Duanın Kabul Olması İçin Adet-i İlâhiye Nedir?
Duanın Kabul Olması İçin
Adet-i İlâhiye Nedir?
Duanın kabul edilmesi için kişi
kendine düşen tüm görevleri yerine getirmelidir. İlkönce fiili duaya
yapışmalıdır. Sonra da kalpten gelen bir yalvarmayla Rabbimize yalvarmalıdır.
Eğer kişi kendine düşeni yapmaz sürekli
Allah’ü Teâlâ’dan isterse bunun adı dua değil tembelliktir. Böyle dua
Rabbimizin adetlerine aykırıdır. Yattığı yerden “Armut piş ağzıma düş!”
demekle dua olmaz. Yıllarca “Armut piş ağzıma düş!” diye dua etse ağzına
bir armut düşmez.
Bacağı kırılan adam doktora gidip
tıbbî tedbirleri almadan gece gündüz dua etse bacağı iyileşmez. Anca kangren
olur. Önce fiili dua olan tıbbî tedbirleri alacak, doktorlara bacağını
sardıracak sonra da Allah’ü Teâlâ’ya dua edecek!
Şu ibretli hikâye ne güzeldir.
Bir kimse, heyecan ve ıstırapla,
Cafer-i Sadık Rahmetullahi Aleyh hazretlerinin huzuruna gelerek der ki:
- Ne olursunuz efendim, bana
daha fazla rızk vermesi için Allah’ü Teâlâ’ya dua edin, çünkü çok fakirim.
- Hayır, ben sana dua edemem.
- Niçin efendim?
- Zira Allah’ü Teâlâ bu iş için
bir yol tayin etmiştir; sebeplere yapışın, rızık peşinden koşun ve onu elde
edin diye de emrediyor. Hâlbuki sen evinde oturup, dua etmek suretiyle,
rızkının ayağına gelmesini istiyorsun. Yani âdet-i ilâhiye muhalif hareket
etmemi istiyorsun, hiç böyle şey olur mu? Git, sebeplere yapış, sebeplerin
tesir etmesini Allah’ü Teâlâ’dan iste. O zaman ben de bunun için dua ederim
sana...
Yorumlar
Yorum Gönder