40 Hadis-i Şerif 5
40 Hadis-i Şerif 5
عن أبي الدرداء قال قال رسول الله صلى الله عليه و سلم:
"مَن حَفِظَ عَلَى أُمَّتِي أَربَعِينَ حديثا من أمر دينها بَعَثَهُ
اللَّهُ عَزَّ وجَلَّ فقيها وكنت له يوم القيامة شافِعًا وشَهِيدًا" (رواه البيهقي)
Ebu
Derda Radiyallahü Anh’dan peygamberimizin şöyle dediğini rivayet edilmiştir:
“Kim dini
mevzularla ilgili kırk hadisi ümmetime öğretmek için öğrenirse, Allah onu
kıyamet günü âlim olarak haşreder, ben de ona şahid ve şefaatçi olurum.” (Beyhaki,
Şuabul İman)
١) اَلْكَلِمَةُ الطَّيِّبَةُ
صَدَقَةٌ
Güzel söz sadakadır. (Buhari)
٢) أَعْقِلْهَا وَ
تَوَكَّلْ
Deveyi bağla, sonra tevekkül et.
(Tirmizi)
٣) اَلْحَيَاءُ مِنَ
الْإِيمَانِ
Hayâ imandandır. (Buhari, Müslim, Tirmizi)
٤) خِيَارُكُمْ أَحَاسِنُكُمْ
أَخْلاَقاً
Sizin en hayırlınız, ahlakı en güzel
olanınızdır. (Buhari)
٥) اَلدُّنْياَ سِجْنُ
الْمُؤْمِنِ وَ جَنَّةُ الْكَافِرِ
Dünya müminin zindanı, kâfirin ise
cennetidir. (Müslim)
٦) لَا يُؤْمِنُ أَحَدُكُمْ
حَتَّى يُحِبَّ لِأَخِيهِ مَا يُحِبُ لِنَفْسِهِ
Kendiniz için sevdiğinizi başkaları
için de sevmedikçe iman etmiş olmazsınız. (Buhari, Müslim)
٧) اَلْمُؤْمِنُ مِرْآَةُ
الْمُؤْمِنِ
Mümin müminin aynasıdır. (Ebu Davud,
Tirmizi)
٨) مَنْ لَمْ يَشْكُرِ
النَّاسَ لَمْ يَشْكُرِ اللَه
İnsanlara teşekkür etmeyen, Allah’a
şükretmez. (Ebu Davut, Tirmizi)
٩) مَنْ لَا
يَرْحَمِ النَّاسَ لَا يَرْحَمْهُ الله
İnsanlara merhamet etmeyene, Allah
merhamet etmez. (Tirmizi)
١٠) أَحْبِبْ حَبِيبَكَ
هَوْناً مَا، عَسَى أَنْ يَكُونَ بَغِيضَكَ يَوْماً مَا، وَ أَبْغِضْ بَغِيضَكَ هَوْنًا
مَا، عَسَى أَنْ يَكُونَ حَبِيبَكَ يَوْماً مَا
Dostunuzu bir gün düşmanınız
olabilecek şekilde seviniz. Düşmanınıza da bir gün dostunuz olabilecek şekilde
buğz ediniz. (Tirmizi)
١١) مَنْ فَرَّجَ عَنْ
مُسْلِمٍ كُرْبَةً مِنْ كُرَبِ الدُّنْياَ، فَرَّجَ اللَّهُ عَنْهُ كُرْبَةً مِنْ
كُرَبِ يَوْمِ الْقِيَامَةِ
Kim bir müminin dünya
sıkıntılarından bir sıkıntısını giderirse, Allah da onun Kıyamet
sıkıntılarından bir sıkıntısını giderir. (Müslim)
١٢) قُلْ آَمَنْتُ بِاللَّهِ
فَاسْتَقِمْ
Allah’a inandım de, sonra dosdoğru
ol. (Müslim)
١٣) سَبَقَتْ رَحْمَتِى
غَضَبِى
(Allah buyuruyor) : Rahmetim
gazabımı geçti. (Buhari)
١٤) اَلْخَلْقُ عِيَالُ
اللَّهِ ، أَحَبُّهُمْ إِلَيْهِ أَنْفَعُهُمْ لِعِيَالِهِ
İnsanlar Allah’ın kullarıdır. O’na
en sevimli olanlar, O’nun kullarına en faydalı olanlardır. (Müslim)
١٥) إِنَّماَ الْأَعْمَالُ
بِالنِّيَّاتِ وَ إِنَّمَا لِكُلِّ امْرِئٍ مَا نَوَى
Muhakkak ki, ameller niyetlere
göredir ve muhakkak herkesin niyeti ne ise eline o geçer. (Buhari)
١٦) صَلاَةُ الْجَمَاعَةِ
أَفْضَلُ مِنْ صَلَاةِ الْفَذِّ بِسَبْعٍ وَ عِشْرِينَ دَرَجَةً
Cemaatle kılınan namaz, tek başına
kılınan namazdan yirmi yedi derece daha üstündür. (Buhari)
١٧) تَبَسُّمُكَ فِى
وَجْهِ أَخِيكَ صَدَقَةٌ
Kardeşine gülümsemen sadakadır.
(Tirmizi)
١٨) كَفَى بِالْمَرْءِ
كَذِباً أَنْ يُحَدِّثَ بِكُلِّ مَا سَمِعَ
Her duyduğunu söylemesi kişiye yalan
olarak yeter. (Müslim)
١٩) اَلْمُسْلِمُ أَخُو
الْمُسْلِمِ ، لَا يَظْلِمُهُ وَ لَا يَخْذُلُهُ
Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona
zulmetmez, onu yardımsız kendi haline bırakmaz. (Müslim)
٢٠) أَحَبُّ الْأَعْمَالِ
إِلَى اللَّهِ أَدْوَمُهَا وَ إِنْ قَلَّ
Allah’ın yanında amellerin en
sevimlisi, az da olsa devamlı olanıdır. (Buhari)
٢١) مِنْ حُسْنِ إِسْلاَمِ
الْمَرْءِ تَرْكُهُ مَا لَا يَعْنِيهِ
Boş şeyleri terk etmesi, kişinin
Müslümanlığının güzelliğindendir. (Tirmizi)
٢٢) اَلْحَسَدُ يَأْكُلُ
الْحَسَنَاتِ كَمَا تَأْكُلُ النَّارُ الْحَطَبَ
Kıskançlık, ateşin odunu yediği gibi
iyilikleri yer. (Ebu Davud)
٢٣) أَنْزِلُوا النَّاسَ
مَنَازِلَهُمْ
İnsanlara derecelerine göre muamele
ediniz. (Müslim)
٢٤) يَسِّرُوا وَ
لَا تُعَسِّرُوا وَ بَشِّرُوا وَ لَا تُنَفِّرُوا
Kolaylaştırın güçleştirmeyin,
müjdeleyin nefret ettirmeyin. (Buhari)
٢٥) إِنَّ شَرَّ
النَّاسِ ذُو الْوَجْهَيْنِ اَلَّذِى يَأْتِى هَؤُلَاءِ بِوَجْهٍ وَ هَؤُلَاءِ
بِوَجْهٍ
Şüphesiz insanların en kötüsü,
şunlara bir yüzle bunlara bir yüzle gelen ikiyüzlü kimsedir. (Müslim)
٢٦) مَنْ دَلَّ عَلَى
خَيْرٍ فَلَهُ مِثْلُ أَجْرِ فَاعِلِهِ
Kim bir hayra vesile olursa, o hayrı
işleyenin sevabı kadar sevap alır. (Müslim)
٢٧) إِنَّ اللَّهَ لَا
يَنْظُرُ إِلَى صُوَرِكُمْ وَ أَمْوَالِكُمْ، وَ لَكِنْ يَنْظُرُ إِلَى قُلُوبِكُمْ
وَ أَعْمَالِكُمْ
Şüphesiz ki Allah sizin
sûretlerinize ve mallarınıza bakmaz, Fakat sizin kalplerinize ve amellerinize
bakar. (Müslim)
٢٨) لَا يُلْدَغُ الْمُؤْمِنُ
مِنْ جُحْرٍ مَرَّتَيْنِ
Mü’min bir (yılanın ) deliğinden iki
defa sokulmaz. (Buhari, Müslim, Ebu Davut)
٢٩) مَا أَنْزَلَ اللَّهُ
دَاءً إِلَّا أَنْزَلَ لَهُ شِفَاءً
Allah şifasını yaratmadığı hiçbir
hastalık vermemiştir. (İbni Mace)
٣٠) مَنْ رَأَى مِنْكُمْ
مُنْكَراً فَلْيُغَيِّرْهُ بِيَدِهِ ، فَإِنْ لَمْ يَسْتَطِعْ فَبِلِسَانِهِ،
فَإِنْ لَمْ يَسْتَطِعْ فَبِقَلْبِهِ وَ ذَلِكَ أَضْعَفُ الْأِيمَانِ
Sizden biriniz bir kötülük görürse,
onu hemen eli ile değiştirsin. Eğer buna gücü yetmiyorsa onu dili ile
değiştirsin. Ona da gücü yetmiyorsa kalbi ile değiştirsin. Bu ise, imanın en
zayıf derecesidir. (Müslim)
٣١) خَيْرُ النِّكَاحِ
أَيْسَرُهُ
Nikâhın en hayırlısı, en kolay ve
külfetsiz olanıdır. (Ebu Davud)
٣٢) أَفْضَلُ الْأَعْمَالِ
: اَلْحُبُّ فِى الَّلهِ وَ الْبُغْضُ فِى اللَّه
Amellerin en faziletlisi, Allah için
sevmek ve Allah için buğz etmektir.(Ebu Davud, İbni Mace)
٣٣) آَيَةُ
الْمُنَافِقِ ثَلَاثَةٌ: إِذاَ حَدَّثَ كَذِبَ وَإِذَا وَعَدَ أَخْلَفَ وَ إِذَا
اؤْتُمِنَ خَانَ
Münafığın alâmeti üçtür: Konuştuğu
zaman yalan söyler, vaat ettiği zaman sözünde durmaz, kendisine bir şey emanet
edildiği zaman hıyanetlik eder. (Müslim)
٣٤) اَلتَّائِبُ مِنَ
الذَّنْبِ كَمَنْ لَا ذَنْبَ لَهُ
Günahına tövbe eden, o günahı
işlememiş gibidir. (İbni Mace)
٣٥) اَلْمُؤْمِنُ لِلْمُؤْمِنِ
كَالْبُنْيَانِ يَشُدُّ بَعْضُهُ بَعْضاً
Mümin mümine karşı, parçaları
birbirini sağlamca tutan bina gibidir. (Buhari)
٣٦) اَلرَّجُلُ عَلَى
دِينِ خَلِيلِهِ ، فَلْيَنْظُرْ أَحَدُكُمْ مَنْ يُخَالِلُ
Kişi arkadaşının dini üzeredir. O
halde sizden her biriniz kiminle arkadaşlık ettiğine iyi baksın. (Tirmizi)
٣٧) أَعْطُوا الْأَجِيرَ
أَجْرَهُ قَبْلَ أَنْ يَجِفَّ عَرَقُهُ
Ücretli çalıştırılan kimseye teri
kurumadan ücretini veriniz. (Taberani, Hâkim, İbni Mace)
٣٨) كَمَا تَدِينُ تُدَانُ
Nasıl yaparsan, sana da öyle
yapılır. (Buhari)
٣٩) إِتَّقُوا فِرَاسَةَ
الْمُؤْمِنِ، فَإِنَّهُ يَنْظُرُ بِنُورِ اللَّهِ
Müminin ferasetinden sakınınız.
Çünkü o Allah’ın Nûru ile bakar. (Tirmizi)
٤٠) إِذَا كَانُوا ثَلَاثَةً
فَلَا يَتَنَاجَى إِثْنَانِ دُونَ الثَّالِثِ
(Sohbet edenler) üç kişi olursa,
ikisi üçüncünün yanında gizli konuşmasın. (Buhari, Müslim)
Yorumlar
Yorum Gönder