Ağızdan Akan Irmak
Ağızdan Akan Irmak
Her gün
ağzımızdan yedi bin ile yirmi bin arası sözcük çıkıyor. Bu sözler aynen bir
ırmağa benziyor.
Ağzımızdan
akan bu ırmağın suları ahirette bir havuzu dolduruyor.
Eğer
ağzımızdan çıkan sözler bal ve kaymak ise o ırmak Cennette bir havuzda toplanacak.
Allah’ın izniyle Cennet’e girdiğimizde o havuzdan kana kana içeceğiz.
Eğer
ağzımızdan sözler zift, kan, irin, fuhuş gibi pis şeyler ise Cehennemde bir
havuzda toplanacak. Ahirette o pis suları içeceğiz.
Ağzından
ne söz çıkacak olsa, yanında onu gözetleyen ve kaydeden biri vardır. (Kaf
Suresi 18. Ayet)
Her
duyduğunu söylemesi, kişiye günah olarak yeter. Hadis (Müslim 5/5).
"Bilmediğin
şeyin ardına düşme, çünkü göz, kulak ve kalp hepsi sorumludur, mutlaka sorguya
çekilecektir." (İsra: 17/36)
Yukarıda
zikredilen ayet-i kerime ve hadis-i şeriflerden anlaşıldığı üzere ağzımızdan
çıkan her şey kayda geçiyor. O sebepten konuşmalarımıza çok dikkat etmemiz
gerekiyor. Zaten dünya hayatında insanlarla ilişkilerimiz, etkileşimlerimiz de
en çok ağzımızdan çıkan sözcüklere bağlıdır. Bir kişinin nasıl bir insan olduğu
yüzde yüze yakın konuşmalarından bellidir. Bazen çok güzel konuşur, takiyye
yapar insanları kandırır ama o kişinin ikiyüzlü olduğu kısa sürede belli olur.
Güzel
konuşmak bir sanattır. Her insanın güzel konuşmaya ihtiyacı vardır. Bazı
insanların niyeti kötü olmasa bile pat diye karşısındakini kırarlar. Karşımızdakini
kırmamak için düşünerek konuşmak, söyleyeceğimiz sözcükleri çok iyi seçmek,
gerekir.
Hz.
Ebubekir Radiyallahü Anh Efendimizin ağzına taş koyduğu bilinen bir gerçektir.
Peygamberimiz
Sallallahü Aleyhi Vesellem ile Hz. Ebu Bekir Radiyallahü Anh'ın birlikte
oturdukları bir sırada kötü huylu bir kişi yanlarına gelip Hz. Ebu Bekir'e dil
uzattı ve yakışıksız sözler söyledi. Peygamber Efendimiz ise o kişinin hakareti
devam ettikçe bir şey söylemeyip hatta bazen gülümsedi. Hz. Ebu Bekir bir
müddet sonra artık dayanamayıp o edepsiz kişiye öfkelendi ve iki çift laf ile
karşılık verdi. Bunun üzerine Peygamberimiz yerinden kalkıp gitti.
Hz. Ebu
Bekir Radiyallahü Anh hemen Resulullah'ın Sallallahü Aleyhi Vesellem arkasından
koşup yetişti ve "Ey Allah'ın Resulü! O edepsiz bana dil uzatırken bir şey
söylemediniz de ben ona cevap verince niçin kalkıp gittiniz, bunun hikmeti
nedir?" diye sordu.
Peygamber
Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem "Ey Sıddîk! O utanmaz sana dil
uzatmaya başladığı zaman onu karşılayıp kovmak üzere Allah’ü Teâlâ bir melek
gönderdi. Sen ise hemen öfkelenip karşılık vermeye başladın. Bunun üzerine o
melek gidip yerine iblis geldi. İblis-i lâînin olduğu yerde ben durmam."
diye cevap verdi.
Hz. Ebu Bekir Radiyallahü Anh yerli yersiz
konuşmamak için o günden sonra ağzına küçük bir taş aldı. Bir söz söyleyeceği
zaman iyice düşünür, ölçer, tartar, ondan sonra taşı mübarek ağzından çıkarır
ve sözünü söylerdi. Sonra taşı tekrar ağzına alıp tesbih ve zikir ile meşgul
olurdu.
Âşık
Yunus Emre hazretleri ne güzel söylemiştir.
“Sözü
bilen kişinin,
Yüzünü
ak ede bir söz
Sözü pişirip diyenin,
İşini
sağ ede bir söz
Söz ola
kese savaşı,
Söz ola
kestire başı
Söz ola
ağulu aşı,
Yağ ile
bal ede bir söz
Kişi
bile söz demini,
Demeye
sözün kemini
Bu
cihan cehennemini,
Sekiz
cennet ede bir söz!”
Şu
atasözleri ne güzeldir.
“Tatlı
dil yılanı dileğinden çıkarır. El yarası onar, dil yarası onmaz.
Konuşmak
üzerine ünlü düşünür ve edebiyatçıların söylediği özdeyişler
Konuşmak
yaratılıştan, susmak akıldan gelir. Ch Lehmann
Konuşma,
insanın aklını kullanma san'atıdır. Eflatun
Çok
önemli, az konuşmalı, her soruya cevap vermemelidir. Martine Luther
Konuşma
sanatını bilen adam, düşündüklerinin hepsini söylemez, fakat söylediklerini
düşünür de söyler. Aristo
İyi
konuşabilme kabiliyeti, Allah vergisi olmaktan çok, çalışmakla elde edilen bir
şeydir. (Byron)
Neden
iki kulağımıza karşılık bir dilimiz var? Çok dinleyelim de az konuşalım diye. (Dyoien)
Az
konuşmaktan pek az, çok konuşmaktan sık sık pişman olunur. (Confucius)
Her
zaman herkesi memnun edemeyiz, ama herkesi memnun edecek biçimde konuşabiliriz.
(Voltaire)
İnsanın
cümlelerine hâkim olabilmesi için, konusuna hâkim olması gerekir. (Lloyda
George)
İnsan konuşmaya
başlayınca, şaşırmaya da başlar. Goethe
Çok
bilenler konuşmaz, çok konuşanlar bilmez. Lao Tzu
Çok
konuşmak, insanın gözden düşmesi için en kısa ve en emin yoldur. (La Bruyere)
Konuşmaların
en önemlisi, kendi kendimizle konuşmamızdır, ama bunu her zaman ihmal ederiz. (Oxemsirn)
Tatlı
dil yılanı deliğinden çıkarır
Sert ve
kırıcı olmayan, yumuşak, hoşa giden, gönül alıcı, okşayıcı, etkileyici,
inandırıcı ve yerinde söylenmiş söz insanın hoşuna gider; bu söz en azgın
kişinin bile inadını kırar, onu yumuşatır ve yola getirir.
Tatlı
ye, tatlı söyle
Kırıcı,
üzücü, incitici konuşmalardan sakın; güzel, hoşa giden bir dil kullan; yerinde
ve inandırıcı konuş ki karşındaki memnun olsun; sen de sevil ve sayıl.
Acı söz
insanı dininden çıkarır, tatlı söz yılanı deliğinden çıkarır.
Onur
kırıcı, sert, kötü sözler insanı öfkelendirir; sabrını taşırır, çileden
çıkarır, hoş olmayan davranışlara sürükler. Bunun aksine yumuşak, tatlı, hoş
sözler de öfkeli, geçimsiz, saldırgan insanları yatıştırabilir; zarar
vermelerinin önüne geçip onları doğru yola sokabilir.
Dilin
cismi küçük, cürmü büyük
Konuşma
organımız olan dil, küçük hacimli bir nesnedir. Küçük olmasına küçüktür ama
büyük suçlar onunla işlenir. Kimi zaman sarf ettiği kötü sözler insanın başını
belâya sokup felâketini hazırlayabilir.
Dilin
kemiği yok
Dil
kolayca her yana dönebilir. Bu özelliğe sahip olan dilde, her türlü kelimeler
de kolayca çıkar; insan doğru olmayan, birbiriyle çelişkili sözleri
söyleyebilir; önce söylediğini sonra inkâr edip başka şekle çevirebilir.
Dilim
seni dilim dilim dileyim, başıma geleni senden bileyim
İnsanların
başına kimi felâketler, sıkıntılar da çok kez dilleri yüzünden gelir. Dilini
tutmayan, ne zaman ve nasıl konuşacağını bilmeyen insanların başlarına belâ
geldiği ve bu yüzden pişmanlık duydukları çok görülmüştür.
(Bu yazıda
alıntılar vardır.) Yaşar AKKAŞ
Yorumlar
Yorum Gönder