Kayıtlar

Dünya Ahiretin Köprüsüdür

Dünya Ahiretin Köprüsüdür Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Bu dünya hayatı sadece bir eğlenceden, bir oyundan ibarettir. Ahiret yurduna (oradaki hayata) gelince, işte asıl yaşama odur. Keşke bilmiş olsalardı!” (Ankebût, 64) Rasûlullah (sav) buyurdular: “Dünyada tıpkı bir garip, hattâ bir yolcu gibi davran!” (Buhârî, Rikak, 3) Peygamber Efendimiz, ileri gelen sahâbîlerinden Ebû Ubeyde bin Cerrâh’ı Bahreyn’e göndermişti. Bahreyn halkının vergisini toplayıp Medine’ye getirecekti. Bir gün Ebû Ubeyde Bahreyn’den döndü. Bunu haber alan Medineli Müslümanlar, o gün sabah namazında Mescid-i Nebevî’de toplandılar. Peygamber Efendimiz, namazı kıldırdıktan sonra kalkıp giderken Müslümanlar onun önünde durdular. Allah’ın elçisi onların bu halini görünce gülümsedi: “Ebû Ubeyde’nin Bahreyn’den bir şeyler getirdiğini duymuş olmalısınız” buyurdu. “Evet, Yâ Rasûlallah! duyduk” dediler. O zaman Efendimiz onlara şunu söyledi: “Öyleyse gözünüz aydın; sizi memnun edecek şeyleri umabil

Fâizsiz Hayat

Fâizsiz Hayat Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Faiz yiyenler (kabirlerinden), şeytan çarpmış kimselerin cinnet nöbetinden kalktığı gibi kalkarlar. Bu hal onların "Alım-satım tıpkı faiz gibidir" demeleri yüzündendir. Halbuki Allah, alım-satımı helâl, faizi haram kılmıştır. Bundan sonra kime Rabbinden bir öğüt gelir de faizden vazgeçerse, geçmişte olan kendisinindir ve artık onun işi Allah'a kalmıştır. Kim tekrar faize dönerse, işte onlar cehennemliktir, orada devamlı kalırlar.” (Bakara, 275) Rasûlullah (sav) buyurdular: “Fâizin her çeşidi kaldırılmıştır; ayağımın altındadır. Lâkin borcunuzun aslını vermek gerektir. Ne zulmediniz ne de zulme uğrayınız! Allâh’ın emriyle fâizcilik artık yasaktır. Câhiliyeden kalma bu çirkin âdetin her türlüsü ayağımın altındadır. İlk kaldırdığım fâiz de Abdülmuttalib’in oğlu (amcam) Abbâs’ın fâizidir.” (Müslim, Hac, 147; Ebû Dâvûd, Menâsik, 56; İbn-i Mâce, Menâsik, 76, 84;) Rasûlullah (sav) buyuruyor: “-Yedi helâk ediciden kaçının!

Âhiret Rüsvâlığı

Âhiret Rüsvâlığı Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Bilerek hakkı bâtıl ile karıştırmayın, hakkı gizlemeyin.” (Bakara, 42) Rasûlullah (sav) buyurdular: “Ey insanlar! Kimin üzerine geçmiş bir hak varsa onu hemen ödesin, dünyada rezil rüsvâ olurum diye düşünmesin! İyi biliniz ki dünya rüsvâlığı âhirettekinin yanında pek hafiftir.” (İbn-i Esîr, el-Kâmil, II, 319) Müjdeci ve uyarıcı olan Sevgili Peygamberimiz, vefâtlarından önce mü’minlere son defâ hitâb ediyor ve onlara son hatırlatmalarda bulunuyordu. Bir ara sözü kul hakkına getirerek: “-Ey insanlar! Kimin üzerine geçmiş bir hak varsa onu hemen ödesin, dünyada rezil rüsvâ olurum diye düşünmesin! İyi biliniz ki dünya rüsvâlığı âhirettekinin yanında pek hafiftir.” buyurdu. (İbn-i Esîr, el-Kâmil, II, 319) Efendimiz (sav)’in bu sözü üzerine insanlardan bir kısmı önceden yapmış oldukları bazı haksızlık ve hatâları îtirâf ederek Allâh Rasûlü’nden duâ ve istiğfâr talebinde bulunmaya başladılar. Bir müddet sonra bir kimse de ayağa ka

Hafız Canlı Yayında Kuran Okurken Hayatını Kaybetti

Resim
Hafız Canlı Yayında Kuran Okurken Hayatını Kaybetti Endonezya'nın en ünlü hafızlarından olan Şeyh Jaafar Abdurrahman, Kur'an'ı Kerim'den Mülk Suresi'ni okurken fenalaşarak kendinden geçti. Sağlık ekiplerinin anında müdahale edip hastaneye kaldırdığı ünlü hafız tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Hastaneden yapılan açıklamada ünlü hafızın kalp krizi geçirerek hayatını kaybettiği belirtildi.

Abdülhâlık Gucdevânî Hazretleri’nden Altın Nasihatler…

Abdülhâlık Gucdevânî Hazretleri’nden Altın Nasihatler… ·       “Vasiyet ederim ki sana ey oğul; bütün hâllerinde ilim, edep ve takvâ üzere olasın! ·       Geçmişlerin eserlerini oku! ·       Ehl-i beyt ve ehl-i sünnet ve’l-cemaat yolundan git! ·       Fıkıh ve hadîs öğren ve câhil sofîlerden bucak bucak kaç! ·       Namazlarını, mutlaka cemaatle kıl! ·       Kalbinde şöhrete meyil varsa, imam ve müezzin olma! ·       Şöhretten gücünün yettiği kadar uzaklaş! Şöhrette âfet vardır. ·       Makamlarda da gözün olmasın; dâimâ kendini aşağılarda tut! ·       Tâkat getiremeyeceğin işe kefil olma! ·       Halkın seni alâkadar etmeyen işlerine karışma! ·       Fâsık idârecilerle düşüp kalkma! ·       Her hususta dengeyi muhâfaza et! ·       Ölçüyü kaçırıp güzel ses dinlemeğe fazla kapılma ki, rûhu karartır ve sonunda nifak doğurur. Böyleyken güzel sesi de inkâr etme ki, onunla okunan ezân ve Kur’ân, ruhları ihyâ eder. ·       Az ye, az konuş, az uyu! ·       Gâ

Dünya Ahiretin Köprüsüdür

Dünya Ahiretin Köprüsüdür Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Bu dünya hayatı sadece bir eğlenceden, bir oyundan ibarettir. Ahiret yurduna (oradaki hayata) gelince, işte asıl yaşama odur. Keşke bilmiş olsalardı!” (Ankebût, 64) Rasûlullah (sav) buyurdular: “Dünyada tıpkı bir garip, hattâ bir yolcu gibi davran!” (Buhârî, Rikak, 3) Peygamber Efendimiz, ileri gelen sahâbîlerinden Ebû Ubeyde bin Cerrâh’ı Bahreyn’e göndermişti. Bahreyn halkının vergisini toplayıp Medine’ye getirecekti. Bir gün Ebû Ubeyde Bahreyn’den döndü. Bunu haber alan Medineli Müslümanlar, o gün sabah namazında Mescid-i Nebevî’de toplandılar. Peygamber Efendimiz, namazı kıldırdıktan sonra kalkıp giderken Müslümanlar onun önünde durdular. Allah’ın elçisi onların bu halini görünce gülümsedi: “Ebû Ubeyde’nin Bahreyn’den bir şeyler getirdiğini duymuş olmalısınız” buyurdu. “Evet, Yâ Rasûlallah! duyduk” dediler. O zaman Efendimiz onlara şunu söyledi: “Öyleyse gözünüz aydın; sizi memnun edecek şeyleri umabil

Abdestin Ehemmiyeti

Abdestin Ehemmiyeti Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Ey iman edenler! Namaz kılmaya kalktığınız zaman yüzlerinizi, dirseklerinize kadar ellerinizi, başlarınızı meshedip, topuklara kadar ayaklarınızı yıkayın. Eğer cünüp oldunuz ise, boy abdesti alın. Hasta, yahut yolculuk halinde bulunursanız, yahut biriniz tuvaletten gelirse, yahut da kadınlara dokunmuşsanız (cinsî birleşme yapmışsanız) ve bu hallerde su bulamamışsanız temiz toprakla teyemmüm edin de yüzünüzü ve (dirseklere kadar) ellerinizi onunla meshedin. Allah size herhangi bir güçlük çıkarmak istemez; fakat sizi tertemiz kılmak ve size (ihsan ettiği) nimetini tamamlamak ister; umulur ki şükredersiniz.” (Mâide, 6) Rasûlullah (sav) buyurdular: “Her kim namaz kılmak amacıyla abdest almaya kalkar da ellerini yıkarsa, ilk damlayla beraber elleriyle yaptığı günahlar akar gider. Ağzına su verip çalkaladığında diliyle ve dudaklarıyla işlediği günahlar ilk damlayla beraber akar gider. Yüzünü, dirseklere kadar ellerini ve topuklara kad

Uçup Giden Sevaplar

Uçup Giden Sevaplar Cenâb-ı Hak buyuruyor: "Eğer iyilik ederseniz kendinize etmiş, kötülük ederseniz yine kendinize etmiş olursunuz..." (İsrâ, 7) Rasûlullah (sav) buyurdular: “Müslüman, elinden ve dilinden diğer müslümanların zarar görmediği kimsedir.” (Buhârî, Îmân, 4,5) Bir gün Peygamber Efendimiz arkadaşlarıyla sohbet ediyordu. “Söyleyin bakalım, müflis kimdir?” diye sordu. Allah’ın elçisi, anlatmak istediği bir olaya arkadaşlarının dikkatini çekmek için böyle yapardı. “Parası pulu olmayana müflis denir” dediler. Bu tarif bir açıdan doğruydu. Ama âhiretteki iflâsı kapsamıyordu. “Bir Müslüman kıyamet günü Allah’ın huzuruna çıkar. Kıldığı namaz, tuttuğu oruç, verdiği zekâtlarla pek çok sevap kazanmıştır. Ama kimine sövüp hakaret etmiş, kimine iftirâ atmıştır; onun malını yemiş, bunun kanını dökmüş, şunun canını yakmıştır. Hesap görülmeye başlanınca, yaptığı ibadetlerinin sevabı hakaret ettiği, iftira attığı, canını yaktığı kimselere dağıtılm

Cennet Çiçekleri

Cennet Çiçekleri Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Biliniz ki, mallarınız ve çocuklarınız birer imtihan sebebidir ve büyük mükâfat Allah'ın katındadır.” (Enfâl, 28) Rasûlullah (sav) buyurdular: “Çocuklarınıza ikrâm edin ve terbiyelerini güzel yapın.” (İbn-i Mâce, Edeb, 3) Hz. Âişe (ranhâ)’nın rivâyet ettiğine göre bir defasında Hz. Peygamber (sav), torunlarını severken ziyâretine İslâm’ın merhamet, şefkat, nezâket ve inceliğinden uzak bir bedevî geldi. Rasûlullah (sav)’in çocukları ziyâde sevmesine hayret ederek: “–Yâ Rasûlallah! Siz çocuklarınızı öper (sever) misiniz? Biz çocuklarımızı öpüp okşamayız.” dedi. (Allah’ın evlât nîmetine karşı bedevînin duygusuz ve duyarsızlığı, Allah Rasûlü (sav)’i müteessir etti.) Bedevîye: “–Allah senin gönlünden merhamet ve şefkati çekip çıkarmışsa ben ne yapabilirim!..” buyurdu. (Buhârî, Edeb, 22) Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri) el-Bâtın:  Mahiyeti gizli olan, gözlerden, idrak ve duygulardan aslını gizle

Kur’ân-ı Kerîm’i Düşünerek Okumalı

Kur’ân-ı Kerîm’i Düşünerek Okumalı Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Müminler ancak, Allah anıldığı zaman yürekleri titreyen, kendilerine Allah’ın âyetleri okunduğunda imanlarını arttıran ve yalnız Rablerine dayanıp güvenen kimselerdir.” (Enfâl, 2) Rasûlullah (sav) buyurdular: “Kıyâmet gününde Kur’ân ve dünyadaki hayatlarını ona göre tanzim eden Kur’ân ehli kimseler mahşer yerine getirilirler. Bu sırada Kur’ân’ın önünde Bakara ve Âl-i İmrân sûreleri vardır. Her ikisi de kendilerini okuyanları müdafa için birbiriyle yarışırlar.” (Müslim, Müsâfirîn 253; Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’ân 5) Resûl-i Ekrem Efendimiz, Kur’ân-ı Kerîm’i düşünerek okurdu. Bazen sabaha kadar sadece bir âyet üzerinde düşündüğü olurdu. Bir gece “Onlara azab edersen zâten onlar senin kullarındır. Eğer onları bağışlarsan elbette sen güç ve kudret sahibi, her şeyi yerli yerince yapansın” (Mâide, 118) âyetine takılıp kaldı. Ardından da Cenâb-ı Hakk’a yalvararak ümmetine şefaat etme yetkisini aldı. (Müslim, Îmân 34

Yanlışları Yumuşaklık İle Düzeltmek

Yanlışları Yumuşaklık İle Düzeltmek Sevgili Peygamberimizin torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin Radiyallahü Anhüma bir gün mescidi Nebevi’nin şadırvanında yaşlı bir ihtiyarın yanlış abdest aldığını görürler. -“Amca sen yanlış abdest alıyorsun!” demek yerine; yanına giderek: -“Esselâmü aleyküm; bey amca, abdestinin hayrını gör dediler. İhtiyar: -“Ve Aleyküm Selâm ve Rahmetullahi ve Berakâtühü, evladlar, buyurun!” Der. -“Efendim! Biz iki kardeşiz. İkimiz de birbirimizden daha iyi abdest aldığımızı iddia ediyoruz. İkimiz de birer abdest alalım. Hangimizin haklı olduğunu bize bildirir misiniz?” deler.  İhtiyar memnuniyetle: -“Hay hay! Buyurun yavrularım!” Der. Önce Hz. Hasan, sonra Hz. Hüseyin Radiyallahü Anhüma güzelce abdest alır. İkisinin de abdestleri doğru ve güzeldir. İhtiyar, ikisine de dikkatle bakar ve sonra: -“Evlatlarım! İkiniz de doğru ve güzel abdest alıyorsunuz. Aslında yanlış abdest alan benmişim! Sizlerden Allah’ü Teâlâ razı olsun, edep ve terbiyenizi

Kelime-i Şehadetin Faziletleri

Kelime-i Şehadetin Faziletleri أشْهَدُ أنْ لاَ اِلهَ اِلاَّ اللهُ وَأشْهَدُ أنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ Okunuşu: “Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve Resûlüh.” Anlamı: Ben şehâdet ederim ki, yani gözümle görmüş gibi bilirim ve bildiririm ki, Allah'tan başka ilah yoktur. Ve yine şehâdet ederim ki, Muhammed aleyhisselâm O’nun kulu ve resulüdür. Şehadeti söylemenin 130 kadar faydası vardır. Bunlardan 30 tanesi şunlardır: Dünyada olan 5 fayda 1- Adı güzel çağrılır 2- İslam’ın emir ve yasakları kendisine farz olur. 3- Cezadan ve aşağılanmaktan kurtulur. 4- Allah’ü azim-üş-şan, ondan razı olur. 5- Cümle müminler ona muhabbet eder. Ölürken olan 5 fayda 1- Azrail aleyhisselâm ona güzel suretle gelir. 2- Yağdan kıl çeker gibi ruhunu alır. 3- Cennet kokuları gelir. 4- Müjdeci melekler gelir 5- Merhaba ya mümin! Sen cennetliksin denir. Kabirde olan 5 fayda 1- Kabri geniş olur. 2- Münker ve Nekir güzel sur

Denilmiştir ki:

Denilmiştir ki: - Suda on özellik vardır; sırası ile şöyledir: Yumuşaklık, kolaylık, kuvvet, konuşma kudreti, safiyet, hareket, rutubet, soğukluk, tavazu, hayat. Allah-ü Teâlâ (Celle Celâlüh) su için anlatılan özellikleri bir Mü’min kulun kalbine yerleştirmiştir. Şöyle ki: Mü’min kulun kalbi yumuşaktır; katı kalbli değildir. Mü’min kulun huyu iyidir; huysuz değildir. Mü’min kul, taat ve ibadete güçlüdür. Mü’min kulun özü latiftir; kaba saba değildir. Mü’min kulun ameli saftır; temizdir. Karışık iş görmez. Mü’min kul, daima hayra karşı hareket halindedir. Mü’min kulun gözleri, daima yaşlıdır. Mü’min kul, masiyetlere (günahlara) karşı soğuk davranır. Mü’min kul, Allah’ın (Celle Celâlüh) kullarına karşı tavazu sahibidir. Mü’min, hakkı ve hakikati dinlediği zaman, canlanır, hayat bulur. Kaynak: (www.gavsulazam.de)

Mimarlar Sultanı

Mimarlar Sultanı Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Allah'ın mescitlerini ancak Allah'a ve ahiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah'tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte doğru yola ermişlerden olmaları umulanlar bunlardır.” (Tevbe, 18) Rasûlullah (sav) buyuruyor: "Kim Allah'ın rızasını talep ederek bir mescid inşa ederse, Allah ona cennette bir ev inşa eder.” (Buhârî, Salat 65; Müslim, Mesacid 25, (533)) Mîmârlık tarihinde en geniş ve o yükseklikte basık kubbeye yalnız Selimiye sâhiptir. Onun, yükseklik, ışık düzeni ve mekân genişliği bakımından yeryüzündeki tüm eserlerin üzerinde olduğu âşikârdır. Muhtelif eserlerinden de anlaşıldığı üzere Sinan, her bir eserinde yeni bir tarz peşinde koşmuştur. Dolayısıyla Osmanlı klasik dönem mîmârîsinde inkişâf eden tek merkezli kubbe tipi, onun elinde dünyâ mîmârlık târihinde erişilemez derecede üstün bir estetik mânâ kazanmıştır. Onun eserlerinde kubbe, dış yapıda olduğu kadar