Çocuklarına Tapan Aile Modeli
Çocuklarına
Tapan Aile Modeli
Uzun zamandır yazmayı
düşündüğüm yazıyı yazmak bugüne kısmet oldu. Kıymetli dostum Harun Bey ile
sohbet ederken bana şöyle bir olay anlattı.
“Bir
CD satan arkadaşım var. Dükkânında otururken içeri bir başörtülü anne ve kızı
girdi. CD’leri incelerken kız ısrarla erotik filmlerin olduğu yere doğru gitmek
istiyor annesi de kolundan çekiştiriyordu. Konuşmalarını duyuyordum. Annesi,
“Kızım gel buradaki filmlere bak.” dese de kız ısrarla o filmlerden almak
istediğini söyledi. Aralarında kısa bir tartışma olsa da üç tane erotik CD’yi
annesine aldırdı. Gözlerimle görmesem inanmazdım." dedi.
Buhari’de geçen kıyamet
alametlerinden birinin, "Köle kadınların efendilerini
doğurmaları..." olduğunu belki birçoğumuz bilemeyebilir. Fakat bu
hadisi incelediğimizde âlimlerin büyük bir çoğunluğunun özellikle günümüzde
aile ilişkilerinde ve çocukların anne babalarına karşı davranışlarını, anne
babaların da çocuklarını terbiye ederken dikkat edecekleri konuları
hatırlatmakla alakalı olduğu anlaşılmaktadır.
Buradan
yola çıkarak:
• Anneye ve babaya
yakışıksız, hakaret içeren, argo ifadeler kullanmanın
• Anneye ve babaya hürmet
ve hizmet edilmesi gerekirken çocuklara hizmet edilmenin
• Ana-babaya itaatin
azalmasının
• Kadının doğurduğu
çocuğun, kendisine köle muamelesi yapmasının
• Evladın, kendi annesine
karşı efendilik taslayarak onu hor ve hakir görmesinin
• Evin içindeki kuralların
gelenek görenek ve inançlarımıza göre değil çocukların istek ve arzularına göre
şekillenmesinin
• Eve misafir kabul etmek
istememenin, misafirden huzursuz olmanın ve odalarından çıkmayarak tepki
göstermenin
• Bayramlarda aile
büyüklerini ziyaret etmek istememenin
• Büyüklerin yanına
gitmeden onları ayaklarına getirmenin
• Depresyon, ergenlik,
sınav bahaneleriyle iyice sosyalleşmekten uzaklaşmanın
• Ekonomik olarak
ailesinden hep fazlasını istemenin ve alamayınca hor görmenin
• Dersler ve sınavlar
bahane edilerek aile içinde hiçbir iş yapmak istememenin
• Aile ile iletişimi çok
kısa ve mümkünse hiç kurmadan fakat sosyal ağ içindeki kişilerle kontörler ve
dakikalar bitirene kadar konuşmanın veya yazışmanın
• İsteklerini dayatmaların,
olmayınca aile içinde huzursuzluk çıkarmanın ayyuka çıktığı ve altın devrini
yaşadığı bir zamanda yaşıyoruz.
Toplum yapımız çocuklarına
tapan, onlar ne isterse yapan, aman ben yaşamadım çocuklarım yaşasın anlayışına
bürünen; aman zamane gençleri böyle diye sorunları halının altına süpürülen,
hiçbir şeyden hoşlanmayan, ailelerini beğenmeyen, ne yapılırsa yapılsın mutlu
olmayan, özenti içinde hep yanlışlara imza atan bir nesil de çığ gibi
gelmektedir.
Yanlış izlenilen metotlar,
yanlış verilen örnekler, yanlış diziler ve filmler, iğrenç kitaplarla
zehirlenen gençler için bir şeyler yapması gerekenlerin hep başka işlerle
iştigal etmeleri ve bu olayı ötelemeleri kronik rahatsızlığın toplumun tüm
bünyesine sirayet etmesine neden olmuş, antidepresan hapları %300’ler oranında
artmış, zararlı madde kullanmaya başlama yaşı 11’lere, cinsel rezalet 12
yaşlarına kadar düşmüştür.
‘Aşkım.’ diye büyütülen -ki bu
kelimenin kesinlikle çocuklara kullanılmaması gerekir çünkü onlar sizin
evladınız; sanki onun arkadaşa ihtiyacı varmış gibi ‘Çocuğumla arkadaş
gibiyiz.’ yanlış önermesiyle anne ve baba olmayı öteleyen anlayışı da buna
eklersek hep birlikte halaya durabiliriz.
Sorunu havaleci mantıkla,
‘Ne istediysen aldım, ne söylediysen yaptım, istediğin okullara gönderdim.’
anlayışına indirgeyen anne ve babalar meselenin ciddiyetinin farkında
değillerdir ve kendi görevlerini hep başkalarından beklemektedirler.
Sayın anne babalar; ne olur
yeniden aile olun. Kıymetli vakitlerinizi çocuklarınızla geçirin ve onlar
öğrenmeleri gerekenleri sosyal medyadan veya üçüncü kişilerden; yaşamaları
gereken duyguları da vicdansızlar tarafından öğrenmek zorunda kalmasın.
Zekeriya EFİLOĞLU
Eğitimci-Yazar
Yorumlar
Yorum Gönder