi arıları kolayca böler. Bir oğul verir, toplar
başka yere götürür; kovanı böler. O bakımdan süper insanları da sevmiyorum.
“Çok kabiliyetli, çok kaliteli, bilmem ne” filân. Süper olduğu iddia edilen
insanların büyük tehlikeleri vardır. Süper insan biraz mağrur olur, kibirli
olur. Bize normal insan lâzım. Bize normal eleman lâzım. Bize doğal eleman
lâzım; her haliyle beşer olan, beşer hasletli. Bizim Peygamberimiz de beşer
peygamberdi. (İnnemâ ene beşerun) "Ben bir kulum!" demiştir Peygamber
Efendimiz...
Böyle tek, olağanüstü
kişiler, İslâm'a büyük hizmet edebilirler ama, toplum beraber yürümeli. Toplum
beraber yürümediği zaman, her yerdeki olağan kişilerin gelişmelerini
baltalarlar. Mısır'da çok derbederlik varken, Hasan El-Bennâ çıktı, rahmetli. Fakat
onu baltaladılar. Başka yerlerde de böyle olur.
Hepinizin omuzunda büyük
veballer, sorumluluklar vardır, mes'uliyetler vardır. Bu davaya hizmet, sadece
belli kimselerin görevi değildir; her müslümanın görevidir, her mü'minin
görevidir! Hepiniz bu görevle vazifelisiniz, vazifeniz var! Sorumlusunuz,
vebaliniz var! Bu hizmetin şuuruna erin! Her biriniz, olanca gücünüzle bu davaya
omuz verin, destek olun!
Rabbimiz, dünyanın ve
ahiretin her türlü tehlikelerinden, üzüntülerinden, sıkıntılarından,
başarısızlıklarından bizi mahfuz eylesin. Allah-u Tealâ Hazretleri, bizleri
kimsenin önünde hor ve zelil etmesin. Kimseye boyun büktürüp el açtırmasın. Alnımızın
akıyla, kalbimizin imanıyla, pırıl pırıl, hürler olarak, ahrâr olarak, ebrâr
olarak, ahyâr olarak yaşamayı nasib eylesin...
Huzuruna, sevdiği razı
olduğu kullar olarak varmamızı nasib eylesin. Yüzü ak, alnı açık kullar olarak,
bigayri hisâb, defter divan açmadan, bizi mahşer halkına mahcub etmeden,
cennât-i âliyâta dahil olmayı nasib eylesin. Cemaliyle müşerref eylesin...
Bihürmeti esmâihil
hüsnâ, ve habîbihil müctebâ, ve bihürmeti esrârı Sûret il-Fâtiha!
Yorumlar
Yorum Gönder