Hasan-ı Basri Kuddise Sirruh’tan Hikmetler 4
Hasan-ı Basri Kuddise Sirruh’tan Hikmetler 4
Bir gün Hasan Basri Hazretlerine vera (Takva) nedir diye
sordular: Şeyh Hazretleri cevaben şöyle buyurdu:
-Vera: Bir ali makamdır ki içinde üç ali makam bulundurur. Bunlardan
birincisi: Daima Hak söz söyleyen, ikincisi kendini muhafaza eden, üçüncüsü:
Her işi Allah rızası için yapandır ve bir zerre veraya imtisal etmek yüz sene
verasız oruç tutmak ve namaz kılmaktan efdaldir.
Allah indinde makbul bir kul dünyaya fazla kıymet vermeyip daha
ziyade ahireti için çalışan ve ahiretini imar edendir. Ahmak kimse baki imiş
gibi dünyayı imara çalışıp ahiretini harab eder.
Allah’ı son derece sevmenin alameti, dünyayı terk etmektir. Her
kim altın ve gümüşü kıymetli tutar, ona çok önem verirse huzur-u kalple namaz
kılamaz, azap ve işkenceye yakın olur.
Bir gün Hasan Basri mecliste dostlarıyla sohbet ederken onlara:
- Siz Hazret-i Peygamberin ashabına benziyorsunuz, dedi. Bunu
işiten dostlarının bir kısmı bu müjdeye sevindiler. Bazıları da güldüler. Hasan
Basri tebessümle:
- Latife olsun diye söyledim Zira siz onlara nasıl
benzeyebilirsiniz. Eğer siz şimdi onları görseydiniz, onlara mecnun derdiniz. Ve
onlar sizi görselerdi, sizlere Müslüman demezlerdi.
Bir gün Şeyh Hasan Basri'ye:
- Falan kimse can çekişiyor, dediler.
Hasan Basri cevaben buyurdu ki:
- Öyle demeyin" o kimse yetmiş yıldır can çekişiyor,
kurtulmak istiyor. Lakin ne zaman kurtulur Hak Teâlâ bilir.
Hak Teâlâ Hazretlerinden o kadar korkardı ki, Cellat elinde bir
mazlum misali daima melül ve mahzundu.
Bir gün bir zat:
Cehennemden en son çıkan bir adam Allah’ın isimlerini anarak “Ya
Hannan, ya Mennan!” diye yalvardığı için bu adama âlimler “Hannan” adını
vermişler.
Hasan-ı Basri hazretleri bin sene sonra cehennemden çıkacağına
dair hadisi rivayet ederken;
“Keşke ben Hannan olsaydım, çünkü onun cehennemden çıkması
kesindir. Fakat ben böyle bir garantiye sahip değilim.” buyurdu. (Gazali, İhya,
3/130, 492)
Şeyh Hasan Basri Hazretlerinin zamanında bir kimse vardı. Bir
köşeye çekilmiş, halk arasına karışmıyordu. Bu kimse için Hasan Basri
Hazretlerine:
- Bir kimse tanırız. Yirmi yıldır bir köşeye çekilmiş, halk
arasına karışmıyor, dediler.
Hazret-i Hasan Basri, bu kimseyi görmek istedi. Hep beraber
kalkıp o kimsenin yanına gittiler. Hasan Basri o kimseye:
- Ey kişi! Niçin yalnızlığa çekildin ve halkla düşüp kalkmaz
oldun, diye sordu.
O kimse:
- Meşgulüm, lütfen beni mazur gör, diye cevap verdi.
Hasan Basri:
- Neyle meşgulsün?
O kimse:
- Hak'tan bana nimet erişmeyen hiç bir nefesim yoktur. Benden
ise her nefeste ona masiyet erişir. İşte şimdi o nimetlerin şükrünün eda ile
uğraşıyorum. Ondan sonra günahlarımın istiğfarıyla uğraşacağım, dedi.
Hasan Basri:
- Ne güzel, dedi. Doğru söylüyor ve doğru düşünüyorsun. İyi
halin var. Bu hal üzerinde devam eyle. Sen en iyilerdensin.
Hasan Basri Hazretleri bir bayram günü atiyi görmekten aciz
birtakım kimselerin gülüp eğlendiklerini görünce:
- Taaccüp olunacak iş dedi. Zavallılar akıbetlerinden bihaber
nasıl da gülüp eğleniyorlar. Denizde gemileri parçalanıp bir tahta üzerinde kalmış
olmalarından farkı ne bunların?
Cenab-ı Şeyh Hasan Basri Hazretleri buyuruyorlar ki:
- Koyun sürüsü, insanoğlundan daha iyidir. Zira bir tek çoban
birkaç koyundan oluşan, koyun sürüsünü tek başına güdüp gidecekleri yere götürür. İnsanoğlu öyle
değildir. Nefsani arzuları için Cenab-ı Hakkın fermanını dinlemezler.
Yorumlar
Yorum Gönder