On Zümre Vardır ki Bunlar Aldanmışlardır
On Zümre Vardır ki Bunlar Aldanmışlardır
1- Halik’ın Allah olduğunu bilip de O’na kulluk etmeyen.
2- Razıkının Allah olduğunu bilip de huzur ve itminan içinde
bulunmayan.
3- Dünyanın zail olduğunu bildiği halde ona itimat eden, yani
her türlü işinde onu esas kabul eden.
4- Vârislerinin, kendinin düşmanı olduklarını bildiği halde
onlar için mal biriktiren.
5- Ölümün bir gün muhakkak geleceğini bildiği halde ona
hazırlanmayan.
6. Kabrin ahiret menzili olduğunu bilip de orası için tedarikli
bulunmayan, amel-i salih işlemeyen.
7- Kendisini hesaba çekecek olanın Allah olduğu ve O’nu
aldatmanın imkânı bulunmadığını bildiği halde sahih bir hüccete dayanmayan.
8- Cennete ulaşmak için sırattan geçileceğini bildiği halde
cehenneme düşmekten korkmayan.
9- Ateşin facirlere me’va (yuva) olduğunu bildiği halde ondan
ürpermeyen,
10- Cennetin ebrarın yurdu olduğunu bildiği halde oraya girmek
için amel etmeyen, kimseler aldanmıştır.
Yakîne eren tûl-i emeli terk eder. Tûl-i emeli terk eden zühde,
zühd hikmete, hikmet de her işin sonunu düşünmeye götürür ki ahiret imanı bu
iman ve tefekkürün kemal hâlidir.
SÖZLÜK
Vâris: Birinin mirasçısı olma.
Zail: Ortadan kalkan, yok olan.
ahiret menzili: Dünyadan sonraki ebedî âlem
Halik: Yaratıcı, yaratan.
Amel-i salih: “Allah'ın rızasına uygun amel” demektir.
Yakîn: Kesin, sağlam, doğru bilgi.
Hikmet: Bilgi, bir şeyin hakikati
Zühd: Kulun
Hakk'ın dışındaki her şeyi terk etmesi
Tûl-i emel: İnsanın dünya hayatında ebedi
yaşayacak gibi davranması
Sahih: Doğru, gerçek
Hüccet: Senet
Facir: Yalancı, asi, açıktan günah işleyen
me’va: Yuva, Cennet’in tabaklarından bir tabaka
Ebrar: Bütün iyi hasletleri kendilerinde toplayan, sağlam bir itikada
sahip olan, doğru sözlü, ibadetlerinde samimi kimseler…
Tefekkür: Düşünce, düşünme.
Yorumlar
Yorum Gönder