Kayıtlar

Süleyman Hilmi Tunahan Kuddîse Sirrûh’tan Nasihatler -7-

Süleyman Hilmi Tunahan Kuddîse Sirrûh’tan Nasihatler -7-   01- Rüya Bahsi Bizim sâdâtımız (seyyidlerimiz “-   büyüklerimiz) rüyaya diğer turuk sâdâtı (diğer tarîkat büyükleri) gibi ehemmiyet vermezler. Çünkü mânâlar kuvvette olan umûru işâr ederler (Kuvvede olan hususları bildirip haber verirler). Mânâlardan ancak tâlibin ne gibi şeylere müstaid (istidatlı) ve kâbil (kabiliyyetli) olduğu anlaşılır. O, eşyanın bil fiil tahakkukuna aslâ delâlet eylemez. Rüyalar, tebeddülât-ı ahvâle ve evsâfa kâbiliyet husûlünü, tâlibin merâyâ-yı âfâk ve emsâlde müşâhede etmesinden ibârettir (yani rüyalar; tâlibin, ahvâl ve evsâf değişikliklerine kâbiliyetinin husûlünü, misaller ve âfâk aynalarında görmesinden başka bir şey değildir). Avâlim-i âfâkiyyeden, misâl âleminden vârid ve mütezâhir ve meşhûddur (âfâk âlemlerinden, misâl âlemlerinden gelen, tezâhür edip görülendir). Bir kimse rüyâda padişah olduğunu, tahta cülûs ettiğini (tahta oturduğunu), hükmünün memlekette nâfiz ve merî (müessir ve me

Süleyman Hilmi Tunahan Kuddîse Sirrûh’tan Nasihatler -6-

Süleyman Hilmi Tunahan Kuddîse Sirrûh’tan Nasihatler -6-   01- Kaç Çeşit Yakîn Vardır? “Eğer İlmül-yakîn ile bilmiş olsaydınız, (çoklukla böbürlenmezdiniz). And olsun, o cehennemi mutlaka göreceksiniz. Sonra onu, elbette ki aynül-yakîn ile göreceksiniz.” (Sûre-i Tekâsür, 5-7) İlmül-yakîn, aynül-yakîn, hakkul- yakîn vardır. Meselâ zindanı bilmek "ilmül-yakîn", onu görmek "aynül-yakîn", zindana girmek de" hakkul-yakîn"dir. Bu cihetten "aynül-yakîn" ehlinin hâli, "ilmül-yakîn" ehlinden üstündür. "Hakkul-yakîn" ise "aynül-yakîn" in fevkindedir. Hazret-i Mevlâ, Tekâsür sûre-i celîlesinde, "ilmül-yakîn" ve "aynül-yakîn" buyurdu da ehl-i îmâna olan lûtuf ve kereminden dolayı "hakkul-yakîn" buyurmadı. Eğer, "hakkul-yakîn" buyurmuş olsaydı; herkesin mutlaka, hiç olmazsa bir defa cehennemi "hakkul-yakîn" görmesi îcab ederdi. "Hakîkatühakkıl-yakîn" ise, Re

Süleyman Hilmi Tunahan Kuddîse Sirrûh’tan Nasihatler -5-

Süleyman Hilmi Tunahan Kuddîse Sirrûh’tan Nasihatler -5-   01- Kaç Çeşit Yakîn Vardır? “Eğer İlmül-yakîn ile bilmiş olsaydınız, (çoklukla böbürlenmezdiniz). And olsun, o cehennemi mutlaka göreceksiniz. Sonra onu, elbette ki aynül-yakîn ile göreceksiniz.” (Sûre-i Tekâsür, 5-7) İlmül-yakîn, aynül-yakîn, hakkul- yakîn vardır. Meselâ zindanı bilmek "ilmül-yakîn", onu görmek "aynül-yakîn", zindana girmek de" hakkul-yakîn"dir. Bu cihetten "aynül-yakîn" ehlinin hâli, "ilmül-yakîn" ehlinden üstündür. "Hakkul-yakîn" ise "aynül-yakîn" in fevkindedir. Hazret-i Mevlâ, Tekâsür sûre-i celîlesinde, "ilmül-yakîn" ve "aynül-yakîn" buyurdu da ehl-i îmâna olan lûtuf ve kereminden dolayı "hakkul-yakîn" buyurmadı. Eğer, "hakkul-yakîn" buyurmuş olsaydı; herkesin mutlaka, hiç olmazsa bir defa cehennemi "hakkul-yakîn" görmesi îcab ederdi. "Hakîkatühakkıl-yakîn" ise, Re

Süleyman Hilmi Tunahan Kuddîse Sirrûh’tan Nasihatler -4-

  Süleyman Hilmi Tunahan Kuddîse Sirrûh’tan Nasihatler -4-   01- İnsana Verilen Yedi Anahtar İbn-i Mesûd (radıyallâhu anh)tan rivayet edilen bir hâdis-i şerifte beyan olunur ki: "Kur’ân-ı Kerim 7 kapıdan nazil olmuştur." İnsanlara da 7 anahtar verilmiştir. •   Birinci anahtar, kalb. Kalbi nur ile dolan kimseye bir kapı açılır. Kur’ân ın bir türlü manasını vermeğe vâkıf olur. •   İkinci anahtar ruh. Ruhu nurlanan kimseye, diğer bir kapı açılır ve başka bir mana vermeğe muktedir olur. •   Diğer anahtarlarda; sır, hafî, ahfâ, nefs-i nâtıka, nefs-i küllîdir. İşte bu latâif-i sebanın (yedi lâtifenin) hepsini nur ile dolduran kimseye 7 kapı açılmış olur ki, her biriyle bir başka esrara vâkıf olur.   02- İnsanın Letaifi İnsan on atifeden mürekkeptir. Bu letaifin beşi âlem-i emirden, beşi âlem-i halktandır. Âlem-i emirden olan beş latife; Kalp, ruh, sır, hafi, ahfa’dır. Bunların usulü (asılları) arş-ı mecidin fevkindedir (üstündedir). Cevahir-i mücerrede ol