Nefse Düşkün Olmak (Lütfen okuyalım)
Nefse Düşkün Olmak (Lütfen
okuyalım)
Şu zamanda nefsini
bırakıp, Allah için ahirete hazırlanmak güç iştir. Nefs-i emmare kâfirdir,
şeytanın ortağı, Allah'ın düşmanıdır. Bir kimse düşmanını tanıdıktan sonra,
onun kendisine zarar vermemesi için bin bir önlemler alır. Biz de şimdi bu
önlemlerden birkaç tanesine değineceğiz. Nefs ile muhasebe, murâkebe, muâkebet,
mücahede ve muâtebet edilmesi gerekir. Evvela herkes nefsine her gün şöyle
seslenmeli: “Ey nefsim! Bu dünya geçicidir. Benim sermayem buradadır. Aman
çok dikkat et bu kazancımızı azaltmayalım, sonra ahirette ziyan oluruz!”.
Günahlara bulaşmamıza sebep olan nefistir. Nefsin isteklerini yapmak insana çok
tatlı ve rahat gelir. Bu yüzden hikmet ehli zatlar; nefse ağır gelenleri yapmak
ibadettir, demişlerdir. Misal, açık saçık giyinip sokağa çıkmak nefse tatlı
gelir, ama örtünmek de bir o kadar ağır. Nefsi iyi tanımak lazımdır, bu da en
iyi Ramazan ayında mümkündür.
Nefs ile murâkebe...
İnsan azgınlaşabilir, yoldan çıkabilir, yasakları çiğneyebilir sonunu
düşünmeden. Trafikte kurallar vardır. Polislerin olmadığı bir yerde, ne desen
beni polis görmüyor burada yoklar, diye aşırı hız yapsak kaza kaçınılmaz olur.
Ama İslam dininin emir ve yasakları bambaşkadır. İstersen ıssız bir adada tek
başına ol yine de edep sınırlarını aşmaman gerekir, günahtan kaçmak lazım olur.
Çünkü bizi her an gören gözetleyen Allah var! Müslüman bu bilinçle davranırsa,
nefsine söz geçirmesi kolay olabilir. Yok, eğer umursamaz, yasakları çiğnerse
işte bu onu taşkınlığa sürükler. Kadınlar başı saçı kolları açık sokağa
çıkmamalı, Allah'tan hayâ etmelidir. Erkekler de böyle kadınlara, yine
Allah'tan hayâ ederek bakmamalıdır. Böyle yapacakları da şu hadis i şerif ile
müjdelemek yerinde olur: Allah’ü Teâlâ, Adn ismindeki cenneti şu kimseler için
hazırladı ki günah işleyecekleri zaman, O'nun büyüklüğünü düşünüp, Ondan hayâ
ederek günahlardan kaçarlar.
Nefs ile muhasebe...
İnsanoğlu yaptığı iyi işleri gözünde çok büyütür. Hikmet ehli zatlar; en ahmak,
namazdan sonra çektiği tesbihleri gözünde büyüten, onunla övünendir,
demişlerdir. İşte böyle bir insan namaz kılsa, oruç tutsa, zikretse gün boyu "ben
şöyle şöyle yaptım" diye kendini beğenir. Buna ucub denir ki
iyilikleri yer bitirir.
Ama kötü yaptıkları
hatırına bile gelmez. Bu yüzden her gece, her saat nefsi hesaba çekmeli; bugün
ne yaptın? Şu işi yaparken niyetin neydi? Harama gittin hani tövben?
Günde en az on günah
bile işlesen yılda 3650 günah eder, 20 senelik ömrüm 73000 günah! Ah! Ben
neyleyim bu günahlarla nefsim beni perişan ettin! Diye sızlanmalı hesabını
bilmeli. İnsan işlediği her günah için odasına bir kum tanesi koysa bir kaç
senede oda kumla dolar. Hazreti Ömer Radiyallahu Anh her akşam kamçı ile
ayaklarına vurar “Bugün niçin böyle yaptın?” Derdi. Bizler de her gün
nefsimizi hesaba çekmeliyiz.
Nefs ile muâkebet...
İnsanın nefsi çocuk gibidir. Haram helal demeden her istediğini verirsek
şımarır artık onunla başa çıkılmaz, o tepenize çıkar. Nefse ceza vermelidir.
Mesela şüpheli bir şey yemişse, aç bırakmalıdır.
Nefs ile mücahede...
Nefs kabahat yapınca çok ibadet etmeli. Mesela akşam namazını nefse uyarak geç
kıldın, ceza olarak o geceyi namaz kılarak geçirmeli...
Nefs ile muâtebet...
Nefsi her zaman azarlamalı. Şöyle ki; dünyaya niye sarılıyorsun? Bütün dünya
senin olsa ve dünyadaki insanların hepsi sana secde etse, az zaman sonra sen de
onlar da toprak olacaksınız! İsimleriniz unutulacak, hatırlardan silinecek.
Geçmiş padişahları hatırlayan var mı? Hâlbuki sana dünyada az bir şey
vermişler. O da bozulmakta, değişmektedir. Bunlar için sonsuz cennet
nimetlerini feda ediyorsun. O halde yazıklar olsun sana ey nefsim!
Haramlara günahlara giden
yol nefisten geçer. Şeytan vesvese eder, nefis onay verir sonsuz felakete
sürüklenir. Akıllı şudur ki ölmeden önce nefsini hesaba çeker, buyruluyor
hadiste. O halde kardeşlerim bizler de nefsimize uymamak için bu nasihatlere
kulak verelim. Son olarak şu yazıyı yazmayı uygun gördüm:
Seni bir kazığa
oturtsam...
Kazığın sivri ucu, kan
boşanan ağzından çıksa…
Gözlerini kızgın
demirlerle söndürsem
Tırnaklarını yavaş yavaş
her saat başı kıl kadar çeke çeke söksem
Derini ceviz için açar
gibi yüzsem ve kan oturmuş cildine tuz bassam
Bir serçe aksırınca
katıla katıla ağlayacak kadar merhamet hastası ben
Bütün bunları yapsam
Yine de senden hıncımı
alamam EY NEFSİM!
Ves'selam...
Yazan: Havva
Yorumlar
Yorum Gönder